bugün

en ünlü erzurumlulardan biri. Erzurumdan çıkmasına şaşırdığım devrimci cesur insan.
halkını, işçisini, emekçisini savunmuş, amerikan emperyalizmine her zaman karşı durmuş hayatı boyunca tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir türkiye için uğraşmış fakat hayatının baharında, daha 24 yaşında katledilmiş fidan..

şöyle demişti :

''türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum..''

şimdi soruyorum bu düşüncelere sahip bir genci katledenler hiç vicdan azabı çekmiyor musunuz ?
cevap veremiyorsunuz değil mi ?
yazık..
biraz çakılından aldık
biraz da masmavi tuzundan
sonsuzluğundan da biraz
ışığından da birazcık
birazcık da kederinden
bir şeyler anlattın bize
denizliğin kaderinden
avanesiyle birlikte kimseyi oldurmedigi idda edilen, latin amerika serserisi che guavera'ya ozenip, devleti yikmaya ve komunist sovyetlere baglamaya kalkan fikir acizi, zavalli mefta kisilik.
Kimseyi oldurmemislermis... israil konsolosunu kim oldurdu peki ? 2 ingiliz ve 1 kanadali muhendisi de ben oldurmedim herhalde. zaten teorik olarak mumkun degil bu neyse.. ya da cigerlerine hava pompalanarar ve bilek damarlari kesilerek oldurulen 18 yasindaki bir cocuk dursun onkuzu' yu kim oldurdu ? tamil gerillalari degil heralde bu zevat ve surakasi yemedi mi bu naneleri ?

sonra bu akil fukarasini ataturk'un bursa nutku ile savunmanin mantigi nedir ? ataturk bursa nutkunda okullari isgal edin, dersleri boykot edip diger ogrencilerin egitimlerini aksatin, devletin askerinine polisine silah cekin mi diyor ?

bu zevat niksar'da fatsa'da imha edilen vatan haini haydutlardan daha sanslidir ayrica. onlarda ayni aksiyonlari yapiyorlardi ama isimlerini bilen bile yok. bu abimizin olumu hem daha kolay olmus hem de en mehsurlari en taninanlari olmus. daha ne olsun ?
birileri tarafından kullanılmış kişidir. ne kazandı? idam edildi gitti.. halbuki allah yolunda cihad etseydi şehit olurdu... yanlış mıyım arkadaşım?*
"kim bilir kaç yunus görmüş,
kaç deniz gezmiş..."
dizeleriyle sunay akın'ın güzel bir şiirinde belirir ismi ve resmi.
25 yasında asılarak gereksiz yere kahraman edilmiş bir piyon.
başbakanını bile asan ülkede pekte yadırganmaması gerekilen adam.
Deniz Gezmiş i anlamak için o dönemi kısaca hatırlamakta fayda var...
1968 de ABD de Columbia ve Berkeley üniversiteleri işgal edildi. Fransa da 10 milyon işçi ve öğrenci fabrikaları işgal etti, polisle sokak çatışmalarına girdi. ABD nin Vietnam a saldırmasıyla gençler sokağa çıktı. Latin Amerika da Che Guevara özgürlük mücadelesi verirken, Çekoslovakya da gençler Sovyet tanklarına karşı yürüdü. Batıda hippileri başlattığı hareketin amacı kurulu düzene karşı alternetif bir yaşam kurmaktı. Latin Amerika ve Türkiye gibi geri kalmış ülkelerde, mücadele daha çetindi çünkü, emperyalizme karşıydı ve sosyalizmi benimsemeyi gerekli kılıyordu.
zamanın ruhu devrimciydi ve biraz onuru olan insanlar o çağrıya kulak verdi. Deniz Gezmiş de onurlulardandı.
Deniz Gezmiş i anarken *68 kuşağı bize ne kazandırdı ona bakmak gerekir bence.
(bkz: 2008 de 1968 in üzerinden 40 yıl geçmiş olacak) Bu vesileyle Amerikan Newsweek dergisi yaptığı habare şu başlığı attı geçtiğimiz ay:
Bizi biz yapan yıl: 1968
devrim

temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek icin
asıldığı çividen indirilmelidir
yapraklari biten takvim

zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir hali

içinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek icin zulmüne
makas denilen patronun

gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının

kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında

kim bilir kaç yunus görmüş
kaç deniz gezmiş...

