bugün
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız14
- hamas bir terör örgütüdür11
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim16
- sözlük kızından gelin olmaz16
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- şehirler arası aşk yaşamak8
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın11
- vatandaşlık farkı alan otel21
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- ayça tilki9
- bik bik'in balona binmesi34
- anın görüntüsü13
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası17
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım18
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı15
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
entry'ler (529)
Ludovico II albümüyle bangır bangır geliyor. snippet'ini dinledim az önce ve parça değiştikçe kendisine hayranlığım bir kat daha arttı. Enfes işler yapan enfes bir adam.
hazır ayaklanmışken üzerine avm kondurulan deprem toplanma alanları için de ses çıkaralım derim.
duygusal istismarın en bariz örneği benim için. her dediğini yapan bir anne baba örneğinden daha beteri var bu ailede. kızından korkan bir anne ve anneye hanım sen napıyon demeyen bir baba. önünde bir takım kurallarla -hammurabi kanunları gibi bir şey değil bahsettiğim- çocuklarını yönlendirmedikleri için ve muhtemelen patalojik bir alt yapısı da olduğu için kız serseri mayın gibi geziniyor ortalıkta.
ablasına olan öfkesinin de baharın kocasına olan aşkından olduğunu düşünmüyorum. aksine baharın kocasına takıntılı olmasının sebebi ablası hatta. yıllarca annesinin bahar için ne kadar üzüldüğünü görüp, o bizi terketti gibi bir dramaya başvuruyor olabilir.
ve ben sadece annemlerle oturduğum kadar izlediğim bir dizi hakkında nasıl böyle bilirkişi kesildim. allah'ım!
ablasına olan öfkesinin de baharın kocasına olan aşkından olduğunu düşünmüyorum. aksine baharın kocasına takıntılı olmasının sebebi ablası hatta. yıllarca annesinin bahar için ne kadar üzüldüğünü görüp, o bizi terketti gibi bir dramaya başvuruyor olabilir.
ve ben sadece annemlerle oturduğum kadar izlediğim bir dizi hakkında nasıl böyle bilirkişi kesildim. allah'ım!
troll başlık sandım sahih çıktı. adamlar ses kesmeye o kadar alışmışlar ki basit bir robota bile tahammülleri yok. şaşırsam mı, kahkahalara mı boğulsam bilemedim.
asla yakışıklı bir adam değil ama beni yak kendini yak herşeyi yak dedirtiyor.
geleceğe gitsem başıma gelecek tüm felaketleri önceden gördüğüm için bugünün tadını çıkaramazdım.
geçmişe gitsem bayram öncesi ortalığın tozunu alan annem gibi dur şurayı da düzelteyim dur burayı da düzelteyim derken manyakların hası olur çıkardım.
zaman makineniz sizin, akıl sağlığım benim olsun.
geçmişe gitsem bayram öncesi ortalığın tozunu alan annem gibi dur şurayı da düzelteyim dur burayı da düzelteyim derken manyakların hası olur çıkardım.
zaman makineniz sizin, akıl sağlığım benim olsun.
otobüsün yerlisi de çok oturgaçlıgötürgeçti güya, hâlâ otobüs diyoruz. tutmaz yani çok da şeyapmayın.
bana çok renkli ve abartı geldi. ortalık renk cümbüşünden geçilmiyor. tamam avrupa yakasındaki karakterler de pek normal değildi ama baktığında yine gerçekliğini kaybetmemiş karakterler de vardı. yalan dünyayla birlikte daha abartılı karakterler baş göstermeye başladı derken jet sosyete.
aile arasında filminin mimarıyla bu dizininki nasıl bir olur? gülse birsel?
aile arasında filminin mimarıyla bu dizininki nasıl bir olur? gülse birsel?
tamam da bu ikisinin arasında hiçbir bağlantı yok ki. ikisi de birbirinden bağımsız gerçekler. senin için yanlış görünen bir adam doğruyu dile getirince o şey doğruluğunu mu kaybediyor. doğru, serdar ortaçın şarkılarına meze olan binlerce dansözden biri mi? ne yani.
aslında uludağ sözlük bu açıdan bana türkiyenin de özetini anlatıyor. haklarında önüne yüzlerce farklı betimleme eklenen, su içen kız, kızıl saçlı kız, oturan kız, konuşan kız ve türevleri başlıklarda üzerine konuşulan da, ya kızım siz bir gidin buralardan, kız olduğunu belirttin çünkü aranıyon dime gibi sığ yorumlara maruz kalan da yine aynı kızlar.
