bugün

the maltese falcon

humphrey bogart'ın başrolünde oynadığı, senaristi ve yönetmen john huston olan film noir şaheseri. kimi sinema otoritelerine göre film noir türünün en iyi örneği.

filmde humphrey abimiz tüm karizması ve muhteşem sigara içişiyle özel dedektif sam spade rolündedir. sonrası hava bozucu içerir ona göre...

--spoiler--
film, spade ve ortağının hafiften gizemli, masum görünüşlü, ürkek ve titrek ama etkileyici bir kadın tarafından kaybolan kız kardeşinin akıbetini öğrenmek amacıyla kiralanmasıyla başlar. aynı gece spade'in ortağı cinayete kurban gider. sam abimizin tepesi atar ve işin içinde iş olduğunu, mâsum fettanımızın aslında usta bir yalancı olduğunu anlar. sam abi artık bu davayı açıklığa kavuşturmadan durmayacaktır. meseleyi kurcaladıkça işin içine bir define avcısı, saplantılı bir koleksiyoncu, polisler ve de hep efsane olarak anlatılan altından yapılma bir şahin heykeli de dâhil olur. olaylar gelişir ama öyle bir sarmalın içinde gelişir ki vay anasını dersiniz.
--spoiler--

"arkadaş benim hayatım sinema!" diyen kişinin mutlaka izlemesi gereken filmlerden biridir malta şahini. oyunculuk, senaryo ve özellikle yönetim açısından aşılması güç bir çıtadır. humphrey bogart büyük karizmadır, candır, dayıdır. hele şu repliği söylerkenki tavrı hayran bırakır: "you're good, you're very good..."

neyse işte izleyin olum bu filmleri. eski diye burun kıvırmayın.