bugün

entry'ler (451)

kendini begenmeyen yazar

5 yil aradan sonra sozluge girip yazdiklarini okuyan ve tamamini silmek isteyen yazar....Sanirim yaslanmak boyle bisey

bursa nın konya dan daha çok yobaz olması

her ilin belirli ilçeleri ve belirli mahalleleri vardır-ki ,O illerde yaşayanlar ya da bir süre kalmış olanlar,bilir hangi semt daha elit,daha yobaz,daha tehlikeli, yada daha güvenilir. Başlığı açan arkadaş bu konuda otorite olmadığına göre,bir kişinin yaşadığıyla değerlendirilebilecek şeyler değil bunlar. Doğma büyüme bursalı biri olarak şunu söylüyorum bursa genele bakıldığına oldukça modern bir şehirdir, sadece her ilimizde olduğu gibi almış olduğu bir takım göçlerin üzerine bıraktığı lekeleride temizlemekle meşguldr.

türk erkeklerinin cehalet sorunu

türk erkeğine has bir özellik değildir cehalet, cehalet; tüm toplumlarda vardır ve bunun kadını erkekeği yoktur.Ayrıca dünya erkeklerinin tamamını tanıdınmı diye sorası gelir insanın.

ben evli bir erkeğim

genelde evli adamlara yavşayan kadınlara, evli erkeğin vermesi gereken ama vermediği cevaptır.

kadının erkekten daha aşağıda bir varlık olması

fiziksel güç olarak evet daha zayıf olsada, menevi güç olarak yani zeka açısından çok üstte oldukları bilimsel olarak defalarca ıspatlanmıştır. Ziraz,zeka her zaman gerekli, fiziksel güç ise; kadının zekaysıyla baş edemeyen, boş beyinli erkeklerin kullandıkları gereksiz bir güçtür.

erkeklere güvenmek

'her erkek mutlaka aldatır' sözünün büyük etkisi vardır. Ve maalesef bakıldığında da görüyoruz,dünyanın en güzel kadınları bile aldatılıyor. Erkeğin kimyasına aykırı sanırım tek eşlilik. 'Ben yapmam' diyen erkekler ise, ya ilişkinin yada eviliğinin cicim aylarını yaşayanlar. Sonuç olrak erkeğe güzevenmemek fakat güvenmediğinide belli etmemek gerekir.

korkakların uzun yaşadığı gerçeği

hani bir söz vardır ya'korkarak yaşıyorsan hayatı,yanlızca seyredersin'. işte bu korkak yaşayanlar, yani izleyici olan grup varya bunlar gerçekten uzun yaşarlar. Bunlar; kimsenin etlisine-sütlüsüne karışmaz,risk almaz, siyasi görüşünü açıklamaktan bie aciz insanlardır. Böyle olunca kim neden bulaşsın,kim niye sorgulasın,kim neden öldürsünki bunları. Yada, neden diğer insanlar gibi kalp krizi falan geçirsinlerki. Ne stres var,ne düşünce. Oturmuş bir kenardan izliyor hayatı. Hele birde zenginse deymeyin keyfine, ozaman ful organik beslenip dahada uzun yaşarlar.

kadınları ağlatan sebepler

bir kadına değersiz muamelesi yaparsanız, o kadın önce çok ağlar,sonrada tehlike saçar.

