yeryüzünden güneş'i gözlemleyen birisinin kusurlu gözlemine uyan balçığa batan güneş:
"sonunda güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir suda batıyor gördü. orada bir millete rastladı. 'zülkarneyn! onlara azap da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin' dedik. "
http://www.kuranmeali.org...urani_kerim_mealleri.aspx

ayette belirtilen gözlem zaten zülkarneyn kişisine aittir, daha saldırmak için cımbızladığınız ayetleri kendiniz bile okumazken islama yaptığınız basit ve etkisiz saldırılarınız sizi yormaktan başka hiç bi işe yarayamaz, anca beyni ölmüş düşünmekten uzak zavallıları kandırmayı başarırsınız.

"kuranda japonlardan niye hiç bahsedilmemiş???" zihiniyetinin ürünü havada kalmış bir iddaa. Nat geodan ordan burdan öğrendiği 3 kuruşluk bilgiyle bilim adamı kesilip kuranı çürütebileceğini sanan insanlar ne kadar çabalasalar da bir çelişki bulamayacaklar. kuran insana indiği için insan bakış açısına göre konuşur tabi olarak. karadeliklerden solucan deliklerinden süpernovalardan bahsetmesini beklemek dangalaklıktan başka bi şey değildir. kuranı ansiklopedi sanan arkadaşlara duyurulur.

1400 yıl sonra, güneşin de bir yıldız olduğunun öğrenilmesinden sonra hala yine de güneşe güneş diyen fakat bu kuranda da bu şekilde yazınca eleştiren kibirli cahil ve gerizekalı insanları göstermiş safsata tespit.

Yasadigini yeterince hissetmedigi icin.

bknz: (#28041368)

Bknz: (#28041368)

Üzerinden 3 adet cok faydali cikarim yapilabilecek bir cumledir. Isterseniz sadece son paragrafi da okuyabilirsiniz.

1) Öznel bir yargidir, kuran icerigindendir, ayet cimbizlamayi kendine hobi edinmis insanlarin "allah bu derece goreceli konusmamali, bence maymun cigligi veya domuz sesi daha cirkin ve itici, simdi allaha muhalefet edip dinden mi ciktim, hatta yoksa bu muhammedin sozu mudur?" diye yersiz suphelere gark etmesi muhtemel cumledir. Muslumanlarin allahin yaklasik 950 yerinde "dusunmeye, sorgulamaya ve arastirmaya" tesvik eden ve ayni zamanda bunlari emreden kuran ayetlerini pek sallamadiklarina kanit getirir.

2) Soruldugu takdirde kuran-i kerim'i hatim etmis(!), tam anlamiyla onyargisiz bir sekilde okuyup guzelce analiz etmis(!), cok saygideger bilimadami, arastirmaci gazeteci, dunya insani bazi ateist kardeslerimizin arastirmayi falan pek de sikine takmadiklarini gosterir. Sanirsam tek yaptiklari ciglik cigliga kalmis vicdanlarini rahatlatmak icin boktan ateist forumlarinda okuyup gozu kapali kabul ettikleri ici bos argumanlarla islama acizce saldirmaya calismak bu cagdas ve super zeki %1lik kesimden olan kardeslerimizin. Tabi ki de kafalarina cesitli kanallarla empoze edilmis curuk modernizmin ve bati kaynakli sekularist palavralarin bu durumla etkisi yok abi, bak abi neymis 'allah nasil bu kadar oznel olurmus' adam celiski bulmus 14000 yillik kuranda ve ateist olmus abisi, ne kurcaliyosun.

3)Bazi tefsirlerin bazi konularda yetersiz kalabildigini, bireysel akilin cok daha onemli oldugunu kanitlar. Ornegin bu ayet hakkinda, esekler ve cinsel hayatlari konusunda uzman olan sn. rumi celal tarafindan yapilan tefsir, akil ve rasyoneliteden fersah fersah uzaktir. Bu konuda, ayet cimbizlayan ateistler tarafindan akli karistirilmis muslumanlari daha da cok dalalete surukleyebilecek bir tefsirdir.

Sadede gelirsek, bu bahsettigim ateistler cehaletlerine ragmen kismen haklilar bu konuda*, kurandaki bu cumle cok oznel ve dolayisiyla insan sozudur, fakat muhammed'in degil lokman'in sozleridir. Lokman suresinin buyuk bir kisminda lokman peygamberin ogluna verdigi ogutler anlatilir. Bu cumle de lokman peygamberin kendi fikrini icerir, allah burda bize lokman peygamberden alintilama yapar. Dolayisiyla allahin boyle bir konuda nesnelligini bozan bir durum yoktur.

