bugün

http://galeri2.uludagsozl...ar-neden-aglar_420106.jpg

sabah kalktığında bir araba dayak yemiş gibi hissettiğim dönemlerdi..
insanlara olan saygımı yitirdiğim,
umutlarımı astığım dilek ağacını baltayla yıktığım, karşısına geçip sigara yaktığım dönemler..
sevgisizde yaşayabilir lan insan ! ben böylede mutluyum ki, yaşarım ki ben böylede diyip;
uğur gürsoy'un yarattığı '' fırat '' karakterine döndüğüm dönemler..

yine o dönemlerden bir gün sabah uyandığımda kardeşimi buldum karşımda, üzülüyordu, bana bakarken gözlerindeki hüzünü hissedebiliyordum çünkü,
ansızın gelip öpmeleri içimi ürpertiyordu.. şöyle dedi karşıma geçip:

- abiy.. ( gözler yerde )
+ ( yüzümü topladım ) efendim gülüüüüümmmm
- abiy ya, sen gece homurdanıyosun çok, sanki boğazına biri binmiş biriyle boğuşuyomuşsun gibi, korkuyorum ben abi, ben artık salonda yatıcam, annem oraya kurcak benim yataamı öyle dedi * bi an sustum, sonra hemen ;
+ ben gece hayaletlerle savaşıyorum ki sana bişey yapmasınlar olum gel buraya öpiym gel *
bi çocuğa cevap verememek nedir ? o dönemde öğrendim yine..

bunların sebebinin tek bir insan olmasına mı canın yanar ? yoksa bu halinin önüne geçememek mi ?
kendimle kavgalıyım, ağzımı burnumu kırasım, duvarlara vurasım var kendimi..
yalandan gülümsemek ne kadar zormuş..
o dönemde öğrendim..
yanlız uyumak çok zor lan, alışmışım üç kağıtçıya, gece gece en az 10 soru yöneltilmeden uyumanın canımı sıktığı dönemler..

sabah uyandığımda gözlerimi açamıyorum, dur dur yanlış anlama, şöyleki gözlerimi cidden açamıyorum..
çapak mı diyiym, ne diyim adına bilemiyorum ama göz kapaklarım birbirine yapışmış adeta,
yastık sırıl sıklam, sanırım gece uyurken ağlıyorum, ağlamayı keşfettiğim dönemler..
uykuda yas tutmak nedir o dönem öğrendim..

lanet olasıca bir huyum var, amına koyiyim ben o huyun ki, baş ucumda düğün olsa evde davul zurna çalsalar uyanmam,
ama biri fısır fısır bişey konuşsun, sessiz sessiz yürüsün odamda, lak açarım gözleri hemen !
bu nasıl bişey bilmiyorum ama, eve hırsız girerse yarrağı yedi onu çok iyi biliyorum..

bir gece hırıltıyla karışık bişey duydum, hani zihin açık bilirsiniz, kulak kesildim hemen uyku modunda,
gözleri açmıyorum ama, bişey var yanı başımda hissediyorum..!
hafiften araladım gözlerimi ve kafamı hafif çevirdiğimde,
annemin yanaklarından süzülen,
ay ışığında parıl parıl parlayan, beni mahveden göz yaşlarını gördüm...
onu öyle görmektense ölmeyi tercih ederdim oysa !
hemen oracıkta, o an !
yanı başıma sinmişti, tam yatağımın kenarında oturmuş,
gece saat kaç olduğunu bilmediğim bi zaman diliminde,
ağlıyordu sessizce..
uyandığımı görünce,
aniden gözlerimdeki yaşları sildi hafifçe, ılıklığını hissettim göz yaşlarımın ellerinle silerken..
ölesiye utanmak neymiş o dönemler öğrendim..!

