bugün

gecenin bir vakti evden çıkıp, yeşilyol caddesinde kokoreç yediğim memleket. şimdilik bu kadar. şimdi oturup beş seneyi anlatmayım.
yemek cenneti. lokumu, sucuğu, ekmek kadayıfı, kebabı oy oy oy. sürekli yaşamak için küçük olsa da yılın belli dönemlerinde gidip kaplıcalarında deşarj olunabilir.
bir izmirliye önce karda sonra buzda yürümeyi öğreten şehir.
otobüsler yolculuklarının ve kıyı egeye tayin isteyen devlet memurlarının vazgeçilmez durağı.
türkiyenin en büyük ve en güzel termal otellerinin olduğu şehir,yeni yapılan bi tanesinde golf sahası da bulunmaktadır.
Yakın zamanda, hızlı tren ağına kavuşacak olan nadide ilimiz.
sehiriçi dolmuş ve otobüsleri sucuk kokan şehir.
alkol satışının valilik tarafından yasaklandığı şehir.
dörtbuçukuncu murat'ın egemen olduğu il.
bu şehirde içki yasağının sebebi şehrin kendisidir olsa gerek, yani afyon. memleketteki ilgili tek fabrika (bkz: afyon alkaloidleri fabrikası) bu şehirde. burada ilaç sanayii için morfin hammaddesinin de dahil olduğu benzer "afyondan elde edilen alkaloidler" üretilmektedir (sosyete için üretecek değillerdi ya?). anlayacağınız "yeterince alkaloid var, bi de üstüne alkol olmasın bari" diye düşünmüş olabilirler. işin kötüsü alkol ile alkaloid arasında da dağlar kadar fark var, gel de anlat.
gezilip dolaşılmadıkça pek anlaşılamayacak, yerlisinden başka çoğu kişinin yaşamak istemediği memleketim.
(bkz: anlatılmaz yaşanır)
her öğrencinin geldiğinde lanet okuduğu ve ülkemizin en büyük köyü olarak tabir edildiği halde sevdiğim şükrettiğim bir şehir memleketim değildir fakat doğuda oturucağına otur afyonunda mis gibi pek mis gibide değil arada tavuk fabrikasından gelen pislik kokusuda var.
(bkz: afyok)
kendi halinde bir şehir. kocaeli nde iken özlüyordum nedense burayı. ama buraya gelincede hemen gitmek istiyordum.
sonuç: üniversite biteli iki sene oldu ve iki senedir gitmek istiyorum.
içkinin yasaklanabileceği kadar tutucu bir şehirdir.
birkaç hafta sonra yeni memleketim olacak olan il.
bir kamu kuruluşuna atandık bakalım, merak ediyorum neler olacak. hala gidip gitmeme konusunda kararsızım.

istanbul gibi bir yerden kalkıp afyon'a gitmek ne gibi bir travma yaratacak bünyede, tez konusu arayan psikolog/psikiyatr'lara ilanen...
ayrıca nedense sürekli kendilerine ''ayfon'' diyorum. nasıl bir pazarlama stratejisi varsa adamların, bilinçaltıma o kadar işlemişler ki ülkemdeki bir ilin adını bile söyleyemiyorum hür irademle. hep sübliminal çalışmaların sonucu bunlar.. amerika'nın oyunları.
bugün güneşte 58 dereceydi. 5 ay önce de -26 dereceyi görmüştük. Normali yok amk.
dün çok ama çok sıcaktı afyon.
ev tutmak maksatlı ailecek dolaştık içinde. dumlupınar mahallesinde bir yer bulduk. yakın zamanda başlar afyon macerası.

afyon'da yaşayan sözlük yazarlarına selam ederim. zirvelere hazır olun !!
karahisar kalesi görülmesi gereken yerlerindendir .
antalya' ya giderken afyon kolaylı dinlenme tesislerinde mola verilen iç ege şehri. sucuğunu ve kaymağını almazsan ayıp olur, o sucuk ve kaymaklar arkandan ağlar.
gördüğüm en kaypak insanların yaşadığı yer.
Ege yerine iç Anadolu'ya bağlansa daha yakışacak il. Ege'nin sıcak insanlarından eser yok.
günlük hava sıcaklığı paylaşılsa dahi kimsenin sikinde olmayacağı şehir.
egede nereye gidersem gideyim otobüsün mutlaka geçtiği il, öyle bir kavşak noktasında demek ki. ayrıca halkı iklim dolayısıyla sert mizaçlıdır, depresyona yakındır çünkü karasal iklim hakimdir. bunun haricinde geçerken baktığınızda 'ulan burada niye böyle bir şehir var şimdi, ne alaka amk?' gibi düşünceler silsilesi gezinir toplu taşıma aracı sakinlerinin kafasında. sucuğu güzeldir, kaymağı anlamsızdır.
yaz aylarında havasının bunalttığı,ramazan aylarında geçen davulcuların,davulun yanına zilde çalmaya başladıkları şehir.