bugün

pek de bağımsız olduğu söylenemez.

rte emir talimatı verir onlar soruşturma açar.
suçu sabit olmayan insanlar pisi pisine yıllarca hapiste yatıp iddianame bekler!

son örneği:

rte: "28 Şubat'ta sermayenin, yazılı ve görsel medyanın katkısı yok mu?" diye hedef gösterdi.
(bkz: halkı tehdit eden siyasetçi/#21273807)
sonrasında günün haberi

başlık: Şimdi sıra sivil generallerde
Savcı Mustafa Bilgili, darbenin gazeteci, siyasetçi, üniversite ve sivil toplum örgütlerindeki sivil ayağına yönelik çalışmalarını da aralıksız sürdürüyor.

http://www.sabah.com.tr/G...-destek-iddianamesi-yolda
amacı sadece intikam infazı olan yargıdır. ingilizcedeki karşılığı evenge'dir. yani kanunsuz ve kuralsız intikam almak.
(bkz: ergenekon/#18626611)
(bkz: ergenekon davası) - http://www.uludagsozluk.c...rgenekon-davası/@the-barz
http://www.uludagsozluk.c...rgenekon-davası/@the-barz
(bkz: balyoz davası) - http://www.uludagsozluk.c...k/balyoz-davası/@the-barz
(bkz: yaşar büyükanıt ın ergenekon da gizli tanık olması/#19312861)
(bkz: 28 şubat davası/#19633447)
13 yaşında 26 erkeğe satılan mahkeme önüne çıkıp yaşadığı acıları anlattığında sanıkların bile dayanamadığı, ifadesinde sadece anlatmanın yetmediği, mahkeme salonunda kendisine tecavüz eden sanıkların gözü önünde "pozisyonları", "domalmayı" gösterdiği, mağdurenin avukatlarının talebine rağmen davanın başka şehre alınmadığı ve mağdur ailenin tacizelere maruz kaldığı, küçük kızın oturabilsin diye 4 ameliyat geçirdiği bir davada mahkeme 13 yaşında 26 erkeğe satılan küçük kızın (N.Ç.), bu kişilerle kendi rızasıyla birlikte olduğu ve şehvet düşkünü olduğu kanaatine varmış, yargıtay da bunu onaylamıştır.

http://hurarsiv.hurriyet....intnews.aspx?DocID=155967

konuya ilişkin yazı sözlükte paylaşılmıştı
(bkz: keşke denilen şeyler/#16628091)
(bkz: 6 kasım 2011 ışıl özgentürk ün köşe yazısı)

ama burada tekrarlayalım.

Işıl Özgentürk'ün yazısının bir kısmı burada
---- alıntı -----
Mardinli küçük kızın hikâyesini daha sonraları öğrenen yazar, en çok bir ifadede donup kalıyor: Yukarıdaki adları ve meslekleri belli erkeklerden biri, bir işyeri sahibi, işini bitirdikten sonra kıza şöyle sesleniyor: "Kızım, kusura bakma şeytana uydum; benim de senin kadar bir kızım var. Ramazanda bana gel de karnını doyurayım."

Bu çok erkek beyefendiler, işin kolayını da bulmuşlar, işte asıl korku filmi burada başlıyor: Ramazanda bir kap yemek, cuma namazında bir rekat namaz ve işi şeytana havale ederek, pür-pak evlerine, işyerlerine ve kahvelerine dönecekler!

---- alıntı -----

hüseyin üzmez'i de serbest bırakan anlayış buydu değil mi?

yazının tamamı için
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=291110

davaya yandaş fatih altaylı bile dayanamamış.
erkek suçluların çoğu "iyi halden" 4 yıl 2 ay ile yırtmışlar.
küçük kızı satan 2 kadına ise "iyi hal" uygulanmamış onlar 9'ar yıl hapis cezasına çarptırılmışlar.
bu kadar "erkek egemen" karar olmaz diyor.
http://www.haberturk.com/...vuzcusu-iyi-halli-28-kisi

emel armutçu'nun yazısı http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22380460.asp
çamaşır suyu döksen temizlenmeyecek yargıdır.
kara leke içerir...
(bkz: pezevenk olmadığı onanan ilk subaylarız/#22213486)
(bkz: askeri casusluk ve şantaj davası)
fatih yaşlı sormuş:
Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin telefonuna sahte numaralarının polisçe yüklendiği ispatlanmışken, Çelebi neden hala cezaevinde ve neden o yüklemeyi yaparak gencecik bir insanın ömrünü çalanlar dışarıdalar?
http://www.yurtgazetesi.c...kurtardi-makale,6625.html
oda tv davasına ilişkin soner yalçın yazısı
--- alıntı ----

