bugün

yeşil devlet geliyor,daha ne olsun.. (bkz: büyükanıt uyuma!)
bazı vatandaşlarımız için:

(bkz: gerçekler acıdır)

demokrasi de budur. herkesin hayatı aynen devam ediyor. örneğin uludag sözlükte aynı kalite ve kalitesizlik devam edecek. herkes daha önce seviştiği kadar sevişecek, alkol kullanım oranı değişmeyecek ya da namaz 6 vakit olmayacak. hayat devam ediyor yani hepimiz işimizi iyi yapalım. sonra ne yaparsak yapalım..
ülkenin yarısınn akp iktidarından hoşnut olduğunu gösteren sonuçlardır. demekki ülkemiz insanlarının yarısı halinden memnun. demekki avrupa birliği, kıbrıs sorunu terörün artması, kürt sorunu ve yaratılan yapay cumhurbaşkanlık ve türban sorunları onların mutluluğuna engel olamamış. 5 yıl önce mevcut cepteki sorunlarımızın 5 yıl sonra katlanarak artmış olması onların mutluluğunu bozmamış. e önemli olanda mutluluk değilmi zaten. *
bu rövanşıda yine sermaye kazanmıştır...
güneş batmış gök lacivert kırmızı
henüz ortada yok kutupyıldızı

bir soluğan dalga var tam kıçımdan vuruyor.
ben votkayı koymuşum
tam votkayı koymuşum
haydi demir tarıyor
içimden garip bir ses
al demiri git diyor.
derinden gelen bir ses
sen sabahı bekleme
geceden al demiri
gün doğmadan git diyor

gece korkunç bir tür savaş durumu
henüz ortada yok beklenen kurtarıcı

bir sarışın abla var uzun etek giyiyor
bir sarışın abla var pembe saçı boyuyor
enflasyon azdıkça pkk'yı vuruyor

içimden garip bir ses
vira demir git diyor.
denizden gelen bir ses
sen sabahı bekleme
geceden al demiri
al demiri gel diyor

gün doğuyor gök bulutlu turuncu
henüz ortada yok beklenen güneş

yukarda bir baba var bizle dalga geçiyor.
tam uslandı sanırken birden faul yapıyor.

içimden garip bir ses
vira demir git diyor.
denizden gelen bir ses
sen sabahı bekleme
geceden al demiri
gün doğmadan git diyor.

uyanıp içimin sesine varsın bozuk olsun pusula.
sular nereye götürürse,karalar çok sınırlıdır
dünya denizden ibaret.
vira demir eyvallah.
varsın sizin olsun rüşvetli, pet şişeli, kasvetlii dolarlı doyc markli
mülti mega medyali nukleer bombalı hem kardes kavgali
hem kardeş kavgalı, terbiyesiz, kültürsüz, saygısız
denizinde sebzeler yüzen
yeşili traşli keltoş
çimentosu göğü delenlerin araşından bakan arabaesk
ne zırvalasan rep
çalışmak cok ayıp hırsızlık grekoromen
kenefleri denize akan dünyanız varsın sizin olsun

güneş doğdu
gök günaydın turuncu
henüz ortada yok huzur verici

içimden garip bir ses
al demiri git diyor
içimden garip bir ses sen sonunu bekleme
tez elden al demiri
gün doğarken git diyor

ferhan sensoy
türk halkının demokrasiyi sadece mağduru (!) koruma inancı zannetmesidir...

geçtiğimiz 4,5 yıl bize bazı şeyleri net olarak göstermiştir... gerek, lider davranışları gerekse, ekonomik göstergeler, menderes ve özal döneminin bazı yönleri ile bire bir kopyası olduğudur...

menderes döneminin sert söylemleri, toplumu kucaklamak yerine kutuplaşma üzerinden yaptığı siyaset... halk 2. defa tek başına iktidarı verdiğinde menderes'e, ülke abd'nin dümen suyunda epey yol almıştı... daha da almaya devam ediyordu... 1960'lara doğru gelindiğinde halk oy veren vermeyen kitleler, demokrat parti'ye tepkiliydi... darbe/ihtilal olmasaydı, halk gereken cevabı sandıkta zaten verecekti... halk demokrat parti'ye tepkiliydi ancak, darbeye, dahası idamlara daha fazla tepki gösterdi... memnun değillerdi ancak, bu kadarını da beklemiyorlardı... bu sebepledir ki, adalet partisi'ne bir nevi tepki oyları aktı...

