bugün

entry'ler (117)

fatma zehra toçoğlu

sakarya büyükşehir belediye başkanı zeki toçoğlu'nun kızı...
tabi bununla da yetinmeyip sakarya üniversitesi'nde araştırma görevlisi...
gelelim işin civcivli kısmına...
bu hanım kız! erciyes üniversitesi ingiliz dili ve edebiyatı lisans mezunu olmasına rağmen yds'den sadece ve sadece 65 alabilme başarısını gösterebilmiştir. şimdi elbette yds yabancı dil kullanma becesini, bilgisini ölçemiyor gibi karşı argümanlar üretebilirsiniz amma velakin toefl veya ielts gibi dünyaca geçerliği kabul edilen sınavlardan birinin skoru da cv'ye eklenip bu tezler geçersiz kılınırdı...
neyse gelelim diğer konuya bu hanım kız!ın tabi başarılı olması için çok çok çok bir şeyler yapmasına da gerek yok takdir edersiniz ki çünkü biricik babişkolatası sakarya'nın koskocaman büyükşehir belediye başkanı, gözlerinden ateş, nefesinden fırtına...
böyle olunca da 2014 yılında sakarya'nın biricik üniversitesinin ortadoğu çalışmaları anabilimdalına alınacak 2 araştırma görevlisi için yazılı sınava çağrılan 20 kişiden 14. olarak hak kazanan bu hanım kız! elbette yazılı sınav sonucu 1. olup bileğinin hakkı!, alınteriyle kadroyu alabiliyor... geride kalan ve hayalini bu kadroyla süsleyen yüksek ales, yds puanlı ve not ortalamalı gençler de hakettikleri! ve sakarya'da hüküm süren toçoğlu hanedanının uygun gördüğü gibi avuçlarını yalayarak yıkılan hayallerine bakıp iç çekiyorlar...
fatma zehra toçoğlu adlı hanım kız!a da aldığı maaşlar, ünvanlar, başarılar! da anasının ak sütü, babasının mirası, bileğinin hakkı, alnının teri gibi helal oluyordur!!!...

htc

htc türkiye teknik destek olarak rezaletten öte bir anlayışa sahip firmadır...
şöyle ki pazar günü nedeni belirsiz şekilde 8 aylık, daha taksidi bitmemiş htc evo 3d telefonum bozulur. bunun üzerine internette küçük çaplı bir araştırma ile hangi şekilde telefonun garantiye yollanacağını bulurum ve bunu teyitli bir şekilde yaparım ertesi gün yani pazartesi prosedüre harfiyen uyarak telefonu kendi anlaşmalı kargo firmaları ile teknik destek ofislerine gönderirim ve kargo şirketinin internet sitesinden telefonun salı sabah 10:34'te teknik destek ofisleri olan teleservice teslim alındığını öğrenip çarşamba öğleden sonraya dek sessiz sedasız beklerim ancak herhangi bir geri dönüş olmayınca teleservice firması internet sitesinden "cihazımın durumu" linkine cihazın imei numarası ile giriş yaparak cihazın kaydının halen oluşturulmamış olduğunu görürüm, bunun üzerine teleservice firmasını telefonla defalarca arayıp herhangi bir şekilde herhangi bir kişiye ulaşamayınca durumu htc türkiye internet sitesinde çevrimiçi destek bölümünde ulaş vural adlı elemana aktarırım, kendisi durumu teyit eder ve "3 iş günü içinde cihazın kayıt altına alınması ve cihazın durumuyla ilgili bilgi verilmesi gerektiğini ayrıca perşembe mesai bitimine kadar cihaz kayda alınmazsa soruşturma başlatacağını" söyler...
yani cihazın kaydını günlerdir giremeyen bir ofis durumunu ne kadar zamanda çözer bilemiyorum, soruşturma falan filan umurumda da değil ben ilk etapta cihazın durumunu sonrasında da cihazımın tekrar bana gönderilmesini istiyorum. bunun üzerine bugün 3 iş günü mesai falan filan biter ve cihazın kaydı hala yok yine çevrimiçi destekten ulaş vural'a bağlandım ve selam sabahsız direkt "ne oldu?" diye sordum beni "customer relations manager" doğan'a bağladı, sonra doğan telefonumu istedi, beni aradı falan dedim ki "telefonum olmadığı için bu kadar sizi rahatsız ediyorum" lafı soktuktan sonra aramasına izin verdim, aradı er2rule bey er2rule bey bir şeyler anlatıyor, ben yetkiliyim şudur budur bir şeylere söz veriyor, nedir dedim yani "bana şu gün şu saate kadar cihazın durumu ve ne kadar sürede tamir olacağı gibi basit bir bilgiyi verebiliyor musun, o kadar yetkiliysen?" cevab veremedi bir şeyler eveledi geveledi, sonrasında yarına attılar, yarın (cuma) cihazı kayda geçireceklermiş! ama ne kadar sürede tamir olacağı bilgisi cihazın detaylı incelemesinden sonramış, mış da mış, mış da mış... bu kadar basiretsiz ve beceriksiz bir organizasyona sahip bir firma inanılacak gibi değil, teknik servis görevi verdiği bir firmaya söz geçirip bir telefonlarını kayda aldıramadılar 4 gündür...

