bugün

her sene öss stresi yaşamaktır.
devamlı aynı konuları, aynı soruları anlatmaktan bir süre sonra insana aynı esprileri yapmaya bile başlatabilecek bir monotonluğa neden olan, ama her sene yeni öğrencilerle karşılaşmak ile bu monotonluğu bir nebze de olsa kırılabilen, üniversite öğrencisi iken çalışılıyorsa eğer, öss sırasında bir sürü dersi de bilmekten dolayı; sadece tek branş değil, bütün sayısal branşlarda ders anlatabiliyor olmanın verdiği yetkinlikle etrafta dinleyen bir sürü öğrenciye sahip olunabilen, hem dershane hem de dershanedeki öğrencilere ayrıyeten verilen özel dersler ile muazzam bir gelir sağlayan, ayrıca üniversite öğrencisi olup da aynı zamanda erkek olmanın verdiği deli akan kan nedeniyle de hoş ve bıcır bıcır liseli kızlarla vakit geçirebiliyor olması da bonusu olan bir iştir; ama tüm bu avantajlarına rağmen o her an aynı şeyleri anlatmak, bir zaman sonra aynı esprileri yapmak monotonluğu tüm bu güzellikleri alır götürür ve mezun olunca dershanede öğretmenlik yapayım planlarını tamamen ortadan kaldırır ve kendini okulundan mezun olmuş kendi branşını yapar bulursun, öğretmenlikten tamamen uzak.
biz devletten daha çok para veriyoz diyerek öğretmenlerin gençliklerinin çürütülmesi mantığının tezahürüdür. hafta tatilini hiç yaşayamayan yeni mezun öğretmen tipi.
dershanede öğretmen olmak isteyen adaylara öncelikle kötü espri nasıl yapılır kursu verildiğinden kuşkulanmaktayım. gençliğim çürüdü bunlar yüzünden karamsar, mizah anlayışından yoksun bir insan oldum.
her allahın günü karşınızdaki gencecik fidanların umut dolu gözlerine bakıp, çoğunun bu yolda telef olacağını bilmenin dayanılmaz hüznünü yaşamaktır.
sınav yaparken başını masaya koyunca işten atılmak demektir *. * * *
kpssden umudu kesenlerin son durağında otobüs beklemek gibi bir şey.
öğrencilerden daha fazla çalışmak,
sabahtan akşama kadar dershanede olmak ve milli eğitimde çalışan öğretmenlerin tatil haklarına sahip olamamak,
yeni mezunsanız hafta sonu tatillerini, pazar kahvaltılarını unutmak ,
öğrencinin her sorusuna ruh haliniz ne olursa olsun cevap vermek,
'yanlış yapmak insana mahsustur' cümlesinin anlamını unutmak,
oss yds sınavına sanki öğrenci değilde siz girecekmissiniz hissine kapılmak
ve butun bu sıkıntıları üç kuruşa göğüslemeniz demektir.
Rolleri değiştirmek demektir. isterseniz rolün ilk versiyonundan başlayalım:
Öğretmen sessizce gelir. Elindeki kalemi çocuğun ödevlerini yaptığı deftere hafifçe değdirir, şöyle bir hareketle imzayı tamamlar. Atılan imza öyle özensizdir ki öğrenci içinden: "Ulan bunun için mi uğraştım ben?" der.
ikinci versiyona gelelim: Öğrenci gelir. Kitabı uzatır ve soru numaralarını bile telaffuz etme gereği duymadan parmak işaretleri ile öğretmene çözmesi gereken soruları gösterir. Öğretmen de soruları çözer. Soruları öğretmen çözerken, öğrencinin saçma sapan sağa sola baktığı görülür. Her şeyi bilmesi istenir öğretmenin. Bilememe hakkı yoktur.
Bu bir deli gömleğidir. Yapışmıştır. Öğrenci öğretmen olmuştur.
Kısır döngülerin ortasında olmak, bizzat döngüleri yaşamaktır. Ne üretirler, ne üretilir bilinmez...