halk 1980 darbesinin olmasını destekledi, yaptığı anayasayı da, büyük bir çoğunlukla kabul etti... ancak, 1983 seçimlerinde, askerin açık şekilde emekli general turgut sunalp'in başında olduğu mdp'yi desteklemesi, halkın turgut özal'a kaymasına sebep oldu... halbuki, kamuoyunda turgut sunalp'in kazanacağı görülmekteydi... askerin destek açıklaması bu desteğin bıçak gibi kesilmesine sebep oldu... arkasından gelen politikalar; dış borca dayalı suni ekonomik büyüme, körfez krizi, pkk'nın hortlaması, ve kriz dönemleri... velhasıl, türkiye'nin geçirdiği ekonomik krizlerin tamamında, özal'ın uyguladığı ekonomik politikaların payı vardır... keza, kendisi bunların temelini atmıştır. 1984 ile 1987 arasında ekonomi %4,3 ile %9,8 arasında büyümekle beraber, dış borç, 20,6 milyar dolardan, 40,4 milyar dolara çıkmıştır... yani akp'nin uyguladığı 4,5 yıllık ekonomik politika, 1984-1987 arasında uygulanan ekonomik politikalara benzemektedir... ekonomi 2002-2007 arasında benzer oranlarda büyürken, yine, 2002'deki, 221 milyar dolarlık borç miktarı, 2007'nin ikinci çeyreğinde 408 milyar doları aşmıştır.

yine bir muhtıra ve yine oylarını arttıran, demokrasi adı altında aslında ülke geleceğine ipotek koyduran bir parti...

türk halkı, iradesini yoksullaşmaya ve gelecekte ekonomik olarak daha kötü olabilmeye tercih etmiştir... keza, önümüzdeki 5 yıllık dönemde, ülkenin bir 200 milyar dolar daha borçlanarak suni büyümeye, reelde daha da fakirleşmeye takati yoktur. akp hükümeti eğer ki, bu suni büyümeyi, bu dış borca dayalı büyümeyi üretime çevirerek büyümeye çevirebilirse -ki, buna sıcak parası ile parasına para katan yabancı sermaye (!) izin vermez, sıcak para bir anda çekilir ve 2001'den beter duruma geliriz- ülkeyi kalkındırma yolunda yol alabilir ancak, kendilerin mantalitesinde değişim olacağını sanmıyorum... satılacak hazine arazisi vardır hala... satılacak kurumlar vardır... bunları satarak, yüksek faizle borç ödemeye ve değirmeni borçla döndürmeye devam edeceklerdir... 2002'de kişi başına düşen borç miktarı 3500 dolarken, bugün 5500 dolara gelmiş... kişi başına 2000 dolar bir borç artışı günlük bir ferahlama sağlar... yani, 200 liranızın olup, %25 faizle 1000 lira kredi çekip, ekonomik olarak biraz rahatlamanızın kısa dönemli olduğu gibi... geliriniz yoksa ve bu parayı üretime, kazanca çeviremezseniz, banka evinize icra yollar... işte bu politikalarla bizin de 2-3 sene içinde düşeceğimiz durum budur... ama daha satılacak çok şey var, değirmen döner... durmak yok yola devam...

demokrasi, teorik olarak halkın genel ve eşit oy ilkesine göre, yöneticilerini belirleyerek yönetime katılmasıdır ancak, bunun pratikte iktidarı oy veren vermeyen kişilerin de sivil toplum hareketleri ile teftiş etmesi gerekmektedir... bu türkiye'de bu şekilde değildir... demokrasi sadece bir oy verme, sadece mağduru -nasıl bir mağduriyetse- koruma mantalitesi çerçevesinde gerçekleşmektedir...

sonuç olarak, sözde üç mağdur, üç iktidar... ülkeyi dışa bağımlı hale getiren, halkı daha da fakirleştiren, zengini daha zengin yapan, yolsuzlukların tavan yaptığı 3 iktidar... 3 asker müdahalesi, 3 iktidarın gelmesi... ve ilginçtir, halkın gözünden en güvenilir kurum tsk...

