bugün

çişimi ediyom çişimi ediyom popom kuru kalıyo reklamında oynayan çocuğun depremde enkaz altında kalması.
17 ağustos depremi, marmara bölgesinde binlerce insanın enkaz altında kalarak ölmelerine sebep oldu. 45 saniye süren bu 7.4 şiddetindeki deprem de yıkılan apartmanlar, türkiyede inşaat sektörünün kalitesini de ortaya çıkarmıştır.
1999 yılının nisan veya mayıs aylarında gazetelerde, kanadalı bir deprem bilimcinin, marmara bölgesinde olabilecek bir deprem haberi yayınlandı. bu haberden rahatsız olan güney marmara bölgesinin yerleşkelerindeki, turizmden geçinen esnaf, kandilli rasathanesinin yöneticisini tv ye çıkararak, deprem olacağını önceden kimse tespit edemez gibi bir konuşma yaptırdılar. bizim deprem bilimciler ise herhangi bir yorum yapmadılar. depremden sonra ise her hafta tv kanallarında bir birleri ile tartışmalarını izledik. komedyen levent kırca bu tartışmaları, olacak o kadar programında çok güzel karikatürize etmiştir..
depremin oluşunun askeri bir operasyona bağlanması fena bir efsanedir.
bu çok büyük bir efsane olmakla beraber, doğa olaylarının birbirinin işaretçisi olduğu marmara bölgesindeki-o dönemde marmara bölgesinde bulunmuş olan- herkes tarafından gözlenmiştir.
insan işi doğa olayı fikri yıldızların yeryüzüne yakınlaşmasını sağlayamaz.
ayrıca bir fay hattı deneyi hayvanların bu dönemde verdikleri tepkilerin farklı olmasını da sağlayamaz. 1999 yazında en dikkatsiz insanın bile muhtemelen hatırlayacağı işaretler vardır. karıncaların toprak dışında yuvalanması, akreplerin gündüz dahi etrafta dolanmaları, hayvanların huzursuz tavırları vs. bizlerin, görebildiği ve farkedebildiği hayvanların hareketleri bunlarken, denizdeki hareketlilik de bazı kuruluşlar tarafından tespit edilmiştir.
bunu bir deney yapamaz efendim. insan işi deney doğanın bir yanıyla oynarken diğer yanında koordinasyon sağlayamadığı için dengeyi bozmaktadır, dünyanın dengesi bu nedenle bozulmaktadır zaten.
büyük bir fay kırığında ortaya çıkan enerji zaten denizde patlama benzeri ışığın ne olduğunu açıklayabiliyor.
yıllardır marmarada bir deprem beklenmekteydi zaten, türkiye coğrafi yapısı nedeniyle genç dağlar ve dolayısıyla pekçok fay hattına sahip bir ülkedir. bu da birkaç yüzyılda bir bölgenin yapısını değiştirecek biçimde depremlerin oluşmasına sebebiyet verir. götünden teori üretip bunu yazanlara inanmak mantıklı gelebilir ama "özünde" mantıklı da değildir. bilimsel açıklaması ve bu depremlerin tarihi bir geçmişi ve tarihi olacak bir geleceği var. istanbul' u yerle yeksan edecek, (umarım gerçekleşmez) hesaplamalara göre istanbulun iki yakasının da denize yakın ve doldurma bölgelerini denize geri götürecek bir deprem beklenmekteyken amerika filan demeyi bırakın, herşeyi insandan bilmeyin de önleminizi alın. zira hükümet, "güncelliğini yitirdiği için" deprem araştırmalarını durdurmuş durumdaydı en son(2008 mayıs ayında açıklandı).
bir de beni derinden etkileyen başka efsane var. 3-5 teyze bir araya gelmiş deprem hakkında konuşuyorlardı;

-evliya geldi, uyandırdı. sonra bana dedi ki; kızım korkma şimdi evler sallanacak ama size bir şey olmayacak
-sonra gitti.
-camdan baktım herkesin evi sallanıyor bizimkisi sallanmıyor
-karşıya baktım ne göreyim!!! her evin tepesinde dev cinler var kara kara, evleri sallıyorlar.
(bu arada diğer kadınlar onaylıyor)
-bir de beyaz melekler var onlar da bazı evleri tutuyorlar.
burdan anladık ki, deprem halkın büyük kısmının içindeki dede korkutu ortaya çıkarabiliyor, sallantı sonucu beyin sulanması denilebilir.

valla 17 ağustosta cin görmedim, melek görmedim. basiretim mi bağlandı, gönül gözüm mü kapalı bilemiyorum ya da cidden 7 nokta 4 bize bir uyarıdır, "bak şimdi sallıyoruz istanbul depreminde yıkarız bu evi" gibisinden. bunu da söylediler çünkü.
- evliyaların kalkıp insanlar için namaz kıldığı efsanesi.

lakin bunu gözleriyle gören tanıdıklarım var. resmen deprem esnasında kalkıp namaz kılmış evliyalar. garip.
butun bunlar gercektir.

