bugün

bağdat caddesi sahil yolunun küçük bir kısmının ismi.

(bkz: ahmet mithat efendi caddesi)
(bkz: kalamış)
Anası Çerkez kesin tipi Çerkeze benziyor

(bkz: anası çerkez babası herkes)

Kafası fazla basmıyor sanki.
o kadar çok eseri vardır ki o dönemin insanları kendisine kalem şampiyonu demiştir.
darwin'in evrim teorisini "maymunlardan geliyomuşuk agalar" diye yüzeysel bir biçimde anlatıp günümüzde dahi saçma tartışmaların olmasına sebebiyet veren osmanlı aydını.
Türk edebiyatında değeri bilinmeyen sanatçı. Ruslar için Tolstoy neyse bizim için Ahmet Mithat efendi o aslında. Hayatını biraz araştıran ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır. Evet.
tanzimat döneminin önemli aydınlarındandır.
görsel
Dürdane Hanım kitabini aldim. en kisa zamanda yorumlarimi yazacagim.
(bkz: dünyaya ikinci geliş) adlı bilimkurgu eseri vardır.
Tanzimat dönemi sanatçısıdır.
Yazı makinası denirmiş.
Romantizm ve osmanlıcılık etkisinde kalmış bir yazardır.
Ruhu şad olsun bari.
Troller tarafından akıllarınca dalga geçilen büyük zat.

Medeni ilerlemenin gerisinde kalmış bir halka basit ama çok önemli şeyler öğreten yazardir. Koskoca bir toplumu yazılarıyla eğitmeyi amaçlamaktadır ve bunu da başarmıştır. Yüzden fazla kitap yazmıştır ki tanzimat dönemi için bu bir rekordur.
başbakanlığı elinden alındıktan sonra büyük bir boşluğa düştüğünü düşündüğüm devrik lider.
“Osmanlılar, Orta Asya’dan geldikleri zaman, birlikte getirmiş oldukları dili saklayabilselerdi ve uygarlık alanındaki ilerlemeleri ölçüsünde dilin gelişimini yine Türkçe içinde aramış olsaydılar, şimdi kendilerine pek büyük teşekkürler ederdik.”
(bkz: Hasan Mellâh yâhud Sır içinde Esrar (1874)
Dünyaya ikinci Geliş yâhut istanbul’da Neler Olmuş (1875)
Hüseyin Fellah (1875)
Felâtun Bey ile Râkım Efendi (1875)
Karı-Koca Masalı (1875)
Paris'de Bir Türk (1876)
Çengi (1877, oyun)
Süleyman Musûlî (1877)
Yeryüzünde Bir Melek (1879.
yazı makinası diye lakabı vardır, bu yazar lys öğrencileri ezberler.
üstteki entry i yanlış ve yüzeysel bilgiler olduğu için önce eksiledim , sonra böyle bir sözlükte sırf ''ahmet mithat efendi'' başlığına entry yazma amacı güttüğü için artıladım.

ahmet mithat efendi, sanat için sanat yapan ve toplum yararına edebiyat gözetmemiş biridir.
yazı makinesi olarak bilinir. yazdığı sayısız romanla ün kazanmıştır. ilk yerli roman olan taaşşuk-u Talat-ı Fitnat'ı yazmıştır. fakat roman edebi yönden oldukça eksiktir.
şimdi'de izinden giden vardır. (bkz: oytunkaran)
Yazı makinesi de denir bu beyefendiye...
Bugun bu kadar entry girilince (4 tane) öldü sandığım yazar. Olum siz buralara yazmazdınız lan noldu ?
ilk hikaye kitabı olan Letaif-i Rivayet'in yazarıdır.
şahlanan imanın sözcüsü denir kendisi hakkında, muhafazakardır ve tek başına bir aydınlanma abidesidir adeta, hayatını halka bir şeyler öğretmek için çabalayarak için geçirmiş; menşei avrupalı olan birçok ''-izm''i reddetmiştir. ulu hakan abdülhamid hanın yanında yer alan büyük alimlerden birisidir.

ruhu şad olsun.
görsel
gilles deleuze ve felix guattari'nin geliştirdiği bir kavramdır. deleuze şöyle yazar:

"edebiyat tam tamına bir tür yabancı dil oluşturur, dilin içinde bir başka dil ya da yakalanan bir şive değil, ama dilin bir öteki-oluşu, bu majör dilin bir minörleşmesi, onu alıp götüren bir sabuklama, egemen sistemden becerikli bir şekilde kaçış."

oldukça net olan bir ifadeden yola çıkıp yazı makinesini tanımlamak zaten olanaksız ama bir yorumlama aracı olarak bu cümleden yola çıkılabilir diye düşünüyorum.

deleuze ve guattari kafka ile ilgili muazzam kitabında şu cümleyi kurarlar:

"...mutsuzluklarından başka söyleyecek hiçbir şeyi kalmamıştı céline'in, yani artık canı yazmak istemiyordu, yalnızca paraya gereksinimi vardı. bu hep böyle sona erer, dilin kaçış çizgileri: sessizlik, kesintisizlik, bitimsizlik ya da daha kötüsü! ama bu arada ne çılgın bir yaratım, nasıl bir yazı makinesi."

yazıda bahsedilen céline, tahmin edilebileceği gibi gecenin sonuna yolculuk gibi muazzam bir eserin sahibi olan louis ferdinand céline'den başkası değildir. bilindiği üzerine céline gecenin sonuna yolculuk'ta o zaman değin hiç yapılmamış bir şeyi yapmış ve sokağın dilini yazının, edeiyatın içine katmıştır. bu döneminde eleştirilerle birlikte övgüyü de getirmiştir. misal céline romanın bazı yerlerinde "tırt" kelimesini kullanır. bunu da o zamana değin kullanılmamıştır. unutulmamalıdır ki céline'in yaptığı sokak dilini alıp kullanmaktan öte o dili kendi edebiyatıyla harmanlamaktı.

peki, bunların yazı makinesi'yle ilgisi nedir? yazı makinesi yukarıda da deleuze'un belirttiği gibi "yabancı bir dil" veya "dilin öteki-oluşu" anlamına gelir. işte yazı makinesinin yaptığı da tam olarak budur. franz kafka, louis ferdinand celine ya da bizden bir örnek vermek gerekirse sevim burak'ın yaptıkları konuşulan dilden faydalanıp yeni bir dil üretmektir.
1844 1912. GEÇEN yüzyılın gazetecilerinden ve ilk roman yazarlarından. Halk hocası. istanbul’da doğdu. Henüz altı yaşındayken babacı ölünce Mısırçarşısı’nda dükkân süpürmeğe başlayarak hayata atıldı. Vi- din’e, ağabeyisinin yanına gitti. Çeşitli şehirlerde orta öğrenimini yaptı. Rusçuk’ta Fransızca öğrendi. Mithat Paşa’nın Tuna Valiliği’nde onun yanına girdi. Onunla Bağdat’a gitti. istanbul’a gelince Ter- cüman-ı Hakikat gazetesini kurdu. 1912’de öldü.

Kaynak: http://www.yeniansikloped...t-efendi-2/#ixzz2OP4QSxVd
Yazı hayatı Tuna Gazetesine yazdığı makalelerle başladı, ondan sonra hayatı süresince her konuda yazdı. iki yüzü bulan eserleriyle Türkiye'nin en çok eser vermiş yazarı oldu.