Üç ayrı devlet üniversitesinden ve bir ABD'li bilişim şirketinden alınan bilirkişi raporlarına göre; örgüt olduğumuzun "suç delili" diye sunulan sahte word sayfaları virüs yoluyla üç bilgisayarlara yüklenmişti.
TÜBiTAK raporuna göre bile; söz konusu imzasız Word dosyaları hiçbir sanık tarafından oluşturulmamış, değiştirilmemiş ve hiç açılmamıştı.

Bir dönemin "Ergenekon uzmanı" AKP Milletvekili Şamil Tayyar bile bugün ne diyor: "Odatv’ye intikam operasyonu yapıldı."
Yine Şamil Tayyar "Emniyet'i Cemaat'e bağladık" demek zorunda kalıyor.

Cemaat'in kalemleri suçu başkalarına atıp, "Soner Yalçın ve Ahmet Şık'ın hapse atılması bir derin tezgahtı" açıklamasıyla sıyrılmaya çalışıyor.

--- alıntı ----
http://sozcu.com.tr/2013/...eroristin-gunlugu-422512/
ahmet hakan Taraf yazarı TARAF Gazetesi yazarı Emre Uslu'nun "ahmet hakan tutuklanacaktı" yazısı üzerine bir yazı kaleme almış!

ülkenin adaletini (!) gözler önünde seren yazı aşağıda.

--- alıntı ----

Onlarca kez yazdı, yüzlerce kez höykürdü:
Ahmet Hakan tutuklanacak… Tutuklayacaklar onu… Hapislere atılacak… Çürüyecek hapislerde…

Bir tek cumhuriyet savcısı çıkıp da Ne diyorsun sen şebelek? iddianameleri birlikte mi hazırlıyoruz? Sen kimsin ki bizim adımıza sağa sola tehditler savurabiliyorsun? Bu yaptığın suçtur dedi mi?

Bir te polis yetkilisi çıkıp da Bu şebelek palavracının, yaygaracının, yalancının tekidir. Bizim adımıza konuştuğu için kendisi hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz dedi mi?

Bir tek hükümet yetkilisi çıkıp da Bizim yönettiğimiz devlette tetikçi şebelekler ortamı böyle terörize edemezler. Bu şebeleğin yaptığı doğru değildir, bu adam suç işlemektedir dedi mi?

Adalet Bakanı çıkıp da Burası bir hukuk devleti... Hukuk devletlerinde hiç kimse savcılar adına konuşmaz, konuşamaz... Hukuk devletinde tetikçi şebeleklere geçit verilmez, verilemez dedi mi?

içişleri Bakanı çıkıp da Sen polis misin, gazeteci misin kardeşim? Gazeteciysen gazeteciliğini yap. Kolluk kuvvetlerinin işine karışma... Polis olmak istiyorsan gel seni komiser yapalım dedi mi?

Her konuda ahkâm kesen hukukçularımız çıkıp da Sağa sola tutuklanacaksın diye höyküren bu şebelek, Türk Ceza Kanunu nun 267. maddesine göre suç işlemektedir dedi mi?

Bugünlerde hak hukuktan söz eden gazeteciler çıkıp da Bu şebeleğin yaptığının Ahmet Kaya ya çatal bıçak fırlatmaktan farkı yok. Serdar Ortaç bunun yanında yunmuş yıkanmış kalır dedi mi?

Gerçek şudur: O şebeleğe Tutuklanacak... Tutuklanacak... diye höykürmesi için ortam sağlandı, alan açıldı, müsaade edildi, imkân verildi. Hatta sırtı sıvazlandı. Yani demem o ki: Küstah bir çocuk höykürmesinden, tetikçi bir şebelek yaratıldı. işte bu yüzden... Asıl hedefimiz şebelek değil, onu ortaya çıkaran bu karanlık ortam olmalıdır.

