entry'ler (6)

bira

Teknik olarak fermente edilmiş tahıl suyudur. Üstün körü anlatmak gerekirse, topraktan aldığınız mahsülün içindeki şekeri kullanarak alkole çevirme işleminden sonra elde ettiğiniz alkollü içecektir.

Mahsülün arpa olduğunu varsayarak anlatmak gerekirse, arpanın malt haline getirilmesiyle başlar. Arpa tohumlarını suyla çimlenmeye bırakarak şeker miktarını maksimuma çıkmasıyla malt elde edilir. Arpadan filizlenen kısımlar temizlenerek şeker miktarı yüksek bir mahsül elde edersiniz.

Bu malt mayşeleme adı verilen içerisindeki şekeri su ile alma işlemine tabi tutulur. Malt tiplerine göre farklı şekillerde kademeli bir ısıtma ile mayşeleme yapılır. Bu işlem sonrasında oluşan malt özlü sıvıya şıra adı verilir.

Sıra şırayı alkollendirmeye geldi yani fermantasyona. Bu dünya tarihinin en güzide canlılarıyla yani mayalarla Yapılır. Şıramızı güzel temiz bir fermantasyon işlemi için bir kaba alırız, mayamızı doğrudan içine dökeriz. Miktar ve sıcaklık mayanın tercih ettiği şekilde olmalı elbette, ama genel olarak bu güzide canlılar 8 santigrat derecelerde müthiş çalışırlar. Kabımızın üzerine dışardan hava almayı engelleyecek içerden karbondioksit çıkışını sağlayacak bir şekilde kapatırız. Artık doğanın emin ellerindedir.

Fermantasyon bitişini artık gaz çıkışı olmayışıyla birlikte anlarız ve artık o şıra, mayanın mucizesiyle alkollü bir içeceğe dönüşmüştür. Aslında içime hazırdır fakat alışılageldik bira gibi değildir, gazsızdır.

Gazlandırma işlemi iki yöntemle oluyor. Birincisi şişede gazlandırma, diğeri doğrudan biraya karbondioksit gazı karıştırmayla oluyor. Şişede gazlandırma için biralarımızı şişeledikten sonra içerisine birer tane küp şeker atıyoruz ve kapaklıyoruz. Yaklaşık 15 gün sürede gazlanıyorlar. Diğer sistem serpantin sistemi, onu anlatmak uzun sürer. Zaten çok pahalı icatlar bizi aşıyor.

Tüm adımların sonunda 3-4 dereceye soğutulmuş, topraktan sofraya gelen, her adımında emeğinizin olduğu şişeyi açıp içmenin verdiği keyifle afiyetle içebilirsiniz.

assetto corsa competizione

Henüz eksikleri olmasına karşın piyasadaki güzel yarış simülasyonlarından birisidir. ilk assetto corsa’ya nazaran seslerde inanılmaz güzel bir gelişim var, grafiklere hiç girmiyorum tam bir görsel şölen. Yalnız oyunun multiplayer kısmı inanılmaz toxic oyunculardan oluşuyor, eğer dereceli oynamıyorsanız aniden frene basanlar, viraj çıkışı göbekten çarpanlar, düzlükte hızınızın ondan yüksek olduğunu fark edip önünüzde kalmaya çalışanlar, geç frenaj yapayım derken içinizden geçenler bir hayli fazla. Henüz online için doğru düzgün kurallar getiremediler, birbirine temas eden 2 araç hemen ceza puanı alıyor. Yalnız hocam ben dönüyordum adam arkadan çift daldı yahu diye itiraz da edemiyorsunuz. Ceza puanı alınca Oyunda puanınız da düşüyor, iyi derece yapsanız bile pitte bekleme cezası alıyorsunuz ve gerçekten kanserlik oluyor. Yapay zeka araçlar çok çok daha iyi kullanıyor, ampul gibi ideal çizgide ideal hızda gitmiyorlar. 1-2 turun sonunda stilinizi öğrenip savunmayı o şekilde yapıyorlar. Bu kadar güzel yapay zeka çoğu yarış simülasyonunda bulunmuyor.

