bugün

tüm insanlığın kabul ettiği bir gerçeğe yalan diyen, "ben beş sene boyunca ne yaptım peki?" dedirten gerçek dışı gerçektir.
zamanla değişebilir gerçektir. kanun saymayız onu bizim köyde.

yıllar yıllar sonra gelen edit: bunu ders çalıştığım bir perşembe gecesi yazıyorum.
aslında ders çalışmak zorunda da değilim, çalışmadan da geçebilirim bu dersi. ama bu stajdan aklımda bir şeyler kalsın istiyorum. ilerde karşılaşabileceğim vakaların sıhhati açısından. neyse konumuz bu değil.

ben ne zaman bu kadar gevezeleştim?
normalde az konuşur çok yazardım ama fark ettim ki şu ara çok konuşur olmuşum. az yazdığım da sözlükten belli.
ve bu yazdığım entrynin ne kadar çirkin olduğunu fark edip el atmam gerektiğini düşündüm sonunda. uzun zamandır bu çirkinlik gözüme takılıp duruyordu eksi aldığından.

şimdi.
aşığım. nerden biliyorum? ne yaparsa yapsın, kızıyorum, küsüyorum, tehdit ediyorum ama sonunda gelip bana bir sarılıyor.. adeta dizlerimin bağını çözüyor kerata. kötü bir şey mi? iyi olduğunu söyleyebilir miyim? yanıtsız bu sorular. kendimi iyi hissediyorum ama bir yandan da hapsedilmiş gibiyim. insanların birini yıllarca sevdikten sonra başkasını nasıl sevebildiklerini anlayamıyorum mesela. güzel bir kadın ya da erkek gördüklerinde, birini sevdikleri halde nasıl diplerinin düştüğünü de. ben yoldan geçen hiçbir erkeğe bakmadığımı da fark ettim. farkında olmadan yapıyorum bunu.
kıskandınız di mi?
çok normal.
ama ama ama ya canım yandığında? işte o can yanmasını asla kıskanamazsınız. affetmekle mükellef olduğum bir can yanması o çünkü. affetmezsem, o bana bundan sonra sarılmazsa bir kaç organım birden iflas edecekmiş gibi hayatımın içine dahil oldu adeta. işte bunu kıskanamazsınız. içim onun varlığıyla mutlu. bunu da kıskanamazsınız.
bu kadar.
aşk, yalan değil. var ama az var diyelim, bu entry de biraz düzelmiş olsun. eskisini silmeyelim de niye bu kadar dert ettiğim anlaşılsın.

(bkz: uzun ama duygulu yazdım)
kalp gözü ile görülemeyen bir gerçektir. ısrarla var diyor şerefsiz.
(bkz: Tamamen duygusal)
milyarlarca insan deneyimliyor acılar cekiyor, sevinc naralara ataraktan, suratına bir gülümseme yapışıyorsa aşk yalan değildir. bunca insan yalan mı söylüyor birader...

yalan kısmı 'giden' kişi ile birlikte yalan olur gider, batar gider ufka doğru titanik gibi.

kalan; sapasağlam, saf aşktır.

gönlüyle görebilene...
Göreceli bir gerçektir.o zmnki birlikte olduğun kişiyi görünce kalbi küt küt atıyorsa,miden ağrıyorsa,kıpkırmızı kesilerek,anlamsızca gülüyorsan eğer bu gerçek yalanın ta kendisidir.tüm bunları yaşamamışsa kişi ancak o zmn aşk diye bişey olmadığını savunabilir.
aci bir gercek.

dunyayi dolandirdilar senelerce. ozellikle endustriyel devrimden sonra, ask olgusu sutu sagilan bir inekten pek farksiz bir hale geldi. konunun ozune donmek gerekirse, ask neden yalandir. oncelikle ask diye bilinen sey nedir? uzun uzun dusundukten sonra bizim ask olarak bildigimiz seyin ne oldugunu anladim. cok boktan bir sey, bu sokak dilindeki aciklamasi. ask olarak bilinen seyin akademik aciklamasi ise, asik oldugunu sandigin kisinin sana hissettirdiklerine karsi olan acizligindir. ask, asik oldugunu sandigin kisiyi gorunce vucudunda olusan ve beynindeki bazi noktalari harekete geciren hormonlardan baska bir sey degildir. bu hal bile uzun surmez. en fazla 1-2 ay yani. o zaman bu kadar sene evli kalanlar, birbirleri icin baskalarini oldurmeyi goze alanlar ne ayak diye sorarsaniz, bende soyle derim; 50-60 sene suren evliliklerde pek tabi halk tarafindan ask diye adlandirilan duygular ile baslamis olabilir, ama bu ask denilen sey 50-60 sene calisan bir gemiye yakacak olamaz. o gemiyi ancak saygi ve kendinden vererek yani fedakarlik yaparak 50-60 sene yurutebilirsiniz. saygi ve fedakarlik. bu onemli.

