bugün
- şehirler arası aşk yaşamak9
- hamas bir terör örgütüdür14
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- anın görüntüsü14
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler11
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi10
- aleyna tilki10
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız17
- sözlük kızından gelin olmaz21
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- vatandaşlık farkı alan otel21
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- icardi190524
- artificialintelligence12
- icardi1905 silik olsun kampanyası17
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım18
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
entry'ler (415)
senelerce mücadele ettiğim o ''yabancılık'' hissini tekrar yaşadığım andır.
bundan beş sene önce bir intihar girişiminde bulundum. üniversiteye yeni başlamıştım. ama girdiğim her ortamda kendimi oraya ait değilmişim gibi hissederdim. bu his daha üniversitenin bulunduğu şehre gitmeden beni sarmalamıştı. nasıl oldu neden oldu bir türlü anlam verememiştim. ama intihar girişiminden sonra hastanede iki ay geçirdikten sonra yaşamaya tekrar başlamak istedim. senelerce uğraştım, senelerce. neyle uğraştımı sorsanız verecek bir cevabım da yok doğru dürüst. çevremdekiler ''senin bir şeyin yoktu ki aslında allah allah niye böyle oldu'' dediler hep.
okul hayatım bir iletişim fakültesinde okumama rağmen insanlardan kaçmak ve iletişimsizlikle geçti çoğu zaman. kendimi iyi hissettiğim nadir anlarda benden iyisi yoktu, her şeyi başarabilir ve her şeye gücüm yetebilir gibi hissederdim. ama bu hep kısa süren bir kaç yaz ayı ve sonrasında son bulurdu.
genelde sonbahar ve kış aylarını hatta zaman zaman ilkbahar aylarını büyük bir içekapanıklık ve üzüntü içinde geçirirdim. yaşadığım şeyleri içinde bulunduğum şehire ve yaşadığım ortama bağladım. ordan bi kurtulsam her şey düzelecekti ve öyle de oldu. kısa bi süre...
okulu bitirince bir-iki ay evde takılıp sonra kendime iş bulmak için istanbul'a gittim. kafamda hiçbir şeyi planlamadım ve bodoslama bir işe girdim. her şey çok güzel gidiyordu, daha önce hiç olmadığım kadar özgüven doluydum. günde 3-4 saat uyuyup sabah erkenden işe gidiyordum. deli gibi kuvvetliydim ama çalıştığım yerde doğru dürüst para alamıyordum ve stajyer ayağına emeğimi sömürüyorlardı. ben de sonunda istifa ettim.
farkına varmadığım bir şey vardı. orada o kadar enerjik ve güçlü hissetmemin sebebi ilaçlarımı bırakmammış yani manik ataklar yaşıyormuşum. ankara'ya döndüğümde 54 kiloya kadar düştüğümü görünce kendimi ne kadar hırpaladığımın farkına vardım.
sonra senelerce kullandığım ilacımı tekrar kullanmaya başladım. başlarda çok iyi geldi. uykum düzene girdi, iştahım arttı. duygudurumum da daha dengeli hale geldi. iyi geldiğini düşündüm. ama sonra ankara'da bulduğum bir işte çalışırken eskiden yaşadığım sorunlar nüksetmeye başladı. kendimi bir topluluğun içerisinde (ne topluluğu olduğu hiç farketmiyor bazen bir pazarda bile) orada hiç yokmuşum gibi davranıyorum. gözüm bir noktaya dalıyor ve sanki aklı alınmış bir meczup gibi bakıyorum etrafıma. elim ayağıma dolaşıp yemek bile yiyemiyorum. kendimi dünyanın en güçsüz insanı gibi hissediyorum.
bu sorunları senelerce yaşadım ama okulu bitirip başka şehire gidince düzeleceğini düşünmem saçmaymış. bu sorun beni en iyi hissettiğim en güçlü hissettiğim zaman yerlere çekiyor. ve geçen günlerde yine intiharı düşündüm. yapamayacağımı bildiğim halde. sordum kendime. daha önce bu yaşadıklarını aştın, yine aşabileceğini de biliyorsun. peki neden kendine eziyet edip bunları düşünüyorsun?
kendime verdiğim cevap şu oluyor.
'' her şey güzel gitse ve düzelsem bile hayatı değil ölümü tercih ederdim.''
ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok. bunları buraya yazıyorum belki aylar sonra değişen bir şeyler olursa buraya yazarım.
bundan beş sene önce bir intihar girişiminde bulundum. üniversiteye yeni başlamıştım. ama girdiğim her ortamda kendimi oraya ait değilmişim gibi hissederdim. bu his daha üniversitenin bulunduğu şehre gitmeden beni sarmalamıştı. nasıl oldu neden oldu bir türlü anlam verememiştim. ama intihar girişiminden sonra hastanede iki ay geçirdikten sonra yaşamaya tekrar başlamak istedim. senelerce uğraştım, senelerce. neyle uğraştımı sorsanız verecek bir cevabım da yok doğru dürüst. çevremdekiler ''senin bir şeyin yoktu ki aslında allah allah niye böyle oldu'' dediler hep.
okul hayatım bir iletişim fakültesinde okumama rağmen insanlardan kaçmak ve iletişimsizlikle geçti çoğu zaman. kendimi iyi hissettiğim nadir anlarda benden iyisi yoktu, her şeyi başarabilir ve her şeye gücüm yetebilir gibi hissederdim. ama bu hep kısa süren bir kaç yaz ayı ve sonrasında son bulurdu.
genelde sonbahar ve kış aylarını hatta zaman zaman ilkbahar aylarını büyük bir içekapanıklık ve üzüntü içinde geçirirdim. yaşadığım şeyleri içinde bulunduğum şehire ve yaşadığım ortama bağladım. ordan bi kurtulsam her şey düzelecekti ve öyle de oldu. kısa bi süre...
okulu bitirince bir-iki ay evde takılıp sonra kendime iş bulmak için istanbul'a gittim. kafamda hiçbir şeyi planlamadım ve bodoslama bir işe girdim. her şey çok güzel gidiyordu, daha önce hiç olmadığım kadar özgüven doluydum. günde 3-4 saat uyuyup sabah erkenden işe gidiyordum. deli gibi kuvvetliydim ama çalıştığım yerde doğru dürüst para alamıyordum ve stajyer ayağına emeğimi sömürüyorlardı. ben de sonunda istifa ettim.
farkına varmadığım bir şey vardı. orada o kadar enerjik ve güçlü hissetmemin sebebi ilaçlarımı bırakmammış yani manik ataklar yaşıyormuşum. ankara'ya döndüğümde 54 kiloya kadar düştüğümü görünce kendimi ne kadar hırpaladığımın farkına vardım.
sonra senelerce kullandığım ilacımı tekrar kullanmaya başladım. başlarda çok iyi geldi. uykum düzene girdi, iştahım arttı. duygudurumum da daha dengeli hale geldi. iyi geldiğini düşündüm. ama sonra ankara'da bulduğum bir işte çalışırken eskiden yaşadığım sorunlar nüksetmeye başladı. kendimi bir topluluğun içerisinde (ne topluluğu olduğu hiç farketmiyor bazen bir pazarda bile) orada hiç yokmuşum gibi davranıyorum. gözüm bir noktaya dalıyor ve sanki aklı alınmış bir meczup gibi bakıyorum etrafıma. elim ayağıma dolaşıp yemek bile yiyemiyorum. kendimi dünyanın en güçsüz insanı gibi hissediyorum.
bu sorunları senelerce yaşadım ama okulu bitirip başka şehire gidince düzeleceğini düşünmem saçmaymış. bu sorun beni en iyi hissettiğim en güçlü hissettiğim zaman yerlere çekiyor. ve geçen günlerde yine intiharı düşündüm. yapamayacağımı bildiğim halde. sordum kendime. daha önce bu yaşadıklarını aştın, yine aşabileceğini de biliyorsun. peki neden kendine eziyet edip bunları düşünüyorsun?
kendime verdiğim cevap şu oluyor.
'' her şey güzel gitse ve düzelsem bile hayatı değil ölümü tercih ederdim.''
ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yok. bunları buraya yazıyorum belki aylar sonra değişen bir şeyler olursa buraya yazarım.
bu ülke kocaman bir işsizler çöplüğüne döndü. ben de onlardan biriyim. s*kayım böyle işe. ne hale getirdiler memleketi. asgari ücretli iş bulsam, öpüp başıma koyacam *mına kodumun yerinde. beş sene üniversite okumak da götümüze girdi. hadi bakalım.
oyunculuk ve sinematografi olarak netflix'in en iyi dizisi olduğunu düşünüyorum. bu kadın bir hayal mi gerçekten var mı diye son bölüme kadar düşündüm. sonunda bir hayal olduğuna karar verdim. çünkü emma stone. *
--spoiler--
aslında öyle bir kadın var ve kahramanımızın da aklı da gayet yerinde.
