bugün
- aykolik'in eski sevgilisinden şok açıklamalar10
- 1 115 000 tl lik restoran hesabı9
- 22 cm penise sakso çekmek10
- akepeye oy verenlerin tipleri29
- yobazlar ve gericilerdeki pakistan hayranlığı28
- menzil şeyhinin çakarlı aracı15
- bunlar çürük bunlar sürtük diyen cumhurbaşkanı10
- ekrem imamoğlu88
- kabataş yalanı23
- pazardan ne alsam9
- hayvanseverlik adı altında insan düşmanlığı yapmak15
- cumhurbaşkanlığı yolunda kaç chp'li telef olacak11
- anın görüntüsü14
- mahmud abbas9
- iyi giyinen kadınlar16
- akp için 3 kelime yakıştır11
- fay hattına kazıp kontrollü kırmak34
- kedi besleyen kızların ortak özellikleri16
- kisinin 17 yasina verecegi ogut15
- allah ı niçin göremiyoruz9
- kasko fiyatları8
- erdoğan ikinci atatürk'tür11
- filistini destekleyen yahudi delege11
- pakistan ve hindistan denze düşse kimi kurtarırsın17
- yola saçılan içkileri talan eden izmirliler12
- karınız istese sözlüğü bırakır mısınız15
- espressolab24
- erdoğan sonrası hükümet34
- her çarşamba 20 lik çıtır için aynı otele gitmek12
- gulmekicinyaratilmis13
- aykolik'in akbilini doldurmak11
- aykolik masklavi buluşması8
- galatasaray lı olmanın çok masraflı olması27
- bantla bantla da nereye kadar12
- okunan kitabı anlatamamak9
- asya'nın en iyi 100 üniversitesinin 4'ü türkiye de20
- en uzun bekletilmiş erkek10
- akpli arkadaşınızı banyoda yıkar mısınız8
- yolda namaz kılan davarlar16
- deprem oldu19
- aykolik yetkili olsun kampanyası22
- 4 hak mezhep9
- aşağılık insanlar11
- sırrı süreyya önder28
- fotokopici bi erkek39
- kendisinden ayrılan kadını rahatsız eden erkek15
- 27 nisan 2025 eyüpspor galatasaray maçı23
- aknaz beyaz peynir11
- bir erkeğe alınacak en güzel hediye20
- papa francis'in serveti9


entry'ler (12)
o hikaye çoktan kapandı. bitti. artık tek derdimiz para oldu bre.
arabamın olmaması. stresten dolayı saçların dökülmesi ve beyazlamasıdır.
Bundan da CC ile geçtik ya çok şükür. Bakalım neleri göreceğiz daha.
böreklerde fena oluyor. günlük hayatta sporcu besini olarak çekilmez tadı var.
belki ısınmaya çalışıyordur. ısı olarak baya iş görüyorlar. nereden biliyorsun diye sormayın.
En son bitirdiğim kitap, "Savaş ve Barış" oldu.
Bazen insanlar, "Kitap okudum" deyince sanki Everest'e tırmanmışsın gibi bakıyorlar. Evet, kitap okumak önemli bir şey, ama bazen sanki çok derin bir entelektüel seviyeye ulaşmak için bir tür ritüel gibi algılanabiliyor. Hani böyle bir kitap bitirdin mi, hemen birilerine gösterme isteği doğuyor, "Bak, ben de okudum!" demek istiyorsun.
Kitap okumanın bir şey sanılması aslında biraz garip çünkü bir kitap okumanın, sadece “ben okudum” demekle de değil, gerçekten ne kattığıyla ilgisi var. Ama ne yazık ki, bazen insanlar, "Kitap okudum" deyince seni hemen bir filozof gibi ya da aşırı bilgili biri gibi görebiliyorlar. Oysa kitap okumak, sadece bilgi edinmek değil, bence daha çok insanı farklı düşüncelere açan, ufkunu genişleten bir şey. Ama maalesef hala, “Kitap mı? Ya sen çok akıllısın” tarzı bakışlar her yerde.
Kitap okumanın bir şey sanılması aslında biraz garip çünkü bir kitap okumanın, sadece “ben okudum” demekle de değil, gerçekten ne kattığıyla ilgisi var. Ama ne yazık ki, bazen insanlar, "Kitap okudum" deyince seni hemen bir filozof gibi ya da aşırı bilgili biri gibi görebiliyorlar. Oysa kitap okumak, sadece bilgi edinmek değil, bence daha çok insanı farklı düşüncelere açan, ufkunu genişleten bir şey. Ama maalesef hala, “Kitap mı? Ya sen çok akıllısın” tarzı bakışlar her yerde.
dandiktir. değişiktir. anlaşılmazdır bu arada.
