bugün

seyrettigim en enterasan filmlerden biri. müzikleri de gayet guzel. yuzbaşı karakterini canlandıran sergi lopez ve mercedes karakterini canlandıran maribel verdu oldukça başarılılar.
kaçıranlar için 20 temmuzda tekrar vizyona girmiş olan, 2006 yapımı oldukça egzantirik, guillermo del toro filmi.
son zamanlarda yapılmış en iyi filmlerden. masal dünyası ile gerçek dünyayı harmanlamak çok zordur. iki dünya arasında ki kurgu ve kurgular arasında ki geçişler kolay değildir.
ama bu filme baktığımız da o kadar güzel uyarlanan bir dünya var ki, anlatmak sadece kelimeler arasında dolaşmak kadar anlamsız; izlemeniz gerekir.

savaşın ve savaşın eseri silahların, küçük bir çocuğun iç dünyasında açtığı yaraları bize göstermeye çalışan yönetmeni kutlamak gerekli.
filmin sonunda ofelia nın ölmesi ile izleyen kişinin çıkaracağı iki farklı yorum var. birincisi bunların hepsinin gerçek ve yaşanabilir olduğu, ikincisi ise küçük kızımızın film boyunca hayal dünyasını izlediğimizdir. bu türlü bir anlayış çıkarmamızı sağlayanlara teşekkürler.
arkadaşımın benle pale diye dalga geçmesi sonucu. "bakalım seni youtube koymuşlarmı" akabinde paleman adlı bir başlık altında video gördük. Biz orda yarılırken video hoşumuza gitti ve filmi indirdik. Neyse filmi izledik 3 ay sonra film gösterime girdi istanbulda.O kendini prenses sanan küstah kızın(!) perileri(fairy) yerken o yaratığın karşısında hiç bir şey yokmuş gibi bakıp hıııh hıııh sessini çıkarmasını unutamıyorum, ordan kora halinde arkadaşlarımın bağırması "puh mınakoyım lan kaçsanaa"...
---spolilersiz yorumlanamayacak film---

filmin dikkat çekici yönlerinden biri ofelia ve mercedes'in hayatlarının garip paralelliği. her ikisinin de kaderlerini yaratmak için anahtar ve bıçaktan medet umması bu benzerliği doğruluyor. iğrenç suratlı canavarlardan kurtulmak için ofelia tebeşir ile açtığı küçük dar kapılarda, mercedes ise yandaşları için erzak ve mektup sakladığı gizli bölmelerde umut besliyor. kim bilir belki de ofelia da mercedes gibi hakettiği dünyaya kavuşmuştur.

---spoiler geçti---
ispanya iç savaşı ile küçük bir kızın hayalleri arasında gidip gelen,bu yönüyle bana babam ve oğlumu hatırlatan film. orada da minik oyuncu kitaplardan oluşan hayal dünyasında, roman kahramanları arasında dolaşır dururdu. o çocuksu, o masum dünyanın saflığından gelen kuvvet karşısında silahına ve adamlarına güvenen zalim üvey baba o kadar aciz duruyor ki..

yalnız bir noktaya takıldım: filmin başında köylüleri ve filmin ortasında doktoru hiç kimseye sormadan öldüren subay, gerçek tarihte de bunu yapabilir miydi ? eğer yapılabildiyse, ispanya'nın dikta rejimi gerçek bir cehennemmiş o zaman yaşayanlar için.

fantastik bir dünyayla bizi çocukluğumuzun tatlı anlarına çağıran ama bunu da tarihsel bir tabana oturtan bir kurdela.. izlemenin iyi olacağı kanaatindeyim.
El Laberinto del Fauno

Guillermo del Toro'nun savaşın vahşetine değinen bir masal niteliğindeki fantastik korku filmi, 2007 Yabancı Dilde En iyi Film Oscarına aday gösterildi. 1944'te ispanya'nın kırsal kesiminde faşist rejim döneminde geçen Labirentin odak noktasında, annesi ve üvey babasıyla birlikte, yalnızlık içinde ve hayal dünyasında yaşayan Ofelia var. Ofelia, kocaman bir labirent keşfeder ve labirentin bekçisi, yarı insan yarı keçi Pan ile tanışır. Pan ona yeraltı dünyasının prensesi olmasını teklif eder, ancak bunun için dolunaydan önce yapması gereken üç iş vardır. Acaba Pan'ın söyledikleri doğru mudur? Değilse, doğruyu söyleyen kimdir?

milliyet sinema
iç savaşla küçük bir kızın düş dünyası güzel bir şekilde harmanlanmış ve ortaya izlenilmesi gereken harika bir film çıkmıştır. görsel efektleri, o hayali yaratıkları boşverin. filmin sonundaki gerçek dünyayla küçük kızınki* arasında kurulan bağlantı için bile film izlenmeye değerdir.
Erkek halimle beni ağlayacak hale getirmiş, muhteşem ötesi bir film. Bence filmin tarzı daha çok fantastik-dram. Kesinlikle izlenmesi gerek.

