bugün

ülkemizde memur olmak için bile sabıkanız olmaması gerekir.

türkiye cumhuriyeti anayasasının değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerine muhalefet ettiği için 3 kez partisi kapanmış bir siyasi görüşe mensup, işlediği siyasi suçlardan dolayı ömür boyu siyasetten yasaklanmış, hapse girmiş, sabıkası olan kişinin yasalara, hukuğa müdahale edilerek , çeşitli ayak oyunlarıyla, memleketi bile olmayan yerden milletvekili seçtirilmesi hatta başbakan olabilmesi, sadece
hukuk bilinci olmayan halkların yaşadığı türkiye gibi "gelişmekte olan" ülkelerde olur.
milletvekili seçilmenin şartları kanunla belirlenir.
her suç seçilmeye engel değildir.

hele milletvekili olmak için o memleketli olmak hiç gerekli değildir.

cahil cahil konuşmak ancak bizimki gibi gelişmekte olan ülkelerde olur.
bir insan normal şartlarda memleketi olmayan yerden milletvekili seçilemez. çünkü türkiyede hemşehricilik, hatta ilçecilik vardır. oflu bile trabzonluyum demez. hatta türkiyede mahallecilik vardır ve bir adamın memleketi olmayan yerden vekil seçilmesi türkiye gerçeklerine aykırıdır. tamamen şeyhlerin aşiret ağalarının ittirmesi kaktırmasıyla tepeden inme bir durumdur. aşiret , tarikat olan yerde de özgür irade olmaz.

ayrıca muhtar seçilmek için bile sabıka kaydı istenen bir ülkede milletvekili seçilmek için istenmemesi, hukuktaki "fırsat eşitliği" prensibine aykırıdır. her kanunun "hukuki" olmadığını sadece hukuk bilinci olan insanlar bilir cahiller bilmez.

kaçaklılık, sahtekarlık bölücülük , rejimi yıkmaya kast etmek gibi suçlardan gibi suçlarından yargılanmamak için milletvekili olan adamların yapacağı kanunun da "hukuki" olması beklenemez. balık da zaten baştan kokar.
normal şartlarla kanun şartlarının ayrımına varmayı gerektirir.
su normal şartlarda 100 derecede kaynar mesela ama kanunda yeri yok ne yapalım yani?

her suç seçilmeye engel değildir demiş miydim?

taksiri var, kastı var, ceza sınırı var. var oğlu var.

hukuk bilinci olanlar, somut olay değerlendirmesini de bilmeli zannımca.
ülkemize hastır. hassittir hatta.

yeri gelmişken milletvekili dokunulmazlığına da değinelim.

dokunulmazlık dediğimiz şey yuppi artık yırttım demek değil.

milletvekilleri sadece meclisteki söz, konuşma, davranışlarından dolayı sorumlu tutulamaz ve bu dokunulmazlık ömür boyu sürer.

suçlarla ilgili dokunulmazlığı görev süresiyle biter. ha ayrıca bahsedilen ağır suçlarda zaten dokunulmazlık kaldırılarak yargılama yapılır. mesela suç üstü halinde adamın aklını alırlar.

yoruldum. parayı alan muhtar oysa ki.
mesela ülkemizde kaymakam olabilmek için üniversitelerin ilgi bölümlerinden birini bitirmiş olmanız lazım. vali olmak içinse hiçbir şart aranmaz.

idare hukuku böyle diyor. buna da ses çıkarın bakalım.
bunu kınayanlar nedense başörtülü milletvekili olamamanın karşısında duramazlar.

kanunda olan her şey hukuki değildir derken hukukun temeli olan yaşayabilme hakkını gözardı ederler.

hukukilik kimi zaman kanuna göre, kimi zaman keyiflerine göredir.
(bkz: yüz kızartıcı suçlar)
osmanlıda bile hem şer-i hukuk, hem örfi hukuk bir arada uygulanırdı.bugun uygar ülkelerde hukuk roma hukukuna dayanır ve o ülkenin kültürüne göre düzenlenir. bizim ülkemizde kanun yapıcı milletvekillerinin çoğu avukat ve akademisyendir çoğu hukuğu ve yasal boşlukları zaten bilen adamlardır. ancak dokunulmazlıkları kaldırılsa meclisin çalışacağı çoğunlukta adam kalmayacağı için zaten yapacakları kanunların "hukuki" olmasını beklemek salaklık olur.
azimle s.çan kanunu bile deler. azimle ülkenin içine s.çıyorlar ve b.kları da kanunları deliyor.