sunay akın
bir kere farkına varmak gerekir ki, entry'mi refere eden entry'nin ya düşünülmeden ya dahi art niyetle yazıldığı aşikar. sıkıntı sadece deniz gezmiş ve ekibi değildir, bunu anlamak lazım ilk ve nispeten daha önemsiz olarak. ikinci ve daha önemlisi ise; atatürk'ün adını başarısızlıkla, hele hele deniz gezmiş'le bir tutmak, aynı satırda yazmak, karşılaştırmak, benzetmek...bu ne cüret?

bu canların, kafalarına esip lan biz bir devrim yapalım, asalım keselim demedikleri zaten vurgulanmış defalarca. gereksiz ajitasyonun manası yok, görünenler belli zaten.
hep geçmiş zamandan örnekler verilir durur, merak ederim abd o dönemde kaç ülkeyi "eyaleti yapabilmiş"..ya da biraz daha değiştirip soralım;
deniz gezmiş mi önledi amerika'nın pis emellerini? vay canına..
ah ulan ah, gençlik işte, ne ferman dinliyor ne de başka bir şey.
bir kere şunu bellemek lazım ki, istanbul ve dahi türkiye kurulduğu zamandan bu yana dünyada en fazla istihbari faaliyet gösterilen ikinci kent/ülkedir.
yani şu anda da, o zaman da, gelecekte de, elinizi sallasanız istihbarat ajanına çarpıyorsunuz/çarpıyordunuz/çarpacaksınız. bu kaçınılmaz bir durum, 3-5 adamı rehin alıp banka soymakla bunun önünü alamazsınız, reelist bakmak lazım kuzum kusura bakma.

denmiş ki, bugüne kadar herhangi bir örgütten destek aldıklarına dair bir kanıt bulunamamıştır. güldüm pek tabi ki; hangi kanıtı nasıl bulmayı umuyordun a benim kınalı kuzum, saftiriğim, peynirli omletim. o hepimizin yerden yere vurduğu abdullah çatlı'nın hakkında da aynı eleştiriyi getirsem,ki getiriyorum da; sempatizanları yine aynı donelerle çıkacak karşıma; kanıt nerede! böööööööö. komik olmayın yahu.

bir de şu var, o zamanki eylemlerin yoğunluğuna rağmen gerekli alternatif doneler yetersiz kalmış olacak ki, hemen günümüz zamanına geliniyor, vay anam imf, vay anam kuzey ırak operasyonu için izin gibi güdik argümanlar ele alınıyor hemen, bu kadar olayları çorba yapmaya, padişahınızı eleştirenleri abd kopeği oalrak damgalamaya gerek yok. bak, yobazlığa, faşistliğe alıştık ne güzel, aynen devam edelim..yarın gider komünist, allah'sız oluruz zaten, alışılmadık durum değil ne de olsa.

ah deniz ah, şu yurttan atamadın ki amerikan köpeklerini, şöyle doya doya boğazda yürüyelim, sahilde çayımızı içelim, yeri geldiğinde rakı balık yapalım..kısmet değilmiş, olmadı.
nazım hikmet'in rusya'ya gitmeden önce sabaha karşı ziyaret ettiği ailenin oğludur.
uludağ forumun vazgeçilmez konu başlığı olan, 6 mayıs 1972 tarihinde idam edilmiş insan.
öncelikle reis denen kitabı okudum, evraksal bir dökümanla karşılaşmadım, karşılaşanı alnından öperim. ha soner yalçın'ın söyledikleri kanunsa eyvallah der sineye çekerim durumu, sıkıntı değil.

