nisan mayıs aylarında kendini gösteren bir alerji çeşididir. genelde toz ve polenler yüzünden bir kısım bünyede alerji yapmaktadır. göz yanması, kızarıklı, geniz akıntısı, burun akması, sürekli hapşurmak, damak kaşıntısı en belirgin özellikleridir. insanı bir süre canından bezdirir dışarı çıkamaz hale getirebilir. (bkz: aerius)
(bkz: polen alerjisi)
sık sık burnunuzun kaşınmasına ve en olmadık zamanlarda* sürekli hapşurmanıza neden olabilecek hede.
gözlerin gözyaşı pınarı denilen noktası o kadar kaşınır ki; oymak istersiniz, siz istersiniz o size uyuzluğundan birden flulaşır ve gözünüze bir perde çeker inadından. etrafı bir su damlası etrafından izlersin. aklına su kasidesinin şu beyiti gelir.
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi
kaplamıştır, bilemem..)
bu sadece bir başlangıçtır. eğer yanlışlıkla burnuna elin deymiş ve kaşımaya başlamışsan burun ilgiden hoşlanır ve onu oymana izin verir. kaşı kaşı kaşı sonra hopppp bir hapşuruk gelir ardından yine kaşırsın ve yine hapşuruk yine yine. ağzından çıkan sular burnundan akan sular bir yana eğer konuşmaya çalışıyorsan o sırada, bir eziyet meydana çıkar. burun deliklerin sızlar, genişler, kızarır. gözler zaten kan çanağı...
hapşuruklar sırasında boğazının hafiften kaşındığını farkedersin tek yol parmak sokmak değil e o daha feci çünkü yol ortasında nasıl olcak o iş. tabi ki devreye "dil" girer dilini ileri geri oynatarak boğaz kaşınmaya çalışır.yanar yanar yanar...
sonuç olarak bezersin, bıkarsın, çünkü bu alerjiyi ömür boyu çekmek zorunda olmak aklına gelir yerleşir.
ilaçlar sadece ilk zamanlar için etkilidir alışınca artık etkisi kaybolur.
bir doktor şöyle demişti:"bu alerjiden kurtulmak için ya gözlerini değiştiricez yada sen her bahar yarımküre değiştiriceksin!" bu söz alerjisi olanların durumunu anlamaya yeter sanırım. *
tedavi edilmediği sürece astıma çevirme riski taşıyarak tehlikeli boyutlara ulaşan hastalıktır.
(bkz: polenler görüyorum)
insanı insanlıktan çıkaran, konuşturmayan, yaşatmayan, nefes aldırmayan alerjidir.

genellikle baharın gelmesiyle beraber mart sonu nisan başı gibi başlar. yaz sıcağının iyice yerleştiği mayıs sonu gibi de sona erer. ancak bu 1- 1.5 ay süre zarfında yaşanan çileler çok ama çok zordur.*

arkadaşlarınızla bir kafeye gider tam bir cümle kurmaya yeltenirsiniz ki, hapşuruk kriziniz başlar. tızzıhhhaaapşuaaahh nidalarıyla arka arkaya defalarca hapşurursunuz, rekorlar kırarsınız *. burnunuz kıpkırmızı ve elinizde sümükten delik deşik olmuş bir kağıt mendille yerin dibine girersiniz.

nisan itibariyle başlayan askerliğin acemilik dönemini tam bir eziyet içinde geçirirsiniz. ot yolma seansları esnasında hapşuruk manyağı olur, tüm bölüğün hızla sizden uzaklaşmasına sebebiyet verirsiniz. koğuşta hiv lakabıyla anılırsınız, millet sizle konuşmaz, tertip bulamazsınız lan*. akabinde hava değişiminden başlayan grip salgının suçu size kalır, çünkü mütemadiyen hapşuran ve kırmızı burunla dolaşan ilk kişi sizsinizdir ve kimseye alerji malerji anlatamazsınız.