- ne yapıcaz oğlum, ne zaman düzeliceksin, ne zaman yüzün gülücek yavrummm.. dedi,

sessizce, fısıldar gibi,
elleri yaşamla ölüm arasındaki çizgi kadar şefkatliydi,
sesi hayatın tüm kederlerine kafa tutarcasına istekli..
ana sevgisinin başka bişey olduğunu o dönemler öğrendim...

zor dönemlerdi verhasıl..
her zor dönem, bir çizgiymiş.. üzerinden yıllar geçti, inan artık zihnimde kırıntın dahi yok..
ve sen bugün evleniyormuşsun, şimdi öğrendim..

allah mesut etsin..

merak edenler için dip not : bu dönemin başlangıcı şu entry'de bulunmaktadır..
saygılar.. (bkz: sevdiğin kız yüzünden meydan dayağı yemek)
çünkü ağlamak rahatlatır.
bunlardan birisi de unutmadığın biri tarafından unutulmaktır.
Yoğun bir duygunun sonucunda dökülen gözyaşıdır ki, bu gözyaşının dökülmesini biz ağlamak olarak nitelendiriyoruz Duygusal gözyaşları diğer gözyaşlarından % 25 daha fazla protein içeriyor Ve tansiyonu düşürüp toksinlerin dışarı atılmasını sağlıyor Bununla birlikte duygusal gözyaşları vücudun iyileşmesine yardımcı oluyor Zararlı bakterilerin temizlenmesi yine bu gözyaşlarının sayesinde oluyor Araştırmalar duygusal gözyaşının kişiyi depresyondan uzak tuttuğunu gösteriyor Yani ağladığımızda sadece ağlamış olmuyoruz Bir yandan rahatlarken, diğer yandan kendimizi depresyondan uzak tutuyoruz Ağlama sonrasında kendimizi rahatlamış hissetmemiz bu tezi destekliyor. dolayısı ile ağlamak aslında içinde bulunduğumuz sıkıntılı durumlara beynimizin verdiği bir tepki.
yağmur yağmadiği icin.
varlıkla yokluk arasındaki iki arada bi derede bi duyguya alışmaya çabaladığı,
Gözlerinden tutda ciğerlerine kadar üzgün olduğu anlarda ağlar..
mutluluktan ağlayabilirler. evet ciddiyim. insan bazen o kadar mutlu hisseder ki içinden ağlamak gelir. gülümsemeyle karışık ağlarlar böyle.
F.D şarkı yapar söyleyemediklerimi dile getirir, ben ağlarım.
immatür savunma mekanizmasıdır ağlamak.

kişi çatışma ve acıdan kurtulmak için erken bebeklik evresine geri döner, bir nevi kendini korumaya çalışma yardım isteme.

(bkz: regresyon)
aileden ayrilmak ağlatir.. Evet ağlatir hele anne'nin o dolu dolu bakan gözleri ? Sigara yakilir buna hemi.
başka bir şey yapamadığı için. acizlik gibi oldu ama aslı öyle değildir. yapılacak bir şey yoktur.
Dolu sandığı herseyin içi boş çıkınca..
bir günlüğüne benim yerimde yaşadıktan sonra cevabını bulabilecek kişinin sorusudur.
Ağlamak ; Ruha ağır gelenlerin mutlak enerjiye evrilip , aciz kaynagindan dökülmesidir.
muğlak olan bizlerin en çok ihtiyaç duyduğu şeyi, hakikati , ruhun gördüklerini hazmedememesi. O lanet kriptoyu çözemeden yok etmesi. Ruhun bedene olan ihtiyacı, bedenin ruhu sardığı o perdeye değer miydi?
efendim her şey içinizde birikir birikir sineye çektikleriniz sustuklarınız acılarınız sonra bir an gelir ki kaldıramazsınız artık ve gözlerinizden yaşlar süzülmeye başlar.
Bazıları biber gazından ağlar, onlara müstehaktır. Bazıları sevinçten bazıları rahatlamak için bazıları uyuzluğuna ağlar. Bu tür ağlamalar kötüdür, Çekilmez.
alışmaya çalışıp, çalışıp, çalışıp..
Başaramamaktan..
insan duygusal bi varlıktır durup dururken bile ağlayabilir.

(bkz: ota boka ağlayan)
bazen bazı duyguları kelimeye dökmek yeterli olmayınca vücut otomatik olarak bu yönteme başvurur.
Bilimsel olarak açıklanamamış birşeydir.
gözüne bir şey kaçtığından.