bugunlerde biten bircok iliski ise, saybi ve fedakarliktan yoksun, ask diye tabir edilen aciz bir duyguyla yurutulmeye calisildigi icin yok oluyor. kimse kendinden feda etmiyor, hep o hep o, sonra yok anlasamadik, yok o benim onumde osurdu, yok pilavi sulu yapiyor, tarzi ici bos balon sebeplerle ayriliklar oluyor. curuk temele bina dikmeye calisiyorsun, olmaz tabi.

ask, bir inektir demistim, ondan bahsedeyim biraz. ask maskesinin arkasina siginarak, isteyerek veya istemeyerek, iyi niyetli veya art niyetli, inanilmaz marketler yaratilmistir. insanlar ise cebinde 2 kurus para olsa, onu da gidip dalindan koparilmis bir cicege veya dandik gorunuslu bir ayiciga nasil harcayacagim hesabini kendi dunyasinda veriyor. istemeyerek belki ama, veriyor yine de.

her sene dandik ve sacma, sozde ozel gunler ugruna milyarlarca lira para harcaniyor, harcanan paralar ve para karsiligi satin alinan urunler telef oluyor. butun herkesin parasi bir kisinin elinde birikiyor, sonra ekonomi neden dandik, orta sinif niye bitmis diyoruz. bunlari zaten bircogumuz biliyor, ve surekli tekrarliyarak olaya olan hakimiyetimizi cumle aleme belirtme ihtiyacimizi gideriyor ve dunya duzenini cozdugumuzu saniyoruz.

populer olarak ask diye bilinen sey, sehvet ve bir insanin hayvani ic gudulerini hayata gecirme isteginden baska bir sey degildir.

insanin kalbini ferahlatan, huzura erdiren bir duygu yok mudur diye sorarsaniz, bende; evet var derim. hadi bu duygunun adini da "ask" koyalim, kavrma kargasasi olmasin diye soyluyorum, bu ask hayvani bir ask degil, asil bir asktir. yaratilmis olan acizliklere karsi olan bir ask degil, yaratana karsi hissedilen bir duygudur bu.

basit bir ornek, mimar sinan'i neden severiz? biraktigi eserlerinden oturu. onun eserlerine saygi duyariz, ama onlari mimar sinan'in yerine koymayiz di mi? bu da o tarz bir analoji, eserleri tanrilastirmayin, yaratana bakin. eserler bizim ancak saygimizi kazanir, eser sahibi ise sevgimizi. "ask" budur.

ask, gercegi vasitasiz gorebilmektir.
insanoğlunun aşkın olmadığına kendini inandırmayı başardığında ortaya çıkan gerçek.
(bkz: marillion the space)
bkz: eminem - love the way you lie.*
aynı konu, farklı bakış açısı... saygı duyuyorum.
kesinlikle doğrudur. aşk yalan dolandır. evet.
ulan hayat yalan be. hepimiz ölcez amk kendinize gelin. aşık olun. sevin sevilin bu dünya kimseye kalmaz.

edit: sikeyim yalanı bize bir şey olmasın.

edit 2: ben aşka inanıyorum, çokta seviyorum.
Aşkın var olduğu gerçeğiyle ölümüne kapışır.
"aşkın gerçek olduğu yalanı" sözü ile aynı anlama gelir.
gözlerin , aklın , hislerin idrak ettiği gerçeğin yalan olduğuna işarettir.
Aşk aslında üreme dürtüsüdür.
aslında doğrudur. Tipsiz birine aşık olmayız, aşık olurken tipine bakarız ve o kişiyi sevme ihtiyacı duyarız. Belkide beğeniriz, hayran oluruz ama onu aşk zannedebiliriz.
Kişi eğer birini seviyorsa ve hatta beraberlerse, birde çevresinde de mutlu çiftler varsa kesinlikle kabul etmeyeceği gerçektir.
Eğer yalnızsa veya önceden canı çok yandıysa sonuna kadar katılacağı gerçektir.
aşk sadece ilişkinin başlarında olan bir illüzyondur. liseli ergen aşık olmayan herkes bunu er yada geç anlar.
zaten aşklar hep yalan dolan........ *
Doğru bir sözdür.
Gerçek fln değildir. Aşk doğrudur.