bugün

olmayan fosillerdir. Bu muhtaşem organizmanın tesadüsen oluştuğuna inanan insanlık kitlesinin yanıtlayamadığı sorulardandır. maymun ile insan arası geçişken türlerin fosillerinin olmayışı utanç verici bir durumdur.
gayet güzel var olan fosillerdir.
fakat bir rivayete göre, torunlarının bir kesiminden çok rahatsız olduklarıdır.
yaratılışçıların var olmadığına dair iddiaları bilimsel olarak geçerli değildir. çünkü pek çok geçiş fosili bulunduğu gibi, pek çok geçiş canlısı da mevcuttur. yaratılışçılar, geçiş türleri hakkında son derece önyargılı ve cahilce davranmakta; işlerine gelmeyen bilgiyi de her zaman olduğu gibi çarpıtmaktadır. öncelikle şunu belirtmekte yarar var: geçiş türleri veya fosillerini bulamasaydık da, bu evrim kuramını geçersiz kılmazdı. bugün coelacanth gibi, archaeopteryx gibi, icthyostega gibi, seymouria gibi geçiş fosillerine rastlıyorsak, bu sadece şanslı olmamızdan dolayıdır.

evrim kuramı, fosilleşme olasılığı hakkında hiçbir şey söylemez. fosilleşme olasılığı, fosilleşme süreci ile uğraşan bilim insanlarının ve jeologların üzerinde yorum yapacakları bir iştir ve bu yorum da, fosilleşme olasılığının genellikle çok düşük olduğu şeklindedir.
yüz binler ya da milyonlarca yıl önce yaşadıktan sonra soyları tükenip yaşamdan çekilmiş canlıların kanıtlarını bugün bulup göstermek zordur. çünkü canlılar öldükten kısa bir zaman sonra doğa tarafından “yok edilir”. bu yüzden böyle canlıların yaşadıkları, ancak fosil denilen günümüze dek oluşabilmiş kemik kalıntılarıyla belirlenebilir. vücudun diğer parçalarına göre biraz geç de olsa, diğer parçalar gibi bu kemik kalıntıları da kısa zamanda yok olur. ancak çok uygun koşullar olursa, söz konusu kalıntılar günümüze dek ulaşabilir. örneğin buzullar, kayalar, derin tabakalar arasında sıkışıp kalmış ve bu yüzden de bozulup çürümeye uğramadan günümüze dek korunabilmiş bazı fosiller bulunabiliyor.

ayrıca geçiş aşamaları her zaman kısa sürer. bu durum toplumlarda da böyledir, doğada da. bir durumdan başka bir duruma geçiş görece kısa bir zamanda gerçekleşir, sonra yine denge sağlanır. dengenin yeniden bozulmasını gerektiren yeni bir durum ortaya çıkana dek bu kararlı denge durumu fazla bozulmadan varlığını uzun süre devam ettirir. türlerin evriminde de aynı durum söz konusudur. zaten az bulunan fosiller içinde, ara yaşam ya da geçiş formlarının fosil kayıtlarını bulmak bu yüzden daha zordur.

buna rağmen geçiş canlılarının çoğu kaybolmasına karşın, her yıl yeni geçiş fosilleri bulunarak evrim kuramı biraz daha desteklenmektedir ve yeni fosiller bulunmaya devam edecektir. son bulunan geçiş fosillerinden biri de, nisan 2006 da kanada’da buzullar arasından çıkarılmıştır. canlıların sudan karaya geçtiklerini gösteren, balıkla dört ayaklı sürüngenler arasında yer alan, balık-sürüngen karışımı bir tür olan tiktaalik roseae yapılan ölçümlere göre günümüzden 375 milyon yıl önce yaşamıştır. fosilin ayrıntıların 6 nisan 2006 tarihli nature dergisinde uzun uzun anlatılıyor.

