bugün

arkadaşımla yine kafayı çekip tecavüz için rastgele bir ev seçelim dedik. Önce gittik kadıköy'de bir güzel kafaları çektik. her zamanki barımızda efendi efendi yedik-içtik, ben işedim arkadaşım sıçtı falan. huyudur huysuzun, her sıçışında nasıl bir şey sıçtığını anlatır ben de tokadı çakarım ama yılmaz. bu sefer öyle bir sıçmış ki delik tıkanmış. tuvalet kağıdından sağlam bir rulo yapıp eline, boku öyle kırmış ve sonra da bol suyla nevaleyi temizlemiş. iğrendim ibneden.

Sonra kafayı dağıtmak için ortamdaki siyah saçlı, gözleriyse berrak bir nehir dibinde parlayan siyah bir çakıl taşı gibi gözleri olan kıza bakmaya başladım. beni görünce kafasını çevirdi. Sonra her zaman cebimde taşıdığım biskremimin de verdiği güvenle kızın masasına gittim. 3 kız oturuyorlar. bir şey söylemelerine izin vermeden oturdum. şaşkın şaşkın baktılar. sonra içlerinden biri höööööö diye bağırdı. yani o ses tonuyla bir adaya düşsek kalıcı iktidarsızlık yapardı yine bir şey olmazdı. ona bakmadım. benimkine çıkarıp bir biskrem uzattım. gülümsedim. tokadı yiyince bir de biskrem yedim üstüne. tekrar gülümsedim kıza ve şaşkın surat ifadesini izledim. sonra gittim yerime oturdum. bizim kerata ağzı pota çemberine dönmüş şekilde gülüyor falan. ağzına bir biskrem tıkadım. sonra bizimki sustu. arkama bakıyordu. başımı çevirdim benim kız gelmiş yanımda duruyor. "neydi bu şimdi" dedi. başımı yere eğdim. yüzüne bakmadan toparlanıp çıktım.

asabım bozuktu. entel muhitlerden çıkıp kimsenin bizi aşağılayamayacağı bir gecekondu semtine gitmeliydik. ancak ordan birine tecavüz etmek beni mutlu ederdi. bir ev seçtik. anlaşma şuydu. bok mevzusunu anlattığı için arkadaşm cezalıydı. ilk sıra benimdi. eve girdik. önce tüm odaları kontrol ettik. evde sadece bir kadın vardı ama karanlıktan ve etrafı kolaçan etmekten dikkatli bakamamıştık.

evde kimse yok diye edindiğimiz rahatlıkla benim arkadaşa git bir şişe kırmızı şarap kap getir dedim. bütün tecavüzcüler kaba saba olmaz ya. varoş yere niye geldik ki? Entel muhitlerin aşağılanmış tecavüzcüleri olarak varoş semtlerde entel tecavüzcüler olarak saygı hak etmek istedik. şarapları ve piyaleleri getirdi. ışığı yakmadan "kalk canım" diyerek yavaşça dürttüm kadını.

kadın kalktı. hiç korkmamıştı. sanki bizi bekler gibiydi. sanki rüyasında bir sevişme yarım kalmış ve bizimle devam etmek ister gibiydi. kadın üstüme atladı. sonra şarabı kafaya dikip üstümde tepinmeye başladı. daha önce nerelerdeydiniz diyerek çılgınca üstümü parçalıyordu. arkadaşım bu ne azgın kadınmış deyip lambayı yaktı.

karşımda gördüğüm kadın! aman tanrım!
http://img.mynet.com/ha3/...ulmayanmakbule_tokmak.jpg

kibariye'Nin annesi idi bu. çıldırmış gibi üstüme saldırırken diğer yandan soyunuyordu. arkadaşım bir kolumdan çekiyordu. kibariye'Nin annesi de paçalarımı dişleyip beni bırakmıyordu. boştaki elleriyle üstünü çıkarıyordu. bir anda takma dişleri pantolonumda kaldı. o sıra arkadaşım, kurtulduğumu sanıp kaçtı ama kibariye'nin annesi pençeleriyle beni yakaladı. tam kuru götünü dizimde hissederken ve ağzıyla bana hamle yaptığını görürken bağırdım. sonra annem iyi misin oğlum dedi. bir bardak su verdi. kabus gördün galiba dedi. annemi öptüm. bir portakal yedim. sonra bir daha götüm açıkta yatmamaya yemin ettim.