bugün

babayla geçirdiğin mutlu anlar;insanı başka mutlu eder.o an sen onun çocuğu o da senin baban değildir belki,arkadaş gibisinizdir.ama bir şeyi unutmamak gerekir:bazı kişiler için o kadar azdır ki bu anlar,unutmamak gerekir ve değerini bilmek..(ben az olduğu için değerini biliyorum:( )
hasretten sonra kavuşulunca kucaklaşılan an..
sarhoş olmadığı sürece, yok denecek kadar nadirdir.

evet, hiç sevemedim babamı...
On yıl öncesidir. Çok uzaktır çooook. Hatta belki 15 yıl.
(bkz: babanın eve iki koca market poşetiyle gelmesi)
2000 yılında çarşamba günü.. pazardan terlik almıştı bana. o öleli 11 sene, o terliği bana alalı 13 sene geçti.

aynı onun gibi o terlikte kayboldu gitti. kısacası sevin ulan babanızı ibneler sanki siz çok iyi baba olacaksınız.
öldükten sonra keşke hiç yaşamasaydım o anları diyeceğiniz keşke o kral adam oçun biri olsaymış keşke nefret edilecek bir ayyaş olsaymışda ben bu günde(ölüm gününde) bu kadar üzülmeseymişim diyiceksiniz! ve tüm o anlar, o güzel anılar aklınıza gelicek; boğazınıza bir yumru düğümlenicek ve gözleriniz sulanacak! ağlıyacaksınız, derin bir sonsuzluk içinde ağlıyacaksınız...
bir keresinde ben istemeden para vermisti. cok mutlu bir an gecirmistim sozluk.
hic olmayan anlar.
dusunuyorum, pazardan terlik bile almamis.
(bkz: hastalık yarıştırmak)
o anlar okadar azdırki çoğumuz hatırlamayız bile. bizim toplum ana erkil bir toplum olduğundan çocuk yetiştirme görevini hep kadınlarımız üstlenmiştir. babaların sırtındaki ağır yük ve ekonomik koşullar bunu dayatmıştır. keşke babalar evlatlarıyla daha çok vakit geçirselerdi. daha çok şeyler paylaşabilselerdi, zannediyorumki bazı şeyler daha dengede olurdu...
çok vardır lakin, mutsuz an da çok vardır babayla geçirilen.

bazen piç gibi büyümüşsünüzdür, bazen de çok güzel. belki de sadece piçsinizdir. bir elim yağda bir elim balda olsa da, ilişkimiz hep çalkantılıydı babamla. bu yüzden ne zaman bu konu açılsa, aklıma hakan günday'ın piç isimli kitabındaki bir alıntısı gelir.

''piçlerin babalarıyla olan ilişkileri mezar taşı kadar soğuk, yeni dökülmüş kan kadar sıcaktır.''
babası pek gülmeyen biri için, saniyeler sürse de, babanın güldüğü her andır.

(bkz: ben)
(img:#1790367)
Kağıt oynuyoruz.
Mezarına toprak atarken.
Babam olsaydı mutsuz olurdum bence.
Birlikte olmadığımız her andır.
Ataride contra oynardık.
San andreas bile oynardım.
Onu gectim son 4 yıldır beraber bı dunya oyun oynadık.
Sosyal hayatımda bile sıkı arkadasımdır.
Kendı evladım için böyle bir baba olacagım.
benim hayatımda hemen hemen yoktur. oyle bir yetistirlmis ki rahmetli sevgisini belli etmezdi belkide edemezdi. olmeden bir kac gun once bi sarılayım demistim omzuma vurup erkek adamsın ne sarılması diyerek reddetmişti.
hiç sevemedik birbirimizi bu saatten sonra bir şey değişceğini pek düşünmüyorum.

canın sağ olsun.
ileride ah ya da keşke denemek için anın tadını çıkarın.gün gelip telefonunuz çaldığında arayanlar da babam yazmadığı vakiti hayal edemiyorum.daha çok sesini duyun daha çok mutlu edin.
artık unutulan anılardır.
Sarıp saklamak istediğim anlardır.
genelde mutlu olduğum anlar yalnız başıma olduğum zamandır. fakat çocukluğuma dair hatırladığım en güzel anılardan biri şudur; 90'lı yılların sonu, babam, abim ve ben kırmızı kartalımızla elimizdeki deterjanları satmaya çalışıyorduk. (babam o sıralar dükkanlara ıvır zıvır satıyordu) arabanın içinde giderken neler konuştuk, nelere güldük, nasıl eğlendik hatırlamıyorum. ama o an mutlu olduğumu hatırlıyorum. büyük ihtimalle kış aylarıydı ve ben arabanın içinde mayışarak arabanın motor sesini ve kokusunu içime çekiyordum. gözümde canlandı resmen. *
sayısal derslerini o kadar iyi anlatırdı ki sayesinde matematiği çok sevdim lise hayatım mükemmel matematik notlarıyla geçti ama asla onun kadar iyi bir sayısalcı olamadım. canım babuşum.