bugün

bir hizmet savaşı olması gereken ve toplumların yaşamına yön veren siyasetin, yalnızca bir kandırma ve karizma savaşı olmasıdır.

bir ana haber bülteninde rastlamıştım, recep bey askeri mevziye gezisinde çömelmişmiş, acaba kemal bey de çömelecek miymiş, bu merak konusuymuş. o ne lan? bu kimin merak konusu acaba?

yabancı devletleri bilmem ama türkiye' de durum çok üzücü. insanları salak yerine koyanlardan başka bir şey görünmüyor siyaset sahnesinde. ufak ayrıntılarla insanları kendi tarafına çekme, bir fanatizm oluşturma çabası yalnızca siyaset. seçimlerden önce vaatlerle, olası hizmetlerle ilgilenen olduğunu düşünmüyorum, insanların tek karar verme mekanizması daha karizmatik veya kendine daha yakın olanı seçmek. iki tane dini veya halkçı söylemle, argo veya nazik çıkışlarla insanların gözüne girme ve onları peşine takma çabası yalnızca... bir psikoloji oyunundan ötesi değil. insanların cehaletinin getirdiği, bir taraf seçip körü körüne onu savunmayı ve karşı tarafı mutlak suçlu olarak görmeyi devamında getiren fanatizm kavramını yaratmayı çok iyi bilmek lazım insanlara hükmedebilmek için. icraat mı? siktir et zaten kimin sikinde ki...

derdim şu veya bu partiyle değil. "lanet olası sistem" , "sistemin uşağı olmayın" da demiyorum. derdim insanın cehaleti, önü alınamaz fanatizmi, yazıktır.
türkiye için doğru bir tespittir. dış görünüş ve hitabet hatta birazda kavgacı bir üslup belirleyici unsurlardır.
rahmetli max weber olsaydım buraya karizmatik otorite ile ilgili sayfalar dolusu bişeyler yazardım. ama değilim ne yazık ki.
Ülkemizde siyasetin partiler seçilmişler veya yerel yönetimler ağırlıklı olmaması ve sadece ama sadece liderlere endeksli olmasının bir sonucudur. Daha iyi konuşan daha iyi giyinen ve boyu posu düzgün olan insanlar siyaset sahnesinin baş aktörü olurlar ülkemizde.