Elhamdulillah.

kötü kokar.
edit: kusura bakma %25 burslu yeditepe mimarlık okuyan devrimci yoldaşım, kusura bakma ama sen değil misin bu adam minibüste yanına oturunca üfleyip püfleyip yerini değiştiren hatta buna bile götü yemeyip minibüs değiştiren, e be amıcık. ter dediğin kötü kokar neyin romantizmini yaşıyosunuz ey amınakoduğumun u.s polo poşeti içindeki semirsan ayçiçek yağları.

insanların miting yapmasını ve üstü kapalı ve yasalara uydurulmuş bir şekilde akpyi desteklemesine karşı çıktığı kişi. halbuki bu insanlar tamamiyle saf adaleti, eşitliği ve iyiliği savunuyor dimi?? siktirin gidin tek derdiniz bunu sizin yapamamış olmanız, siz çalamadığınız için sesiniz bu kadar çıkıyor, güçlü olup ezen taraf siz değilsiniz bütün yaygaranız bu yüzden amınakoduğumun samimiyetsiz çakma adalet savaşçıları.
güç size geçse bu halkın %50sinden misliyle intikamınızı alırsınız, o nefretten ve çaresizlikten bağırarak köpürttüğünüz dudak kenarlarınızdan ve öfkeden titreyen gözbebeklerinizden anlaşılmıyor mu zannediyorsunuz?

not:bayrampaşasporluyum

Eğer böyle bi durum illa ki olacaksa öldürülmesinden çok yaralanması daha makul olan eylemdir.

http://galeri7.uludagsozl...id-rockefeller_506917.jpg
yakışıklı bir abimizdir. ülkemizdeki frençayzingini koç ailesi üstlenmektedir.

moderatörlerin diğer sekmelerde başka işlerle fazlasıyla meşgul olmasından mütevellit olduğunu düşündüğüm can sıkıcı durum.

aslana kuzu olması beklenmemesi gereken müslümandır. Bu eylemden alacağı günah eylemi yaptığı zamana ve mekana göre değişir. haksız yere küfretmek düşük ve müslümanların yapmaması gereken bir harekettir, hatta haklı olsa bile öfkesine sahip olup küfürden uzak duran müslüman allah rızası için yaptığı bu erdemli davranışından dolayı allah katında ödüllendirilir.. ama kimse müslümana tokat atıp tahrif edilmiş hıristiyanlıktaki gibi öbür yanağını dönmesini beklemesin arkadaşım, müslümana tokat atacaksan tokat yemeyi göze alacaksın.

bir çok kişi arasında bir çok defa tartışılmış fakat en doğrusunun hakikati seçmeye kadir, yüce ve ferah gönüllü, aklını kullanmayı seven müminler tarafından "kolayca" seçilebileceği bir kavramdır.
https://www.youtube.com/watch?v=UPRcySFenL4
bir de şunu izleyin bakalım *

elitlerin koyduğu yasal düzenin dışında bir şekilde siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren bir yol kullanan örgüttür. devletlerin oyun hamurudur, yoğurulup istenilen şekile getirilebilir veya herhangi bir şekilde gösterilebilir. tanımı son derece esnektir, hayali bir örgütte kolayca üye, militan, elebaşı olarak gösterilip yokedilebilirsiniz.

adamın bi derdi varmış geceleri yatağının altında biri olduğunu düşünmekten uyuyamıyomuş psikoloğa gitmiş anlatmış, psikolog demiş:
"şu şu ilaçları iç geçer 1 ay sonra geçmezse tekrar gel çıkarken de sekreterime 200 tl bırak"
adam tekrar gelmiş 1 ay sonra psikolog demiş
"hipnoz yapıcaz 400 tl"
hipnoz da işe yaramamış adam kahvehaneye gitmiş dertli dertli.
arkadaşı demiş hayırdır, adam anlatmış böyle böyle. arkadaşı demiş:
"yatağın ayaklarını kes"
adam ayakları kesmiş uykusu düzelmiş.

nisa (4) - 6. ayet

yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. zengin olan, iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahid bulundurun. hesap sormak için allah yeter.

