bugün

sebebini asla anlayamadığım bir şekilde, sürekli çiftleri öpüştürmeye çalışan fotoğrafçılardır.
bir kere itiraz edildikten sonra, sonraki pozlarda birden fazla ısrarda bulunup, çiftleri deli ederler.

ailelerin merakla beklediği, düğün hatırası olan bu fotoğrafların ise bu kadar samimi olmasını gereksiz bulan ben ve benim gibiler bu durumdan rahatsız olmaktadır.

öpüşlü fotoğraflarını gördüğün arkadaşların verdiği "seviştik sevişiyoruz imajı" ise tiksintiden başka birşey değil.
kazara öpüşürsen, bir de bu fotoğrafı eşşşek kadar büyütüp vitrinlerine koyarlar. al başına belayı.

kısacası, dövülmelidir.
özellikle düğünlerde stüdyo fotoğrafçılığı artık geride kaldığı için, güzel kompozisyonlar, güzel mekanlar ve aksesuarlar kullanılarak, çiftlerin standardın dışında ve kendi istedikleri normlarda fotoğraf çekmek şu aralar daha popülerdir. hatta fotoğraf piyasasının ölü sezona girdiği şu günlerde bendeniz kardeşiniz de kendi işimin yanında bu işi yapmaktayım.

çiftleri öpüştürmek tabi ki zoraki olacak bir şey değil. fotoğraf çekerken, özellikle de düğün fotoğraflarında yapılması gereken tek şey sizin de o insanların birer parçası olduğunuzu hissettirmeniz. Bu sayede rahatlayacaklar ve kendi istedikleri pozları vereceklerdir. topu topu 2 saat ya da daha farklı bir paket kapsamında 8 saat beraber olduğunuz insanları model havasına sokmaya çalışmak, sadece boşa zaman kaybı olacaktır.
günümüz itibariyle stüdyo dan sokaklara taşmış, klişe pozların şehrin ünlü tarihi mekanlarında
sofistike kareler yakalamaya dönüştüğü (daha çok istanbul oluyo, kız kulesi vs) ânı ölümsüzleştirme eylemi.
izmit'de sekapark, saat kulesi ve av köşkü'nde çekim yapan yeni nesil fotoğrafçılıktır.
daha kötüleri vardır.
görsel

görsel

görsel

görsel