bugün

http://www.fatihaltayli.com.tr/index.cfm

KUSURA bakmayın ama son zamanlarda "bazılarınca" pek makbul hale geldiği için biraz ağzımı bozacağım bugün.
Çünkü bugün konu edeceğim "yavşakları" başka türlü tariflememe imkân yok.
Daha doğrusu var ama öyle yazsam daha da beter olacak.
O yüzden "yavşaklar" diyeyim. Siz içinizden geldiği gibisini anlayın.
Kırk yıllık hurmaların tırmaladığı yavşaklardan söz edeceğim.
Bir Ahmet Kaya'cılıktır aldı başını gidiyor.
O günlerde, yani Ahmet Kaya'nın kimilerince eleştirilip kimilerince linç edildiği günlerde "tırsıp" suspus olanlar, aradan 10 yıl geçince birden celalleniverdiler.
"Ahmet Kaya'ya nasıl bunları yazdınız" diye.
Baktım ne yazmışım diye.
Fazlaca bir yazı yok doğrusu. Çünkü Ahmet Kaya'ya karşı hiçbir tavrım olmadı. Hatta severdim. Birilerini kızdırdığı günlerde televizyona çıkarmış, hatta bir de program yapmasına aracılık etmiştim.
Ona "çatal bıçak" fırlatanlardan olmadım asla.
Ama hakkında çok ağır bir yazı yazdığım doğru.
Ama ne zaman yazdım, neden yazdım?
Ahmet Kaya, Türkiye'yi terk edip gitmişti. Ve gittiği yerde, yanlış hatırlamıyorsam bir PKK toplantısında, "Şerefsizlerin memleketini terk edip geldim" diye bir konuşma yapmış, konuşma gazete ve televizyonlara haber olmuştu.
Ve ben de Ahmet Kaya için, "Şerefsiz sensin" diye bir yazı yazmıştım.
Çünkü ben, "şerefsizlerin ülkesinde" yaşamıyorum. Şerefsiz değilim.
Elbette benim ülkemde de her ülkede olduğu kadar, bazen daha fazla, bazen daha az şerefsiz var ama burası asla ve asla şerefsizlerin ülkesi değil.
Başkalarını bilmem ama ben bu lafı yalayıp yutamazdım. Yutkunup oturamazdım.
O yüzden de "o şerefsizliği" çok da ağır bir yazıyla kendisine iade ettim.
Pişman mıyım?
Ahmet Kaya bugün yaşasa ve "Bu ülkenin insanlarına şerefsiz dediğim için pişmanım" deseydi, ben de "Pişmanım" derdim.
Ama şu anda asla pişman değilim.
Bana ve bu ülkenin şerefli insanlarına şerefsiz diyen birine yine aynı yanıtı veririm. Çünkü ben "yavşak" değilim.
Üstelik bilen bilir.
Biz asla zor günlerde "sipere yatanlardan" olmadık.
Hiçbir şeyin hesabını 10 yıl sonra "arkamızı sağlama alınca" sormadık.
Not: Bakın ben hiç dolambaçlı yollar izlemedim. Lafımı zamanında, gününde söyledim. Yılmaz Güney'i "fikir suçlusu" zannedenlere, "Ne fikri be. O adam katildi. Adam öldürdüğü için hapse girdi, fikirlerinden dolayı değil. Pavyon kavgasında, kadın meselesinden adam öldürdü. iyi sinemacı olabilir ama iyi adam değildi. Şimdi adını vermeyeyim, eşini döverdi. Adam öldürürdü. Bu mu kahraman" dedim o günlerde. Ahmet Kaya'nın da aynen Tanju Çolak gibi fikir suçundan değil otomobil kaçakçılığından yargılandığını söyledim. Yalan mı bunlar?