bugün

pragmatikleşmişlikten feriştahı ağlamış kalıplaşmış hegamonyaların sürüklediği türk düşünselliğinin içeriğine direk etki edinimlerinin kapsamında türk ırkının hiçbir üyesinin gerçek hakkına sahiplenme yoktur, ya da aynı haklara sahip bürokrasi eşiğinin evrimi içerisinde somutlamaya gidilmiş anti progressive bir durumun algısından öte gelenek haline gelmiş defarmasyonun neticesini aslında hepimiz anlamsız kahkahalarımızı göz yaşlarımızla ödüyoruz ki nedenlerin oluş aşaması hakkındaki düşüncemiz nedenin oluşma aşamasından sonra yüzümüze çarpıveriyor, zaten hiçbir şeyin, ele geçince hayalde olduğu kadar güzel kalmayacağına benzer bir tutumu türk insanındaki bu fikri boşvermişlikle anlayabiliriz. temelleri yanlış, eksik atılmış bir inşaat gibi genel halkın benimseyeceği ideolojik felsefe seküler bir yapıda gelişti ve halkın sosyolojik bunalımı psikolojik atraksiyonlara bu sürecin evrimleşmesi nedenleri üzerine temellenmesinin nedeni öğretici egemenlerin insan eğitimle doğmaz, ama eğitimle adam olur desturundan daha metaryalist bir yapıda olmasından kaynaklı pratikteki edinimleşmiş fikirlerin algılayıştaki ortak yargıların dejenerasyonundan öte alt kültürün barındırdığı fikri telakkiyenin irrasyonel olmayan açılımlarının niteliği üzerine düşünmek bu cumhuriyet sonrası gelişen maddeci-konformist, deist- gelenekçi zihniyetin oluşum sonuçlarının getirdiği izolasyonu bize daha ayrıntılı bir biçimde sunacaktır. bürokrasinin üzerine oturtulmuş ideoljik yayılımın kafadan inme bir tarzda icraatına kitlelerin etki tepki ilişkisi ilerince gösterdiği alt, underground yapılanma kendi içersinde de tam bir birlik içersinde oturtturulamamış tarihsel anlayış düşünsel farklılıklarının doğurduğu kültürel çeşitlilik agnostist ilerleyişin egemen fikriyatın tezi olabilecek bir yabancılaşma da doğursada farklılıkların yarattığı yaratım alternatiflikten öte resmi ideolojinin sağlam temellerini sarsabilecek bir niteliğe sahip olmaktan ziyade insanlara kendi içersinde sahiplilik hissi uyandırabilincek bir anti resmi kuram-lar olarak peydah olmuştur. süregelen chp politikası yüzeysel olarak irdelemek yüzeysel anlamdırma çabalarından başka hiçbir art değer vermeyeceği gibi dorunlara yaklaşım biçimi olarakta kurgusal bir yönlendirmenin hayali izdüşümlerine varmaktan öteye gidilmez zira varsayılan gerçeklik halka somut gerçekçiliğin yanılsamaz realitesi olarak verildi ki bu realite natural bir tarihsel gelişim varsayılarak sunuldu. bu durumda derinlemesine bir irdeleme yapmanın zorunluluğu ampirik deneklerin su yüzüne çıkartılmasından kaynak almalı tarihsel neticelerin nedenleri üzerine düşünürken bu günü feyz almak daha hedonist bir algılayışın bize kapılarını aralar zira akp siyaseti bu tümel ideolojini anti tezi olarak felsefi bir açılım sağlayabilir. biz bu açılımı kalıplaşmış muhafazakar anlayışın dimalarda oluşturduğu genel-geçer yüzeysel yapıdan ırak, içeriksel fikriyatın muhteviyatına olanak sağlayacak bir bağlamda yapmalıyız. sağ görüşün bu topraklarda oluşturduğu alt kültürün anarşist anti seküler yapısının varsayımlarından öte, barındırdığı fikri zenginlik elbette günümüz akp hükümetinin genel anlayışının alt anlam sentezini oluşturmaktan gayri resmi ideolojinin bütünsel kalıplılığına farklı açılımlarının yarattığı sosyolojik rahatlık üzerine varsayımlarda bulunmak lazım gelir bu bulunmaların içeriği; dini algılayışın oluşturduğu maneviyatın determist sonuçlarından kaynaklı kültürel ve ahlaki davranışın icraatine ket vuran bir yapı olmasından kaynaklıdır. yani bir ideoloji ne derece zorlama ve yabancı bir felsefenin sentezi olmaktan öteye gitmiyor oluşu, o senteze karşı çıkan bireylerde hak arama- mağduriyeti doğurur ve o kitle özünden aldığı gücü yansıtmasından dolayı ortaya çıkan güç recep tayyip erdoğan liderliğinde ortaya çıkan ak parti gücüdür. olay sadece etki tepki olayı olmasından ayrı bir de iç dinamiklerin geliştirdiği toplumsal anlamın isyanıdır. şu an anlamdırabildiğimiz bu islami türk-islam sentezinin kökleri çok eski yıllara dayanan bir underground yapılanmanın esameleridir ve bu anlayış gücünü halktan alır. başlık sizi aldatmasın bu felseyi de ak parti getirmedi sadece tarihsel süreçte oluşan ilerlemeci anlayışın üzerine kuruldu ak parti ve temsilcisi sıfatına erişti. * (edit)
sadece felsefi değil bir çok alanda yenilikler kazandırmıştır ülkemize.