şimdi tek tek yanıt verelim;
evet, istihbarat ajanları her ülkenin içinde cirit atar, eylemlerde bulunur..bunun yegane katalizörü de "angaje" ettikleri sığırlardır. en açık böyle anlatılır herhalde.
yakın geçmişte de bunu; uğur mumcu-savak/mossad, hablemitoğlu-bnd operasyonlarıyla gördük zaten. kimi atasagun-hablemitoğlu çatışmasından mütevellit mit'i suçladı, kimi altın davasından amerika'daki malvarlıksız hoca bozuntusunu.
uğur mumcu'da da konu bir çok tarafa çekildi.

mah kurulduğu vakit, bunun cia'nın teknik desteği, altyapı yardımları, bütçe yardımları ile yapıldığını bilmek gerekiyor önce. yani deniz doğmadan önce de istihbarat kurumları arasında (meh/mah/mit-cia/mossad) bir alışveriş söz konusu idi. fuat doğu ve 1965'de çıkan mit yasası ile, taşkilatın yeniden tanımlanması ile bunlar biraz daha gizliliği bürünse de olaylar biliniyordu, kısmi şeffaflık hakimdi. 3-5 dandik kitap okuyup yorum yapması kolay gerçi, neyse, devam edelim;
işin asıl ilgin yanı, 1980 li yılların ortalarına kadar başbakanlık faturalarını dahi mit ödüyordu, hem de cia'dan gelen destekle. hayat ne garip değil mi vapurlar felan?
bunlar zaten her zaman bilinen, deniz gezmiş ile ortaya çıkmayan, 3-5 "terörist" eylemle de engellenmesi mümkün olmayan anlaşmalara dayanıyordu aslında.iyi veya kötü.

ha, bu aynı zamanda demek olmuyordu ki,cia denen kendini yönetmekten aciz kurum türkiye'yi yönetiyordu.elbette kendilerini bir çok bilgi aktarılıyordu, ancak bunlar asla ülkenin doğrudan çıakrları ile alakalı, ülkeyi zor durumda bırakacak, bilgiler değildi işin içine hainlik girmediği müddetçe.
hmm, peki hainlik girdi mi? insanoğlu bu, girmez mi?
sabahattin savaşman..amerikalılara bilgi satarken, "cia ajanlarının evinde", "mit'in suçüstü baskını" ile gözaltına alındı..hani cia yönetiyor ya ülkeyi, evini basmışlar işte.
ha başrolde eymür ve abas'ın olmasından da burada hikayeler türetenler çıkacaktır tabi, çıksın. ne de olsa hem eymür hem abas cia ajanı..doğru ya, atlamışız bunu.