sözlük yazarlarının itirafları

hala iş yok sözlük ve kendimi kuytusuna çekilmiş hamam böceği gibi hissediyorum. Kendime bir deprosyon odası takdim ettim, orda yaşıyorum. Yatağımın içinde laptop-dorıtos,kola,sigara,ayna,tarak ve bütün bunların ortasına oturmuş ben. Yaklaşık 2 haftadır değişmeyen resim. Arada dorıtos kırıntılarını temizlemek tek yaptığım aktivite. Sürekli uyumaktan eroinmanlar gibi morarmış ve şişmiş gözlerim.
Bugün biraz kendime geleyim diye, üst kattaki komşuyu çağırdım, 1 aylık bebeğinide almış kucağına gelmiş.Normalde hiç sevmem bu kadını, çok konuştuğu için. ama bu kez; biri sürekli konuşsun, ben onu izlerken kendimden uzaklaşayım istedim. Ama dahada çok kendime yaklaştırdı kadın beni, deprosyon odamı özledim iki dakika geçmeden,gitsede odama çekilsem dedim.
Yanlızlığımın bana daha fazla şey kattığını bir kez daha anladım. Deprosyon odam bana bilmemkimin,bilmemkimle neler yaptığını anlatmadı ama bana çok saygı duydu be sözlük. Dinlemeyi bilmeyen bir kadından daha iyi benim odam. Duvarlarına bakıp,düşündüğüm şeyler için beni eleştirmiyor, kendi kendime konuştuklarımı kimseye anlatamıyor,bilmemekimle-bilmemkimin karısından,oğlundan,kızından bahsetmiyor. Benim odam, başkalarının hayatlarıyla değil sadece benimle ilgileniyor sözlük. Bunlar zaten insan olanların başarabilecekleri şeyler değil dımı sözlük? Her insan kendisi için bu oda kadar özel bir dost ister, ama kendisi bile bu oda kadar özel olamaz aslında.

şimdiki liseliler vs eski liseliler

Eskiden liseli kızlara bakınca, genç bir masumuyet görünürdü, şimdi boyalı saçlar, kısacık etekler,boyaya bulanmış suratlar ile liseye gittiklerini anlamak bile çok zor. Hepsi konken oynamaya giden kart kadınlara benziyor.

kızların bebeği olan dul erkeklere olan ilgisi

aslında burda bilinç altının tamamen kurcalanması gerekir . Kadın orda tecrübeye falan kapılmaz,orda bile kadının bilinç altındaki egoları devreye girer. Tercih edilen olduklarını, yada 1. kadının kendilerini gördüklerinde'bak sen anlaşamamışsın ama ben anlaşıyorum gibi'düşünmelerinden zevk almaları. Hatta erkeği tavlarken bile, sen eşinden ayrılmışsın gelde kadınlık gör şeklinde, bilinç altında manyakça hesapları vardır. Kadın egosu ve bilinç altı gerçekten hep bir yarış halindedir ve sürekli birilerine gelde beni yaşa deme derdindedir. Adamın çocuğuyla ilgilenirken bile adamın kafasında şu cümleleri kurduğunu bilir' vay be anası bile böyle ilgilenmedi' gibi. yoksa ne diye ilgilensin elin bebesiyle. Bu gerçekten çok uzun bir mevzudur zira evli erkeklerle beraber olan bir çok kadında aslında aşkı yaşamanın değil,tercih edilen olmanın keyfini yaşarlar.

uludağ sözlük gece tayfası

gece ergenlerin uyumasıyla beraber, sol framedeki saçma başlıkların azalışını izleyerek mutlu olan tayfadır.

yazarların sevgilileri hakkında şu an düşündükleri

rüyanda serra yılmazla sevişmen dileğiyle, hatta arka fonda ajadarın şarkısı çalarken sevişmen dileğiyle.
ergen başlığına bile entry girdim ya bu sinirle.

zor insan

eğer kendi kendini zor ilan etmiş bir salaktan bahsetmiyorsak, zor insan; aslında içten içe hayran olduğumuz insandır. Bilgisine,zekasına erişemediğimizi,anlaşamadığımızı hissetmişken bile hala anlaşmaya çalıştığımız ve faydalanmaya çalıştığmız ,insandır.
Bide tabi 'ben zor adamım ulen ,beni kimse çözemez' deyip, kendi kendine takke giydirmiş tipler vardırki onları anlamak gerçekten zordur.

