bugün

kısa süren bir yazarlık; ama daha çok okurluk evresi sonucu edinilen izlenimler. tecrübelerin imbiğinden süzülen kendime -haddim olmayarak- sözlüğün yeni yazarlarına öğütler.

*bilgi içeren entry'ler girmeyin, kimse okumaz. hele hele uzun entry'ler hiç yazmayın eksilenirsiniz. burası, nihayetinde ortalama türk efkar-ı umumiyesini yansıtan bir platformdur. bol bol anket başlıklar açın, karmanız yükselir, türk demokrasi tarihine katkıda bulunursunuz. çünkü milletimiz, kategorize etmeye bayılır.

*moderasyonu eleştirin, bu size geçici bir dinginlik sağlayabilir ve hatta birkaç artı puan getirebilir; ama fişlenirsiniz ve ayağınızın sürçtüğü ilk anda çaylak yapılırsınız ya da silinirsiniz.

*sözlük abilerine, gizemli yazarlara sataşmayın, ayar vermeye kalkmayın. size cevap vermezler, hatta entry'nizi oylamazlar bile. her daim yanlarında yörelerinde hazır kıta bulundurdukları yalakaları sayesinde dersinizi veriler, ebenizi bellerler.

*sözlüğün işleyiş sistemine asla kafanızı takmayın. çünkü bu sistem, dokuz yaşında bir çocuk zekasının kavrayabileceği düzeydedir ve burda her şey nasıl olması gerekiyorsa öyle olmaktadır.

*moderasyonun silik başlık ya da entry'ler için g.tünden uydurduğu mazeretler algoritmasına alışın. onlarda mazeret bitmez.
*
(bkz: sozluk okur yazarligi)
(bkz: medya okur yazarligi)
*seovi, uygur destanlarında geçen bir mittir. varlığına inanmayın ve asla seovi ile ilgili herhangi bir başlık altına olumlu ya da olumsuz entry girmeyin. bir veya birden çok entry'niz eksi oylanmışsa muhtemelen siyasi görüşünüzdendir. çünkü burada oylama kriterlerinin başat ölçüsü sahip olduğunuz dünya görüşüdür. moralinizi bozmayın ve karmasına sokay.m deyip adam gibi yazmaya devam edin.

*karmaya önem veriyorsanız, aşk ile ilgili başlıkları bulun ve altlarına tuna kiremitçi, cezmi ersöz tadında entry'ler girin. karmanızın yükseldiğini görün, sevindirik olun.

*sözlük içi dengeleri, yazdığınız bir entry'den dolayı size ayar vermeye kalkan çoğu eski nesil akbabaları, ezik asker psikolojisiyle tertipçilik yapan "lan beşinci nesilsin, benimle nasıl konuşuyorsun?" diyen sözlük dingillerini s.ktir edin. yazdıkça gelişecek, olgunlaşacak ve onları geçeceksiniz.
*
*dil ve anlatımınıza dikkat edin. her türk çocuğunun birinci vazifesi dilini iyi öğrenmektir. üslup, esastan önce gelir, bunu unutmayın. burada hayatın sırrını bile yazsanız, dili iyi kullanamıyorsanız yanlış anlaşılırsınız. bu durumda sizi okuyanlar aptal değildir, siz meramınızı iyi anlatamıyorsunuzdur.

*bu ülkenin sinir uçlarına dokunan provakatif başlıkları açanlar muhtemelen fake (sahte) nick'lerdir. bu tür başlıklara hemen atlayıp sazan payesini almayın. bu durum, sözlüğün izlenirliğini artırmak için moderasyon tarafından uygulanmış bir proje bile olabilir. o anki coşkunun etkisiyle yazdığınız entry'lerin karşılığı çaylaklık olabilir. yazmadan önce şunu düşünün: "bunu yazmam gerekli mi?"
*
(bkz: ben ders almam ders veririm) *
*eğer okunma derdinde bir yazarsanız -ki her yazıcının böyle bir derdi vardır zannımca- önemli maçların olduğu, sözlükteki yazar populasyonunun iyice düştüğü geceler entry girmeyin. ille de "ben girerim" diyorsanız, taraf olduğunuzu belli etmeyen şeyler yazın. çünkü yazdıklarınızı her zaman eksi oylayacak bir siirt köy hizmetleri(!) taraftarı olacaktır sözlükte.
*
iyi bir yazar olmanın yolunun iyi bir okur olmaktan geçtiğini unutmayın.
(bkz: imza yerine parmak basan sözlük yazarları)
*sözlük formatı denen şeyin bir örümcek ağı olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın. büyük sineklerin yırtarak geçtiği, küçük sineklerin ise takılıp kaldığı bir ağ. yeterince büyük değilseniz, ağa yüklenmeyin; takılıp kalır, örümceklere yem olursunuz.