egemen korkmaz

2011-2012 sportoto süper lig normal sezonda (yani 34 maçta) 39 gol yiyen Beşiktaş'ın Sivok'la beraber stoper mevkisinde görev yapmış personeliydi... bu elemanın daha birkaç ay öncesinden bir yerleri ayrı oynamaya başladı... bir de yeni yönetimden dem vurduk "herhalde fiyatını düşürmeye çalışıyorlar ondan böyle ayrılık haberleri çıkıyor diye", sonra yönetim bu personelin fiyatını sabit tuttu biz de stoper mevkiinin en azından transferde gündemde yer tutacağını düşünmüyorduk ki bu eleman fiyatını Euro2012 de oynamamasına rağmen kafasına göre artırmış ve yönetimin karşısına da geçmiş alacaklar kozuyla fb den de aldığı teklifin gazıyla çıkmış... daha önce tümer ve bilimum personele yapılan yapılmış ve hemen saliverilmiş... ayrıca Euro2012 ve birçok üst düzey maçta egemenden kat be kat fazla forma giymiş, çok daha profesyonel ve yetenekli Sivok'un takımda kalmasına da vesile olmuş...

nikola tesla

öğrencisi olup ''happy birthday, professor'' demeyi çok isterdim, yarınki dersinde...
benim için yaşamı en büyük mucit ve bilimadanlarından biridir...
ulan edison yaktın adamı...
aslında çok daha fazla öğrencisi olmayı istediğim kişi var ama onların yeri burası değil...
mesela üniversitede 2-3 dersime girse yeterdi... 3' er krediden 9 kredi allah bereket versin daha ne isterim bir de referans mektubu yazardı hayırlı işler... *

avret mahaline vicks sürüp klima karşısına geçmek

biz buna bilimde evaporatif soğutma diyoruz mna koyim...
pratikte mükemmel bi' uygulama, düşüneni kutlar, öncelikle acilen patent almasını daha sonra da üretime geçmesini tavsiye ederim...

2pac

rap' in efsanesi...
rap tayfasından herkesin tupac' la ilgili bir efsane hikayesi vardır...
yok tupac' ı rüyamda gördüm bana cleveland dediler falan...

ayşe arman türkiye nin en seksi bayanıdır

bi' ahmet mete ışıkara vardı türkiye' nin en seksi erkeği n' oldu ona?
tam uyarlar marjinal fikirli bağyanımızla, gün görmüş deprem dedemiz...

hangi sözlükte isyan çıktığı sorunsalı

bunların hiçbiri isyan değildir zira nisyandır bunlar nisyan...
siz isyan görmemişsiniz...
isyan görmemiş bir neslin torunları olacak torunlarınız bunu hiç bi' şekilde açıklayamazsınız torunlarınıza uyandırayım...
hemen adam gibi bi' isyan çıkarın, gidip alıyosanız ekşi' yi alın yiyosa, işte o zaman isyan derim...

fatih altaylı

çok popülist, çıkarcı olsa da değilim diyen bir yalancı hem de insanların gözlerininin içine baka baka enayi yerine koya koya, hep iyi yönlerim var benim ve çalıştığım grup hep dürüst diyen arabalara meraklı köşe yazarı, habertürk gazetesi genel yayın yönetmeni, teke tek sunucusu ve öyle görünmese de ciner grubu medya başkanı falan filan...
neyse bunlar zaten bilinen özellikleri ve abuklukları...
asıl değinmek istediğim konu süper hatta süper ötesi bir zırva yapmasıdır ki enerjinin korunumu kanununu falan çürüten büyük olduğunu zanneden zat...
nasıl yaptı peki bu zırvayı?
teke tek programında gazetesinin bilmem kaç kupona verecek olduğu manyetik etki altında dönen dünyayı kendi programı teke tek' e uyarlamış ve murat bardakçı ve başka bir kişiyle daha kendi kendilerine tanırken çocuk gibi abuk laflar ediyorlar ve bu lafların en okkalısı ise '' sürtünmeyi falan yok ediyoruz yahu sürtünme sıfır...'' dedi daha cümle tam bitmeden bastım küfürü... salak salak hareketler üflemeler, araya kağıt koymalar falan bi' görsen yani...
bi' de gerçekten bilimden haberi yok ''bunu bir çevirdiniz mi 2-3 saat dönüyor'' dedi... ulan dedim vay be ne adamlar ne konumlara gelmişler...
be adam sürtünme sıfır olursa sen o küreyi bi' döndürürsen sonsuza kadar döner 2-3 saat değil yüzde yüz verim üreten bi' bok da yok...

ayrıca kesinlikle ve kesinlikle ertuğrul özkök' ü hiç sevmez ama en büyük idolü ve özentisidir...

