bugün

eğer en kötü ihtimal orta gelirli bir ailenin evladıysa her istediğinin, imkanlar dahilinden ve ebeveynlerin kontrolünden çıkıp borç harç alınabilinmesi demek.

2000 lerin son iki senesini büyük bir olasılıkla susuzluk sıkıntısı çekerek yaşamak demek.

teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanabilmek demek. imkanın olsun olmasın bir şekilde bulup faydalarından nasiplenmek demek.

olabildiğince şımartılmak fakat emeklerin, çocukların pek çoğunda zayi olması demek.

üniversite okuyabilme ihtimalinin, yalnızca dershaneye gidersen gerçekleşeceği demek. *
milenyum gören sayılı nesillerdendir bunlar.
şimdi bakıyorum da çocuklara iki dakika koşuyorlar, anneleri hemen dur koşma, hasta olacaksınlara başlıyor. biz diyorum, şansa hayatta kalmışız o zaman. bütün gün sokaklarda koştırıp oynarken kimse terimizi silmemişti... kimse evladım koşma düşeceksin dememişti. sinek ilacı aranasının arkasından ciğerlerimize ilacı doldura doldura koşarken kimse ensemizden yakalayamamıştı, kimse yetişememişti bize. severdim ben o ilaç kokusunu be... hala arada bir geçer yaz akşamları camları kapatmam bile...

hala var mı topaç? hala saklambaç oynarken saklanabilecek büyük bir ıhlamur ağacı kaldı mı? ya da kızlar lastik oynarken gala örgü ören büyükannelerinin ayaklarına bağlıyorlar mı lastiği? yoksa büyükanneler artık huzurevlerinde mi? bayramlarda neden çocuklar para istiyor artık, şekerleri asansör boşluklarına atarak? biz şeker isterdik paradan çok, mendil sevmezdik. zaten hoş, artık mendil bile yok...

yaban tayları cayırda tepişiyor mu? çilli horoz kedilerle dövüşüyor mu? peki çocuklar 7'den 77'yeden mahrum kaldıkları için neler kaçırdılar biliyorlar mı?

susam sokağı'nı bilmeyen, kurabiye canavarı gibi kurabiye yemeye çalışmayan çocuklar var artık... annenin sütçüden aldığı sütü kaymaklı diye içmek istemeyen çocuklar çoktan kocaman olmuşlar bile...

artık, beyaz ekranların arkasına gizlenmiş gri çocuklar var. annesi babası ona diğer çocuklara yetişebilsin diye para yetiştirebilme derdindeler. zaten annelerin ve babaların yalnızca adları var, çocuklara bakanlar anneanne ya da bakıcılar. ortada sadece bir gerçek var yalnız kalan mutsuz çocuklar...
fenerbahçe'nin türkiye kupası aldığını görememiş çocuklardır. aslında 80 ve 90'lı yıllarda çocuk olanlar da görememiştir ya neyse.
- windows' un pencerelerini hatırlamak, bilgisayarın mavi ekran vermesini görmek.
- gökdelenlere çarpan uçakları hayal-meyal da olsa hatırlamak.
- ajdar'a bakıp ileriki nesiller için , endişe duymak.
- 0 403 otobüslerinin yavaş yavaş yollardan çekildiğini görmek.
- cep telefonlarının fonksiyonlarını hatırlayıp hatırlayıp gülmek.
pazar sabahı 7de kalkıp msne giren tiplerdir.
ablaları abileri gibi televizyona değil bilgisayara koşarlar.
bahçeye inip ip atlama top koşturma ise büyük çoğunlukta unutulmuştur.
biz büyüdük ve kirlendi dünya, değişti çocuklar..
çıplak nesil olarak adlandırılan yeni kuşak çocuklar.hayatlarını sanal ortamlarda sanal duygularla yasayan geleceğin yapmacık insanları.
anne zoru ile yalan rüzgarı ve dallas izleyebilme zevkinden mahrum ezik çocuklar..
asosyal bir çocukluk dönemidir.
counter strike delisi olmaktır
knight online'da warrior olmaktır
internette arkadaşlıktır
tasolar digimonlar pokemonlar dönemidir.
patetes cipsleri dönemidir.
rimi rimi ley dönemidir.
akülü motor dönemidir.
dershaneler dönemidir.
cep telefonlarında porno dönemidir.
en süper bişeydir. *
hala çocuk olmaktır.
2000lerde çocuk olanlara çocuk diyesi gelmiyor insanın..herşeyden haberleri var, olduk olmadık ahkam kesiyorlar, oyun diye bildikleri tek şey bilgisayar..sokağa çıkıp koşturmanın tadını bile bilmiyor çoğu..
biz eskiden yaz gelse de dışarıda oynasak diye gün sayardık. şimdi öyle bir beklentileri de yok..çünkü internet var,teknolojiden oluşmuş dünyaları var ve bu çocuklar başka dünya tanımadan, bilmeden büyüme yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.
bilgisayarda 160 gblik porno arşivi
msn
fifa serisi
cs
knight online
silkroad online
mu online
okulların tam gün olması öğle arası klasik müzik
90larla dalga geçmek
sigara içmek
bu entryleri okuduktan sonra: (bkz: 2000 lerde öğretmen olmak).
çıkıp sokakta oynamaktan mahrum kalmış,
sapanla kuş avlamanın ne olduğunundan bihaber,
bilyenin nasıl oynandığın bilmiyor,
genç yaşta internetin pençesine düşmüş,