-bir hafta kadar bir sure, 17 agustos gecesine kadar her gece saat 3 te uyanmam -ki butun kutsal degerelr uzerine yemin ederim- annemin yanina gidip uyuyamadigimi soylemem. (sicaktan belki)

-deprem gecesi annemin evdeki tepsilerden birininin devrildigini duymasi ve ben zannedip beni dovmek uzere kalkmasi. o esnada depremin olmasi.

-deprem esnasinda evimizde elektriklerin olmasi. annemin cok severek aldigi dolabin kapinin onunu tikamasi.

-mutfak camindan balkona cikmak istedigimiz sirada mutfaktak camlardan birinin babamin elini kesmesi babamin 35-40 saniyede 3 defa bayilmasi ve ancak deprem bitince evden cikabilmemiz.

-sabah oldugunda eve girildiginde (beni gondermemislerdi) mutfagin her yaninin cam kiriklariyla dolu olmasi hatta bulasik makinasinin icindekilerin disari firlamis olmasi. buna ragmen hic birimizin ayaginin kesilmemesi. ( evden cikarken)

- kuzenimin olmeden once mahallede bulununan (kendisinin calistigi) fabrikanin salterlerini indirmesi ve buyuk bir yangini onlemesi. ve o fabriknin enkazinda kalmasi.

- kuzenimin enkazin hangi bolgesinde kaldiginin bulunamamasi ve dayisinin ruyasina " ben duradayim dayi gelin beni alin" demesi ve cenazenin ordan cikmasi.

- ve kuzenimin universiteyi kazandigi sene vefat etmesi.

- kocasini kaybeden bir kadinin gozlerindeki morlugun buyuklugu.

- 2 kisilik cadirda alti kisi kalmamiz ve depremden sonra gelen yagmurlarda sirilsiklam olmamiz.

daha aci gercekler:

- depremden bir hafta sonra memleketimden sakarya'dan ayrilmamiz. bambaska bir kultur oln aydin'a tasinmamiz.

- muhafazakar bir sehirden bambaska bir yerde kendimi kaybetmem.

- her iki tarafa da ait olamamam.

- arada kalmis bir birey olarak 3 senedir gitmedigim memleketimi hic ozlemiyor olmam.

- memleketime karsi kacmis olmamizdan oturu kendimi suclu hissetmem.
o zamanlar çocukken, yatmadan önce içimin rahat olmayışı, büyük bir deprem olacağının bana malum oluşu. ve bunu ısrarla aileme söylemem, ailemin de beni iplememesi. *

tatil için kastamonu'daydım. o ahşap ev, büyük bir uğultuyla, gacır gucur sesler çıkararak, beşik gibi sallamıştı. deprem esnasındaki ışığı gören insanlara şahit olmadım ama, nikola tesla'nın, doğal olarak da abd'nin geliştirdiği manyetik deprem silahı projesiyle bağlantısı olduğunu savunanlar var.
hiç unutmam, 5 gün sonra fenerbahçe - trabzonspor maçı vardı. normalde ayın 20sinde yanıma gelecek olan, izmit'te ikamet eden bir arkadaşım ısrarlarım sonucu 16 ağustos'ta yanıma gelmişti. o gece saat 2 gibi yanıma geldi. aramızda aynen şu diyalog geçti;

- ya uyuyamıyorum, içimde çok kötü bir his var.
+ sıcaktandır.
- rüyama dedem girdi, eve çağırdı beni.
+ ...
- ben bi annemi ariyim abi, yoksa içim rahat etmicek.

annesini aradı ama ulaşamadı. uzatmıyayım, arkadaşım o depremde bütün ailesini kaybetti. bir şekilde o kurtulmuştu ama olanlardan hep kendini sorumlu tuttu, orada olsaydı ya da o an yola çıksaydı ailesini kurtarabileceğini düşündüğü için kendini suçladı. geçen seneye kadar psikolojik tedavi gördü ve o günden beri maç izleyemiyor.
99'da kırklareli'nde oturuyorduk ve tam o gece ankara'ya doğru yola çıkacaktık, o gece hava gerçekten çok sıcaktı ve sadece 1-2 saat daha geç çıksaydık yola yaşamıyor olabilirim. bu da anımdır sözlük...

not: 1 ay sonra geri dönerken bütün yollar bozulmuştu. sadece 2 şerit vardı.
denizin aşırı sıcak olmasından dolayı kocaali plajını terk etmiştim daha sonra deprem oldu bu yazılanların hepsini duymuş bulunmaktayım tek enteresan olan tarafı karadenizin aşırı sıcak olmasıydı birde geceleri çok sıcaktı artık şimdi öyle değil , şöyle bir efsane daha vardırki düşündürücüdür gölcükte bir komutan bir askerin okuduğu kuran-ı kerim'i denize atmasından dolayı olduğu söylenmektedir.