türkiyede de düzen böyle devam ediyor, hatta belki dünyanın birçok yerinde. kafalarda tepede bir yerde tüm ihtişamıyla göz dolduran bir kadın profili var, ama o profilin adaylarına konuşmasınlar isteniyor. sebebini bilmiyorum, kafa yorsam da anlamıyorum.
virgina woolf, kendine ait bir oda'da bu konuyu benden çok daha başarılı bir şekilde ele almış zaten. eğer la bu kız ne anlatmaya çalışıyor dediyseniz bir bakın.
türkiyede de düzen böyle devam ediyor, hatta belki dünyanın birçok yerinde. kafalarda tepede bir yerde tüm ihtişamıyla göz dolduran bir kadın profili var, ama o profilin adaylarına konuşmasınlar isteniyor. sebebini bilmiyorum, kafa yorsam da anlamıyorum.
virgina woolf, kendine ait bir oda'da bu konuyu benden çok daha başarılı bir şekilde ele almış zaten. eğer la bu kız ne anlatmaya çalışıyor dediyseniz bir bakın.
görsel
şu zamanı yaşamak istiyorum, tam o anı. yeri, tarihi, ya da onun gibi detaylarını asla bilmiyorum ama o anda var olmak istiyorum.
şu zamanı yaşamak istiyorum, tam o anı. yeri, tarihi, ya da onun gibi detaylarını asla bilmiyorum ama o anda var olmak istiyorum.
ben bu başlıktan hz. adem'in kürt olduğu sonucunu çıkarırken, görüyorum ki bazılarınız yine hır gür çıkarmışsınız.
görsel
hadi bakalım.
hadi bakalım.
me, myself and i. bu şarkının the four yarışmasındaki coverına bakın derim. muazzam falan değil ama ikinci dinleyişten sonra dur ya tekrar dinleyeyim diyor insan.
üniversitedeki ilk 3 yılımı arkadaşlarımla çıktığım evde geçirdim. televizyon açmaya bile fırsatımız olmaz, sabah akşam kakara kikiri komşuları rahatsız ederdik. özgürdük. gece yarısı pijamalarımızla bahçeye iner çekirdek yer, onu kovalayan günlerde de kil maskeleriyle yediğimiz çekirdeklerin günahını çıkarırdık. birisi hasta oldu mu evde seferberlik ilan edilir, hasta olan arkadaş karantinaya alınır ve annelerden öğrenilen koca karı ilaçlarının biri gelir biri giderdi.
son 2 yıldır ailemle kalıyorum, ve farkediyorum ki aileden uzak yaşamıyormuşum. eğer şanslıysanız, aynı evi paylaştığınız arkadaşlarınız da ailenizden bir parça oluyor. elbette özgürlüğün getirdiği sorumluluklarla iyice annenize benzemeye başlıyorsunuz ama bence aile olmayı da asıl o zaman öğreniyorsunuz.
son 2 yıldır ailemle kalıyorum, ve farkediyorum ki aileden uzak yaşamıyormuşum. eğer şanslıysanız, aynı evi paylaştığınız arkadaşlarınız da ailenizden bir parça oluyor. elbette özgürlüğün getirdiği sorumluluklarla iyice annenize benzemeye başlıyorsunuz ama bence aile olmayı da asıl o zaman öğreniyorsunuz.
bir mumum var, yaktığında mum ateşi ısınarak üstünde bulunan mekanizmayı döndürmeye başlıyor. gereksiz hediyelik eşya satan yerlerde görürsünüz muhakkak.
onu yanıbaşıma koyup, uzanıyorum. peluş yastığımı da kollarıma alıp öylece izliyorum demir parçalarının dönüşünü. gel zaman git zaman uyutuyor bile, ki uyuyabilmek için verdiğim uğraşları bir ben bilirim.
hafif bir müzik eşliğinde, ruhunuzun gıdasının hangisi olduğuna inanıyorsanız artık, deneyin bunu. iyi gelecek, ciddiyim bak.
onu yanıbaşıma koyup, uzanıyorum. peluş yastığımı da kollarıma alıp öylece izliyorum demir parçalarının dönüşünü. gel zaman git zaman uyutuyor bile, ki uyuyabilmek için verdiğim uğraşları bir ben bilirim.
hafif bir müzik eşliğinde, ruhunuzun gıdasının hangisi olduğuna inanıyorsanız artık, deneyin bunu. iyi gelecek, ciddiyim bak.