--- alıntı ----
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25376783.asp
yazarımız tiyansan güzel özetlemiş.

--- alıntı ----
evet yine deniz feneri benzeri bir olay söz konusu. dün akşam saatlerinde bu olayı bekliyordum
(bkz: 17 aralık 2013 ihale ve rüşvet operasyonu/#22273575)
varolan savcıyı görevden almaları yemediği için yeni 2 savcı atanmıştır.
şimdi olay içinden çıkılmaz bir boyuta sokulacak

daha sonra hiç olmayan şeylerle suçlamalar olup bunlardan aklamalar gerçekleştirilecek ve toplumda suçsuzlarmış kanısı oluşturulacak.

asıl suçlar ise bertaraf edilecek.
http://www.haberturk.com/...perasyonunda-yeni-gelisme
--- alıntı ----
(bkz: 18 aralık yolsuzluk operasyonu yeni savcı atanması/#22276514)

devamı
(bkz: 18 aralık yolsuzluk operasyonu yeni savcı atanması)
kürdistan muhabenetinde, devletin elini çektiği doğu ve güneydoğuda rahatça militan bulabilmek için , fetullahın evlerinin kapanması için operasyon yapmaya kalktılar .
sonrasında dersaneler patlak verince iş buralara vardı .
bunlar sadece aba altından sopa göstermek .
asıl büyük kozları saklıyorlar .
türkiye açısından ise çok tehlikeli bir süreç .
birinin bu dönemde kellesini koltuğunun altına alıp ülkeyi bu pisliklerden temizlemesi lazım .
pek bi bağımsızdır!

--- alıntı ----
Cum­hu­ri­yet Sav­cı­sı Mu­am­mer Ak­kaş, Baş­ba­ka­n’'ın oğ­lu Bi­lal Er­do­ğa­n’'la il­gi­li so­ruş­tur­ma­yı yü­rüt­tü­ğü için so­ruş­tur­ma dos­ya­sı elin­den alın­dı. Baş­ba­kan, o sav­cı­yı mi­ting mey­dan­la­rın­dan yu­ha­lat­tır­dı. Bil­mem bir baş­ba­ka­nın ağ­zı­na ya­kı­şır mı ama "Sav­cı efen­di, sav­cı efen­di da­ha se­nin­le işi­miz bit­me­di­" di­ye mi­ting­de ba­ğır­dı.
--- alıntı ----
http://www.ilk-kursun.com/haber/165740
yineden bir destan yazmistir..

1. polis
2. yargi

ayrica rte diyorki :
- bu HSYK kim kontrol edecek? öyle bi yetkim olsa ben yargilayacagim.
- Savci seninle isim bitmedi.. ey savci söyle sen kime calisiyorsun, acikla yoksa ben aciklayacaghim!

yav adam bi sus be bi sus
yılmaz özdil in bugünkü yazısının konusudur!
bu sefer de casusluk davasından kareler!

akp'li siyasiler bile "orduya kumpas kuruldu" itirafını yaparken hala bazı "ak beyinliler" çıkıp "ama ordu darbe yapacaktı..." diye konuşmaya başlarsa çok pis küfür ederim. demedi demeyin!