türk demokrasisi, çok bilinmeyenli bir denklemdir... çözenler tek başlarına iktidar olurlar... son dönemde olan akp iktidarının da bu denklemin çözümü yönünde hem menderes'ten, hem de özal'dan kopya çektiği aşikardır... keza, gerek söylemler, gerekse ekonomik göstergeler, bu iki liderden çok fazla alıntı yapıldığının kanıtıdır...
sözlüğün rte'den ibaret olmadığı... yerden yere vurulan, hakaret derecesine varacak nitelikte sözler sarfedilen, iniği inciği araştırılıp "bu seçimde babayı alacan heee" nidaları atılan birinin neredeyse %50 oy alması sözlük bebelerini şaşkın edebiliyorken dışarı çıkıp halkın içinde neyin ne olduğunu gören, görebilen kişiler için pek şaşırtıcı olmasa gerek. bu ülkeyi kaosa sürükleyen (bkz: cumhurbaşkanı seçimi) ayrımcılığa iten (bkz: sözde cumhuriyet mitingleri) muhalefetliğin, liderliğin ucundan kıyısından sebeplenemeyen zavallıların şaşırdığı, üzüldüğü ama umutlu günlerin, istikrarın geleceğinin hazırlandığı halkımın sevincini göstermiştir.

sizler hala recep tayyip erdoğan başlığı altına kininizi, nefretinizi kusun. atı alan üsküdarı geçmiş...
gönül bu ak'a da konar, boka da.
halka "sizde kimsiniz ki cumhurbaşkanını seçeceksiniz" diyerek,yapay laiklik tartışmaları başlatarak,e-muhtırayı salyalarını akıtır şekilde alkışlayarak,cumhuriyet mitinglerine güvenerek,kan üstüne politika yaparak,halkın maneviyatıyla kafa bularak,korkudan birleşerek
koca bir "naaaah" alınacağını 22 temmuz 2007 secimleri bize gostermiştir.
bir araştırma yapılmıştı a.b.d'ye destek veriyor musunuz? sonuç halkın yüzde 90'ı a.b.d'ye karşıyız sonucu çıkmıştı. fakat ülkede nedense sadece amerikancı partiler oy alabiliyor. bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. her neyse bu başka bir konu fakat halk olarak ne akdar samimiyetsiz olduğumuzun göstergesi gibi geliyor bana. peki akp kazandı da demokrasi mi kazandı ayrıca? hayır, hiç bir şey farketmiyor. üstelik tek devlet, tek bayrak, tek ülke gibi nazi partisinin sloganlarını çevirmeye başlayan, sermaye çevrelerinin desteklediği ve halk kitlelerinin buna alet olduğu parti demokrat mı yoksa başka bir şey mi? neyse kazanan popülizm olacaktı zaten akp ya da bir başka parti değil.
Aç ayının asla oynayamadığını göstermiş , dark city adlı filmi milyonlara izletmek isteğinin doğduğu bir başlangıç.
Bu seçimde görünen en üzücü şey ''Bu halk, Atatürk düşmanı olsa bile mağdur olanın yanında olacaktır her zaman'' olmuştur.
bizim millet gariptir biraz küfredersin alınır, ipne dersin kızar da mikerim dersin laf etmez.
sonuç şudur:1)cumhuriyet mitingi nedir?
2)ülkenin sorunu başbakanın oğlunun gemisi midir,
veya başbakanın saati midir?
3)milletin kendini adam yerine koymayanlara cevabı nedir?
4)mhp ne yapmalıdır?
öncelikle
1)cumhuriyet mitingi ülkeyi bölmek isteyenlerin her şeyin sadece kendilerinin istediği gibi olması gerektiğni savunan kişilerin(ve tabii ki darbe isteyen)yaptığı toplama mitinglerdir.
2)kardeşim ,ülkenin sorunları bitti tek sorun gemi mi?senin bu zamana kadar neler yaptığını millet biliyor.sen gidip adama senin daha üstün olduğun konuda suç atıyorsun.sen gidip milletin sorunlarını tartışsana.millet sana muhalefet görevi vermiş.nedir muhalefet görevi? iktidarın yanlışlarını veya yapamadıklarını ,yapmak veya düzeltmek.
3)millet başında güvenebileceği birini istiyor.toplumu bölecek ,sürekli mızmızlık yapacak,kavgacı kimse istemiyor.bu ne demek:ağam senin döneminde belki işim kötü gitmedi,belki zorluklar yaşadım ama sen benim hayatıma müdahale etmedin,beni dolandırmadın kavgadan uzak durmaya çalıştın.ben de sana güveniyorum dedi.
4)mhp muhalefetini chp gibi herşeye karşı çıkarak değil uzlaşmacı bir tavır içinde yapmalıdır ki yapacaktır da.cumhurbaşkanlığı seçimin de zıtlaşmamalıdır ki zıtlaşmayacaktır da.çünkü bir seçim daha olursa bu sefer kendi de giremez akp %60 yakın oy alır.en önemlisi de dtp lilere karşı ne yapacağını tartışmalıdır.Allah yardımcıları olsun.
(bkz: ne tandogan ne caglayan yanindayiz erdogan)

