bugün

gunumuz insanının temel hastalıgı. ilk olarak wilhelm reich tarafından tanımlanmıstır. ozellikle basta cinsel olarak soguk kadın ve erkeklerde oyuncu kisilik gelismesiyle kendini gosterir. ozellikle penis magduru kadınlar bu coskusal vebayı cok acık bicimde dısa vururlar. gunumuz dunyasında medya ve insan iliskileri yoluyla yayılan dirimsel bir rahatsızlıktır. ayrıca birinci dereceden kanser sebebidir.
Coşkusal veba kitlesel bir hastalıktır. Etkileri en az diğer hastalıklar kadar tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalıktır aynı zamanda. Bu hastalığa yakalanmış kişiler acilen karantinaya alınıp iyileştirmeye çalışmak gerekir aksi taktirde toplum için çok büyük tehditler oluştururlar hatta tüm uygarlığın yok olmasına neden olabilirler.

Bu hastalığa sahip insanlar dışardan bakıldığında normal görünürler yüzlerindeki kronikleşmiş tiksinti ifadesi dışında. Hangi dine ya da düşünceye sahip olduklarının hiç bir önemi yoktur bu sadece bir dış görünüş veya savunmadır. Çünkü aslında bu kişiler tüm duygularını yitirmiş ve sürekli bir intikam arzusu ile yanıp tutuşan aşırı derecede bastırılmış cinsel saldırganlığa sahip yıkıcı insanlardan oluşurlar. Üretken insanlardan nefret eder, doğal ahlak ilkeleri yerine eziyet ve kendini kırbaçlama gibi garip yollar vasıtasıyla haz duyumunun yüzeysel biçimi olan gizli kapaklı cinsel ve sosyal ilişkiler içinde kendilerini gösterebilirler. Gerçek olan her şeyden ölesiye bir korku duyar, özgürlüğe kavuşturulduklarında zincirlerini özleyerek "eyvah!" diye bağırırlar. Bir kadın ile pornografik düşler kurmadan yatamaz, yan yana duramazlar. Aynı durum kadınlarda aşırı isterik davranışlar ve ahlak memurluğu olarak dışa vurur. Duyguları serbest bırakmak denilince tek anladıkları nefretlerini serbest bırakmaktır çünkü vücutlarında herhangi bir elektriklenme hissettiklerinde tüm benliklerini akıldışı bir ölüm korkusu sarar. Röntgenci ve ensest eğilimler gösterir ancak ahlaki baskı ve kronik suçluluk duyguları yüzünden sürekli olarak ahlaktan ve onurdan bahsetmek zorunda hissederler kendilerini. Tek düşündükleri dışarıdan nasıl göründükleridir ancak genellikle sanki bunu hiç umursamıyormuş gibi davranırlar. Ancak yüzlerine yansıyan genel çelebice ifadenin ve sözde iyimserliğin altında genellikle üretkenlik öncesi eziyetçi güdüler saklıdır. herhangi bir yetkiye ya da serbestlik avantajına kavuştukları an tüm sapkınlıkları ortaya çıkar ve tüm toplumu linçe ya da esrikleşmiş duygularla gerçek ötesi bir savaşa sürükleyebilirler. Çünkü tüm modern insanlarda zaman zaman az ya da çok bu hastalığın etkileri mevcut olduğundan aniden bir coşkusal yıkımı ateşleyebilirler hep birlikte.

Ailenin kutsallığından, ahlakın gerekliliğinden ve Dinin zorunluluğundan yandaş olma nedenleri işlevsel değil, kendi sapkınlıklarının ürünüdür. Çünkü coşkusal veba hastası bir insan; bir canlının nedensiz yere oluşan sevgisine, güzel duyusal arzulara ve kendi kendini denetleyebileceğine akıl sır erdiremez. ona göre var olmak bir eziyettir çünkü. Bu nedenle de coşkusal veba hastaları genellikle kendilerini bir parçası hissedebilecekleri kökten inançlara sıkı sıkıya bağlıdırlar çünkü öz düşüncelerinde kendilerini bir "HiÇ" olarak hisseder kıpırdayan şeylerden tiksinirler. Korkularının anlamsızlığını kendilerine göstermeyi başaramazsanız hastalıkları ilerledikçe her şeyi yok etmek için içlerinde büyük bir arzu duyacaklardır. Mantık çerçevesinde konuşmak hiç bir işe yaramaz çünkü bastırdıkları duyumlar yerine kurdukları katı zırh bireysel değildir. kişilikleri hezeyan dolu ve tutarsızdır. Binlerce yıllık cinsel baskı onların hastalık nedenidir ve artık baskıyı kaldırmak iyileşmelerine değil tamamıyla yıkımlarına yol açacaktır. Çünkü artık hiç bir cinsel haz alamaz, çaresizce ve öfke içinde bir an evvel biriken enerjilerini boşaltabilecek küçük oyunlar ve sapkınlıklar peşinde koşmayı adet edinmişlerdir. Doğal yollardan boşalma yetenekleri ölesiye korkuları yüzünden ortadan kalkmıştır. Orgazm yetenekleri en alt düzeydedir ve bu nedenle de bunu dengeleyebilecek üretkenlik öncesi ikinci dereceden eziyetçi güdüleri gelişmiştir. Eğer bir coşkusal veba hastası doktor olsaydı tek yapacağı şey mikroplara kızıp küfür etmek ve hastaları yakmak olurdu ve bu olmuştur.

