bugün

16 yılda insan olmayı öğretemeyen eğitimin ta kendisidir.
eğitim değil, öğretimdir. eğitim bambaşka bir şeydir.
yaptıkları tek yanlış değildir. Eğitim öğretim batıya yöneltilip sınav sistemleri aynı kalıyor aslında devlet okulları öğrenciyi sınava hazırlamıyorlar, bunların üzerine dershaneleri kaldırarak işçi yetiştiriyolar ortası yok ya sıradan bir bedenen çalışan olacaksın yada ailede zengin olacak, cemaatleri hiç söylemiyorum bile.
8 yılda ingilizce'yi öğrenemeyip , 1 yılda omegle sayesinde ingilizce'yi sökenlerde var .

(bkz: o benim)
"Deveye sormuşlar neden boynun eğri diye, o da demişki nerem doğruki" sözünün günümüz hayatındaki karşılığı olan olaydır. Taa ilkokuldan itibaren bireylerin gelecek kaygılarının ve çevre baskılarının mevcut olduğu bir toplumda nasıl bir eğitim anlayışı açığa çıkabilir, eğitimciler nasıl idealist bir eğitim yolu seçebilir ve seçtiği halde nasıl öğrenciler sağlim bir kafayla verileni alabilir. insanın önce kafası rahat olacak.
aslında 8 sene boyunca görmüyorsun toplamda gördüğün 2 sene. ilkokulda temel atıyorlar. orta okulda temeli tekrarlıyorlar. lisede aynı konuları bir daha bokunu çıkarırcasına öğretiyorlar. her sene aynı boku yolunu görmekten bıkan öğrenci ingilizceden sıkılıyor. milli eğitimin temel politikası tekrarla ama öğretme.
yanlış eğitimdir. chatroulette ya da omegle tarafından ders verilse daha faydalı olur.
Eski zamanlardaki gibi millet efil efil facedir twitterdir dolanmak yerine derslerine çalışırsa öğrenilemeyecek birşey değildir. Yeni nesil böyle işte. Kabullenmek gerek.
ilk okuldan liseye kadar öğretemedikleri ingilizce'yi, birkaç ay içinde altyazılı filmlerden öğrendim.

tanım: öyle demeyin, yine de eğitim sistemimiz avrupa standartları seviyesinde denilesi durum.
bir de utanmadan 5 bin ingilizce öğretmeni alırlar. ne 8 senesi ilk okuldan lise sona kadar ingilizce dersi içeriği aynı. bir adım üstüne koyan yok. evet.
8 sene boyunca öğrenme girişiminde bulunmayan ogrencinin sorunudur. hevesi varsa okuldali ingilizce dersini iplemez bile, kendini gelistirir.
(bkz: 8 senede öğrenciye ingilizce öğretemeyen eğitim/#21322198) şu entry de eksiği özetlenmiştir. nokta. günlük konuşma pratiği ve gramersiz günlük iletişim dili. çözüm budur.

okullarda yapılan hata gramer kasmaktır.

3 kelimelik bir cümlede 40 gramer kuralı öğretmeye kalkınca haliyle öğrenci hem korkuyor hem soğuyor yabancı dilden.

sadece ezbere yöneliyor.

ingilizler günlük konuşma dilini konuşuyor, biz ise okullarda gramer veriyoruz.

türkçeden örnek verelim.

yazarken ; 'geleceğim' deriz ama konuşurken 'gelicem' deriz. günlük hayatta gramer kasmanın manası yok.

ama biz millet olarak ' ayranı yok içmeye, arabayla gider gezmeye' milletiyiz.

günlük iletişim dilini öğretmek yerine habire gramer köklüyoruz çocuklara.

