bugün

adnan menderes'in basbakanlık, celal bayar'ın cumhurbaskanlıgı yaptıgı donemde gerceklesmis, adnan menderes'in idamı ile sonuclanan, ardından turkiye'nin gorup gorebilecegi en ozgurlukcu anayasa cıkarılmıs darbe
"herkes hakettigini yasar" felsefesiyle hareket edildiginde, basbakan dahil, "adam asmak" fiilinin yerinde oldugunu gosteren darbe,
(bkz: 27 mayıs 1960)
1961 anayasasını siyaset tarihimize sokmuş bir darbedir! hayret edilesidir, 61 anaysası gibi özgürlükçü bir anayasanın ordu tarafından yapılması! zira 82 anayasası gibi insan haklarına saygılı değili insan haklarına dayalı yapılmıştır ve bu anayasanın yapılması da bu darbe sonunda ordu tarafından hukukçu kişilere yaptırtılmıştır.
insanlarımızın çok büyük bi kısmının içeriğini bilmediği ardında sırlar bırakmış bi enteresan bi ihtilaldir.
şöyle ki; adnan menderes imralı'da tutuklu olduğu zamanlar türlü işkencelere maruz kalmıştır(vücudunda sigara sigara söndürmeler vs) ve idam edilmiştir.

türkiye cumhuriyetinin başbakanını ve bakanlarını idam etmek nasıl bir cesarettir ki zamanın cumhurbaşkanı da idamdan yaş haddi nedeniyle kurtulmuştur

işte 60 ihtilali bu yüzden bence siyaset tarihimizin en kötü olaylarının başında gelir.!!!
IHTILALI GERCEKLERSTIREN KOMUTANIN RUH SAGLIGININ BOZULMASI ACISINDAN ILGINCtir.
cumhuriyet tarihinin en büyük şerefsizliği. savunanların zeka ve vicdanından şüphe ederim...
1980 darbesinin tersi mantikla yapilmis askeri müdahele.
sonunda dünyanın en özgür anayasası da gelse antidemokratik bir hareket olduğu unutulmaması gereken darbedir. nasıl bugün darbe isteyen deniz baykal'ın yargılanması lazımsa, o günün darbeci zihniyetleri de yargılanmalıydı. bir de memlekette idare hukuku, idari yargı var derler. nerede hani pek gözüktüğü yok?
darbeyle anayasayı karıştırmamak lazım, başbakanını asacak kadar canileşmiş bir askeri kadronun yaptığını savunmak aptallıktan başka bişey değildir, yanı sıra 60 darbesi politikaya askerin müdahalesini meşrulaştıran ve ilerde tekrarına sebep veren bi olay olduğundan hepsinden daha fazla lanetlenmesi gerekir.
lakin yapılan caniliğin yanında 61 anayasasıyla bu ülke tarihinin hiç bir döneminde olmadığı kadar ileri bir politik ve düşünsel gelişim sağlanmış aradan 40 yıldan fazla zaman geçmesine ve çok daha fazla olanak bulunmasına rağmen o dönemin düşünsel zenginliği ve duyarlılığının çok azını bile şu dönem göremiyoruz.
adnan menderes'in idamından önce doktorlar prostat kontrolü yapmışlardır.
Üniversite profesörlerini "kara cüppeliler" olarak nitelendiren,basın yayın organlarına ve siyasi partilere yargı önünde hiçbir müdafa hakkı bırakmadan uyguladığı baskı ve sansür politikası ile meşruluğu yarattığı "çoğunluk diktatörlüğü" sebebiyle tartışılan ardından da anayasanın koruyucusu ordu tarafından antidemokratik "sivil darbe" girişimleri engellenen demokrat partinin sebeb olduğu askeri bir darbedir.Burada şu üç nokta önemlidir.
1-)Ordu (TSK) Anayasayı kuran değil koruyan bir yapıdır.Ancak 1960 Darbesi hükümetin haksız "sivil darbesi"ne karşı meşru bir "sivil itaatsizlik" uygulayacak aydınlar örgütünden ve sivil toplum kitlesinden yoksun o günün Türkiye'sinde demokrasi "keyfilik" ile özgürlük de "iktidar olma " şeklinde algılanan uygulamalar ve düzenlemeler yoluyla içi boşaltılmaya çalışılan hükümet gündemleri olmuşlardı.Bu bakımdan ordunun yaptığı meşru bir "sivil itaatsizlik"tir.
2-)27 mayıs 1960 darbesinden sonra gelen 12 mart 1971 ve 12 eylül 1980 askeri darbeleri ise soğuk savaş rüzgarları esen yıllarda komunizm ve liberalizm ideolojilerinden birini seçmeye mecbur bırakılan Türkiye'nin bu sefer "ordusu ve iktidarı" ile beraber amerikan desteği ile yürütülen ulusalcı aydınlarına ve sol görüşlü profesörlerinden tutun işçisine,bürokratına,milletvekiline dek "anti komunizm" adı altında ulusa paketlenen radikal "milliyetçi ve din eksenli" yalanlarla ve provokasyonlarla devam ettirilmiştir.Ordu 1960 darbesi ile getirdiği demokratik anayasayı bu sefer kendisi yıkmıştır.1971 darbesi yetmemiştir 1980 darbesi ile sosyal hak ve özgürlükler sonuna kadar sömürülmüş bugünün şeriatçı tarikatları-cemaatleri-faşist iradesiyle derin devleti darbe günlerinin "özgürlük" anlayışı sonucu günümüzün romantik kahramaları ve devrim şehitleri haline getirilmiştir.
3-)Her ne kadar orduyu 1960 darbesinde haklı görmek yanlış ise o darbenin asıl sorumlusu demokrat parti başkanı "Adnan menderes ve onun demokrasi düşmanı siyasetçi arkadaşlarını" da sırf öldürüldükleri için "DEMOKRASi ŞEHiTi" olarak algılamak yanlıştır.Amaç darbeden kahraman yaratmak olmamalıdır.
4-)Askeri darbeler temeli tam oturmamış,halkı tarafından tam anlamıyla özümsenmemiş rejimlerde hele ki Türkiye Cumhuriyeti gibi oluşum süreci ani devrim ve inkilaplar ile gerçekleşmiş bir sistemde belki de tarihi dersler çıkarılacak ,günümüzü daha akılcı yorumlamamıza yardımcı olacak,şu andaki siyasi iktidarı ve motivasyonunu sorgulayacak
bir siyasi alt yapıyı bırakacaktır.Unutulmamalıdır ki, gerçek ve olgunlaşmış demokrasilerde askeri darbelere yer yoktur
http://tr.wikipedia.org/wiki/27_May%C4%B1s_Darbesi