--- alıntı ----

Delillerin toplanması için, izmir deki casusluk davasına iki ay ara verilmişti.
Dün, kaldığı yerden başladı.
*
Delil denilen siidilerin hepsi, buzdolabı arkasında siyah poşet içinde bulundu. Başka yere saklamayı akıl edememiş demek ki bu casuslar… Hepsi aynı yere saklamış. Hepsi siyah poşet içinde saklamış.
*
Siidileri bulan polisler, dalgınlıklarına geldi herhalde, arama sırasında eldiven takmadılar. Sanıklar mahkemeye yalvardığı halde, siidilerde parmak izi taraması yapılmadı, DNA testi yapılmadı. Tesadüf işte, polis kameraları tam da siidilerin bulunduğu dakikalarda arızalandı, görüntü kaydedemedi.
*
Hazirunlar, yani, aramaya şahit olarak eşlik eden komşu, muhtar gibi kişiler, siidilerin bulunduğu mutfaklara sokulmadı. Al sana bi tesadüf daha, tüm siidiler şahit yokken bulundu.
*
Elebaşı denilen işadamının Sapanca daki evinde Sakarya polisi tarafından arama yapıldı, suç unsuruna rastlanmadı diye tutanak tutuldu. Bilahare, izmir den gelen polisler bi de biz arayalım dediler, şak, elleriyle koymuşlar gibi siidi buldular.
*
Bu işadamı mayısta tutuklandı, evinde ele geçirilen siidide eylül tarihli belge var iyi mi… Hapse tıkıldıktan 4 ay sonra, cezaevindeyken belge hazırlayıp, Sapanca daki evine saklamış!
*
Subaylardan belge sızdırdığı öne sürülen üniversite öğrencisi kızın, babasının evinde arama yapıldı, siidi bulundu, tutanak tutuldu, babasına imzalatıldı… Adamcağız görme engelli, bildiğin kör.
*
Söz konusu belgelerde, 19 farklı subayın gece kulübü kelimelerini geceklübü şeklinde not aldığı görülüyor. 19 farklı subayın aynı hatayı yapması mümkün mü? Yoksa, birileri kes-yapıştır mı yaptı?
*
Toplam 8 bin dijital belge var. Bunların 5 bini, aynı gün aynı saatte, 31 Mart 2012 de saat 10.20 de kaydedilmiş… Yüzlerce casus, aynı gün aynı saatte, aynı bilgisayarın başında mı toplandı?
*
Binlercesi var, bi kaç örnek vereyim…
2009 da bir savaş gemisiyle ilgili belge sızdırılmış; o gemi 2001 de jilet oldu. 1988 e ait denizaltı fotoğrafı var; o denizaltı 2004 te denize indirildi. Güya, üç farklı evden çekilmiş üç farklı yatak odası fotoğrafı var; o fotoğraflar, Gölcük Orduevi nin internet sayfasından alınmış.
*
Subaylardan bilgi sızdırdığı iddia edilen bir kızın evinde arama yapıldı, bilgisayarında by casus ismiyle kaydedilmiş belge bulundu. Casus filmlerinde zaten olmaz ama, böylesi komedi filmlerinde bile olmaz. Casusluk şebekesi, casuslarını, casus isimli belgeye yazmıştı!
*
Hatta… O belgeye by casusların T.C. kimlik numaraları da yazılmıştı. Siz hiç casuslarını ismiyle soyadıyla T.C. kimlik numarasıyla kaydeden casusluk şebekesi duydunuz mu? Duyun.
*
Subaylardan biri tutuklandığı gün itiraz etti mesela… Benimle aynı ismi soyadı taşıyan yüzbaşı da var, başçavuş da var, ne malum benim olduğum? diye sordu. Siidideki T.C. kimlik numarasını gösterdiler. Çünkü, casusları siidiye kaydederken, bi tek muhtardan ikametgâh belgesi almadıkları kalmıştı!
*
Bir başka subay, savcıya böyle saçmalık olur mu, benim burda ne işim var? diye sordu. Savcı valla bence de burda olmaman lazım ama, polis isimlerinizi verdi dedi.
*
8 Mayıs ta tutuklanan var. isminin karıştığı belge 18 Mayıs tarihli… Kanıttan önce suç işlemiş yani.
*
Subayların fuhuş yaptığı, parayla belge sattığı, belgelerin kuryeler aracılığıyla yurtdışına gönderildiği iddia ediliyor… Tutuklu subayların kadınlarla çekilmiş tek kare görüntüsü var mı? Yok. Telefonla görüşmüşlükleri var mı? Yok. Cepten mesaj? Yok. internetten yazışmışlar mı? Hayır. Tutuklanan veya gözaltına alınan kadınlardan herhangi biri, ben bu subayları tanıyorum diyor mu? Demiyor. Subayların evlerinde, bilgisayarlarında, akrabalarında, arkadaşlarında ele geçirilmiş belge var mı? Yok. Para trafiği tespit edilmiş mi? Hayır. Subaylar mahkemeye başvurdu, madem parayla satmışız, Allah aşkına mal varlığımızı kontrol edin dediler… Mal varlıklarına bakıldı mı? Bakılmadı. Kurye yakalandı mı? Hayır. Tanık var mı? Yok. Gizli tanık var mı? Yok. Hangi ülkelere belge satılmış? O da yok.
*
Peki ne var?
Casusluk şebekesinin dijital ortamda hazırladığı karakutusu var. Arşiv niteliğinde… Gizliliğe kozmik derecede önem verilmiş. Son teknolojiyle, profesyonelce, şifresi kırılamayacak şekilde oluşturulmuş. Küçücük bi pürüz var… Henüz ele geçirilmemiş! Ben söylemiyorum, iddianamede böyle yazıyor. Ele geçirilemeyen karakutu, şifreleri kırılamayacak şekilde dosyalandı diyor.
*
Cahilliğime verin ama…
Ele geçirilemeyen delil
olur mu birader?
*
Üstelik… MiT fark etmiyor. Kılı kırk yaran askeri istihbarat fark etmiyor. Hiçbir NATO ülkesinin gizli servisi fark etmiyor. ABD den meçhul biri elektronik posta gönderiyor, silahlı kuvvetlerdeki yüzlerce casusu ortaya çıkarıyor… Öyle mi?
*
Neticede…
Başbakan ın başdanışmanı, orduya kumpas kuruldu dedi. Başbakan, içerde günahsız yere yatanlar var dedi. Casusluktan tutuklu olanlar da, bu deliller ve hükümetin itiraflarıyla tahliye talep etti.
*
Bacanak tık diye bırakılmıştı.
Aynı izmir de...
iki senedir yatan subayların yatmalarına devam kararı verildi.

