bugün

devamlı yaptığım şey. hatta ömrüm bununla geçiyor. bana benzemeyen, benim düşündüğüm gibi düşünmeyen, benim gibi yürüyüp giyinmeyen, en sevdiğim yemekten nefret eden, esprime gülmeyen bütün insanlara kıl oluyorum. twitterda ergen kuzenimin-daha dünkü bebe- her şeye atarlı yorumlar yapıp asi görünme çabasına, okula robot gibi gidip gelmekten başka bir şey yapmayan aptal kızlara, kendimi ondan daha zeki ve üstün sanıp iğrenç ötesi bir kibirle acıdığım çocuğa, hiç bi şeyden rahatsız olmayanlara, hükümet yandaşlarına, bağnazlara, facebooka, sözlüğe, beyaz show'a... ayar oluyorum. bunda yalnız olmadığımı da iyi biliyorum. bu devamlı eleştiri halinin beni yalnızlaştırdığını da. ama siz de yapıyosunuz, nerdeyse çevremdeki herkes yapıyo bunu. kime sorsan kendisi en iyi, her şeyin en iyisini o hakediyo. en iyi insanların "ben seçilmem seçerim" tavırları. rahatsızım. kızıyorum. sonra bi de kendime kızıyorum. anlamaya çalışmak yerine herkesi küçük bir hareketinden ötürü damgalamak en kolayı. kolayı seçmekten kurtulmaya çalışırken bir yandan "herkesin doğrusu en doğru, benimki neden olmasın?" düşüncesi. kendimi kandırmaya çalışmak; "zekilerin farkındalığı mı, aptalların mutluluğu mu?" çok çok zeki olduğumu iddia etmiyorum ama farkındayım. kafamın içinde çoğu zaman gereksiz yere sayısız soru var ve farkındalık gerçekten yoruyo. eskiden, daha doğrusu daha küçükken zevk aldığım bi çok şeyden zevk alamamak... en kötüsü de insanları sürekli yargılamak. ulan dünya benim etrafımda dönmüyo ki, ben kimim ki bana benzemeyen insanlara kızıyorum devamlı! kimim ben! kibir felan mı? *felan?
insan kendini o kadar sevmez ki kendine benzeyenlerden nefret etmesinle gelişen doğal süreç oluşur.