bugün

Ehlü'l Hal ve'l-Akd; bir islâm âmme hukuku terimi olup, islâm devlet başkanını seçme ve gerektiğinde onu azletme yetkisine sahip olan kimselerin oluşturduğu meclistir. islâm hukukunda, müslümanların devlet başkanına "halife, imam, müminlerin emiri" isimleri verilmiştir. Âyette: "Onların işleri aralarında şûra (danışma) iledir" (eş-Şûrâ, 42/38) buyurulur. Bu âyet, islâm idaresinin müslümanlar arasında sûrâ esasına dayandığını ifade etmektedir. Ayrıca, müslüman toplumun, devlet başkanı kontrol edecek, devlet işlerini düzenleme ve yürütmede ona katılacak bir topluluğu seçip görevlendireceğine işaret etmektedir (Ebû Zehra, Usûlü'l-Fıkh, s.143). 

Kimlerin devlet başkanı adayı ve kimlerin de seçmen olacağı âyet, hadis veya icmâ ile belirlenmemiş, ancak islâm'ın genel prensiplerinden hareket edilerek ehlü'l-hal ve'l-akd meclisi üyelerinde şu vasıfların bulunması öngörülmüştür: 

1) Adâlet: Bu üyeleri her yönü ile doğru bilinen, takvâ ve mürüvvet sahibi olması gerekir. Bu vasıf, islâm'ın emir ve yasaklarına uymakla gerçekleşir. 

2) Bilgi: Adayda, islâm'ın aradığı şart ve vasıflan bilmeye yeterli ilim sahibi olmak. 

3) Görüş ve hikmet sahibi olmak: Adaylar arasından bu göreve en lâyık, maslahat bakımından daha uygun ve daha bilgili olanı seçmeye götürecek bir görüş ve insanları tanıma kabiliyetine sahip olmak gerekir. 

Buna göre bu kimseler, yalnız, âyet ve hadislerden hüküm çıkarabilen müctehidlerden ibâret olmayıp, yukarıdaki vasıfları taşıyanların da kapsama girdiği kabul edilir. Başkan adayının beldesinden olan seçmenlerin, diğer belde seçmenlerine bir üstünlüğü yoktur. Ancak dinî nitelikte olmamak üzere, başkan adayının beldesinden birisi seçim işlerini düzenlemek ve yürütmek için görevlendirilebilir. Devlet başkanlığı makamının boş kalmaması için bu düzenlemeye ihtiyaç olabilir (Ebû Ya'lâ, el-Ahkâmü's-Sultaniyye, s.4, vd.; el-Mâverdî, el-Ahkâmü's-Sultâniyye, terc. Ali Şafak, istanbul 1976, s.6)