1 - ata'ya saygı duruşunda sap gibi ayakta beklemeye gerek yokmuş mesela. bunu öğrendik.
2 - bir şehit annesi'ne nasıl davranmamız gerektiğini öğrendik, bir şehit annesine söylenebilecek en son sözü (askerlik yan gelip yatma yeri değildir) söyleyerek.
3 - abdullah öcalan'a sayın demeyi öğrendik.
4 - hem laik, hem de müslüman olunmayacağını öğrendik. ya laik oluruz ya da müslüman.
5 - derdini anlatmaya çalışan yurt insanına nasıl davranılırmış, bunu öğrendik. ananı da al git diyecekmişiz.

velhasıl bu örnekleri çoğatmak mümkündür. ak parti ile çok büyük yenilikler kazanan bir ülkeyiz. ne mutlu.
- doğal afetlerin sebeplerinin siyasi partiler ya da zemin katlarda oturmak olabilir
- dış ve iç politikada gerektiğinde kulak arkasına kadar verilebilir
- derelerin üstüne fazla gidilmemeli aksi halde intikam alabilir
- demokrasi bildiğin trendir

bir de felsefi değil geometrik yenilik vardır ki öklid geometrisinin belini bükmüştür.
(bkz: teğet)
ak partinin getirdiği tek yenilik benden sonrasına kalmasın zihniyetidir.
(bkz: descartes ağladı be)
-yağmur bastığı zaman üst kattaki komşumuza gidecekmişiz.
-yağmacı insanları gördüğümüz halde yağma yok diyecekmişiz.
-ambulansların, itfaiyelerin işini yapmamasına göz yumacakmışız.
-bir asırda bir defa sel oluyor diye tonla para harcayıp altyapıyı düzeltmeyecekmişiz. insanların ölmesine göz yumacakmışız.
-olası sel felaketinde önlem olarak arabamızı yüksek yerlere park edecekmişiz. (yüksek yer derken sayın gökçek'in ne kastettiğini anlamadım. kanımca çatıya çıkarın diyor)
-görevli insanların işini biz yapacakmışız. kapanan ızgaraları açacakmışız.
-yağmur yağdığından tüm ülke uyumayacakmış bunu da öğrendik. uyursak ölürmüşüz.
gücünü halktan alan siyasi iktidar anlayışı.

1- ata'ya saygıyı sadece heykelinin önünde durarak sembolize edip arka planda yan gelip yatan vatan millet dostlarının oyunlarına ve ata'yı kullanmalarına karşı yüksek ses çıkarmayı mesela. bunu öğrendik.
2- dünyanın dört bir yanından askerlerini barış gücü olarak lübnan'a konuşlandıran milletlerin askerleri dibimize kadar gelmişken "bizim ne işimiz var, olmaz öyle şey" cahilliğinde eveleyip geveleyen sonra da dünyanın bilmem kaçıncı ordusuyuz milliyetçiliğiyle ossuruk yarıştırıp vatani görevini de "oğlum süperdi lan orduevinde yattım" diyerek ballandıra ballandıra anlatanlara karşı eleştiri yapabilecek başbakanları seçmeyi öğrendik.
3- abdullah öcalan'a sayın demeyi ben hiç öğrenmedim ama "abdullah öcalan gözardı edilemez" diyen bir siyasi partiyle seçimlerde işbirliği yapmış bir adamı türkiye'nin başkentine belediye başkan adayı yapıp sonra da sayın başbakanı eleştirmeye kalkan muhalefet partilerinin de demokrasi de yeri olduğunu öğrendik.
4- Kişilerin laik olamayacağını, devletin laik olabileceğini, bütün dinlere ve onların mensuplarına saygı göstermeyi laiklikten değil islamdan öğrendik.
5- derdi olan insan ile provakatörleri ayırt etmeyi de iyi öğrendik.