--spoiler--
senaryosu da black mirror ile yarışır. ama o daha iyi. *
--spoiler--
aslında öyle bir kadın var ve kahramanımızın da aklı da gayet yerinde.
--spoiler--
senaryosu da black mirror ile yarışır. ama o daha iyi. *
artık ankara'da yaşamak istemiyorum. çok sevdiğim bu şehir beni boğuyor. umarım çalışmak için izmir'e gitmek zorunda kalırım.
sadece komedyen ve iyi bir oyuncu değil. aynı zamanda çok iyi bir yönetmen. author bir yönetmen hem de. esprileri zeka kokar ve senaryo yazma konusunda usta...
şimdi, bu adamı neden bu kadar övdüm?
çünkü hakkı var. çünkü ülkemizde vasat yüceltilirken, çok iyi aşağılanır. değeri bilinmiyor geyiğine girmeyeceğim. değerini bilmenize gerek yok. adam zaten değerli.
edit: imla.
şimdi, bu adamı neden bu kadar övdüm?
çünkü hakkı var. çünkü ülkemizde vasat yüceltilirken, çok iyi aşağılanır. değeri bilinmiyor geyiğine girmeyeceğim. değerini bilmenize gerek yok. adam zaten değerli.
edit: imla.
şenliktir.
(bkz: onat kutlar)
(bkz: onat kutlar)
(bkz: hiçbir şey)
bitmez. hiçlik tükenen bir şey değildir. her şey ise biter.
bitmez. hiçlik tükenen bir şey değildir. her şey ise biter.
düzenli olarak bizim eve gönderen bir komşumuz vardır. sağ olsun sayesinde öküz gibi olacağım. *
kış ayının verdiği ızdıraplardan biridir. yazın öyle mi?
çık balkona. oooh mis. hem havayı kokla hem de dumanlan. *
çık balkona. oooh mis. hem havayı kokla hem de dumanlan. *
uzun zamandır sağlık sorunları yaşayan bir insan olarak, eğer tanrı varsa ona şunu söylemek istiyorum:
n'olursun şu sağlığım yerine gelsin. söz başka bir şey istemeyeceğim. en azından bi süre... yap bi babalık. *
n'olursun şu sağlığım yerine gelsin. söz başka bir şey istemeyeceğim. en azından bi süre... yap bi babalık. *
şarkı sözleri şiir gibi olan kadın. yazmaya ve söylemeye devam etmesini temenni ediyorum.
ha, bir de çok seksi.
ha, bir de çok seksi.
benden de usta bir kız var. tahmin bile edemiyorum kim diye. bi bulsam rahatlayacağım.
Not: filmi de enfes!
Not: filmi de enfes!
yanlış soru. doğrusu, niye benim sevdiğim kimse beni sevmiyor olacak. ama o kadar da önemli değil.
her şey geçer, hayat kalır.
her şey geçer, hayat kalır.
mantıklı bir şey söylemiş insandır. bir ülkenin askerine, polisine hatta sokakta yürüyen insanına kast eden bir örgüte üye olan kişi öldüğü zaman leşe dönüşür. Başka bir şeye değil.
üniversite hayatımın özeti. artık ne üniversite kaldı ne de reddedilmek. artık çok eski bir anı hepsi.
ama aklına düşünce için cız ediyor, orası ayrı. neden diye sormanın bi faydası da yok. o yüzden kimseye neden diye sormuyorum. neden dedikçe sorular büyür. geriye kalan saçma sapan yarım yamalak anılar. al ne yaparsan yap. *
ama aklına düşünce için cız ediyor, orası ayrı. neden diye sormanın bi faydası da yok. o yüzden kimseye neden diye sormuyorum. neden dedikçe sorular büyür. geriye kalan saçma sapan yarım yamalak anılar. al ne yaparsan yap. *
gecenin bu saatinde, anladığım şeylerin gölgesinde dinlediğim pilli bebek şarkısı...
umutlar tükenip bir gün, kalırsın çaresiz ve üzgün.
tesadüf olamaz bu güne kadar geçen gün.
yalnızlığın adı yok.
gecenin bu saatinde.
bu adamın sesinde bir tılsım var. *
umutlar tükenip bir gün, kalırsın çaresiz ve üzgün.
tesadüf olamaz bu güne kadar geçen gün.
yalnızlığın adı yok.
gecenin bu saatinde.
bu adamın sesinde bir tılsım var. *
mastürbasyon ile sevişme arasındaki fark gibidir.