iddiasının gerçekliğini kabul ettiren genel seçim sonuçlarıdır.

halk yollarda yürümekle, bağırıp çağırmakla bir şey olmayacağını bazılarına göstermiştir.
(#1992760)
türkiye'de bilinçli, tutarlı, tepkisini gösterebilen cumhuriyetçi aydın seçmen sayısının inanılmaz derecede azınlıkta olduğunu göstermiştir.

demek cumhuriyetçi yaşlı teyzelerimiz bile tatillerinden dönüp oy kullanmasaymış vay bu ülkenin haline.

bir de densizlikleriyle ünlü kişinin ne kadar da sevildiğine tanık olduk.
Göründü memleketin iç yüzü,çöktüyse temel.
Simdilik harice karsi yüzümüz olsa dahi
Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdâdimizin.
Tükürür zannederim çehremize, vatanin tarihi.

Neyzen Tevfik' in bu güzelim şiirinin hala geçerli olduğunu görmek...
chp'nin bir türk, akp'nin bush yönetimi gibi olduğunu göstermiştir, medyayı kullanmak açısından.

şimdi, şöyle ki; akp'nin geniş bir medya desteği, dağıtılan ıvır-zıvırlar, cumhurbaşkanını kendi istediği adamı seçtirememesi sonucunda olan olayları -anayasa mahkemesinin kararı, sezer'in tutmunu, e-muhtırayı- dindar cumhurbaşkanı seçtirmediniz propagandası ile kendine çevirmesi, uzun vadeli sonuçlar doğurmayacağını bildiğimiz ekonomi politikalarının yarattığı bugünlük güzellikler akp'nin yaptığı binlerce yolsuzluğu, devlet kurumlarıyla doğan çelişkileri, dış politikadadaki teslimiyeçi davranışları * solda sıfır bırakmıştır. sanki 1 milyon dolara kuzey ırak çıkarları satılmamıştır, sanki tr'nin çıkarlarından çok barzaninin çıkarları savunulmamıştır* ve 23 nisanlara denk getirilen gudik kutlamalar, çocuk yaştaki kıszların türban ile tanışıklığını artması üzerine götümüzden uydurduğumuz irtica tehlikesi artmamıştır.

akp, tıpkı bir amerika gibi bütün rezillikleri medya silahı ile saklamış ve chp'nin tehdit politikası diye bok atılan politikası etkisiz kılmıştır.

kanaltürk'te dün akşam; chp hep eleştirdi, bir çözüm sunmadı, halka ulaşamadı.

evet, chp bir türk gibi davranıyor. ciddi bir hazırlık yapmadı, sadece anlattı anlattı ve miting yaptı ama bir akp gibi daha büyük bir organizasyon yapmadı/yapamadı. *, karşısındakinin anlayacağı dilden konuşmadı *, hep şikayet etti, hep şikayet etti. ettik. çözüm sunmadı, sunduysa da anlatamadı ya da anlatacak adam bulamamış da olabilir.

bi de şu var, mine kırıkkanat o kadar eleştirirken chp'yi, bunları görüyor ama
bir lider krizi çıkmaması için sustuk, diyordu. ben anlamıyorum, illa medyada konuşmanız mı gerekiyor, niye bu konuda harekete geçemediniz?? hadi mine kırıkkanat geçemedi, diğerleri de mi chp'nin bu eksiğini görüp bir şey yapamadı? hayatlarını bu işe adamış adamlar yok mu bu partide, niye tüm pislikleri *akp yapıp kazanırken chp yapamadı??? elbette yapılması gerektiğini bilen adamlar vardı,tam olarak ne oldu acaba?