vikipedi 27 mayıs ihtilali maddesi:

27 Mayıs 1960 Darbesi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Adnan Menderes yönetimindeki Demokrat Parti hükûmetini görevden uzatlaştırıp, Meclis'i lağvettiği askeri müdahale. Müdahalede, Silahlı Kuvvetler adına ülke yönetimini Milli Birlik Komitesi üstlendi. Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi. Milli Birlik Komitesi ilk iş olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve hükümeti fesh etti ve her türlü siyasi faaliyeti yasakladı. Emir komuta zinciri içinde yapılmayan müdahalede küçük rütbeli subayların etkindi.

27 Mayıs 1960’tan, seçimlerin yapılarak normal yaşama geçildiği 15 Ekim 1961 yılına kadar geçen süre, askerin Milli Birlik Komitesi (MBK) eliyle iktidarda olduğu De Facto dönemdir. Bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin anayasal bütün hak ve yetkileri artık, başlarda kimlerden kurulu olduğu gizli tutulan 38 subaydan kurulu MBK’nin eline geçmiştir. MBK ülkeyi ilk zamanlar yayımladıkları tebliğlerle idare etmişlerdi.

MBK’nın ilk bildirisi sokağa çıkma yasağı ilanı ve vatandaşları ona uymaya davettir. 3 numaralı Tebliğ ile her türlü siyasi parti neşriyat ve faaliyetleri, gösteri yürüyüşleri ve her türlü toplantı yasaklanmıştır. MBK faaliyetlerinin aksamaması için telsiz ve telefon görüşmelerini kısıtlayan 4 ve 5 numaralı Tebliğlerden sonra, ordunun görevini açıklayan 6 numaralı Tebliğ yayımlanmıştır. 6 numaralı Tebliğin ilk fıkrasında, “Türk Ordusu bir kere daha tarihi bir vazife karşısında bulunuyor. Bu vazife; dâhilde memleketi buhran ve felakete sürüklemek isteyen hırslı politikacıların elinden kurtarmaktır.” demektedir. Aynı şekilde 13 ve 32 numaralı Tebliğlerde bu darbenin yapılış gerekçeleri şöyle yer bulmuştur: “Biz vatandaşları birbirine düşürecek bir kardeş kavgasını önlemek için bu işe giriştik”. “Milli inkılap, hiçbir şahsın, hiçbir zümrenin lehine yapılmış bir hareket değildir. Muhterem halkımızın, köylü ve işçilerimizin demokrasiye kavuşması, hak ve hürriyetinin teminatı, iktisadi kalkınması, ana prensibimizdir. Vatandaşların hususi işlerinde ve her türlü çalışma yerlerinde, kardeşlik duyguları ve huzur içinde bulunmaları esastır.”