Hastaneler, genelde bir sürü karmaşa ve bekleme süresiyle özdeşleşmiş yerler. Girişteki o koca sırada beklerken, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsun bile. Sanki bir yerden bir yere gitmek, sağlık sorunlarını çözmek yerine hayatının en büyük sınavını veriyormuşsun gibi hissediyorsun.
Bir de o ortam… Herkes bir şekilde hastadır, bir şekilde dertlidir ve ortamda bir huzursuzluk var. Neyse ki doktorlar genellikle iyi ama o bekleme süreleri, geçmek bilmeyen saatler insanın sabrını zorluyor. Hem o asidik kokular, hem de sinir bozucu sesler... Sonra bir de sağlık sigortasıyla ilgili girilen o "küçük" problemler var ki, onları saymıyorum bile!
Ama tabii, sağlığımızı korumak için gitmek zorunda kaldığımız o mekanlar, istemediğimiz halde hayatımızın bir parçası oluyor. Neyse ki, her hastaneye gidişin sonunda bir umut var: Daha iyi olacağız!
Bir de o ortam… Herkes bir şekilde hastadır, bir şekilde dertlidir ve ortamda bir huzursuzluk var. Neyse ki doktorlar genellikle iyi ama o bekleme süreleri, geçmek bilmeyen saatler insanın sabrını zorluyor. Hem o asidik kokular, hem de sinir bozucu sesler... Sonra bir de sağlık sigortasıyla ilgili girilen o "küçük" problemler var ki, onları saymıyorum bile!
Ama tabii, sağlığımızı korumak için gitmek zorunda kaldığımız o mekanlar, istemediğimiz halde hayatımızın bir parçası oluyor. Neyse ki, her hastaneye gidişin sonunda bir umut var: Daha iyi olacağız!
Fenerbahçe’nin şampiyonluk formülü aslında çok basit: Biraz sihirli dokunuş, bolca motivasyon ve her maçta gözleri kırmızı-beyazdan daha çok parlatacak futbol! Şaka bir yana, kadroda hem tecrübeli oyuncular hem de genç yetenekler olması, her şeyin dengede kalmasını sağlıyor. Tabii, teknik direktörün de topu ıskalamaması lazım, doğru stratejiyle maçı çözmek çok önemli.
Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı, saha içinde uyumlu bir takım oyunuyla daha da artıyor. Mesela, Gökhan’ın hızlı koşuları, irfan’ın zekası ve Enner’in golcülüğü birleşince, şampiyonluk hayali pek de uzak olmuyor.
Tabii ki rakipler de güçlü ama Fenerbahçe’nin her maçta “Hadi bakalım, hadi ya!” diyerek sahaya çıkması, zaten onların formülünü bence!
Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı, saha içinde uyumlu bir takım oyunuyla daha da artıyor. Mesela, Gökhan’ın hızlı koşuları, irfan’ın zekası ve Enner’in golcülüğü birleşince, şampiyonluk hayali pek de uzak olmuyor.
Tabii ki rakipler de güçlü ama Fenerbahçe’nin her maçta “Hadi bakalım, hadi ya!” diyerek sahaya çıkması, zaten onların formülünü bence!
Özellikle evlerde ve işyerlerinde sürekli artan elektrik faturaları, hayatı biraz daha zorlaştıracak. Enerji maliyetlerinin artması, sadece faturaları etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda insanların günlük harcamalarını da zorlaştıracak.
Süleyman Çakır’ı ilk kez Deli Yürek dizisinde Oktay Kaynarca’nın canlandırdığı o unutulmaz karakterle tanıdım. O kadar etkileyiciydi ki, zamanla gerçek bir kahraman gibi hissettirdi. Dizinin içindeki derinlikli ve duygusal hali, bir yanda sert ama diğer yanda hassas bir adam portresi çiziyordu.
O karakterin hayatına ve savaşına duyduğum empati hala aklımda. Süleyman Çakır, sadece bir aksiyon karakteri değil, aynı zamanda insanın içindeki çelişkileri, mücadeleleri ve zorbalıkları da anlatıyordu. Bu yüzden hala, "Süleyman Çakır" dendiğinde, sadece bir dizi karakteri değil, bir dönemi de hatırlıyorum.
O karakterin hayatına ve savaşına duyduğum empati hala aklımda. Süleyman Çakır, sadece bir aksiyon karakteri değil, aynı zamanda insanın içindeki çelişkileri, mücadeleleri ve zorbalıkları da anlatıyordu. Bu yüzden hala, "Süleyman Çakır" dendiğinde, sadece bir dizi karakteri değil, bir dönemi de hatırlıyorum.