Coşkusal veba hastası Devlet adamı olduğunda toplumu organize edip, sorunların nedenlerini araştırarak çözmek yerine; ulusun ve ırkının üstünlüğünden sürekli dem vurup, farklı düşünenleri ve muhaliflerini kazığa oturtup ekonomiyi sürekli bir savaş çılgınlığına çevirmek olacak ve aynı hastalığa sahip benzerlerini yetkilerle donatmak olacaktır. Ve bu da olmuştur.

Coşkusal veba hastası bir tarihçi ise ulusların veya Halkların gelişim ve ilerlemesi yerine kendi ırkının farklı ve insanüstü olduğuna dair kanıtların peşinde koşup kendi ezikliğini dengeleyebilecek düşler peşinde ömrünü harcayacaktır. Bir coşkusal veba hastası için kadın çocuk doğurma ve zevk aleti, erkek ise savaş makinasıdır. Cinsellik ise pornografi demektir ve kimse bu konuda açıktan konuşmamalıdır çünkü aile kutsaldır.

Coşkusal vebalının vatanseverliği de diğer özellikleri gibi çürüktür. Vatanını sevdiğini sürekli yineler ve bu sevgi nefret üzerine inşa edildiğinden diğer tüm uluslardan nefret edip onları küçümsemek üzerine kurulmuştur. Çünkü bu hastalığın sonucu olarak kişi kendini aciz ve işe yaramaz hissetmektedir ruhunun derinliklerinde. Vatansever coşkusal veba hastası, yurdunu ve içinde yaşayanları değil sadece devletinin ismi ile ilgilenir ve sembollerin anlamı yerine salt biçimlerini yücelterek tapınmayı seçer. Çünkü boyun eğmesine gerek olmadığı durumlarda bile denetleme ve boyun eğdirme zorunluluğu içinde yaşar, başka hiç bir şey düşünemez.

Coşkusal veba hastası din adamı olduğunda inancın olumlu tarafı yerine sürekli korkutucu yönlerinden bahsetmeyi yeğler ve bununla ilgili örnekler üstüne uzmanlaşır. Çünkü ezikliği oranında önünde diz çökülmesini beklediğinden Tanrı rolüne soyunup tüm insanlığı nasıl cezalandırabileceği üzerine düşler kurmakla meşguldür zihni. Onun mutluluk anlayışı cinsel organları iğdiş edip bu dünyanın yok olması üzerine kuruludur çünkü ve bu yazıcılar toplumda gerçek dindarlardan çok daha fazla sayıdadır.

Vebalı hasta mutlu olmaya çalışmaz aksine kendi mutsuzluğunu türlü yollar ile tüm topluma yaymaya uğraşır. Hiçbir şey bilmez ve öğrenmeye çalışmaz bunun yerine herkesin işine üstüne vazife olmadığı halde burnunu sokup olguları saptırır. Laboratuvarınıza girip size ahlak hakkında nutuklar çekerken bir yandan da afrodizyak ilaç olduğunu sandığı kimyasalı aşırmaya çalışır. Kolundan tutup işinizi geciktirdiği için tutup dışarı atarsanız bu kez de sizi ahlak polisine şikayet edip sürekli suçlamalarla boğuşmak zorunda kalmanıza neden olur. Çünkü her şeyin en iyisini hiçbir şey yapmadığı ve bir faydası olmadığı halde o bilir.

Vebalı kişi insanlar yerine karar vermekten ve yetki edinmekten hoşlanır. Çünkü sadece bu sayede akıldışı fikirlerini savunabileceği ve uygulamaya çalışacağı bir yer bulur. Durup dururken sizi dinsiz, vatan haini, ahlak düşmanı, sapık olarak niteleyebilir çünkü bunlar hakkında hiç bir fikri olmadığından bu işin polisliğine soyunarak faydalı olduğunu zanneder. Yetkiye susamış olduğundan farklı düşünen herkezi bu fikirlerinden dolayı lanetleyebilecek sözde uzmanlara dönüşürler.

Uygar insan bir betimleme yaparsak üç ayrı kişiliği içinde barındırır. Eğer yüzeydeki sahte kişilik ile derinlerde unutulmuş çekirdeği arasında sürekli bir bağ varlığını koruyabilseydi bugün insan denen memeli hayvan toplumsal acı nedir bilmeyecekti. Ancak yön değiştirmiş savunma mekanizmaları dolayısıyla bu durum mümkün değildir. En derindeki çekirdek, kendiliğinden toplumsaldır. Yasalara ve cezalandırmalara gereksinimi yoktur çünkü tüm ihtiyaçlarını doğrudan karşılayabileceği yetenekler geliştirebilir. Ancak belli koşullar yeterli olmadığından bazı ihtiyaçların denetlenmesi savunma mekanizmalarını yaratmıştır. Açlğın her türü (yiyecek yada cinsellik) organizmada gerilim ve saldırganlık yaratır. Açlık giderilmediğinde ölüme yol açtığından tam anlamı ile denetlenemez ancak cinsellik pekala denetlenebilir. Binlerce yıllık kötü yönetim biçimleri ve savaşların yıprattığı insan zihni ikinci katmanı yani yıkıcı ve eziyetçi güdüleri yaratmıştır. Çünkü giderilmeyen güdüler kişilik zırhını delerken yön değiştirmiş ve nefrete dönüşmüştür. Zırh, kişilik yapısında ve vücut duruşunda kendini gösteren kaygılı denetimdir. ikinci katman ise yıkıcı olduğundan yasalar, inançlar ve ahlak vasıtası ile denetim altına alınmıştır. Ancak bunun vasıtası ile oluşmuş yüzeydeki son katman sağlam değildir nedenleri bilmez. Bu nedenle de yasaların yumuşatılması ya da özgürlük; toplumu mutluluk yerine yıkıma doğru sürükler genellikle. Çünkü derinlerdeki çekirdek ile bir bağıntı kalmadığından uygarlık maskesi düştüğünde ortaya ikinci dereceden eziyetçi güdülerin çıktığı ikinci katman çıkar. Bu da coşkusal vebadır.

Sıradan insan 3. katman ile dünyaya bakar. Bazılarını akıldışı bulsa da topluma uyum sağlar ve yasalara uyar. Ancak bunu isteyerek değil zorunluluk yüzünden yapar. Bu nedenle yaratıcı değildir ve her zaman duygusal sorunları vardır. Ancak vebalı kişi her şeye ikinci katmandan bakar. Onun için tüm yaşam tahrik edici ve saldırgan denetlemeyen güdülerin dünyasıdır. O nedenle de uyumsuz ve saldırgan eziyetçi tepkilerinin altında ezildiğinden yıkıcıdır. Sabrı yoktur öğrenemez. Saldırganlığının sınırı yoktur ve her şeyi feda edebilir. Ölüme tapınır ve onurdan tek anladığı yaşamı yok etmektir. Kendinden üstün gördüğü için siyasetçileri büyük adam, yalanlarınıi gerçek hayat sanır ve karşıtlarını kurşuna dizer. Gerçek onu ilgilendirmez, sloganlar ve savaşlar gerçektir. Kahraman olamaz ama onlara öykünüp sözde vatanını kurtarır. Mizah duygusu yoktur çünkü gülmek için aşağılanacak birisi gereklidir sadece onun için. O yüzden sözde vatanseverlik adı altında ince esprileri de hainlik sanır. Çünkü ulusal duygu anlayışı bayrak ve marş ile sınırlıdır asla onu bu yol da dahil tüm yöntemlerle sömürenlere ve yalancı politikacılara karşı çıkma cesareti yoktur. Onun yerine ucuz cinsel içerikli fıkralara erkek ya da kadın toplantılarında güldüğü halde toplum içinde ahlak zabıtası kesilip dünyayı kurtarır. Çünkü tek bildiği ebeveynlerinin ona aşıladığı korku vasıtası ile sözde avantajlı sandığı hiyerarşik konumunu korumaktır.