bugün

hava kararmıştı. dün geceden beri inadına inadına kar yağıyordu. burnum da üşümüştü. üstü tamamen karla kaplanmış, hangi ağaç olduğu artık dallarından anlaşılamayan büyükçe ağacın hemen altında, sokağın başında, ince yapılı, 20'li yaşlarda, uzun kumral saçlı, narin mi narin bir kız duruyordu. yarım kesik yünden eldivenleri ince parmaklarını koruyamıyordu. elleri üşümüştü belli ki. parmaklarının arasında ise bir şey tutuyordu. kibritmiş. ben, tam oradan geçerken bir tane yakınca öğrenecektim bunu. meğersem satmaya çalışıyormuş. annesi hastaymış. ona ilaç alacakmış. tabi ki bana bunları söylemedi. masaldan biliyordum. çünkü bir masal perisi kadar güzeldi. yanına yaklaştım.
+ kibrit mi onlar karda da yanabiliyorlar mı?
soğuktan iyice kızarmış ince dudaklarıyla:
- evet, az önce de gördüğünüz gibi. ne kadar istersiniz bayım ?
sorduğum aptalca sorudan kulaklarım kızarmıştı ama berenin içinde görünmediğinden yırtmıştım.
+ hepsini verin. ama yanımda o kadar para yok. eğer birkaç dakika bana eşlik ederseniz evime gidince size bütün parayı ödeyebilirim.

kibrit sepetini aldı. verin onları bana dedim. çünkü az önce satın aldım. gülüştük.
eve girdiğimizde şömine azgın meşe odunlarıyla nerede kaldınız der gibi cayır cayır yanıyordu.
sıcak bir şey içmek ister misiniz dedim. peki dedi. lilitya iksiri hazırladım ona. bu çay afroditin gizli mabedinden çaldığım regl özütünden oluşan regl çayı idi. içine bir tutam da kendi yaptığım şaraptan koyuyordum. tarçın da eklenince bir afrodizyak oluyordu.
bir kaç yudum aldıktan sorna üzerime atladı. giysilerimi parçalarcasına yırtıyor kemerimin olduğu kabarık bölgeyi kaplan yırtıcılığıyla açıyordu. bir tane de tokat attı. kanepeye sırt üstü düştüm. üzerime bir kısrak gibi çıktı. bacaklarının arasında kaldım. ona uzaan bar sandalyesi gibi kalakaldım. sanki kan istiyordu. boynumun altına omzumun üzerine dişleriyle iz yaptı. bir kaç damla kanımın aktığını gördüm. üstümde dakilarca tepinip durdu. ona en hassas noktasından vuruyordum. aramızda yapışkan ve sert bir tutku direği vardı. sıyırıp tekrar ağızda bitmeyen bal gibiydi. en acımasız ve en merhametli duygularla ona ulaşabiliyordum artık. orgazm olurken kendini arkaya doğru bir yay gibi gererek attı. titreyişini ve kasıntılarını sıkıca tuttuğum ellerinden hissedebiliyordum. o yarım gergin göğüslerini, boynunu ve çenesini yani bütün gerilmiş hilal halini öpmek istedim. ama yerimden kalkacak durumda değildim.
yapılacak 3. havaalanı ile gurur duyan muhtemel akp seçmenidir.