ama tiktaalik rosae, ara geçiş fosillerinin ilk örneği değildir. bugüne dek bulunmuş ara geçiş fosillerinden bir kısmını sıralayalım. balıktan hem su hem karada yaşayan amfibyumlara geçişi gösteren ara formlar: tiktaalik rosae, osteolepis, eusthenopteron, panderichthys, elginerpeton, obruschevichthys, hynerpeton, tulerpeton, acanthostega, ichthyosgtega, pederpes finneyae ve eryops; amfibyumlardan ilk sürüngenlere geçiş aşamasını gösteren: proterogyrinus, limnoscelis,tseajaia, solenodonsaurus, hylonomus ve paleothyris; dört ayaklı sürüngenlerden memelilere geçişi gösteren: protoclepsydrops, clepsydrops, dimetrodon ve procynosuchus; iki ayaklı sürüngenlerden kuşlara geçildiğini gösteren: compsognathus, protoavis, pedopenna, archeopteryx, changchengornis, confuciusornis ve ichthyornis “yürüyen balina” da denilen ambulocetus’u, ilk at türlerini, insan-primat ortak atadan insana geçişi gösteren çok sayıda ara geçiş türlerinin fosillerini, ardipithecus, australopithecus, homo habilis, homo erectus’u ve daha diğer pek çok ara form fosillerini saymayı gereksiz buluyoruz.

sonuç olarak evrim karşıtları, kendilerine ne kadar ara form gösterilirse gösterilsin kabul etmiyor. tüysüz kuşlar, tüylü-gagalı sürüngenler, dört ayaklı balıklar, insan maymun karışımı canlıların kalıntıları onlara göre kanıt değildir. “onlar ara geçiş formu değil, öylece yaratılmış, farklı türlerdir” deyip işin içinden çıkıyorlar malesef...
cahil, bilgisiz, harun yahya kitapları ile yetişen bir kişinin ısrarla "yok" dediği fosillerdir. aksine ara fosiller olup, evrimin temellerini oluştururlar.
götten uydurma, varlığı iddia edilen fakat ne hikmetse bir türlü görme şerefine nail olamadığımız şehir efsaneleridir...
(bkz: allah kimseyi sığır eylemesin)
birincisi; "evrim geçiren ara tür" diye bir şey olmaz, bir canlı veya bir tür evrim geçirmez. evrim geçirmek dediğiniz olay pokemonda olur. pikachu evrim geçirir raichu olur, olay burada biter. hayalinizde canlandırdığınız evrim bundan ibaret. ara geçiş türü olarak kafanızda canlandırdığınız şeyse sanırım charmander ile charizard arasındaki charmeleon. bu mudur? evrim geçirmek diye bir şey yoktur. evrimsel süreç vardır, ve her canlı bu evrimsel sürecin bir parçasıdır.

ikincisi; bulunan her fosilin kendisidir ara tür diye bağırdığınız şey. daha önce var olmuş, şu an var olmayan her canlı birer ara geçiş türüdür. ara geçiş türü oldukları için yok olmuşlardır. bugün nesli tükenmekte olan canlılar da birer ara geçiş fosilidir.

richard dawkins'ten örneklendirecek olursak; ara geçiş fosili modern maymunla modern insanın; günümüzdeki deniz yıldızıyla günümüzdeki balığın; modern timsahla modern ördeğin karışımı bir ucube tür demek değildir. evrimde geçişler bu kadar keskin olmaz. bir canlı türünün tek bir neslinde meydana gelen bir değişiklik gözle görülmeyecek kadar küçüktür. eğer sizin beklediğiniz kadar kesin olsaydı bu sınırlar; her 20 yılda bir canlı türleri atlama yapardı. ne yazık ki her şey öyle basit olmuyor. hücresel evrim ilk biyolojik canlıyla başladı* ve yüzlerce milyon yıldır hâlâ devam ediyor. varın siz düşünün hızını.
evrimin tek kanıtını ara tür fosili sanan tek hücrelilerin bir türlü göremediği fosillerdir.

dünyanın hangi fosil müzelerini gezerek hangi gözlemleri yaptınız? hangi üniversitelerde hangi biyoloji kürsülerini işgal ettiniz? bu fosilleri sizin ayağınıza biz mi getireceğiz? nasıl olacak da göreceksiniz acaba?

"evidence from fossils. based on myriad similarities and differences between living species, evolutionary biology makes predictions about the features of ancestral forms. for example, numerous features indicate that birds are derived from reptilian ancestors. by contrast, these data reject the possibility that birds were derived from other groups, such as flying insects. scientists have discovered fossil birds with feathers and legs like modern birds, but which also have teeth, clawed digits on their forelimbs, and a tailbone like their reptilian ancestors. fossils are especially important evidence for evolution because, with little effort, each of us can use our eyes and minds to observe and interpret the dinosaur and other ancient fossils in public museums."

konu ile ilgili detaylı bilgi ve diğer kanıtlar için kaynak:

http://www.actionbioscien...org/evolution/lenski.html
bulunmasına gerek olmayan fosillerdir. hatta evrimi kanıtlamak için araştırmaya falan bile gerek yok. her zaman derim en güzeli ev yapımı yemeklerdir.