bakara (2) - 187. ayetten bir kısım

"...onlar sizin için, siz de onlar için birer elbisesiniz..."

kuranda tarafların evlenebilmeleri için, yeteri olgunluğa erişmiş olmaları şartı aranır. bu nedenle evlilik için herhangi bir yaş özellikle belirtilmez. olgunluk denen olgu, rüşt dediğimiz ve medeni kanuna göre medeni hakları kullanma ehliyetinden bile daha kapsamlıdır.

işte yukarida; yetimlerin evlenme çağindan önce mallarinin iadesi için bile olgunluk araniyorsa; bundan daha önemli bir kurum olan evlilik müessesi için de olgunluk şarttir. (nisa suresi 6. ayet)

bu nedenle; evlenecek taraflar; birbirini kollayacak, koruyacak, elbise gibi örtecek olgunlukta olmalidir.
(bakara 187.ayet)

bilindiği üzere, insanların kendilerini belli yükümlerin altına sokabilmeleri için, belli bir akıl yürütme becerisine sahip olması gerekir. işte buna rüşt, bunu yapabilecek kimseyede reşit denmektedir.

ülkelerde genellikle rüşt için kabul edilen yasal yaş 18 dir. bizde rüşt yaşını 18 kabul edelim.

bu durumda reşit olmayan, yani 18 yaşın altındaki birey kendini hukuken yüküm altına sokacak anlaşmalara taraf olamaz.

18 yaşın altındakiler anlaşma yapmışlarsa bu anlaşmalar hukuken geçersiz kabul edilir.

işte reşit olmayanların bu durumundan daha farklı olarak kuranda olgunluk dönemi esas alınır.

olgunluk, reşitliğe göre daha geniş kapsamlı olarak, anlaşma yapmanın ötesinde; anlaşmanın sonuçlarının sorumluluğunu da akıl edebilme, üstlenebilme durumudur.

dolayısıyla reşit olan bir kimse anlaşma yaparsa insan yapımı hukuk onun başka sonuçları ile ilgilenmez, anlaşmaya uymasını ve sonuçlarına katlanmasını ister.

halbuki kuran, olgunlukla; tarafların anlaşma yapmadan önce onun sonuçları içinde hazırlıklı olup olmadığını araştırır.

örneğin evlilik konusunda tarafların evlilik anlaşmasını yerine getirebilecek kabiliyette olup olmadığına bakar. tarafların evliliğin ne olduğunu bilip bilmediklerini, ailede kişiye düşen görevleri yapıp yapamayacağına, sorumluluklarını yeteri kadar yerine getirip getiremeyeceğine bakar.

kuranda evlilik, bazı aklı kıtların sandığı ve pratikte cahilce yada istismar edilerek uygulanan sadece imam nikahı ile olmaz.

islam da evlilik, islami yönetim tarafından kayıt altına alınarak, resmileştirilir ve ilan edilir.

şu anda uygulanan resmi nikahlardan tek farkla ayrılır. resmi nikahtaki işlemler islamda da olacaktır ve buna ilave olarak evlenen kadının korunması amacıyla boşanma halinde kendi ayakları üstünde durabilmesi için ayrıca mehir adı altında erkeği maddi yüküm altına sokan bir anlaşmada yapacaklardır.

bu nedenle de bırakalım 1 yaş gibi ileri sapıklık uygulamalarını, 9-10 yaşlarındaki çocukların dahi evliliğin ne olup olmadığını bilmediklerini "olgunluk" kavramı ile ölçmek mümkündür.

"olgunluk" kavramı gereği taraflar evlenmeden önce, kendilerinin bu konuda serbest isteklerinin olup olmadığına bakıldıktan sonra, evliliği, aileyi, olursa çocukların bakım, eğitim vb. sorumluluklarını üstelenebilecek olup olmadıkları incelenir.

evlilik için başvurulan kurum bunları araştırıp, kanaat getirir. ancak bu şartlarda evlilik olabilir.

kuranda insan yapımı medeni kanunlarınki gibi reşitlik kabul edilmez, her bakımdan olgunluk anlamındaki reşitlik kabul edilir.

çünkü insan yapımı kanunlarda reşitlik yukarıda anlattığım gibi daha dar kapsamlıdır. evlilik için yeterli şart değildir. kuranda evlilik için yaş da belirtilmez. çünkü coğrafik ve sosyal şartlar gereği olgunluk dönemleri bölgesel farklar gösterebilir. bu yaş belirlemenin sakıncalarını kısaca örneklemeye çalışalım.