üstelik bu salgından siz de nasibinizi alır ve tüm vücudun direncini sıfıra indirirsiniz. bir aylık süreç sonunda dört kilo vermiş olarak eve döner ve ağır bronşit teşhisiyle bir haftalık dağıtım izninizi hastanelerde geçirirsiniz.

gripten nasibinizi almamış olsanız dahi, ilk aşamada grip zanneder tylol hot ve bilimum c vitaminini bünyeye dayarsınız. amma velakin hiç biri kar etmez.

bu alerjinin popüler kıldığı burun spreyleri ve haplar vardır. özellikle bahsi geçen dönemde eczanelerde tükenmesi muhtemel ilaçlardır bunlar. en bildik burun spreyi yeşil kapaklı olan * nasonex tir. doktora gittiğinizde size vereceği ilk sprey budur. bir de burnu temizleyen sinomarin vardır ki, bu da bildiğin okyanus suyudur aslında.

hapların en popüleri ise aerius tur. bunlar minik mavi haplar olarak da bilinir halk arasında. extasy gibin bişey mi lan bu ehuehe esprilerine maruz kalan kaplardır. insanı biraz olsun rahatlatır, alerjiye yakalanmış bir çok bünye bu hap sayesinde feraha kavuşur.

amma velakin bu hapla da iflah olmamış bünyelere disophrol adında bir hap önerilir ki, kendisi artık son noktadır. bünyede hafif baş ağrısı ve uyku gibi yan etkileri vardır. yer yer kafa bile yapmaktadır **. * *
setirizin dihidroklorür ü bulandan allah razı olsun dedirten, her bahar tekrarlayan periyodik rahatsızlık.
bu kadar pis, bu kadar lanet bir hastalık görmedim ben. bütün hayatınızı mahvedebilme gibi özelliğe sahiptir. olur olmaz yerde burnunuz akar, hapşırmaya başlarsınız. yanınızdakiler tip tip bakar. bahar aylarında asosyal yapar adamı. olmaz olsundur.
saatte bilmem kaç kilometre hızla hapşıran bünyeleri ortaya çıkaran hastalıktır.
insanı yaz döneminde de mahveden alerjidir.
hayatımın ağzına acı biber sürmüş olan zamazingodur.
adamı rezil rüsva eder.
küçüklüğümden beri var olan onca haba ilaca rağmen dinmek bilmeyen iğrenç bişeydir. nisandan başlar ve tüm yazınızı alır. artık arkadaşlarınız size çok yaşa demez o kadar ki hapşırırsınız ve sizi tanımayanlar niye tutarak hapşırıyosun derler. tabi bilmiyolar ki o an tüm hücreleriniz tek bişeye yoğunlaşır soluk borunuz, burnunuz, kulaklarınız kaşınır, zaptedilmişsinizdir. sora olan olur hapşırırsınız bu sefer de boğazınız yanar bi kez daha lanet edersiniz. daha ne kadar sürer bilmiyorum.
gece boyunca ve sabaha doğru yarım saatte bir uyanırsın çünkü geceleri ve sabahları havada uçuşan polen ve çeşitli uçan tozumsu maddeler çok olduğundan burun mukozası şişmiştir, burundan nefes alamadığın için sürekli ağzın kurur lep lep yaparak uyanırsın bilgisayar masasının üzerindeki şişedeki biraz suyla ağzını ıslatırsın ve uyumaya devam etmeye çalışırsın. fakat nafile. uyuyamayıp Dgs kitabını açıp biraz ders çalışayım dersin ama burun çeşme gibi akar peçete dayanmaz. bir türlü derse konsantre olamazsın. saat sabah 9-10 gibi uyku bastırır saat 11-12'ye kadar biraz rahat uyursun.

elini yüzünü yıkamaya gidersin ve boğazında, damağında, kulağının içinde bir kaşıntı hissedersin ama kaşıyamazsın. tam yüzünü yıkarken ortalamanın üzerinde sayıda hapşurursun (4-5 kadar). kahvaltını doğru dürüst yapamazsın çünkü burun tıkalıyken çay bile içmek zor olur. hele ağzındaki lokmayı ağzın açık koyun gibi çiğnersin.