(bkz: piltdown adamı)

buzdolabında saklıyorsun, yıllar boyu bozulmadan insanlara ikram ediyorsun. afiyet olsun.
çokça vardır.yok diyenler genellikle araştırma yapmamıştır.bir tane ara form yoktur diyen fosil bilimci görmedim mesela.yoktur diyenlerin mesleklerini araştırmak gerek.
"hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz."

ibn-i sina ("ara tür yok ama, hani nerde yhaaaa!" diye çemkiren dincileri seyrederken)
yaratılışçıların beklediği "yarı timsah-yarı kuş" fosilleri olduğu için göremeyecekleri fosillerdir.
el yapımı olanları vardır, diş yontma olanları vardır.. nehir kenarındaki kemiklerden oluşturulan aile fotoğrafları vardır..

(bkz: e daha ne olsun)
ibrahim tatlıses'in sözünü akla getirir.
"urfa'da oxford vardı da biz mi okumadık"
şimdi siz gösterdiniz de göremeyen mi oldu. haa ama dur siz bilim yapıyosunuz değilmi... ulan sizinki bilimse benim yaptığım başka bişe kabul etmiyorum ben sizle aynı işi yapmayı...
şu kaynaktan insan ve primat olan ataları ile ilgili olanları görülebilir.

http://en.wikipedia.org/w...f_human_evolution_fossils

aşağıda göreceğiniz üzere bu fossiller 5 ayrı hakemli bilimsel makaleden derlenmiştir.

çünkü aramızda hakemli bilimsel makale görmeden hiçbir şeye inanmayan septik bir kitle var.

ben de birazdan hakemli bilimsel makaleyle allah'ı kanıtlamalarını isteyeceğim onlardan.

hani kanıtı olmayınca biz bilim yapmamış fanatiklik yapmış oluyormuşuz ya. siz ne yapıyorsunuz ben onu merak ediyorum.

edit:

ben artık hiçbir şey söylemiyorum. adam fosilin fotoğrafına bakıp bunun neresi fosil. topraktan mı çıkmış bu diyor.

birader dünyanın her tarafında arkeoloji müzeleri var, bazıları sadece insanın ve diğer primatların evrimi üzerine. çok meraklıysan git incele orada. bilimsel yayın dersen, git bir üniversitenin biyoloji bölümüne eline 20 cilt yayını versinler, oku.

ben sana daha başka bir şey yapamam. kimse kusura bakmasın.

http://en.wikipedia.org/wiki/File:Qafzeh.JPG
ara fosil var, valla var ,eskiden dedem bizim tarlada bulmus,hala saklıyoruz evde...boyle degisik birsey kus desem değil,yılan desem değil, gormeniz lazım...
ara fosil için gösterilen veya verilen linklerin hepsi çizim veya resimdir. normal bir fosil gibi topraktan elde edilmiş yapısı incelendiginde ' evet bu ara türlerin fosilidir.' denilecek bir şey bulunamamıştır. tabi bu bilgi tek başına evrim teorisini çürütür mü? hayır. evrim teorisi için tek karşıt yeterli olmaz. tıpkı tek destekleyici tez yetmeyeceği gibi.
(bkz: ida)
(bkz: hey diego onlar keseli sıçan)*
Nesli tükenen canlıları ara form diye yutturmaya çalışanların bulunduğunu iddia ettikleri sözde fosillerdir.

edit: yutanlar varmış. afiyet şeker olsun. e normal 40 yıl piltdown adamını da yuttular.
nesli tükenen canlıların, neslinin neden tükendiğini de bir sorgulamak gerekir. ezberci bünye belki biraz sorgularsa, biraz ansiklopediden filan evrim kelimesinin anlamına bakarsa, belki kafasında son kalan ampül yanabilir.
evrimin bilimden daha çok ideolojik yönlere kaydığı için ( yada her zaman öyleydi) varlığı her zaman savulunacak fosillerdir.