Kariyer modu 3 farklı sürüş ile size vereceği madalyaya göre şekilleniyor, ve gerçekten uzun yarışlar oluyor. Hiç bilmediğim bir pistte yarışmaya başladım, free practice, qualifiying ve race kısmından oluşan süreç bittiğinde gerçekten pisti yemiş bitirmiştim.

Yalnız eksikler diye başlamışken topluluğu eleştirip geçmiş gibi olmayalım. Direksiyon setlerine ayar yapmak gerçekten zulüm. Doğru dönüş açısını bulmak, doğru Force feedback ayarını tutturmak Ve pedal ayarlaması yapmak gerçekten zor. Ha yapınca tadından yenmiyor orası ayrı. Şimdiye kadar oynadığım çoğu simülasyona nazaran çok daha güzel araç Ve yol geri bildirimi aldım. Hissiyatı için çok uğraşmışlar, ellerine sağlık. Hem dişli hem de kayışlı sistem direksiyonla oynadım, ikisinde de hissiyat güzeldi fakat yakın zamanda kullanmaya başladığım thrustmaster T300rs direksiyon ile çağ atlamış hissediyorum.

Edit: cümle düşüklüğünü düzelttim.

fiio

Çin menşeili orta-üst segment ses ürünleri üreten Firmadır. ilk yıllarında kullanıcı ile ortak ürünler çıkarmışlıkları vardır. Bir facebook grubu kurup biz bir müzik çalar üreteceğiz öneriniz nedir diye sorup binlerce insanın fikrini aldıktan sonra ortaya inanılmaz bir f/p ürünü çıkarmışlardır (bkz: Fiio x3).

spotify

Online müzik çalma uygulaması. Kendilerinin database’inde bulunan müziklere erişim sağlamaya olanak veren bir oluşum. ilk çıktığı zaman çok büyük bir veritabanları yoktu, fakat son yıllarda popülaritesinden dolayı sanatçılar kapısında yatar oldu. O yüzden arşivleri bayağı geniş. 56 milyon civarı müzik olduğunu okumuştum bir yerlerde, oturup tek tek saymadım.

Görece artı ve eksileri vardır, bana göre en büyük eksisi kapalı kutu oluşu. Müdahale etmek yok, ne varsa onu kullancan canım tadında bir uygulama. Bir eklenti ekleyeyim kullanayım dersen sapıtabilir. Ha bir de bunların yanında premium olsanız dahi en yüksek müzik kalitesi 320kpbs olabiliyor. Kalitesi ses sistemleri için pek tercih edilesi olmuyor maalesef. Müdahaleye kapalı olmasından dolayı aşırı stabil çalışıyor, fakat bir miktar cpu tüketiyor. Çok yavaş bilgisayarlarda cörtleyebiliyor.

Ha bir de aile olayı var ki evlere şenlik, 5 kişiye kadar aile kurup ucuz ucuz kullanabiliyorsunuz. Fakat şöyle bir durum var, üye olurken adresinizi istiyor, o adresi herkesin harfi harfine girmesi gerekiyor. Yanlışlık bilmem ne olursa almıyor aileye. 3 sene önce aile kurdunuz, adresi verdiniz bu sene değiştireyim aile adresimi derseniz olmaz diyor, lan peki adres neydi derseniz onu da söylemem diyor. Yeni birini almayı imkansız hale getiriyor. Tek kurtuluş noktası yeni üyelik yeni aile vs. Biraz lanetlik bir kurumdur bu konuda.

Alternatifleri için;
(bkz: tidal)
(bkz: Deezer)

foobar2000

ram ve cpu dostu müzik çalma programı. Açık kaynak kodlu olmadından mütevellit aşırı derecede özelleştirilebilir ve güzelleştirilebilir. Eskisi gibi arşiv yapma olayı pek kalmadığından ve online streaming olayı alıp başını yürüdüğünden dolayı unutulmaya yüz tutmuştur.

işe yarar eklentileri sayesinde piyasada ben müzik çalıyorum diyen tüm programlara hem arayüzü hem de ses kalitesiyle ciddi fark atar.