1- örneğin evlilik yaşı için asgari 18 yaşın belirlendiğini varsayalım.

bu durumda; insanlar 18 yaşını bitirmeden evlenemeyeceklerdi. halbuki, bu olgunluğa bir iki sene önce ulaşabilenler olacaktır. bu durumda bunların evliliği geciktirilecek ve yanlış gelişmelere neden olunabilecektir. örneğin, birbirine aşık olduğunu söyleyen kişiler, kaçak evlilikler yaşayabileceklerdir. gerçekten 16-17 de olgunluğa erişmişse ve evlenmek isterlerse taraflar neden engellensenki?

günümüzde, batı ülkelerindeki cinsel birliktelik yaşının düştüğü seviyeleri söylemek bile istemiyorum.

ama, bizim ülkemiz gibi ülkelerde; ortaokul öğrencilerinin bile ilişkiye girebildikleri görülürse, bazı kimselerişn bu yaşlarda cinsel olgunluğa erdikleri kabul edilebilir.

ama evlilik için bu yeterli değildir. evlilik ve sorumluluğu konusunda da olgunluğa erişen ve ailenin geçimi için gerekli olan maddi kaynağında olması halinde bunların evlenebilmesi istisnada olsa olabilmelidir. aksi halde 18 yaşın bitimi gibi geciktirmenin nelere mal olabileceği iyi hesaplanmalıdır.

2- örneğin evlilik için 16 yaşın bitimi tespit edilmiş olsun. bu defada, insanlar bunu istismar edebilecek, 16 yaşına giren herkesin diğer şartlarına bakılmadan evlenmesine göz yumulacaktı. nasıl olsa ellerinde bu imkanı veren bir yaş belirlemesi olacaktı ve kendilerine bunu hak görebileceklerdi.

işte insan yapımı kanunlarda belirlenen yaş tespitlerinin sakıncaları bunlarken, islamın belirlediği "olgunluk kriteri" evliliği problem yaratmadan sağlayabilmektedir.

kuranda evlilik bu şekilde düzenlenir. aksi hurafeler deli saçması, sapık, yobaz isteklerinin karşılanması amaçlı yazılardır. islamdan değildir.

kuranda, küçük kızların evlenemeyeceğini, yine boşanmayı düzenleyen talak suresi 4. ayetinden de tespit edebiliriz. her ne kadar talak 4. ayeti ile boşanmadan bahsedilsede, boşanma ile ilgili hükümlerden evliliğin ipucunu da bulabilmekteyiz.

kaynak: http://www.hanifler.com/a...ive/index.php?t-2862.html

kuran ı kerim 60 senelik bi dönemde değişen güç dengelerine ve bir avuç mekkeli bedeviye göre ideolojisini, beyanlarını eğip bükecek, siyasetçi bi kitap değildir. Kafirlerin ve inkar edicilerin uzun bir ömüre sahip olduklarında bunun onlar için pek de önemli bir olay olmadığını söylüyor allah kitabında, işte o inkarcılardan bazıları ne kadar yaşarlarsa yaşasınlar kibirlerini kamçılayamayarak inkar etmeye devam edicekler ve öyle ölücekler çünkü onlar allahla zıtlaşmaktalar allah da onlarla. fakat doğru yolu bulabilmeleri için hala şansı olanlar da var tabi ki. bu ayetler bunu anlatır, sınav bu dünyadadır. ya geçersin ya da kalırsın inkarcıysan 1000 günahın veya 1001 günahın olması farketmez. bu ayetlerde herhangi bir çelişki olmadığı gibi kuranın hiç bir ayetinde de bir çelişki yoktur.

insan yapımı ve kusurlu olmaları.

kimi saldırgan islam düşmanları tarafından islam ülkesi olarak nitelendirilip o ülkelerin islam tarafından ilkelliğe ve sefalete sürüklendiğini ima edilen fakat ideal olarak islamdan uzak, allahın dinine değil rivayetler ve buhari mitolojisine biat edmekte olduklarından dolayı çamurun içinde debelenmekte olan ülkelerdir.

edit: islamdaki desteksiz rivayetlere ve uydurma hadislere en az bid'at ehli kadar inanmakta olan deistleri rahatsız ettik hay allah.