velhasıl bunları çoğaltmak mümkündür.
devletin önemli kademelerine atama yaparken imam hatip mezunu olan veya eşinin başı kapalı olan insanları seçmesi.
tedbiri almamak taktiri allaha bırakmak.
kesinlikle pudra gibi bir seydir... yuze surulur, suratin hic kizarmamasini saglar.
tesettürlüyüm o halde müslümanım.(decartes) *
demogojinin nasılda sanki özgün fikirlermiş gibi halkın içine işleyip fikir haline geldiğini. *
insanların sorunların sorumluluğunu yıllardır ülkeyi yönetenlere değil de nasıl muhalefete yüklemeyi başardığını. *
teğetin çemberin tam ortasından delip geçtiğini...
%84 ün %47 sinin %100 ün %54 ü ettiğini(!)

başbakan ve kuyruklarının * bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olabildiğini.

oy verenlerin hala utanmadan ulu önderin adını azına alıp bize atatürkçülük öğretmeye kalktığını...
(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
(bkz: başbakanın matematiği)
(bkz: akplilerin entellektüel kapasitesi)
(bkz: akpli zekası)
(bkz: rabbime 1 banko sordum cleveland cavaliers dedi)
söylediklerinden sık sık değiştik diyerek dönmeleriyle yeni bir akım geliştirmişlerdir.

en önemli örnekeleri, erdoğan'ın demokrasi söylemeleri ve gül'ün avrupa birliği hakkında düşünceleri gösterilebilir.
Alo yerine telefonda kullandıkları "Selamünaleyküm" 'ün bir selamdan ziyade bir parola halini aldığı yenilik.
(bkz: ak parti nin nihilizm açılımı)
dere yataklarını korumak, su havzalarını, suyun yönünü ve köprü altlarındaki geçiş güzergahlarını gelecek muhtemel sellere hazırlamak yerine spreyli sohbetler yapmak.
derin düşüncelere gark edendir. o değil de "dere intikamını aldı." diyen bir başbakanımız var bizim.
deprem için ,"...güzel bir Ramazan gecesi bu vesile ile belki geceyi daha güzel geçirmeye de sebep teşkil etmiş olur." şeklinde olandır.
(bkz: muharrem candan)
(bkz: dere yolunu bulur), (bkz: derenin intikamı acı olur)
sürekli eskiye giden, eskiyi isteyen bir partinin nasıl getireceğini düşündüren hem de felsefi(!) yenilik.

birincisi, yazıda ne demek istendiği tam olarak anlaşılmıyor, laf salatasıyla kendince süslü püslü fakat aslında anlamsız ve gereksiz yere kasılmış, içeriğini ve temasını kimsenin anlamaması için sanki özellikle çetrefilleştirilmiş yazı ve iddia.

ikincisi ve daha önemlisi, sanki bir yerlerden araklanmış gibi duran ve akp ye mal edilmiş gibi görünen bir yapıya sahip bir başlık ve altındaki aydınlatıcı(!) ve açık(!) bir entry. neden mi biryerlerden araklanmış diye düşünüyoruz? çok basit. çünkü yazarın bu konuda sabıkası var. tespitler ve gerçekler için yazarın nikaltına bakılabilir. filozoflardan çalıp çırpıp başını sonunu değiştirip yazdığı entryler hala duruyor, eğer silinmemişse.

(#5826706)
(#5826874)

neyse konu akp ve felsefi yenilikti değil mi? akp nin felsefesinin ne olduğu herkesce bilinmektedir, tekrara gerek yoktur aslında ama kısaca özetlemek gerekirse, kürde ve ermeniye açılım üstüne açılım yapıp türk vatandaşını anasını alıp gitmeye zorlamaktır. son dönemin esas felsefesi budur işte: rte felsefesi.
kadir topbaşın sel felaketiyle ilgili yaptığı suç insanoğlundadır şeklindeki açıklamayla tavan yapmış yeniliktir.
(bkz: açılım açılımı)
''ben yaptım oldu'' gibi telikeli ve saçma düşüncelerde bunlardan biridir.