edit:arabistanda lağım çukurlarında çokta kuranikerim çıkmış orada neden böyle bbir afet olmadı?

https://galeri8.uludagsoz...-kuran-cikmasi_546884.jpg
Susurluğun Dağ köyü olan Tütünlük'ten de görülen gökyüzündeki ateş topu.
depremin büyüklüğü, yaşattığı acı ve en önemlisi on binleri aşan can kaybıyla tam bir acı efsanye dönüşmesinden ötütü halkın şaşkınlık boşluk duygularıyla anlattığı doğaüstü mantık dışı olaylardır.
ilk kez yaşayanlar için kıyamet korkusu yaşatan, akıllarda kalan doğal afettir.
AZ ÖNCE ORTAYA ÇIKAN EFSANE.

17 aağustos topla 1+7=8 bu entryden önce 5 entry vardı 5x8= 40 YAPAR!
enkazdan 4 gün sonra çıkarılan bir çocuğa su ikram etmişler. çocuk:
"su ve yemek ihtiyacım yok. yaşlı bir amca bana suda yemekte verdi." demiş.
fatih sultan mehmed' i deprem esnasında yıkılmasın diye fatih camisini tuttuğu, bilecik orhangazi camisinde o gece yatsı namazına yüzlerce tanınmamış insan gelmesi vs.
deprem, meğer israil odaklı gizli güçlerin elinde bulunan haarp teknolojisiyle uyguladığı bir şeymiş.
bir de eyüp sultan camii olayı var tabi. orada bulunan bir taksici şunları söylemiş:
-taksinin içerisinde oturmuş müşteri bekliyordum. gözüm birden cami'nin duvarına ilişti. duvarları nurdan varlıklar kaplamış tutuyorlardı. mezarlıklarda yatanlar kalkmış hep beraber dua ediyorlardı.

buna inanmak gerçekten zor fakat bir kişi değil bu olaya tanık olan çok kişi olduğu söylentisi ortaya atıldı.
tabi bununla beraber eyüp sultan olayı da bir söylenti. fazlası da olabilir yalnızca söylentiden ibarette olabilir, orası bilinmez...
gölcük ve yalova askeri garnizonlarında, akşam saatlerinde başlayan alemlerin dansöz oynatmaya kadar varması; savurganlık ve alkolün tesiriyle kendilerinden geçen askerlerin, ahlaksızlık yapmaları sonucu; deprem sabahı olay yerindeki aramalarda, her yanı sular içinde kalan alanda, "maymun"a dönüşmüş olarak bulundukları efsanesi.

nihayetinde efsanede yaşananlar; bu tür ahlaksızlıkları dizginlemek ve cezalandırma mekanizmasını işleme sokmak için, islamiyet tanrısınca, kasten enkarne edilmiştir.
deprem gecesi israilli ve iz miktarda amerikalı subayların gölcükte olduğu, önce toplantı daha sonra efsane değil gerçektir. bilinenlerdir. ancak efsane olan bu subayların o gece bir takım cismi ve metafizik varlıklar tarafından ağızlarının burunlarının yerleri değiştirilinceye kadar dövüldüğüdür. inanmak-inanmamak serbest.

tabii en büyük söylenti de haarp olayıdır.
şu haarp iddiası dışında alayı yalan dolan dümendir.

depremin bir doğa olayı olduğunu öğrenemedik gitti.
(bkz: tüpraş ın patlaması)
O gece bayanın biri doğum için eşiyle beraber bir taksiyle hastahaneye gidiyorlarmış.Taksi Eyüp Şehitliği'nden geçerken doğum sancıları tutan bayan, kafasını sağa sola çevirmeye başlamış. işte tam bu sırada bayanın gözü şehitliğe ilişmiş. Bayan gördüğü manzara karşısında dona kalmış.Bütün şehitler kabirlerinden kalkmış, elleri semada dua ediyorlarmış.
ben size aynen aktarayım inanıp inanmamak sizin elinizde ben kesinlikle inanmıyorum bu arada.
(bkz: haarp)
h.a.a.r.p saldırısı bu efsanelerin başın da gelir. zaten o gece olan olayları sıraladığımız da efsaneden çok uzak olduğunu biliyoruz bu olayın.
henüz ilkokuldaydım.
hüseyin adında hafif aklı kıt - zeka özrü olan - bir arkadaşımız vardı.
bir gün tahtaya kaldırdı öğretmenimiz birşeyler sordu ve sonrasında hüseyin şöyle dedi:
ilerde 17 ağustos ta deprem olacak.

gülüp geçmiştik.

ancak ben bunu aklıma kazımıştım.

aradan 5-6 sene geçti ve 17 ağustos ta deprem oldu.

hep aklıma hüseyin gelir...

abdala malum olur derler diye iç geçiririm.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar