bugün

yaptığı yaramazlık sonucunda annesinin sabrını taşırmış ve sonunda dayak yemiş olan çocuğun bu dayaktan sonra bir nevi rahatlayarak uykuya dalması olayıdır.
bu durum birçok küçük çocukta görülebilir. yaramazlıklar had safhaya çıkmış artık dayağa davetiye çıkarılmıştır. en sonunda bu duruma dayanamayan anne çocuğuna orta şiddette bir dayak atar.(terlik atma, birkaç tokat vs.) tabi çocuk o yaramazlıkları yapana kadar baya bir yorulur. üstüne bir de dayak yer ve ağlamaya başlar. bu durumda yorgunluğu iki kat daha artar. en sonunda yaramazlıkların tamamlanması, hak edilen dayağın yenilmesi ve ardından gelen ağlama seansıyla iyice yorulan çocuk tüm görevlerini tamamlamışçasına mışıl mışıl uykuya dalar.
zavallıdır. çaresizdir. şiddet gören çocuktur. o an için yapacağı daha iyi bir şeyi yoktur.
bütün gün misafirlikte el altından cimciklenmiş, pasta yer mi sorusuna annesinin yedi ya daha ne yicek lafına karşılık yicem ya banane derken annesinin gözündeki kırmızılığı farkedip içine korku salınmış çocuktur. misafirlikten kalkılır yol boyunca anne gereksiz lafa tutulur, ama anneler unutmaz. evde sopanı bi güzel yiyip en yakın döşeğe kendini atarsın. o huzur eminim dünyadaki en mükemmel hafiflik duygusudur. o duyguyla uyuyakalırsın. uyandığında baba gelmiştir ve tabiki cebinde çokokrem vardır, dayak mayak unutulur hayata kaldığın yerden devam edilir. *
canı dayak yemek istemiş yedikten sonrada rahatlamış ve uyumuş çocuktur.
(bkz: #1478913)
karnı acıkan çocuk, yorgunluktan uyuyakalmış annesini uyandırmamak için ayak uçlarında usulca yürüyerek mutfağa ula$ır. dolaba bakar, bombo$. aklına annesinin henüz doldurduğu reçel kavanozları gelir; geçen gün görmü$tür annesinin reçelleri kaldırdığı bölmeyi. kıymetlidir o reçeller, kı$a hazırlıktır. reçelin pi$tiği gün nasıl da içinde kalmı$tır o reçelin tadına bir parmak dahi olsa bakamamak... annesine de söyleyememi$tir, söylese de annesi izin vermez ki. çok da açtır üstelik, yiyecek bir parça peynir bile kalmamı$tır dolapta... malum, ay sonu gelmi$, paralar suyunu çekince karında derin uğultular ba$lamı$tır her zaman olduğu gibi. kahvaltı niyetine içtiği dünden kalma tarhana da kesmemi$tir ufaklığı, daha güzel $eyler yemek istemektedir. alican onun kar$ısında çokellalı ekmeğini ağzını $apırdata $apırdata yediğinde karnındaki karıncalanma yumruğa dönü$mü$tür. o sadece bir kez tadına bakmı$tır çokellanın, o da misafirliğe gittiği teyzesinin evinde. annesi vermez ki çokellaya para, lükstür bir dilim o enfes çikolatalı ekmek onların bütçesine göre. aklından alican'ın çokellalı ekmeği yalayarak yediği görüntüler geçtikçe açlığı daha da kabarmaktadır. gözleri dolar, ne olursa olsun o reçellerden bir tanesini açıp yiyecektir. çikolotalı ekmek kadar olmasa da güzeldir annesinin ev yapımı reçelleri. hazır annesi de uyuyorken boyu neredeyse kendisininkine e$it koca sandalyeyi binbir güçlükle ta$ır dolabın yanına. dikkatlice tırmanır sandalyeye, dolabın kapağını açtığında gizli hazineyi bulmu$ korsanlar kadar ı$ıldamı$tır gözleri. en ufak $i$eye uzanır minicik elleri, i$lediği kabahatin affedilir bir yanı olmasını dilercesine. az uzaklıktadır reçel $i$esi. evet, sonunda eli değmi$tir $i$eye, artık avuçlarının içindedir o tadı çokellaya benzemese de güzel olan reçel. mutluluğun verdiği sarho$lukla ba$ı döner ufaklığın, sandalyeyle beraber yere dü$mesi büyük bir gürültü koparır sinek vızıltısının bile duyulduğu o köhne evde. kırılan reçel $i$esine bakarak ağlayan çocuğun hıçkırıkları, anneyi uyandırır. her yer reçele bulanmı$tır, çocuğun ba$ı kanamaktadır ama çocuk elinde kırıkları kalmı$ reçel $i$esini sıkı sıkı tutmaktadır avuçlarının kanamasına aldırmadan. annesinin az sonra çıkaracağı yaygara umrunda bile değildir. ula$tığını sandığı anda elinden kayıp giden mutluluğudur göz ya$larının sebebi. layık olmadığını dü$ünür bir $i$e çilek reçeline bile... bırak çokellayı... anne en osmanlısından tokadı indirir çocuğun göz yaşlarıyla sırılsıklam olmu$ yüzüne, bağırır çağırır, yüzüne vurur yaptığını çocuğun.. o çocuktur, çocuksa yeti$kin. hiç ses etmez annesinin inip kalkan eline, yüzünde kalan kırmızı izlere.. hırsı geçince annesinin, öylece bırakır çocuğu, kom$usuna gider. çocuk ağlamayı kesmi$tir, ruhunun aldığı yaralar kanayan dudağıyla, avuçlarıyla kıyaslandığında çok daha keskindir, derinlerdedir. içten içe inler, yatağının yolunu tutar kırılmı$ reçel $i$esinin parçalarını hala elinde sımsıkı tutarak. üstüne çeker örtüsünü, bir ölü gibi kıpırdamadan, sonsuza dek, huzur içinde öylece yatabileceğini hayal ederek. kim bilir kaç saat bu hayal içerisinde öylece yatmı$tır çocuk.. sonra, annesi gelir. siniri geçmi$tir artık, mahallelinin dedikoduları onun ne$esini yerine getirmi$tir. kapıdan bakar usulca, uyumu$tur çocuk. annesi sadece görür; duymaz. oysa çocuk sadece kulak verenin duyabileceği desibellerde hıçkırıklara boğmaktadır batan güne$le birlikte geceyi.. uyku çok uzaklardadır artık, elde kalan tek $ey kırılıp gitmi$ reçel $i$esidir.
dayagi ve acisini unutmak icin en iyi yontemi secen cocuktur.
uyandığında olan biteni unutacak ve yine annenin kollarına koşacak çocuktur.neticede küçük kalbi kırılsa da bilenmeyi ve kin tutmayı bilemez.
dayak yemekten yorulup,bitkin düşmüş çocuktur.
muhtemelen ağlaya ağlaya zıbaran çocuktur,yazıktır....
hayat boyu çekilen en temiz uykudur muhakkak. durumdaki en duygusal ayrıntı da, çocuğun ondan dayak yemiş olmasına rağmen yine de "annneeeeeeööööüüğğğhhüüüü" diyerek ağlamasıdır.
öncesinde saatlerce hıçkıra hıçkıra, salya sümük ağlamış ve babası işten gelince onun öpücüğüyle uyanacak olan çocuktur. kabahati büyükse babası tarafından aynı yöntemle gece uykusuna gönderilmesi muhtemeldir.
fazla enerjisini yasadışı şekilde tükettikten sonra çok rahat ve huzurlu şekilde uyuyan çocuktur.