şimdi gelelim, kırmızı bültenle aranan insanın emniyet müdürü milletvekiliyle aynı arabada olması hususuna.
bu bir kere bir kanıt değil.
bilinir ki; istihbarat servisleri( burada adı da geçmiyor ya) ajan provakatör kullanır..bunlar da yurtiçi/yurt dışında nüfuzu olan, insanlara sözlerini geçirebilen insanlar arasından seçilir. kendilerine rahatça dolaşım hakkı tanınırken, gizli servislerin pis işleri ihale edilir. aksi gibi çatlı sadece mit tarafından da kullanılmıyordu. yurt dışında hem bnd hem de mi6 bu adama bir sürü iş ihale etti.
ben bunları biliyorum bilmesine de; hani aynı sen ve senin gibilerde olduğu gibi çatlı ve fanatikleri anlamazlar bunu, çok da kasmıyorum o yüzden..en kötü soner yalçın'a ihale ederiz, bilinçlerndirir gençleri.
"ben bir şeyler biliyorum" diyen çoğu uludağcının ipliğini pazara çıkaran tartışmalara sebep veren güzel abimdir.
bu kadar yüzeysel, bu kadar kulaktan dolma bu kadar yaldızlı-kabartmalı başlıklı kitaplı konuşmalar nasıl çiğ kaçıyor, nasıl tüm yazılanları bir çırpıda çöp ediyor belli değil. tartışmanın bir faydası yok. bunu yeni anladım da, bunca zamandır girmiş olduğum tartışmalardan edindiğim bir iki gözlemi yazayım. belki bir işe yarar. öncelikle deniz'i savunacak, onunla ilgili konuşacak arkadaşlara bir iki tavsiye;
*saygı duyuyorum geyiğiyle sürekli karşılaşacaksınız. %80 böyle girerler bu tartışmaya. temel atma niyetine.
*temel atıldıktan sonra, kandırılmış gençler, aslında cesur ama sscb'nin gizli amaçlarına alet olmuş gençler edebiyatı başlar
*tartışma ilerledikçe, "onlar da adam öldürdü" "hiç vahşice öldürülen sağcıları demiyonuz ama" demagojileri başlar (bi bok bilmeyenleri işin içine başbağlar katliamını bile sokar)
*realist değillerdi, hayalciydiler, akılları bir karış havada heyecanlı gençlerdi gibi laflar gelir peşi sıra. bu vesileyle realizmin götüne koyayım size bir şey olmasın. özal realistti işte, 1 koyup 3 aldı. geri kalmış devlet realistleri, öyle bir uluslararası politika bilirler ki kissinger bunları duysa ana rahmine dönme sendromuna girer.
*baktılar hiç olmadı, işin içine ajanlar girer. james bond filmlerinden çokça etkilenmiş, kurtlar vadisici bu zevat, istihbarat denen nanenin dünyanın geleceğini şekillendirdiğini zanneder. bilmez ki iş lawrence'da değil, iş araplardadır. hiçbir toplumsal olay kışkırtma sonucu meydana gelmez. biriken toplumsal baskılardır toplumsal olayların sebebi. kışkırtma, sadece kıvılcımdır. ama o gazın orada nasıl biriktiğini sorgulamayacak geri zekalı tabii ki tüm işin kıvılcımda olduğunu düşünecektir. bunların çoğu 1. dünya savaşı'nı o sırp gencinin çıkardığını zanneder. ama direkt suratlarına da gülemeyiz. ayıp.
..

ne sıkıcı bir konu. 5 yaşında çocuğa anlatır gibi... gerçi kızım sana söylüyom adriana lima sen anla tarzında yazdım da çok sıkılmadım.
abd tayyip'i başbakan yapmış, doğrudur, yapar.

kemal derviş abd ajanıdır, ona da yüzde yüz emin oldum.

aydınlık gazetesi ve doğu perinçek müthiş birer mecmua ve insandır. doğu perinçek'in apo ile sarmaş dolaş resimleri yoktur, eyvallah.

turuncu,mor,kırmızı bütün devrimleri abd yapmıştır, hayvansal kudretlidir.

ben faşistim, ülkücüyüm, polat alemdar' a hastayım, ne yapayım..bastırılmış duygular

dünyada istihbarat denen faaliyet bir boka yaramaz, sıradan işler bunlar.

psikolojik savaş denen şey hikayedir, istihbarat servisleri bu yola başvurmaz. en azından halkın dirayeti olduğu sürece buna engel olurlar, zaten kabul etmiştim, espiyonaj gereksizdir, zulümdür.

james bond'a hastayım ama polat alemdar ve memati abimden sonra gelir benim için, ne de olsa biz türküz değil mi lan?

aferim, en büyük siz, en büyük deniz, denizler ölmez.
geri kalanlar abd köpeği, yobaz, faşist, ibne falan işte ayol. bu ülkede kimse ne aşırı sağ ne de aşırı sola yönelmeden duramaz, tayyip'i eleştirirken deniz'i de eleştiremez. hele deniz'i eleştiriyorsa ülkücüleri hiç eleştiremez. otu boku kategorize eder rahatlarım adamlarına batar yoksa..batmaz lan, ibneyim ben, oynuyorum sağa sola..
ha bu arada lawrence'a da hastayım, yirim.

tekrar etmeme gerek var mı? abd köpeğiyim, ülkücüyüm, akp'liyim, yobazım, türbanlıyım, ülkeyi bölmek için elimden geleni yapıyorum, yakında dağa da çıkıcam. asla solcu değilim ama, olamam da..kısmet değilmiş artık.

bir de darbe yapmayı planlıyorum, oval ofis'in telefonunu bilen var mı?
ne kolay lan herşey, ohh. kuş gibi rahatladım.

