bugün

Kış boyunca ahırda kapalı kalan sığırları baharda meraya salmak gibi bi etki yaratır, yazık.

https://youtu.be/-zN-e5sCEbg?si=IZu1oEhtLpJgR1ec
Aylar boyunca verdiğiniz ayarlar sonucu bi boka benzemiş, insan kalıbına girmiş sevgilinin nedensiz yere araya ayrılık girince götü başı dağıtma halidir insanı kanser eder.
Bazen biri çıkar karşınıza ne boyu boy, ne huyu huy, ne de Ali Ağaoğlu'nun torunu. Düpedüz bi baltaya sap olamamış andavalın teki. Ama sonra ona yaklaştıkça yüksek gerilim hattına yaklaşmak gibi bi şeyler oluşuyo hislerinizde. Ne biliyim sanki o hayatının sonuna kadar seninle olursa her şey anlamlı kılınacakmış gibi. Bi sofrada ekmek ikiye bölünecekse yarısını o yemeden karnınız doymayacakmış gibi. Böyle yağmurlu günleri melankoliden alıp eğlenceli hale getirecekmiş gibi olasılıksız anlamları ona yükleyiveriyosunuz. Hayattaki yarım kalmışlıklarını tamamlamak için onun eli ayağı, bazen otobüs kartı bazen hasta bakıcısı bazen annesi bazen fotoğrafçısı oluyosunuz, sırtına hem kanat hem yün hırka oluyorsunuz. Her Şeyden koruyup kolluyorsunuz sonra bi bakıyorsunuz ki o uçup gidivermiş. Hem de aradan "zaman" denecek kadar süre geçmeden o ilk bulduğunuz pislik haline dönüvermiş.
Sıla'nın şarkısında "niye gidemiyorum anlıyor Musun çünkü emek verdiysen zor" diyo ya. Hah aynen öyle arafta kalıveriyorsunuz.

Cümleten geçmiş olsun. Ben baya yazdım ama atalarımız olayı özetlemiş
(bkz: orospunun tövbesi yarrak görene kadar)