bugün

sevgili gitmek ister, aslında istemez ama gitmek zorundadır bir şekilde. gitme kal diyemezsiniz çünkü gözünde ki yaşlar göstermiştir zaten gitmek istemedigini.
işte o an bütün çıglıklar bir fısıltıya dönüşür " hoşca kal sevgili, hoşca kal".

susarsın ve yaşlı gözlerle bakarsın ardından, o da dönüp bakar. çıglık atmak isterken, "dön" diye susarsın.

yazarın notu: çıglıklarınız fısıltıya dönüşmesin.
bağırmak yerine tepkisini "susarak" gösteren insan eylemi. *
(bkz: susmak bazen en güzel cevaptır)
bazen en büyük çığlıktır.
kalp çarpıntısı yapar hatta çalışan kalbe sok yapmaktand dolayı aritmi olusur.
http://www.youtube.com/watch?v=IdENWfO_2A4
karşınızdaki çam yarmasına bağırmanın herhangi bir anlamı olmadıgını farkettiğinizde, öfff senle mi uğraşıcam düşünceleri eşliğinde gerçekleştirilen eylem...
susmak en güzel cevaptır, bu nedenle bazen bağırmaktan çok daha fazla işe yarayacak hededir.
sürekli yaptığım lakin bir faydasını göremediğim davranıştır.her şeyi kendine saklamaktır.
yumrukların birikmesidir boğazınızda. çığlık atar gibi ağlarsınız. sessizdir gözyaşlarınızda. siz bile duymazsınız.
bağırılanların, duyması gerekenlerin duymayacağından... sesinizin sadece kendinizi yaralayacağını bildiğinizden...

aslında bağırmak istersin bütün dünyaya sesiniz yettiğince. ama yetmeyecektir ki tüm düyaya. o zaman susmak gerekir işte. madem tüm dünya duymayacak, hiç kimse duymasın!
çok konuşan kişilerin başına geldiğinde, hele hele nadir zamanlarda beklenmedik şekilde geliyorsa kişiyi güçsüz ve savunmasız hissettirebilir. bazen de susmak aslında en güzel anlatma biçimidir anlayana.. velhasıl bu da bir hissiyat şeklidir ve geçecektir.
zor ama doğru olan...
bir anlık ruh değişkenliği. heves kaybolması. detone ses kontrolsüzlüğü. *ağlak entry yazamadım. sori.*