*"popüler olan, popülerdir" sözünü unutmayın. popüler konularda yazın, popülizmin bayağı sıradanlığıyla yetinin. sıradışı olmalıyım, fark edilmeliyim, derseniz sonucuna da katlanmak zorunda kalırsınız. *
*yeni adım attığınız bu sanal ortamda, özellikle kendi neslinizden (bu nesil sözüne de gıcık oluyorum aslında ama)dostlar edinin, nick altına entry girsinler, popülaritenize katkıları olsun. tabii siz de onların... burda her şey karşılıklıdır. her daim girdiğiniz entry'lere artı oy verecek arkadaşlarınız olsun. entry'leriniz boktan bile olsa... nesil dayanışmasına inanın.
*geldik işin okuma kısmına... zinde bir zekayla, dikkatli okurların gözlerinden kaçmayacak gerçeklere... sabır gerektirir. benim gibi az yazan; ama çok okuyan biriyseniz dikkat etmeniz gerekenler: bir yazıcı hakkında fikir edinmek istiyorsanız mutlaka nick altı entry'lerini okumalısınız. sonra kendisi kimlerin nick altı entry'lerine yazı yazmış takip edeceksiniz. burada asıl olan, istihbaratçıların deyimiyle, çapraz okuma kurallarına riayet etmeniz (çapraz sorgulama gibi bir şey işte). böylece kim kime ayar vermiş, kim kimin burnundan getirmiş, kim kime asılıyor, kim kimi seviyor ya da kim kimden nefret ediyor, kolayca görebilirsiniz. *
*peki "hem okuduk, hem yazdık; yalan dünya senden bezdik, oylamayı nasıl yapacağız?" diyenlere cevabım: en ufak bilgi kırıntısı içeren, bu toprakların bilgisine, görgüsüne, kültürüne katkısı olan, ufkumuzu genişleten her entry'ye artı oy vereceğiz sevgili kardeşim. oylama yapmadan önce asla yazıcının daha önce girdiği entry'lere bakmayacağız, dünya görüşü umurumuzda olmayacak. bizimle taban tabana zıt bir dünya görüşünü savunuyor olsa bile, o yazıcı yüreğimize ya da beynimize katkıda bulunmuştur ve ödüllendirilmesi gerekir. burası bir sözlük, bugün sana öyle görünmeyebilir; ama zamanla bir sözlük olacaktır, buna inan. *
*adına sözlük denilen bu oluşum, aceleciliği ve asabiyeti kaldırmaz. burada aslolan şey, soğukkanlı olmak ve yazarken sinirlenmemektir. bir yazıcı size doğrudan ya da dolaylı yoldan küfretmiş bile olsa serinkanlılığınızı koruyun ve eğer cevap verecekseniz, sakin bir kafayla cevap verin. duygularınızla değil aklınızla yazın, kazanan siz olursunuz. mümkün olduğunca kimseyi kırmayın, kimseyi üzmeyin. sizden sonra gelen nesillere ayar vermek gibi basitliklere sapmayın. beşer, şaşar nihayetinde. unutmayın; akıl, nesilde değildir.
*
iciniz once dolmali ki, baskalarini sulayabilseniz. (bkz: kime diyorsam)
*burası sanal bir platform, entelektüel bir forum aslında. bilginin esamisi okunmaz burda. çoğumuz buraya eğlenmek için geliriz; ama çoğu zaman eğlenemeden çıkar gideriz. ha, her şeye rağmen eğlenenler var mıdır? bence vardır, onların da kimler ve kaç kişi olduklarını siz biliyorsunuz zaten. burda yazılanlar gerçek değildir, ciddiye almayın; ama kendinizi ciddiye alın. eğlenmeye çalışın; ama başkalarının eğlencesi olmayın. *
tartışma ve polemiklerden kaçının. kimsenin sizin gibi düşünmesini sağlayamazsınız. her tartışmadan sonra tarafların kendi görüşlerine daha sıkı sarıldıkları gözlemlenmiştir. bu sosyolojik gerçeği unutmayın. ancak bu demek değildir ki; etliye sütlüye karışmayın. et ve süt hakkındaki düşüncelerinizi dürüstçe yazın yeter. dürüstlük bir erdemdir. içtenliğiniz size yeter.
*
*gündelik siyasetin sığ zemininde kalem oynatmak istiyorsanız, gazeteleri iyi okuyun. karşıt görüşlü olduğunu düşündüğünüz yazarlara, sözlüğe taşıdığınız gazete haberleriyle ayar vermek gibi aptalca bir yolu tercih edebilirsiniz, hem "benim görüşüm değil, bakın gazete yazmış" deme kolaylığı da vardır bu işin. tatmin de olursunuz bir nebze. ancak medyanın da zihinsel kapasitesi (genel olarak) düşünüldüğünde bu yolun pek çıkar bir yol olmadığını göreceksiniz. dostça bir tavsiye isterseniz, siyasete hiç bulaşmayın; çünkü bu ülkede siyaset orta zekalı insanların meşgalesidir. burası da köy kahvesi (!) değil nihayetinde.
*
peşin edit: iş bu entry çaylakken girilmiştir.