Edit: Öyle çok editleyecek şey var ki aklıma geldikçe kuduruyorum.Sonu enteresan filmin, iki farklı son yaşatıyor.Film çok farklı.Doğrusu; tahminci arkadaşların kolay kolay tutturamayacağı cinsten bir film.
filmin gerçekten fragmanlarını veya afişlerini gördüğünüz de aaa diye sinemaya gidip sizi sonradan ters köşeye yatıran olağanüstü bir film.
izlenilesi harika bir film.
peri masalı üst teması altında, şiddet, savaş, faşizm, konularını işleyen harika film.
içi dolu, adam gibi fantastik film budur; böyle yapılır.
tim burton izlesin, öğrensin.
3-3-0-3-7---->m'asal sayılar...

direnişçilerin yüzbaşı ve askerlerini kıstırdığı anda lotoda kazanan numaralar okunuyordu.. yüzbaşının yüzündeki bıçak yarası ile birlikte. kendi diktiği yarığa sapladığı iğne-iplik, gülüşü olmayan bir şeyleri hatırlattı bana..

iyi film. izleyenler izlemeyenlere ağlatsın..
görüntü yönetmeninin çok çok iyi iş çıkardığı, muhteşem film. finali derinden etkiler.
izlediğim en sikko sonlardan birine sahip film. fakat kamera geçişleri, müzikleri, hikayesi aşmış. bu arada küçük kızımızın oyunculuğunu hiç mi hiç beğenmedim.

--spoiler--
kızımız özellikle ikinci görevde; şu gözleri ellerinde olan adam; o kadar yapmacıktı ki.
--spoiler--
--zıpoiler--

üzüm yediği sahnede Ofelia'yı çok pis tokatlayasım geldi.

--zıpoiler--
masal ile gercegi cok iyi harmanlamis bir film. filmi izlerken bir an masal dünyasina kapılıyor ama bir an sonrada ölümün soguk yüzüyle karsilasip irkiliyorsunuz. finaliyle zihninize kazınan, müzikleri şahane olan film.
final vurgusunun yeterince yapılmadığı film.
yönetmen tercihi midir yoksa bir eksiklik mi tartışmaya açık bir durum.
--spoiler--
filmin sonlarında ofelianın yüzbaşıdan kaçarken labirentin duvarlarının ofelia için ayrılması olayların ofelianın düşünden ibaret olmadığının gösteriyor.
aynı şekilde pan'ı sadece ofelianın görebilmesi de olayı ofelianın düşü olarak sanmamıza neden olmaktadır.
yönetmen sanki isteyen istediği gibi bitirsin kafasında hikayeyi gibi düşünmüş.
--spoiler--
bir v for vendetta vardı. izlediğimde gerçekten anarşist peri masalı böyle birşey olsa gerek demiştim. v mükemmel bir filmdi. ama anarşist süper kahraman filmiydi. peri masalı kısmı daha çok bu filme yakışıyor diye düşünüyorum.

lezzetli bir film. mükemmel konu, mükemmel oyunculuk, harika müzik... filmi en etkileyici kılan yanlarından biri de yönetmenin finali izleyiciye bırakmış olması. ister gerçeği kabullenin, ister hayata hep umutla bakan, ütopyaları düşleyen, devrimci yanınızla fantastik sonu kurgulayın kafanızda...

izleyin.
"pan'ın labirenti, meksikalı yönetmen guillermo del toro'nun mimic (1997), blade 2 (2002), hellboy (2004) gibi görece bilinen filmlerinden sonra çektiği, 2006 tarihli, fantastikle gerçekliğin harmanlandığı başarılı bir yapım...." olağanüstü müzikleriyle beraber fantastik bir maceraya çıkmak isteyenler için fotoğraf destekli olan yazının devamı:

http://www.sinemaestro.co...w&id=76&Itemid=39
ofelia rolünde oynayan küçük kızımız harika oynamıştır ve sinemada önü bayağı açıktır. ofelia'nın anne karnındaki kardeşiyle konuşması gözleri doldurmuştur ağlamamak için kendimi zor tutmuşumdur. bu sırada mercedes yüzbaşının ağzını yırtacağına kalbine saplasaydı ya bıçağı(ulan filmlerden gaza gelmeyen beni bile çıldırttı adam).
müzikleri, senaryosu ve kaliteli oyunculuğu ile mutlaka izlenmesi gereken filmlerden biridir.
--spoiler--
gerçek ile masal ancak bu kadar güzel yanyana getirilebilir. masalsı kısımları o kadar güzel yerleştirilmiş ki filme izlerken masal olduğunu bile unutuyorsunuz. ofelia bu masalın ne kadar kahramanı olsa da bir o kadar gerçeğin içinde. bulduğu anahtarı mercedes'e vermesi, masalın içinde olsa da yüzbaşıyı hiç sevmemesi, kardeşini ona vermemesi...
--spoiler--

mutlaka izlenmesi gereken harika bir film.