güçlü olmak

insan kendi güçlü olduğunu bilmeli ama bunu kimseyi hissettirmemelidir. ezik ve mağduru oynayan insan hep daha çok el üstünde tutulur ve kırılmamaya çalışılır. Güçlü olduğunuz fark edildiğinde, herşeyi kaldırabileceğiniz düşünülür, kötü haberleri bile ilk siz alırsını 'aman o güçlüdür ' derler. Yada sıkıntılı anlarda hekes sizden bişey bekler' aman o bizi kurtarır derler'. Hatta ayrılan çiftler bie bir diğerinin gücüne inanarak 'aman o güçlüdür çabuk toplar' derler. Güçlü olmak söylendiğinde böyle karizma havası var ama güçlü olmak bir sürü kazığıda kıçınıza herkesten önce skmayı gerektirir.Yani güçlüysen seyirci değil,oyuncu oluyorsun. Ve hiç bir zaman seyirciler kadar çok eğlenmiyorsun.

hesap ödeyince sinir krizi geçiren erkek

ilk buluşma için geçerli olmamak kaydıyla hayat müşterektir. ve eşitlik ,eşitlik diye yırtınan hemcinslerim özellikle sevdiği adamı düşünmek zorundadır. Adam sinir krizi geçiriyorsa kadının anlayışsızlığındandır. Düşünen bir kadın, sevgilisine hesap nekadar gelmiş aşkım diye sorar ve hesaba katkıda bulunur. Hal böyle olunca dam sinir krizi geçirmez,sizin anlayışınızla gurur duyar.

ilk buluşma

Eskiden mahalle bakkaları aşıklar için iyi bir aracıydı. Bilmemkim sana telefonunu bıraktı falan gibi muhabbetler dönerdi. Birde köşe başında dikilen mahallenin delikanlıları diye tabir edilen tipler vardı(sanki asli görevleri orda dikilmekmiş gibi, orda öylece dururlardı)E tabi boşuna dikilmezlerdi orda; gelen geçen kızları süzmek, kızın haberi olmadan kızı sahiplenmek gibi saçma girişimleride vardı bu tiplerin.
Neyse bu delikanlı tabir edilen tiplerden biri birgün, bakkala telefon numarasını bırakmış ve aramamı istediğini söylemiş. Ben kendisini hiç tanımıyorum. Ben okula gidip gelirken,haberim olmadan birde sevgilim varmış, öyleki herkes yusuf ve beni çoktan bir çift olarak kabul etmiş,sadece ben sevgilim olduğundan biraz geç haberdar oldum. Neyse biraz araştırdım soruşturdum, o çocuk mahallenin en yakışıklısı falan demelerininde gazı ve ozamanki cahilliğimle ben bu insan yavrusuyla buluştum.Bu arada ben 17 oda 24 yaşında.
Bilenler bilir, Bursada Çırağan restorant diye bir yerde buluştuk. Baktım adam çok yakışıklı,hatta,içimden nasıl fark etmemişimki ben bunu demiştim. Neyse yedik-içtik ama biyerde bir sorun var. Adam ne yese dudağının kenarında hepsinden bir parça birikiyor ve o farkında bile değil, mayonez-ketap herşey üst üste öylece orda duruyor. Dayanamadım peçete uzattım, dudağını sil dedim. Bu salak peçeteyi kullanmadan yalap-şalap diliyle temizledi dudaklarını(aklınca seksi olduğunu düşünüyordu belkide).Sonra kolasından yudumluyor hayvan gibi gurg-gurg sesler geliyor. Tam içimden diyordumki 'ben takıcak yer arıyorum heralde ya'işte o sırada olan oldu, kürdanı ağzına soktu ve kazı çalışması yapar gibi açık açık dişini karıştırmaya başladı. Her hareketi hayvanca,hor, sanki kahvehanedymiş gibi yüksek sesle konuşmalar, ne kadar pislik ararsan var adamda. Sadece filmlerde olur dediğimiz tiplerden yani.
Asıl olayıda hesabı öderdken yaşadık. Hesap malum bir hayli yüklü, bana demezmi 'ee yer seçimini sen yaptığına göre hesabada ortaksın'...olay bitmiştir kardeşim dedim. Hesabın tamamını ödedim. Hesabı öderkende bu adamın bu tipe rağmen, neden bir baltaya sap olamadığına ve köşe başında dikilmeyi hak edişine kanaat getirmekle meşgul oldum.
Susmadım. Bende artık bir hayvana dönüşmüştüm, ve onu benzetecektim. Aynen şu cümleleri kurdum
-Delikanlılık öyle köşe başında karı kız dikizlemekle olmuyo,arada aç bişeyler izle, bi-kaç kitap oku,görgü kurallarını falan öğren. Cebindeki paran sınırlıysa, öküz gibi yiyip içme yada ona göre davran. kendinin farkındamısın sen he, neyine güveniyorsun,sadece tiple olmuyor arkadaş dedim.
Bu şimdilerde düşünüp güldüğüm, ancak ozamanlar beni gerçekten üzmüş bir durumdu. Ve birde bu şahıs kene gibi yapışmış 1 yıl boyunca peşimi bırakmamıştı.
ilk buluşacaklara tavsiyem; karşındaki insanın, senin hayatındaki 1 saati hak edip etmediğinden iyi emin ol ve ona göre davran. Zira zaman değerli ve bazı saçma insanlar bunu hiç haketmiyor.Buluşmadan önce muhakkak telefonda uzun konuşmalar yapın, az-çok kişi ele verir kendini.