şömineye dair bildiğim tek şey nasıl yazıldığı ve neye benzediği. ama yüksek hayal gücümün bana verdiği yetkiye dayanarak şömine ateşinden çıkan ışığın kitap sayfalarını yeterince aydınlatmayacağını düşünüyorum. yani keyif değil fazla kısılan gözlere kaz ayağı olarak geri döner bünyeye. ulaşamadığım ciğere mundar demiyorum tabiki, ne alakası var.
az evvel son yüklenen mevzular bölümünü izledim, kendisiyle çıkış noktamız aynı, aynı dertten muzdaribiz ama konu nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde amerikanın hain planlarına, türkün muazzam gücüne geliyor ve bu üslubu bana ne yazık ki onun da hiç sevmediğine emin olduğum birini hatırlatıyor.
son videosunda milletçe uyku halinde olduğumuzdan bahsediyor, ve haklı. ama konuşması öyle bir çıkmaza giriyor ki, biz türküz amerika korksun bizden gibi garip bir celallenmeye dönüyor. ve ben de nasıl aynı mantıkla çıktığım yolda yalnız kaldığıma şaşıp kalıyorum.
kanalını ilk açıldığı zamanlardan beri takip ediyorum ve başlangıçla kıyaslayacak olursam kendini tekrar etmeye başladığını düşünüyorum. dolu bir adam, meseleleri kafasında tartmadan kabul etmediği çok belli ve bu yüzden saygı duyuyorum kendisine, ama özellikle son 3 videosunda amerika amerika amerika dedikçe bana bir şeyler olmaya başladı.
belki çok yoğundur, okumaya fırsat bulamıyordur ama hitabeti güçlü adamların girdiği çıkmaza adım adım ilerliyor bence. emin olmamakla birlikte son zamanlarda eskiden edindiği, okuduğu ve daha kötüsü duyduğu bilgileri aktarıyormuş gibi geldi bana. yeni bir şey yok yani. mevzularda amerika; pinçte kadınlar ve kıvrak zekaları, bazı görgü kuralları, eski anılar ve kapanış.
umarım hayatımın birilerinden soğuma evresindeyimdir ve kendisini kurban olarak seçmişimdir. şebnem ferahın da dediği gibi altı daha dolmadan yerden yükselmemesi, tam keyfine varmışken de birden yere düşmemesi gereken kaliteli bir adam çünkü.
son videosunda milletçe uyku halinde olduğumuzdan bahsediyor, ve haklı. ama konuşması öyle bir çıkmaza giriyor ki, biz türküz amerika korksun bizden gibi garip bir celallenmeye dönüyor. ve ben de nasıl aynı mantıkla çıktığım yolda yalnız kaldığıma şaşıp kalıyorum.
kanalını ilk açıldığı zamanlardan beri takip ediyorum ve başlangıçla kıyaslayacak olursam kendini tekrar etmeye başladığını düşünüyorum. dolu bir adam, meseleleri kafasında tartmadan kabul etmediği çok belli ve bu yüzden saygı duyuyorum kendisine, ama özellikle son 3 videosunda amerika amerika amerika dedikçe bana bir şeyler olmaya başladı.
belki çok yoğundur, okumaya fırsat bulamıyordur ama hitabeti güçlü adamların girdiği çıkmaza adım adım ilerliyor bence. emin olmamakla birlikte son zamanlarda eskiden edindiği, okuduğu ve daha kötüsü duyduğu bilgileri aktarıyormuş gibi geldi bana. yeni bir şey yok yani. mevzularda amerika; pinçte kadınlar ve kıvrak zekaları, bazı görgü kuralları, eski anılar ve kapanış.
umarım hayatımın birilerinden soğuma evresindeyimdir ve kendisini kurban olarak seçmişimdir. şebnem ferahın da dediği gibi altı daha dolmadan yerden yükselmemesi, tam keyfine varmışken de birden yere düşmemesi gereken kaliteli bir adam çünkü.
genel olarak şaşırmış bir kalabalık görüyorum ama şiirlerin altına sıla'nın sesini ekleyince baya şarkıları ortaya çıkıyor. ya da daha basiti şarkı sözlerini dümdüz okuyun, yine aynı kapıya çıkacaksınız zaten.