bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

pot kırmaya alıştım farklı olduğumuza alışamaman kadar. haklısın diyorum bazen empati yapabilecek hali kendimde bulduğumda. bende anlamazdım, karşımda ne halt ediliyorsa olsun beklemezdim yani ilgilenildiğini benimle. iki saf tek ipe fazla, artık anlasam mı ki fazla uzatmadan? ya da boşver "merhaba" lar dahi çocuklaştırırken beni güzel tabloyu bozmayayım, hayal olgusuna kanmaya devam edeyim. boşluk bu belki, kestiremiyorum konuyu sen ilan ettiğimden beri. avunmak kolay geliyor bazen. bazense kaçmak. şu son tesadüfte elime yüzüme bulaştırdığım gibi. kaçamıyorum tam anlamıyla da. eli ayağı birbirine dolanmış mertebesini de aştım gördüğün gibi. sahi gördüğünü de mi anlamazsın sen? nedir bu heyecan, böyle miydi bu insan diye aklından sorular uçuşmaz mı hiç? merak ediyorum sürekli hakkında kısmının bilinmeyenlerini. göremiyorsun ama dedektifçilik oynatıyorum sana şu yaşından sonra. biraz arkana baksan farkedip suçunu soracaksın belki. sence suçunu sana açıklayabilir miyim? tanımıyorum ben yüzüne fısıldayabileceği kelimeleri olan insanı. en azından odamdaki aynada yok öyle biri. mazoşizmin doruklarına yolcumuz kalmasın. iyisi ben yetişeyim aracıma. ara sıra uğraştıracağım seni eften püften sebeplerle. sebeplerimi sorgulama ne olursa olsun tebessümünü esirgeme benden. unutmadan aslında güzel olan kahkahalar değil, araya sıkıştırılmış tebessümlerdir. bunu da ben öğretmeyeyim sana.