(bkz: gençlerin öss yi kazanmak için çalışması)
(bkz: gençlerin öss yi kazanması)
(bkz: üniversitede öğretmenlik okumak)
(bkz: üniversiteden mezun olmak)
(bkz: dershanede öğretmen olmak)
(bkz: dershanede gençleri öss ye hazırlamak)
(bkz: dershanede gençlere öss yi kazandırmak için çalışmak)

(bkz: gençlerin öss yi kazanmak için çalışması)
(bkz: gençlerin öss yi kazanması)
(bkz: üniversitede öğretmenlik okumak)
(bkz: üniversiteden mezun olmak)
(bkz: dershanede öğretmen olmak)
(bkz: dershanede gençleri öss ye hazırlamak)
(bkz: dershanede gençlere öss yi kazandırmak için çalışmak)

böyle gider
önce ilk iki sene çok düşük ücretlere hatta bazen sadece boğaz tokluğuna çalışarak beyin hüclerini öldürmekle geçer.
ardından alt kattlardaki etüt odalarından üst katlardaki dersliklere geçiş yapılır fakat bu seferde eğer yaş biraz daha genç ve öğrencilerin yaşına yakınsa (hele bir de bu durum haftiçi gruplarında ayyukadır) lakayit durumlar ortaya çıkar. kiminin hoşuna gider ya da gitmez.ardında yaş biraz kemâle erer fakat bu seferde sevgili dershane hocamız maalesef işinden soğumaya başlar ve kendi gibi bir kaç işinden soğumuş olan öğretmen arkadaşını da yanına alarak garip isimlerde ve garip kişilerin garip çocuklarına ders vermek için ''çok özel'' dershane açarlar.5-10 kişilik sınıflar adı altında olur bunlar ve aynı döngü sürer gider..
en azından benim dershane yıllarım boyunca gördüğüm ve hocalarımdan duyduğum ''dershanede öğretmen olmak'' özetle böyle bir şeydi...
özel sektörün kölesi olmak.
işinin ehli olmak zorunda olan, gerçek öğretmenlerin arasında bulunmaktır.
tez zamanda tüm öğretmen arkadaşların kurtulmasını dilediğim meslek.
öğretmenliğe bakış açısını değişmektir, hele ki büyük bir kurumsa , işin içine öğretmenlik kimliğinizden çok kurumsallaşmanın meyvesi olan işletme girer ki, girdiği gibi kalmaz genişletir. nasıl mı?

imzayı atarsın net maaşın 1800 tl dir , referansların daha önceki çalıştığın kurumlardaki başarın bu maaşı almana sebeptir yoksa y.rrak alırsın afedersin.

Sosyal bilgilerin değişmezliği aşikar konu ve öğretim yöntem,teknikte sıkıntı yoktur. şevkle başlarsın ilk bir ay kimse siklemez seni, zaten özel kurum değil mi ta mnkym o ayrı da , dershanelerde sonradan gelen öğretmenler hep dış kapı mandalıdır, halbuki birbirini sevmez bu ibneler ama sana da gıcıklardır neyse..

1 ay sonrası müdür çağırır, girersin , hoca; işinde çok iyisim ama hani birazda işletme yönünü geliştirsen? diğer arkadaşlarınız gibi sizden de başarı bekliyorum
işletme: arama yaparak adeta bir pazarlamacı gibi bin bir taklayla öğrenci toparlamaktır.

ulan ibne alanımda iyiyim hatta mükemmelim ama neymiş birazda pazarlama yapsaymışım tamam mnkym zaten kayserililiğin verdiği bir yetenek var...

başlarsın aramaya, taramaya kısadan gidelim , işletmede en başarılılara verilen küçük altından 3 tane kaparsın, bu sefer de diğer hocalar mırıldanır, " hmm şeyy lordcuğum * kayıtlardan birazda bana kaydırsan, akşama kahve içsek?

haydaa.. resmen ahlaksız teklif bu, tabi ki hemen kabul edilir.

işte böyle boktan bir şeydir gençler dershane öğretmenliği.
öğretememektir. kondisyoner gibi çalışmak. en şık atı değil, en hızlısnı yaratmaya çalışmak.
allah kurtarsın hepsini. özel hayatının olmamasıdır. çok çalışmak fakat para kazanamamaktır.
Genelde bol paralı gençler için bol kısmetli öğretmenlerin kendini geliştirebileceği ve öğrencileri tanıyıp pratik olmayı öğrenecekleri bir olaydır.