sanki ingiliz gramerini öğrenip bakingam sarayı nda kraliçe elizabet ile globalleşen dünyanın ingiliz edebiyatına etkileri konusunu tartışıp ikindi çayı içecekler .
bazı okullarda 10 sene gösteriliyor birde, bu okullarda okumasına rağmen ingilizcesini okulda değil de yabancı diziler sayesinde geliştirenler var.
for example: me.
çok büyük düşünmeye gerek yok 12 yılda türkçe'yi öğretsin yeter.
gramer eğitiminin amaçlanarak plansız bir sistem ve yetersiz öğretmenlerle verilemeyen eğitimdir. latin alfabesini kullanıyor olmamıza rağmen öğrenemiyor olmamız ve buna karşın uzak doğuluların rahatlıkla konuşabiliyor olmaları bu yetersiz ve bir o kadar saçma sistemin delili niteliğindedir.
ingilizceyi geç matematik bile öğretilmiyor genç. ben liseden mezun olduğumda çarpım tablosunu bile bilmiyordum.
ne yazık ki doğru olan yurdum gerçeğidir. hemen bir anımı paylaşıyorum: hazırlık sınıfında ingilizce için arkadaşa yardım edeyim dedim. anlatıyorum işte şimdiki zamanda böyle olur şöyle olur diye eleman am'in anlamını sordu neyse bozuntuya vermedim görevini anlatıyorum falan demesin mi ' tamam da anlamı ne yani, Türkçe'de hangi kelime yerine geçiyor ' diye. bak bak bir de bana açıklama yapıyor. o günden beri kendime ingilizce öğretmeyi yasakladım.
küflü öğretmenlerimiz ve küflü öğretim metodları (bkz: grammar translating method) ile öğretilmeye çalışılan ingilizce tabii ki sağlıklı bir ingilizce olmayacaktır. geçen yıl yürürlüğe konan müfredat ile öğrencilere speaking bazlı bir eğitim yapılması planlanmaktadır. fatih projesi kapsamında her sınıfa akıllı tahtalar yerleştirerek ingilizce öğretiminde öğretmen bazlı değil de görerek, native speaker dan pronunciation ı duyarak öğrencilerin öğrenmesi sağlanmaya çalışacaktır. bu kapsamda bütün liselere akıllı tahta dediğimiz interactive white board lar yerleştiricektir, ilkokul ve ortaokullardan öncelikli olarak. ayrıca yeni müfredatta ingilizce öğretilmeye ilkokul 2. sınıftan, yani 6,5-7 yaşından başlanacaktır. ayrıca herkes tarafından bilinen bir skandal olarak vakti zamanında ziraat fakültesinden mezun insanlar bile öğretmen yapılmıştır. gözünüze batan 5 bin atama ülke çocuklarının ingilizceye daha fazla maruz kalması için yapılan 2. sınıftan itibarrn yapılacak dil eğitimi içindir. sınırlı okuma, sınırlı yazma yapılarak speaking ve reading ağırlıklı bir öğretim yapılacaktır. geçen yıl fakültemiz bünyesinde bulunan arkadaşların gönüllü hizmetiyle 1. sınıftaki öğrencilere müfredata uygun şekilde yaklaşık 10 haftalık bir öğretim başarıyla sonuçlanmıştır. şimdi ise yeni sistemle eğitilmiş genç ingilizce öğretmenleri kpss için ter dökmeye başladılar. bırakın şöyle hocaların arkasından atıp tutmayı da bundan sonra iyileşmesi için bu tür söylemleri bırakın, destek olun köstek değil.
ilk okulda verilen ingilizce hadi neyse kıvamında olsada özellikle düz lisedeki ingilizce yerlerdedir her sene aynı şeyi öğretmektedirler bu yüzden dil öğrenmek isteyen biri kesinlikle kendi çabalarıyla veya kurs yardımlarıyla öğrenmelidir.
ogrenemeyen ogrencilerin kabahatidir. ilkokuldan itibaren yalnizca devlet okuluna gittim ve hic bir kurs almadan sadece ilkogretim ve lisede aldigim egitimle su anda amerikada egitim gormekteyim. (toefl ve ielts de gecer dereceler elde ettim) tamamen ogrenciye bagli olan bi durumdur, otta bokta devlete gecirmeyin.

(bkz: devlet bize bakmiii)

edit: oldukca basarili bir anadolu lisesi mezunuyum. oralari kazanamadiysan suc yine mi devlette? siz okuzseniz devlet ne yapsin?
aynı eğitim devletin veriği kitapları uygun görmeyip ek kaynak kullanan hatta devletin verdiği eğitimi yeterli görmeyip dersane açtıran eğitimdir.
pazardan iki kilo domates alacak kadar ogretse yeterlidir sanki hepimiz new castlenin arka sokaklarinda yasiyoruz .
(bkz: kimse de demiyo ki aga bu nedir)
gerçekten güzel bir tespittir. eğitimin her alanında olduğu gibi yabancı dilde de tökezlemeye mahkumuz. matematik desen lisedeki adamlarda temel yok, ingilizce desen gramer yok kelime yok, türkçeye hiç girmiyorum. ayıptır sorması biz sekiz sene ne yapıyoruz alah aşkına? (bkz: hazırlık öğrencisi)
daha beteri on iki senede öğretemeyendir.