Pc başına geçilir kuru kafaya tıklanır, yılların emeği olan kayıpsız klasörü içerisine sürüklenir ve kulak banyosuna başlanır. Ha bir de her parça bittiğinde spotify’a lanet okunur.

işe yarar eklentilerden bazılarını paylaşayım;

Biography
Çalan parçanın şarkıcısının ve varsa parça ile ilgili bilgileri istediğiniz dilde göstermeye yarayan eklenti. Database’leri kendiniz seçtiğinizden bayağı bir bilgi edinebilirsiniz, ben genelde last.fm Ve wiki kullanıyorum. Engin Nurşani’nin bile biyografisine ulaşabilirsiniz, öyle geniş bir skalası var.

Lyrics
Yeni güncellemeyle biraz bozmuş olsada güzel bir database ile inanılmaz şaşırtıcı olabilen bu eklenti çalan müziğin sözlerini görmenize yarıyor. Ama öyle google’dan bakmak gibi değil, çoğu parçanın saniyesiyle birlikte kayan yazı şeklinde söylenen sözü gösteriyor. Özelleştirilebilir olmasından dolayı, şarkı sözü ve parça birbirine uymadığında next lyric diyerek uyan bir tane bulabiliyorsunuz. Konser kayıtlarına bile şarkı sözü bulabiliyor, inanılmaz.

Facets
Müzik arşivinizi programdan görebilmek için bir uygulama, fakat çalışma prensibi şu şekilde; albüm albüm ayırıp albüm kapakları vs şeklinde özelleştirdiğiniz şekilde gösteriyor. Sanatçı, albüm, yıl vs gibi değişken sıralama tiplerinde sıralayabilirsiniz. Bir güzel tarafıda eklentinin içinden istediğiniz isimle albüm kapağı fotoğrafı çektirebiliyorsunuz. isterseniz “albumart.jpg” gibi klasörün içindeki spesifik bir dosyayı kapak yapabilirsiniz, ya ben uğraşamam derseniz “*.jpg” şeklinde arattırıp olan bir resmi kullanabilirsiniz. Aşırı kolaylık.

Music Tagger
Arşivinizde bulunan parçalara tag özelliği getirebilen bir uygulama. Parçaya ve ya albüme sağ tıklayıp tag dediğinizde pırıl pırıl şekilde sanatçı, albüm adı, şarkı adı, şarkının albümdeki sırası, yılı, türü, otu Boku tüm özelliklerini ekliyor. Beğenmezseniz yine Next var. Doğrusunu Bulana kadar next. Bayağı bir database var illa doğrusunu buluyorsunuz.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar, aklıma geldikçe editleyeceğim.

flac

free lossless audio codec’in kısaltmasıdır. Adından anlaşılacağı üzere beleş kayıpsız müzik formatıdır. Fakat sıradan yöntemlerle riplenmiş flac’ler pek işinize yaramaz. Örneğin cd’den riplenmiş bir ses kaydını ancak ve ancak 16bit 44000hz olarak ripleyebilirsiniz. Bu da kullandığınız program bilgisayarınızın komponentleri ile alakalı olarak çok yüksel kpbs’ler alamazsınız. Mp3’ten her türlü kaliteli olacak diye bir kaide yok. Kimi flac’ler gerçekten çamur gibi oluyor. Ha bir de benim müzik kulağım çok iyi çok harika müzik dinlerim ama farkı anlamadım falan diyen arkadaşlara tamah etmeyiniz. Müzikal olarak müzik dinlemek ile odyofil olarak ses dinlemek arasında biraz fark var. Tabi dinleyeceğiniz ekipmanların kalitesi ile de doğrudan alakalı. Tamamen kulak terbiyesi ile ilgili bir durum. Özetle sese giriş 101 için ilk kullanılan formattır, daha kaliteli formatlar dinlemeke için;
(bkz: dsd)
(bkz: sacd)
(bkz: waw)