bugün

budur abi mantığıyla bitirilen, sağdan soldan arakla kotarılan, insanın reklam izleme sevkini kıran, gereksiz reklamlardır.
ecnebi güzel bir ablamızın kapıyı çalıp ... çay varmı diye sorduğu ana kadar evdeki onca kişinin umursamadığı hatta evde olup olmadıını bile bilmediği kapının ikinci kez çalışında ellerinde ürünle kamera karşısında beliren gençlerin yüzünde aslında o hatun kapıyı çalmasa benim bu markayla işim olmaz çok dandik bi çay dercesine bakışlarla kapıdakine baktıkları poşet çay reklamı.
(#151265)
(#165245)
(bkz: ulker cikolatali gofret sevmeyen var mi)
var mı nazo gibisi..
hakkaten yokmuş yani *
gelinlikli bi türkücü ablamızın ben bööyle güzel sucuk yemedim dediği namlı sucuk reklamı
bir klasik olarak (bkz: rustulu surf reklamı) gol yemem surf yerim repligi ile hala bir cok insanın kabuslarına giren reklam
ote yandan bir reklamın basarı olcusu akılda kalıcı olması ve urunu tanıtması ise bu reklam superdir
(bkz: bal parmak)
cosla oxi action * *
(bkz: gol yemem surf tabiki yerim)
sarayyyy sarayyy sarayyy soylu halı güzel halıııı
sarayyyy sarayyy sarayyy soylu güzel yün halııııı

bir taş attım pencereye tık dedi
......... pimapendir vay vay
öyle birşeylerdi kısacası berbat.
tamburdan sızan su motora girmiş..
hortum da körüğe sokmuş..peki!
kaliteden kastım kasati *
izledikten sonra yanımdakine "bu ne reklamıydı" dediğim ve "ne bileyim ya çok saçma bişi" cevabını almama vesile olan reklamlar bütünü
kebanpen...bu derece düştü artık...
kariyeri ve eğitimine ufaktan göz gezdirilince kaliteli işler beklenilesi müjdat gezen in dış cephe kaplamaları reklamı; müjdat gezen bir evin önünde ürünle ilgili laf etmeye çalışırken, arkadan bereli, sinir bozucu, selami şahin tadında biri çıkar ve lafa karışır, müjdat ta sinirlenir gider filan.

yurdumda esprili reklamlar, özellikle cem yılmaz ın hikaye tadında yazdıkları çok tutuluyor, eyvallah, severek izliyoruz. ama bu ne be kardeşim, ne oldu yıllanmış birikimine, yoksa darbukatör baryam ı oynayamaktan mı oldu bunlar? filmlerin, dizilerin sıktı zaten, bir de bu mu çıktı başımıza? sen kal cennet mahallesi nde, takıl şopar şopar, çal darbukanı bak keyfine.
yeni egepen reklamı. kaptana pencereniz hangisi mi yoksa, eviniz neden sıcak mı gibisinden bir şeyler soruyorlar. o koskoca kaptan da başlıyor şarkı söylemeye:

evimin penceresi egepeeeeeeeeen...

bu reklama harcanan paraya yazık.
insanları duydukları weya gördükleri anda kanal değiştirmeye iten reklamlardır. ister istemez ezberlersin,sinir olursun ama hafızandan atamazsın!

Bursa radyolarında sıkça duyulan bir reklam iğrenç bir müzik eşliğinde

taksit taksit perdeeeleeeer
perdecedeler

aa ciddi misin ? daha başka bi müzik veya başka bi solist bulamadın mı?
gerçeği yansıtmayan bir durumdur. yapılan bir araştırmaya göre, satışa en fazla yönlendiren reklamların genel kitle tarafından sevilmediği anlaşılmıştır. sevilen reklamların da ödül kazanmaktan öteye geçemediği yine yapılan araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biridir. ayrıca, yapılan işin brief ini görmeden, iş hakkında yorum yapmak çok da sağlıklı değildir. adam satış verilerini önümüze koyduğunda dudağımızın uçuklaması an meselesi olabilir. unutulmaması gereken en önemli nokta da, o reklamların çoğunun müşteri direktifleriyle tatnımayacak hlale getirilmesidir ki bu reklamcının hergün yaşadığı bitmeyen bir kabustur. yine ayrıca sözkonusu reklamların herbiri büyük ölçekli ajansların işleridir. bu azansların portfolyolarına bakıldığında çokça iyi iş görülebilir. illaki çok kötü reklamlar vardır ve bunların sayısı epey fazladır. bu durumda şunu söylemek gerekir: (bkz: kime göre neye göre)
konfor mobilya reklamı. biz büyücü değiliz....*
denizli yerel radyosundan
"tahsildaroğlu dıdıtdıdıtdıt
tahsildaroğlu dıdıtdıdıtdıt
tahsildaroğlu benim peynirim
güvenle alır lezzetle yerimmm...

TAHSiLDAROĞLU PEYNiRi AiLENiZiN PEYNiRi"

abi öztürkçe tamamdırda buda yani hay allam yarabbim ya

laf açılmışken bide turkcellin bir adam vardıııı canı sıkılannnn canı sıkılannnn

düşünmeden edemiom turkcell bütün reklam bütçesini okan bayülgene yedirdi ki böyle bi vasat durumla karşımızda.buda dipnot olsun.
ülker kalbim benecol tam bir reklam utanç kaynağımızdır. içeriğini anlatmaya lüzum yoktur; berbattır.
çok sevinçli olduğunda koşuyor insan. 100 metre yarışında birinci olan birisi olsa bile mesela, 100 metre boyunca bacakları çatlayıncaya kadar koşmuş birisi bile olsa, yarıştan sonra koşmaya devam ediyor, bu sefer sevindiği için koşuyor. futbolcular gol attıklarında koşuyorlar, 3-4 saniye boyunca dünyadan kopup, evrende başka hiçbir şey yokmuş gibi bakan gözlerle koşuyorlar.

kapalı bir mekandayken sevinçli bir haber alan kişiler ne yapabiliyor peki? zıplıyorlar en fazla. ayakların öyle ya da böyle, bir şekilde, yerden kesilmesi gerekiyor sevinirken. peki diyelim dışarıdayız, şehrin sokaklarında dolaşırken birden çok sevinçli bir haber alıyoruz. en dandik ve hüzünlü kısım burası; çünkü çoğu kişi koşamıyor bu durumda. şehir insanı sevincini bile doğasına uygun şekilde yaşayamıyor. istediğin gibi koşamıyorsun şehirde. diyelim etrafındaki tüm kentdaşlarının "ulan bu adam deli mi" diye düşünmesini göze aldın ve koşmaya başladın, ama karşına kırmızı ışık çıkıyor biraz sonra. yeşili bekliyorsun. tüm heyecan gidiyor, yahut eziliyorsun.

eğer siz de bunlardan şikayetçiyseniz, size lütfü koşubandı tavsiye ediyorum. ev içi sevinmeler için birebir. taksit de yapıyorlar, bonusu da var. lütfü koşubandı.
tek kelimeyle "perwoll" adlı deterjan reklamları.
ülker'in tüm reklamları.
herkese 100 kontör reklamları.