tamam anneler çocuklarını dövmesindir , ama çocuk aşırı şekilde yaramazlık yapmışsa annenin çocuğu dövmesi çocuğa adeta bir lutüftur.zira anne çocuğu dövmese de darılsa , çocuk için bir iç huzursuzluk sebebi olacaktır.ayrıca bu darılma annenin olayları biriktirdiğinin ve bir yerde patlayarak çocuğu fena halde döveceğinin göstergesidir.

oysaki anne çocuğu dövünce , çocuğu yaramazlığa sürükleyen aşırı enerjisi vucüdundan dış kuvvetler yoluyla uzaklaşacak , çocuğu döven annede bir pişmanlık olacağından muhtemelen ertesi gün çocuğa daha tahammüllü ve sevgi dolu olacak ve en ilginci ise çocuğa büyüyünce anlatacağı bir anı haline gelecektir bu olay.*
(bkz: kendimden biliyorum)

(bkz: annenin terlik fırlatması) *
(bkz: hamur açan annenin oklovayla tehdit savurması) *
(bkz: annenin babaya şikayet etmesi)

(bkz: işten yorgun dönen babanın dayağından kurtulmak için uyumak)
yorulmuş çocuktur.
duygu somurusu yapan cocuktur. masum ayagina yatar, uyurken herkes masumdur tabi lan. annesi tarafindan uyandirilip tekrar zopalanmasi gerekir. ya da anne zopalamaya baslasin o zaten uyanir.**
annenin vicdan azabı çekmesine sebep olan, uyandığında annesi tarafından gönlü alınmaya çalışılan çocuktur.
birde babadan dayak yememek için uyuyan çocuktur.zaten; anneden yediği dayak yetmiştir.
Çocuklar melektir, yaramaz dahi olsalar.. dayak delisi insanların beyin yapısına şaşıyorum. Sizler sanki küçükken dayak yediğinizde annelerinizden, çok hoşnut kaldınızda bizlere uyguluyorsunuz? ama atasınız işte... 'benim annem beni böyle döverdi' diye anlattıklarında çocuklarına, sana daha vurmuyorum bile demeleri göz korkutma sebebidir, özlemişsen uğra annene diyesimi kabartır içimde. hem sen zaten dövüyorsun çocuğunu? verecek bir canı var onuda al bari işkence çektirme evladına, madem dövecektin doğurmasaydın!? Ayrıca dayak yedikten sonra yemekte verilmez ilgide, sevgide gösterilmez, varlığının olmasıda istenilmez. birde derler ki yaptıklarını bi bok sanarak 'şimdi kaybol! gözüm görmesin seni..' dahada kabası 'ha, seni doğuracağıma sıçaydım!' kötü günlerin veyahutta o dayak gününün çabuk geçmesini, unutulmasını arzulayan çocuğun tek hayali olur yatak, uyumak, dayak acılarını unutmak, aradan yıllar geçer, o çocuk büyümüş yetişkinleşmiştir. sonra başlar isyanları annenin.. Seni büyüttüm besledim, baktım. mükafatı bumu, neden böyle nalet bir çocuk oldun sen.. 'sebebi sensin anne, sebebi sensin..' der o büyümüş çocuk içinden..
yediği dayağa değecek bir şey yapmışsa, zevklidir.
uyanınca unutulur nasılsa çocuk işte.
yediği dayaktan dolayı vücudunda endorfin salgılanıp rahatlamış olan çocuktur.
alışkanlıktır.

bunu en güzel açıklayan atasözümüz;

alışmış kudurmuştan beterdir.
(bkz: fırat) *
gıdasını alan çocuktur.
(bkz: istihareye yatmak)
uykudan kalktığında her şeyi unutan çocuktur.*