bi de chp'nin halka nasıl ulaşacağı hedesi var ki;biz bile burada akp'li arkadaşlara bir şey anlatamıyoruz, chp halka nasıl kendini anlatacak?!! daha biz akademik ortamda, ya siz fazla c gazetesi okuyosunuz da ondan böyle konuşuyosunuz, biraz antenlerinizi açın cevabı ile karşılaşıyoruz bu yolsuzluk, teslimiyetçi politikalar ve çürük ekonomi eleştirilerini yönlendirdiğimizde, chp kahvede oturan ahmet'e bunları nasıl anlatsın, daha sözlük yazarlarının yarısına, daha üniversitedeki öğrenciye ulaşamıyor!!!!! *

chp ödevini iyi çalışmamış bir öğrencidir. aslında oyun başka bir şekilde miymiş, hadi bakalım.

chp bir abd'li bush yönetimi gibi davranıp arkasına bilmemhangisınıfın ekonomik gücünü alıp, kendi propaganda alanını okullar-gazeteler-yardımlar-dersaneler-hedeler -hödöler ile oluşturup birilerinin gözünü boyamalıdır nitekim bu halk-bu insanlar bundan anlıyor.*akp tıpkı abd gibi kara propagandalar-ucuz medyatik hedelerle insanları hissizleştiriyor. yolsuzluk diyorsunuz, hepsi yaptı ,o da yapsın diyor insanlar, yolsuzluğu içselleştirmişiz!!!

işte bu pis hedelere karşı pis hedeler *yani ciddi bir hazırlık gerektirir, profesyonel yardım gerektirir. biz türkler nadiren bu kadar planlı-programlı çalışırız, armut piş-ağzıma düş düşüncesi hakimdir, bir şeyleri farkettiğimizde hep iş işten geçmiş olur, chp belki şu an bunu düşünüyor. ben de bunu düşünüyorum. akp'yi eleştirmeye o kadar vermiştik ki kendimizi, bu adamları nerden vururuz diye hiç mi düşünmedik acaba?!

nerden vurabilirdik ki? para onda, düdük onda şimdi. ve her iki kişiden biri, bunun akp'nin hakkı olduğunu düşünüyor, hadi bakalım.

bu seçimler halka akp'nin başka, chp'nin çok başka yönlerden yaklaştığını/yaklaşamadığını göstermiştir.
(bkz: sprite dan acı gerçekler)
AKP nin sag parti diil merkezde yer aldıgını.
türk halkının %50 sinin küfürden, hakaretten, sefaletten, vatanının bölünmesinden, mahsulünün tarlada çürümesinden memnun olduğu;

kendisinin açlıktan nefesi koktuğu halde, hükümetteki bakanların ailecek trilyoner olurken, 2 kilo bulgur 3 kilo şekere razı olduğu, uzun lafın kısası saodomazoşist olduğu anlaşılmıştır.
22 temmuzun bize gösterdikleri korkunç rakamlardır. akıl erdirmek imkansız bu insanlara. nasıl olurda bunca şehitlere, bunca işsizliğe, bunca satılmaya bunca şeriata bunca diktatörlüğe bunca örümcek kafalılığa bunca dini istsmar etmeye rağmen hala acınası bir Türkiye modeli çizmeye gönülleri el verdi tüm bu insanların? korkuyorum gelecekten...

aynı zamanda bizim ülke vatandaşlarımız göstermişlerdir ki kendilerinin açlktan ağızlara kokarken yönetenlerinin "gemiler" içinde yüzmelerinden hiç hoşnutsuz değillerdir. bu insanların artık haykrmya hakları kalmamıştır nitekim "analarını da alıp git"me vakti sayelerinde gelmiş bulunmaktadır; zaten görülüyor ki hallerinden de çok ama çook memnunlardır.

eğitim feci halde şarttır
insanların 'laiklik elden gidiyor' gibi bir endişelerinin aslında olmadığı...
halka rağmen halk için şebekliği 2000 li yıllarda artık geçmiyormuş.