Ancak şunuda belirtmek gerekir ki son yapılan birkaç araştırmanın iddiasına göre, Menderes, iktidarının son günlerinde uyguladığı amerikan politikalarının ülke sanayisini çökerttiğini görmüş ve bunu önlemek için Rusya'yla yakınlaşmıştı. Bu amaçla Rusya'ya üst düzey ziyeretler yapılıp, ülkedeki sanayinin gelişmesi için Rusya ile yatırım antlaşmaları imzalanma hazırlığı yapılmaktaydı.

27 Mayıs ihtilali sonrasında cumhurbaşkanı Celal Bayar, başbakan Adnan Menderes ve bazı bakanlar yakalanarak Yassıada'da yargı önüne çıkarıldılar. Sivil ve askerlerden oluşan bir mahkemede yargılanan siyasiler, vatana ihanet, kamu fonlarının kötüye kullanımı ve anayasaya karşı gelmek ile suçlanıyorlardı. Dava, başbakan Adnan Menderes, dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve maliye bakanı Hasan Polatkan'ın imralı adasında 16 Eylül 1961 günü idam edilmesi ile sonuçlandı.
çok partili dönemde ilk askeri müdahaledir. demokrat partinin rejimi yozlaştırmasına, demokrasi adına çoğunluğun diktatörlüğünü uygulamaya çalışmasına karşı yapıldı ve dünyadaki öteki askeri müdahale örneklerine bütünüyle ters bir biçimde, demokrasiyi rafa kaldırmak için değil, tam tersine, demokrasiyi işletmek için gerçekleştirildi.
nitekim 27 mayıs askeri müdahalesinin hazırlattığı 1961 anayasası, bugün bile dünya anayasaları içinde en demokratik anayasa olma özelliğini korumaktadır.
aslında 12 mart 1971 ve 12 eylül 1980 darbeleri, esas olarak 27 mayıs 1960 darbesinin sonucunda kabul edilen özgürlükçü 1961 anyasası'na karşı yapıldı.
kemalist ordunun abd mandaciligina karsi aldigi büyük zaferdir. Ancak ne yazık ki 12 eylülde orduda amerikanlaşmış abd destekli insan haklarını hiçe sayan bir anayasaya imzasını atmıştır.(irticaya sol karsısında destek vermişlerdir .. ee simdi görülüyor ne kadar azdırıldıkları geçmişte.)
tüm darbeler zararlıdır, bu hariç.

çoğunluk diktasına dönüşmeye başlamış, medyanın baskılanmasıyla yolsuzlukların sümenaltı edilmesine doğru bir yolda hızla giden dp hükümetinin devrilmesiyle başlayan süreç iki bakımdan çok başkadır:

1- dış desteğin olmaması
2- özgürlük getirmesi (diğer darbelerden farklı olarak)

bu yüzden bu darbeyi özgürlükçü bir devrim olaran nitelendirmek gerekir. tam anlamıyla demokratik ve özgür bir anayasa ortaya koyduğu için.

ama "ne"tekeim, 80 darbesiyle kissenger tarafından dillendirilen, "3. dünya ülkelerine tam bir demokrasi getirmenin sonuçları yıkıcıdır" mantığıyla bu devrimin de önü kesilmiştir.

"darbe kötü diyorsun, 60'ı övüyor, 80'i lanetliyorsun" diyebilirsiniz. gerçekten de öyle.

neden ülkeme özgürlük getiren, baskı aracı olarak kullanılmaya başlamış bir hüküm yetkisini bozulmuş politikacılardan alan bir darbeyi övmeyeyim, neden ona devrim demeyeyim?

neden sağlam bir demokrasi getiren bir rejmi desteklemeyeyim ve "lite", "kısmi", "eksik" bir demokrasi ve yetersiz bir özgürlük anlayışıyla kıyaslamayayım?

treni kaçırdıysak can dostlar, cehaletimizdendir. özgürlük diye yırtındığımız, sorun sarmallarında takılmış zavallı bir kedi misali hırpalandığımız bugünlerde geçmişe bakıp keşke demenin melankolisinden kimse şu nayk giyen post modern zavallıyı alıkoyamaz. bu böyle biline.

(dp ile ak parti arasındaki gidiş benzerliklerini anımsatayım)
sermaye komünistleri ile chplilerin kendilerini hapse tıkmakla, siyasi örgütlenmelerini dağıtmakla sonuçlanmayan ve sadece öteki tarafa kıyımda bulunmuş olan fiili darbe * * * olduğu için övdükleri demokrasiyi kesintiye uğratan utanç verici eylemdir.