olmaktır.
fotosentez yapan çocuk tipi. bize zamanında leylekler getirdi derlerdi şimdi ise maille geldin diyorlar herhalde. *
şanslı çocuktur. bilişim çağının en son nimetlerinden rahatça faydalanarak kendinden önceki akranlarının mağara devri sendromunu görmemiş olması nimettir.
(bkz: milenyumu yaşamış olmak)
tüketim toplumunun ilk apolitik kapitalist psikolojik problemli nesli olmaktır. enteresan bir dönemde doğmaktır, çünkü ailenin bir kısmı sizin sakat doğacağınıza inanmaktaydı. * geçiş dönemi insanlarını temsil eder.
Doksanlarda babanın yediği portakalda vitamin olmaktır.
misket oynadıgı icin kirlenen ellerle yenilen ekmek arası recelin tadını asla bilememektir. arkadaslık kavramına uzak kalmak, su tabancasıyla oynanan savas oyununun counter strikeden daha zevkli oldugunu bilememektir. siyah önlük giyememek, kontra pedal bisiklete sahip olamamak, kırpığı, minik kuşu, edi ile büdüyü, kurabiye canavarını tanıyamamak, annenin okudugu masallarla uyuyamamak, leblebi tozu yiyememek, taso biriktirememektir. kısacası hayata hep bir yanı eksik olarak baslamaktır.
milenyum çocuğu olmaktır. pek iyi değildir. ilk bilgisayarı intel core2duo e8400 işlemciye sahip olan çocuktan hayır mı gelir lan? hadi abarttık biraz da, en aşağı pentium 4 bir bilgisayarları oluyor. benim misal ilk bilgisayarım* p2 233mhz ki benim gözümde uçaktı o, windows 95 ve 14 inç filtresi ayrı crt monitör. çok tatlıydı lan. konu saptı biraz lakin, olsun.
2070'leri 2080'leri görme ihtimaline sahip olabilmektir.. teknolojik açıdan kaybettiği fazla birşey yoktur.zaten topu topu son 30-40 senede bu hale gelindi daha öncelerinde pek bi fark yok. ama manevi olarak dersek o eski çocukluk oyunları ve saflıkları kaybedildi tek. o kadar uzak yılları görebilmek(benim için) ürkütücü biraz , kimbilir belki 'motor soğuk' değildir de ışınlar bizi de. **
ana haberlerde sıklıkla duyulmuş; 2000'e üç kala, 2000'e beş kala muhabbetini kaçırmaktır.
"2000 yılında kaç yaşında olucam?" sorusunu kendine hiç soramamak.