sözlükteki otuz yaş üstü yazarlar

30 yaşında biri olarak;kanımca bir ergen tarafından açılmış başlıktır. kendinden büyükleri tespit etmek ve kime özelden mesaj atmaması gerektiğini anlama çabasındadır.

30 yaş

artık nasihat alma değil, nasihat verme zamanları başlamıştır.

sözlük yazarlarının itirafları

evet sözlük bu aralar işsiz olduğum için bol bol itiraf ediyorum. işsizim ve geçen gün bahsettiğim tazminatımı yedim,bitirdim. Ancak bu arada yaptığım iş görüşmelerinin sayısı arttıkça ve olumlu bir sonuç alamadıkçada çıldırmak üzereyim.
Dün çok istediğim bir yerde personel açığı olduğunu öğrendim,Birkaç eşe,dosta telefon açtım,fikir aldım. Hepsi bana dediki 'orası torpil olmadan almaz'. Yani o firmanın ve benim ortak tanıdığımız şahıs torpil oluyor.Çok garip dimi? Bazı insanların böyle sıfatları var. Neymiş efendim o adam orayı tanıyormuş, tesadüfen senınlede taşınıyor ve sanki çok önemli bir şahsiyetmiş gibi benim torpilim oluyor. Sanki çok önemli. Lan salak, sen bir halt olduğun için benim torpilim olmuş olmuyorsun, O insanların, seni ve beni ortak tanımasından dolayı sana bir bokmuşsun gibi o sıfatı ben kazandırıyorum. Yani sen, 'ben onu işe aldırdım' diyerek kendini bir halt sanmamalısın. Aksine ben sana torpilim olabilme şansını verdiğim için karşımda eğilmelisin,benim sayemde kendini değerli ve sözü geçen biri hissettin çünkü.
Görüldüğü üzere sözlük ben birinden bişey rica ettim ve oda kendini bir bok sandı. O öyle zannedince bende 'işe ihtiyacım var ve senin bütün triplerine katlanıcam moduna giremedim' ve kısacası çeneme hakim olamadım yine.Biliyosun geçen günde çeneme hakim olamayıp güzel bir iş fırsatını kaçırmıştım. Şimdi benmiyim illa yalakalık yapıp,dürüst olmayarak iş sahibi olması gereken. Bütün dünya patronları ; torpil,eş-dost-tanıdık ibi kavramları hiç önemsemeden sadece bilgisi ve tecrübesine dayanarak ihtiyaç duyduğu insanları işe alsa fenamı olurdu?.