(bkz: benim darbem senin darben ayrımı yapmak)
(bkz: darbeler arasında ezilen demokrasi)
(bkz: darbelerin amerikanın izniyle yapılıyor olması)
(bkz: amerikan destekli darbeyi öven sözde solcular)
demokrasiye balans ayarı, verilen hürriyetler cok gelmiştir deyip 1972'de "undo" yapılan darbe. ayrıca bu darbeni vikipedia'da "devrim" olarak geçmesi de bazı insanların bu denli rahatsız olmasını acıklar.

asılan üç kişiye karşılık 1972 darbesinde 3 kişi asılmış ve öçleri alındı ifadesi kullanılmıştır.

dış destekli olmadığı kesin olan darbedir. ülkenin dört yanı demiryollarıyla cevriliyken tutup otobanlar yaptıran, marshall yardımını alan şahsiyetin yönettiği bir zamanda o amerika nasıl olur da darbeye tenezzül eder zaten ülke onun kucağına oturmaya başlamıştır.

kişilere getirdiği hürriyet ve düşünce özgürlüğü nedeniyle hakikaten de bu darbe değil devrimdir. karşı cıkan arkadaşlar sanırım aynı şeyin tekrar olmasından korkuyorlar. düşünme özgürlüğü onların korkmasını gerektiren bir özgürlüktür evet, düşünemeyen insan bu özgürlükten korkar.
demokrasiye karşı bir darbe değildir. dp'ye karşı bir darbedir. dp'yi indirmek için yapılmıştır. aslında ilk planlanan, darbeden sonra seçimlere gidilmesi hatta ve hatta dp'nin bile bu seçimlere katılabilmesidir. lakin bazı kesimler dp'ye ceza verilmezse onların eskisi gibi olacağını söylemeleri üzerine idamlar vs. olmuştur.

her darbe ülkeyi 10 yıl geriye götürür lakin bu darbe götürmemiştir. özgürlükçü bir anaysa getirmiştir hatta. ancak 3 tane idam bu ülkenin kara lekesidir. 6 mayıs 1972'nin olduğu gibi gibi.
27 mayıs 1960'ta menderes hükümetine karşı gerçekleştirilmiş askeri darbedir. hükümetin gerici ve baskıcı uygulamalarına karşı yapıldığı ve getirdiği 61 anayasası oldukça ilerici ve özgürlükçü olduğu için yararlı bir darbe ya da bir devrim olarak görülmektedir. ayrıca abdnin emriyle tepeden gelme bir darbe de değildir. her ne kadar durum böyle olsa da sonuçta demokrasiye yapılan askeri bir müdaheledir ve olumsuz sonuçlar da doğurmuştur. darbeden sonra menderesin tutuklanıp idam edilmesi, aradan geçen 48 yıl içerisinde onun yüceltilmesine sebep olmuştur. o gün idam edilen adamın bugün sokaklara, caddelere, okullara ismi verilmeye başlanmıştır.ayrıca da o gün yapılmış müdahele daha sonra her karışıklıkta toplumun bir müdahele bekliyor olmasını pekiştirmiştir denebilir.
menderes hükümetnin abd'den izinsiz rusya'ya göz kırpması ile o ana kadar kendisini destekleyen amerika tarafından izin verilen darbedir. 1960 yazı için planlanan ve menders'in moskovaya sovyet lider kruşçev'in Türkiye'ye gelmesi ile gerçekleşecek karşılıklı ziyaretler öncesinde vuku bulmuştur. sermaye solcuları ve ancak darbe sonrası iktidara gelebilen chpliler kendilerine dokunulmadığı için severler ama bu darbe düpedüz amera'nın bilgisinde gerçekleşmiş, amerikan onaylı 6-7 eylül olayları vb. hükümet kaynaklı eylemler darbe mahkemelerinde sorgulanmamıştır. abd'nin kendisine sürekli destek olmuş bir iktidarı o zamanlar karşı kutba geçmek ile eşdeğer sayılabilecek basit bir diplomatik girişim yüzünden nasıl kolayca harcayabileceğinin ibret vesikasıdır.

demokrasiyi savunup darbeyi alkışlayan sahte demokratların gerçeklerinden ayrıştırlacağı turnusol kağıdı fonksiyonu gören tarihi olaydır.
"bizimkiler yapmışsa iyidir" darbesi.
hemen ardından yassıada mahkemeleri'nin kurulduğu ve mahkeme başkanı salim başol'un sanıklara dönerek: "sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor" sözlerinin adalet tarihine leke olarak düştüğü darbe. *
başbakanını asan bir millet utancını yaşadığımız darbe.
(bkz: yassiada davalari)