*moderatörle ilgili espri yapmayın. ille de yaparım diyorsanız, üç vakte kadar üç gün çaylaklıkla ödüllendirilirsiniz. bahane her zaman bulunabilir. yapanlara uymayın, onlar, muhtemelen moderatörün kankasıdır. kurallara uyun, uymayanları uyarın.

vadeli edit: dört gün oldu moderasyondan tık yok. uzattı. hâlâ çaylağım. mesajlarıma cevap da yok. demek ki çok ağırına gitmiş, küsmüş bana. içerde iyi halim de yoktu ki yararlanayım. herkese çemkirdim. neyse, kendisine ege'de kullanılan çok eski bir deyimi armağan edelim de insanlık bizde kalsın: kıçının keyfi çattı mı? *
*bir sözlüğü sözlük yapan şey, bilgi değil; polemiktir, kavgadır. bunlar sözlüğün izlenirliğini arttıran şeylerdir. üstelik milletimiz kavga seyretmeye de bayılır. sözlükteki her kavganın, her çekişmenin, her nizanın altından fake nicklerin çıkabileceği ihtimalini asla gözardı etme. hatta bütün bu çatışmaların bizzat moderasyon tarafından organize edilebileceği varsayımını da aklının bir köşesinde sakla. nihayetinde bu sözlük, fake nicklerle nam salmış bir platformdur.

kavgaya, tartışmaya bulaşma, hatta izleme bile olanları.
*
sakın kendini başkalarından üstün görüp de , ona buna akıl verme ; önce kendine kullan derler göt olur kalırsın..
(bkz: populist olmak için yanıp tutuşan yazar)
sözlük üzerinden yayın yaparak okuma yazma öğretmektir:

- a de bakayım
- aaaaaaaaaaaaaa!
- bi de y de
- yeeeeeeeeeeeeeeeee!
- şimdi bi de ı
- ııııııııııııı!
- oku bakayım!
- aaaaayıııııı!

(bkz: trt açık öğretim dersleri)
(bkz: sözlüğü el gibi kullanıp masturbasyon yapmak)
sözlüğün el kitabıdır. okuyun, öğrenin.
maddeler tek tek sıralanmış durumda, hali hazırda sizi beklemekte. ama efendim yok "ben yılmaz bir ulusözlük neferi olacağım ve bu maddeleri sallamayacağım" derseniz o ayrı tabii. okumamak da elinizde. malumunuz maddelerde ne diyor; "bilgi içerikli entryler girmeyin kimse okumaz, hele hele uzun entryler hiç yazmayın eksilenirsiniz."

burada herkes yazar, yazar, yazar...

bu başlık özellikle yeni yazar olan bünyeler için bir hazine değerindedir. ve ben gayet ciddiyim.
de ve ki bağlaçlarını hangi durumda ayrı yazacağınızı bilmiyorsunuz. peki. tamam. sizi zorlamıyorum. ama en azından okurken ayrı okuyun. olmaz ki canım.
güncel Önemli Başlıklar