istihbarat yok, istihbarat yok, abd yılan, abd yılan, isth....
sevmeyenlerine direkt olarak abd yandasi etiketi yapistirilan adam. marjinal komunizmin turkiye burosu. tamam dusunursun, yazarsin ama ele silah almak ne oluyor? kime meydan okuyorsun? asilmasi elbetteki yanlisti. ama bu yaptiklarini hakli cikarmaz.
sözlükteki aç yazarların buğday ambarı, sözlük tilkilerinin kürkçü dükkanıdır.

benim de daha önce deniz gezmiş hakkında yazmışlığım hatta başlık açmışlığım vardır ama ne bileyim bu derece istismar etmedim hiç sevmesem de bu adamı.

takıntı oldu bu adam sözlükte,onu bilir onu söylerim...
72 mayısından sonra doğan denizlerin isim babası.
teomanın adına şarkı yazdığı * tan biri, şu günlerde hatırla sevgili adlı dizide yaşadıkları anlatılan, abd emperyalizmine karşı olduğundan abd istediği için asıldığı iddaa edilen üniversite öğrencisi.
Deniz iyi bir pratisyendi, deniz ülkesini seven bir gençti, deniz düşüncelerinde haklı olan bir gençti, deniz ülkemizin kirlenmemiş olan yüzüydü.

şimdi deniz; bardaklarda, tişörtlerde, çakmaklarda. ben deniz'i okul ismi olarak, bir kampüs ismi olarak düşünmüştüm ve daha güzel duracağına emindim.
düşünüyorum da bugün yaşasaydı sıradan bir gazetede sıradan bir yazar olarak hayatını sürdürecekti.ama asıldı diye sembol oldu. kendini devrimci zanneden gençlerin kendilerine idol diye buldukları insanlara bakınca devrimci özelliklerinden çok yakışıklı olmalarına dikkat ediyorlar.kimbilir kendini devrimci zanneden kaç genç kız hayallerinde bu insanlarla yaşamıştır?
hasılı kelam netice-i meram dokunulmasa çok pasif kalacak bir adam asıldı diye devrimcilerin kralı olup çıkmıştır.
çocuklar inanın inanın çocuklar
güzel günler göreceğiz
güneşli günler
motorları maviliklere süreceğiz
güzel günler göreceğiz
güneşli günler
(bkz: nazım hikmet)

"rahat uyu deniz gezmiş"
amerikan emperyalizmi tarafından mahir çayanla aynı safta olduğu düşündürülen, bu yönde yanlı yayınlar yapılan ulusal solcu, kemalist devrimci.

kendisi thko komutanıdır, mahir çayan ve yandaşları ise thkp c ml üyesidir.

bu gün ağızlarından salyalar akarak türksolu dergisine faşist diye saldıranlar, aynen denizler 6.filoyu denize dökerken kahrolsun faşizm diye pankart açan dönemin ülkücü gençliğine benzemektedir.

çünkü deniz, türkiyenin denizi bir türk solcusudur. ulusal solcudur. kendisi dışarda mücadelesini sürdürürken bir defa yanında olmayan mahir çayan, kendisi içeri girince üzerinden güzelce reklamını yapmış, deniz asıldıktan sonra bilmemkaç bin km uzaklıkta ki hapishanede olan çayanın silah arkadaşlarına sorulduğunda ölmeden evvel yaşasın kürt ve türk halkının kardeşliği diye bağırdığını iddia etmiştir; bunun adı omurgasızlıktır.

oysa ki evrensellerin sahiplendiği , kompradorların kendine yamanmaya çalıştığı ; ulusal solcu denizin çağrısı şöyledir ;

Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü düzenleyen
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Türk halkına çağrısı !

Büyük Türk Milleti!

Atatürk için toplanalım!

Mustafa Kemal'in Milli Kurtuluş idealini yaşatmak için,

Mustafa Kemal devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için,

Milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için,

Tam bağımsız geçekten demokratik Türkiye için,

Gazi Mustafa Kemal'in Milli Kurtuluşçu saflarında toplanalım.!

Yaşasın Türkiye! Yaşasın yarının bağımsız Türkiyesi için mücadele!