laf ebeleri

benzer programlar olan ''mahşer-i cümbüş ve çok güzel hareketler bunlar'' a oranla çok çok çok daha kaliteli olan program...
ayrıca beni gerçekten baya baya güldürüyorlar...
he ama bazen vasat oyunlar da sergilemiş oluyorlar kendilerine göre ama bu vasat program bile diğerlerine fark atar...
ki zaten (bkz: çok güzel hareketler programlar) gibi daha önce yazılmış bir metin olmaması daha samimi ve özgün olmasına, (bkz: mahşer-i cümbüş) gibi şive komedileri gibi basit, üçüncü sınıf insanların güldükleri şeylere sığınmadıkları için daha kaliteliler...
daha ne olsun canlarım adamlar bir o kadar da sevimli ve ayrıca türkiye' nin en kaliteli kadınlarından biri olan (bkz: şebnem dönmez) de programın ayrı bir rengi ve ne kadar kaliteli olduğunu gösteriyor...

mustafa denizli futbolun filozofudur

oyun şeması, taktik, oyuncu değiştirme, kadro kurma, takımı maçlara, sezona ilerleyen maçlara hazırlama gibi konularda bir profesör edasıyla kendinden emin ve güleryüzlü tavrıyla yaptığı işle güven vermesi hasebiyle böyle bir görünüm uyandırmıştır...
gereksiz mesleki narsist triplere girmez, yenildiğinde ağırbaşlılıkla karşılar ve bunu en kısa yoldan üzerinden atmak için konuyu kimseyi incitmeden başka yönlere çekebilirse bir kişi yaptığı işin ustası ve hatta filozofu düşün adamı olur gözümde...
sanki fm oynar gibi takım kurmasına hastayım ayrıca...

lugano semih emre çirkef triosu

bazı maçta ayrı ayrı sahneledikleri oyunu artık her maçta ve hep birlikte sahnelemekten çekinmeyen türkiyenin çirkef üstadları...
ya nasıl oluyorda insanlar, fenerbahçeli insanlar da dahil, tahammül ediyorlar bu kadar samimiyetsiz insanlara, bu kadar ruhsuz insanlara aklım almıyor...
bence takımlar arasındaki zıtlaşmalar ve kötülükler hep bu tip oyuncular yüzünden giderek daha da ayyuka çıkıyor...
üç büyükler bu tip oyuncuları tasfiye etse çok daha düzgün, kaliteli ve seviyeli bir futbol ligimiz olur düşüncesindeyim...
yahu başkanlar bile çok büyük bir yol almışken bu tip futbolcuların takımlardan uzaklaştırılması çok mu zor?

range rover

suv' dan, jeep' ten öte rakipleriyle de kıyaslandığında adeta bir tanktır, tank...
böyle yüce bir görüntü bravo!!! içinde oturan kişiler yeni iett otobüslerinde oturanlardan daha yüksekteler öyle bir çelişki anasını...

medeniyet göstergesi olarak tabakta yemek bırakmak

daha çok zenginlik ve muhtaç olmadığını gösterme amacıyla yapılan tutumdur...
medeniyet zengnlik midir? o da ayrı bir tartışma konusu tabi...
ayrıca afrika' daki açlıktan ölen insanları da düşünmeden edemiyor insan...
he ama dersen ki onları düşündüğüm için boğazımdan geçmiyor vay be derim sadece ve kendimi derin düşüncelerde bulurum...

cehennemdeki isitma sistemi

sonsuz enerji kaynağına sahip ısıtma hatta direkt yakma sistemidir...
(bkz: ölüp ölüp dirilmek)

patrona kufretmek

patrona halil' se çok uygun düşer hatta cuk oturur...

lisede ülkücü olmak

(bkz: özentilik) olsa gerek...

doğan medya grubu

bu grubu aynen coca-cola, mc donald' s, doritos, nestle, marlboro vs. ye benzetiyorum...
hem en çok izlenen onlar hem de en çok nefret edilen nasıl iş bu milleti anlamak güç yani...
iki grubun elemanlarının da pislikleri pek göz önünde olmadığından olsa gerek bu durum böyle diye düşünüyorum... mesela coca-cola kadar mehmet ali birand' ın da pis ilişkileri, beyazıt öztürk' ün mc donald' s kadar samimiyetsizliği, uğur dündar' ın nestle kadar güzel görünüp aslında o kadar da masum olmaması, okan bayülgen' in marlboro kadar kaliteli ama bir o kadar da zararlı olması, seda sayan' ın doritos kadar kalitesiz olması bu grupların hiç mi hiç rağbet görmemesi gerekir... değil mi?

görelilik kuramı

yamulmuyorsam geçenlerde bir türk bilimadamı tarafından magnetik alan hareketini incelemesi vs. yapması sonucu ışık hızından çok daha büyük değerlere ulaşıabildiğini ortaya koymasıyla adeta yerle bir olan hatta acımasızca eleştirirsek g.t olan kuramdır...

ahmet çakar

''olayım, yoruluyorum'' gibi sonu yuvarlak seslilerle biten heceye sahip eyleri adeta memleketli edasıyla ''oluyum, yoruluyum'' şeklinde söyleyen ve bence bilerek yapan, fırlama ötesi süpersonik kişi...