--- alıntı ----
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25562864.asp
soruşturmayı da hukuksal bir süreç olarak ele alırsak;
--- alıntı ----
Yolsuzluk operasyonu yapan kim varsa Erdoğan'ın operasyonuna uğradı. Silah yüklü tırı yakalayanlar operasyona uğradı.
Binali Yıldırım'ın kayınbiraderinin de içinde olduğu çeteye rüşvet operasyonu yapanlar da operasyona uğradı.
Uyuşturucu ihbarıyla durdurdukları otobüslerin içinde silah olduğunu tespit eden polisler operasyona uğradı.

Polisler operasyon yapıyor, Erdoğan operasyon yapan polislere operasyon yapıyor.
Benim polisim, benim yargıcım tanımlamasından;
Ortağın polisi, ortağın yargısı noktasına gelen Erdoğan...
--- alıntı ----
http://www.ilk-kursun.com/haber/166860
görsel
görsel
görsel
görsel
adalet bilal'in temelidir.
--- alıntı ----
AKP sözcüsü Hüseyin Çelik: Bu MiT'e ait bir TIR'dır. içinde ne var ne yok seni ilgilendirmez. Bu savcılar kimin adına bu işleri yapıyor? MiT'e ait TIR'ların durdurulması haddini bilmemezliktir. Yanlış yapan savcıdan hesap sorulur!

Diyelim ki Suriye konusunda yaptığında hükümet yanlıştır. Bunun hesabını sandıkta halk bu hükümete sorar.
--- alıntı ----
http://www.ensonhaber.com...-yasliyor-2014-01-20.html

böyle bir siyasi baskı altında ak'laşan yargıdır!
göt kıllarının sevdikleri kişilerin, götlerini sağlama almaları için kurdukları adalet düzenidir.
adalet bakanlığı müsteşarı kenan ipek'in, izmir başsavcısı hüseyin baş'ı arayıp '‘Soruşturmayı durdur, bunu yapmazsan sonuçlarına katlanırsınız' (izmir'deki liman yolsuzluğu-binali yıldırım'ın bacanağını unutmayalım!) dediği bunun üzerine savcının yargı bağımsızlığını sağlamak adına tutanak tuttuğu, sonuç olarak savcının başka bir ile şutlandığı! bir garip yargı!

nerde adalet!

haberi ve daha fazlası burada!
(bkz: kıvırmakta sınırları zorlamak/#22626888)