berbere gideyim bi traş olayım dersin ama cesaret edemezsin çünkü dışarı çıkınca alerji azar diye insanlara sümüklü sümüklü görünmekten ve sürekli elinde mendille peçeteyle dolaşmaktan çekinirsin. sosyal hayatın bu bahar aylarında bitmiştir; arkadaşlar çağırır "gel parka oturalım dondurma yiyelim çimenlere uzanalım ders çalışalım, meyve suyumuzu da alıp içeriz, gel keyfim gel yaparız" der ama gidemezsin tüm bunlardan mahrum kalırsın. arkadaşlarından uzaklaşırsın, onlara sümüklü bir burunla yaşarmış gözlerle görünmek istemezsin. haftalarca nezle gibi dolaşmaktan bıkarsın ve hatta ucundan ucundan intaharı bile düşünürsün.yılın şu en güzel ayları senin için işkence günleri olur. yaşamaktan nefret edersin. burun çoğu zaman iki taraflı olarak tıkandığı için ağzın açık dolaşırsın. burnundan nefret edersin aynı zamanda burnunun kıymetini de anlarsın.

yaklaşık iki hafta sonra senin için çok önemli olan dikey geçiş sınavına gireceksindir ve içinde şu endişe vardır: "ya sınavda da alerjim tutarsa burnumu silmekten sınav zamanımı boşa geçirirsem, alerji yüzünden sınava konsantre olamazsam, o kadar hazırlanmışken kazanamayıp askere gitmek zorunda kalırsam ne olacak.."
bahar alerjileri, ağaç ve bitkilerden yayılan polenlere bağlı olarak meydana gelir. vücuttaki vitamin yetersizliği, vücudun bağışıklık sistemininin zayıflamasına ve alerjik hastalığın çarçabuk yerleşmesine sebep olur.akan göz ve burunu silmeye, peçete yetişmez.
diğer yazarların yorumlarınıda gördükten sonra her bünyede farklı şekilde atlatılıdığına kanaat getirdiğim bahar rahatsızlığıdır.
günlerinizin ha ha hapşuuu şeklinde geçtiği dönemdir.
gelme bahar.

senin sayende hem gönül kaslarım gevşedi hem de burun kaslarım.

lan sümüklerimi tutamaz oldum, ilkokula giden bebeler gibiyim.

bugün sabah gelirken otobüste iki dakika arayla sayısız defa hapşırdım. rezillik diz boyu, burunluk takıp gezicem yemin ederim ya.hayır bir de kendimi yorgun, bitkin ve bezgin hissediyorum .çalışma masama da bir rulo tuvalet kağıdı aldım, burnumu acıtıyor ama olsun en ekonomik yol bu.

allahım geçsin şu bahar, kış gelsin şikayet etmiycem yareppim ya.
ard arda 17 kez hapşurtan hastalık. 3 ay kanlı gözlerle gezersin, çevrendeki insanlar esrar bağımlısı olduğunu düşünür. gözlerin nasıl kaşındıgı anlatacak kelimelerler bulamıyorum. burun paso soyulmuş gezersin. kulağımın içine demir çubuk sokup öle kaşımak geliyor bazen içimden. çok sıkıntılı bir dönem bu.
bu yıl çok kötü felaket.Otobüste milyon kez hapşurup insanların sizi grip sanan bakışlarına, konuşmadan 'yok bu grip değil bahar alerjisi o da bulaşıcı değil' i mimiklerle anlatmanız gerek. Bazen gözüm o kadar kaşınıyo ki kaşıyım kaşıyım kaşıyım istiyorum taa ki şişip kapanana kadar!!
sırt ve karın kaslarının gelişimine katkısı büyüktür.
'ben her bahar aşık olurum' demek yerine 'ben her bahar saman nezlesi olurum' dememe neden olan alerji.
Artık ameliyatı olsada yaptırsam dediğim, ilaçların dahi biçare kaldığı, hapşururken fırlamasın diye gözlerime bastırmak zorunda kaldığım, çok yaşa diyenlere cevap vericem derken ikinci dalga ile salya sümük fışkırttığım hadise.
hamilelğin bahar dönemine rastlıyorsa yandın demektir. ilaç kullanamadığın için boğazını dilinle, burnunu elinle hart hurt kaşımak ve kızarmış gözlerinle burnundan akan muhteşem sıvıları tuvalet kağıtlarının pürüzsüz taraflarıyla durmadan silmek zorunda kalırsın. genlerine küfredesin gelir.