bu nedir ya? cidden neden bizim erkeklerimiz bu kadar ezik, kendine güvensiz ve kompleksli?
hayır yani benim arkadaşlarım bile böyleyse ben bu nesli nasıl eğitebilirim ki?

geçen oğuz'la oturuyoruz. her şey süper. kakara kikiri. akşam da kızlarla buluşacağız. adamın
yüzünde bir şey var ama tatsız. anlıyorum. kaç senelik arkadaşım sonuçta. noldu lan dedim. ya
bilmiyorum abi de bu demet var ya, bi tuhaf işte, bak bu üçüncü çağrışım üçüne de geldi.

acayip sinirledim. küfür ettim. nasihat verdim. tecrübelerimi anlattım. mantıklı gerekçeler ortaya koydum. her şeyi yaptım sonuçta. ama biliyorum ki kafasındaki şüpheyi atamadım. o an geçti belki. sonra tekrar çıkacak ama. kesin.

işte bu yüzden etraf mutsuz erkek-kız ve oğlanlarla dolu. ilişkileri taktik savaşı olarak gören manyaklar yüzünden kimse doğru düzgün aşık olamıyor. aşk yaşamıyor. bize öğretilmiş, bi
yerlerden aşılanmış, yazılmamış ama içimize işlemiş kurallar sayesinde kimse kimseyi sevemiyor.

bir kızla bir kere buluştunuz. güzel vakit geçirdiniz. eğlendiniz. hoşunuza gitti. onun da gitti. anlıyorsunuz bunu. herkes anlar. hayatta en kolay anlaşılan şey, birisinin sizden hoşlanmadığıdır. hemen fark edilir. he fark etmemek için çabalıyorsanız orası ayrı.

neyse anladınız. sizden hoşlandı. siz de ondan hoşlandınız. hemen aramalı ya da mesaj mı
atmalısınız? hayır. bir gün bekleyeceksiniz. taktik. ertesi gün mesaj attınız kıza, bi yere çağırdınız,
geliyor mu, hayır, neden peki? taktik. çok istemesine rağmen gelmiyor. öyle öğretilmiş ona.
gelmeyince daha çok aşık olunacağını, daha değer kazanacağını düşünüyor. erkek ne yapıyor?
reddedildi ya gurur yapıyor. "yok abi ya ben bir kere aradım işte bi daha hayatta aramam." kız
napıyor? bekliyor. neyi bekliyor? hiç işte salaklığından. taktik. o ilk buluşmadaki heyecan
kayboldu artık. bi daha eski hava yakalanamaz. neden? taktik.

ben bi kızdan bi buluşmada hoşlandım mesela. onla vakit geçirmekten keyif aldım. ertesi gün yüz
yüze ya da telefonda bi yere çağırdım. kibarca kabul etmedi. ee ben anlıyorum ama gelmek isteyip de sırf artistliğinden gelmediğini senin yüzünden, bakışından, salgıladığın havadan. ister istemez de soğuyorum senden. eski sıcaklığım kalmıyor. ama senin de suçun yok. öyle alıştırmışlar seni. annenden duymuşsun ilk. kız arkadaşların onaylamış. eski sevgililer göstermiş bu gerçeği sana.

al işte benim arkadaşım. her şey çok güzel. kız çok kafa. eğlenceli. bir araya geldiklerinde etrafa
da pozitif enerji salgılıyorlar. ortada sorun yok. flört dönemi tüm güzelliğiyle ilerliyor. ama o
sıkıntılı. nedeni ise kızın her çağırdığı yere gelmesi. acaba herkese mi gidiyor bu diyor kendi
kendine? bu kadar basit mi?

insanlar başka insanların naptını sanıyor akşamları? herkes çılgınlar gibi eğleniyor mu? herkesin önemli toplantıları, nevizade turları, gece eğlenceleri mi? hayır. bi sikim yapmıyorsunuz. kimse bi sikim yapmıyor. ortalama bi insan çalışıyor, okuyor, ne yapıyorsa yapıyor artık işte, yoruluyor,
uyuyor, bi iki akşam da dışarı çıkıyor işte. hepsi o. ve o dışarı çıkışlarının hepsi de karşı cinsten,
hoşlandığı birinden teklif gelince gözünün görmeyeceği çıkışlar. iptal edebileceği.


ama buna rağmen herkes taktik peşinde. bi erkek bi kızı bi yere çağırıyor, kız gelmiyor. işi var.
hayali. sonra kız onu çağırıyor. bu sefer erkek gelmiyor. intikam. işi var. o da hayali.

bizde herkes ısrar bekliyor. bir şey bir kere sorulunca yetmiyor. los angeles'ta ilk zamanım. kızın biri durduk yerde geldi "can u fuck me? whole body" dedi. öküzlük olmasın diye hemen
atlamayım dedim. "ooo not now. maybe later". filan dedim. "okey just let me know" diyerek
ayrıldı. yine gururumdan bekleyip soramadım. hani daha önce fuck me demiştin ya hala geçerli mi diye kendi sorsun istedim. gelmedi. sonra öğrendim ki burada bir şey bi kere soruluyor. karnın aç mı? yok mu dedin. yok abi o, bitti. yok dediysen adam yok olarak alıyor onu. allah aşkına ye, nolur ye, ölümü öp ye muhabbetti yok. taktik yok.

sonra orada kızlar diyor hadi evde parti versenize. hadi bizi şuraya getirsenize. hadi şunu
yapsanıza. ve biz bunların hiç birine de orospu, kaşar gözüyle bakmıyoruz. değiller de ayrıca.
hayır yani hiçbir anlamda değiller. olumlu anlamda da. sevişmiyorlar. starbucks'ta kahve içmek için nazlanan, kapris yapan bizim kızlardan biriyle üç gün sonra düzenli sevişirken, bunlarla
yapamıyorsun.

her yere gelen, kapris yapmayan, hayatınızı renklendiren kızları neden hafif sanıyorsunuz?
ezikliğinizden. sizin gibi bi öküzde bu kızın ne bulduğunu anlamadığınızdan? zayıflığınız bedelini ona ödetiyorsunuz. oysa ben bu kızlara bitiriyorum. öz güvenleri, komplekssiz olmaları, böylesine samimiyetsiz bir toplumda yaşayıp hala direnebildikleri için biat ediyorum.