bugün

spider man 3

not: başı yukarıda bi' yerlerde.

--- spoiler ---

veee...

venom/eddie brock

her ne kadar internet'te süregelen "topher grace olmamış." tartışmalarına katılmasam da venom denilen arkadaşın harcandığı düşüncesine deliler gibi katılıyorum. nispeten küçükkene çizgi filmde gördüğümde bile ilginç bir adrenalin ve çekişme hissiyatı yaratan bu simbiyotik elemanın 'on dakikalık konuk oyuncu' kontenjanından sayılması çok pis ibneliktir efendim, başka da bir şey değil. "aksiyon babaaa, aksiyooon!" falan değil derdim. söz konusu film bir michael bay filmi olsaydı, eyvallah. ama sen sam raimi'sin be abi! sen spider-man 2'de doc ock'un içler acısı halini bizlere verebilmiş bir adamsın (bu vesileyle alfred molina'nın da ellerinden bir kez daha öpüyorum). eline şahane bir fırsat geçmiş, kullansana! peter parker'ın içine venom kaçıyo lan! bundan âlâ dramatik yapı mı olur?! kilise pervazı sekansından başka ne verdin bize? ki o da pirelli takvimi pozundan farksızdı hani! kendisinin kazandığı gücü bile ölçülü kullanmaya gayret eden bir kahraman var elinde. suyunu çıkarana kadar yaratsana şu çelişkiyi! ama yok! illa finale sakla sen!

le finale

fantastic four adaptasyonu gibi olduğunu bana hissettirdiği için, sırf bu düşünceyi beynime zerk ettiği için emeği geçen herkese ayrı ayrı küfrediyorum.

üçüncü sınıf, bol kahramanlı aksiyon filmlerinin finalini alıp cgi'a bandırsalar çok daha iyi bir sonuç alınabilirdi kanımca. ne mary jane için telaşlandım, ne harry çıkagelince sevindim, ne pete flint'i affedince gözlerim doldu...

hele araya televizyon spikerlerini sıkıştırıp "dualarımız onunla!", "bu spider-man'in sonu olabilir." gibi yapay göz yaşı çabalarını görünce "gebersin it!" demekten alamadım kendimi.

bi' de şu var: hadi anladık, spider-man amerika kökenli bir süper kahraman. kostümü amerikan bayrağı, ezik amerikalı insanlara umut kaynağı, falan feşmekan... hadi ilk film 11 eylül sonrasıydı, spidey de filmi bayrağa yapışarak bitirdi, bizlere umut aşıladı falan... bak hepsini geçiyorum, hepsi normal (biz de en son yandım ali vardı, güncellendi pars oldu, mesaj bile verdi). yarattığınız kahramanı sonuna kadar kullanın. ama bu filmdeki bayrak neydi be abi? yıllardır anlamadığım şey şudur: ('amerikalılar salak' diye benim götümden de beter kaynaklı, salak bir önerme var ya... onunla alakası yok bunun.) bu devirde, bu filmdeki o eşşek gözü kadar bayrağı görüp salondan *"ben ırak'a gidiyorum, tutmayın beni!" diye çıkan biri var mıdır? bunun farkında değil mi yapımcılar? neyse... peter parker gibin idealistik düşündüm, gerildim ağ misali*.

efendim, eklemelerle birlikte toparlarsak;

peter parker'ın karanlık tarafa geçişinin, emo kid formatında yansıtılmasına anlam veremediğim halde, beni çok eğlendirdiği (herkes ateş püskürüyo da, ben dans sahnesini çok sevdim, çok eğlendim),

üçlemenin en büyük klişesi olan "abi, bruce campell kırdı geçirdi beni ya!"nın tekrar geçerlik kazandığı (harbiden kırdı geçirdi),

venom'un yok olduğu sahnenin bilgisayar oyunlarındaki bossları öldürmeye benzediği,

j. k. simmons*'ın sahne çaldığı,

doc ock'un mumla arandığı,

"lizard ne zaman gelecek?" diye sorduran (üç filmdir adamı görüyoruz, delirecem artık, hadi!),

hollywood'un başına ne geliyorsa "bigger, better" hareketinden geldiğini bir kez daha anladığımız (her bigger better olmuyo anam),

--- spoiler ---

beklentilerimizin çoğunu* boşa çıkarmış, ama yine de kimi sözlerini*** tutmuş bir filmdir kendisi.

izleyin, küfredin, unutun.

sonra da -yine- bekleyin.

(bkz: spider-man 4)