entry'ler (1010)

çağın bodur

Coldplay'ın clocks şarkısını bir de bu arkadaştan dinleyin. Asla eskimez !

youtube den para kazanmak

Sıradan bir vatandaş için hiç kolay değildir. Öncelikle düzenli olarak, kaliteli ve farklı içerik üretmeniz lazım. Sizin yapmayı düşündüğünüz kutu açılımı, oyun görüntüleri, ürün tanıtımı, makyaj, yemek tarifi, bilgi videoları, yarışmalar, iddaalar zaten fazlasıyla yapılıyor. Siz, eğer bir yer edinmek istiyorsanız, öncelikle para kazanmayı unutacaksınız.

Peki bunlar zaten yapılıyorsa, biz hiç mi yapmayalım ? hayır tabi ki... Önemli olan yapılan işin farklı olması. herkes ürün tanıtıyordu ama ekin kollama, teknolojiye atarlanan adam olarak ön plana çıktı. Hem de bir taşla. *
Şahsi olarak kısa vadede pek para kazanılabileceğini düşünmüyorum. Önemli olan yer edinebilmek. zaten youtuber olarak adlandırılan ve belli bir abone sayısının üzerindeki kesim, genel de birbirini tanıyan ve destekleyen isimler. tabi bu lobicilik anlamında değil.

zaten kazandığınız paralarda muhtemelen, kamerayı, mikrofonu, laptopu yenilemeye falan gidecektir.

demem o ki; hobi olarak, belki uzun vadede ek gelir olarak yapılabilir ama meslek olarak, düzenli gelir elde edilebilecek bir mecra değil burası.
Zaten çok özgün içerik üretir ve belli bir izlenmeye ulaşırsanız, birileri kapınızı çalar, gel beraber çalışalım diye. kendinize güveniyorsanız, amacınız bu olsun.

federico giunti

Bu adam nasıl oldu da beşitaş'a geldi hala anlamış değilimdir. kısa zamanda çok iyi işler yaptı şampiyon oldu ve gitti.
yıllar sonra ernst geldi. o da takımı toparladı, şampiyon yaptı, gitti
yine yıllar sonra atiba bu çizgide ilerliyor. inşallah o da bu sezon şampiyonluk görecek.
Yönetimin bunu görebilmesi lazım. atiba'nın artık emekliliği geldi. o mevkiye şimdiden, bu futbolcuların çizgisinde, birisini bulmalı.

zeki önder özen

Altı okka taşşak isteyen asıl konu, bu açıklama basına sızdıktan sonra; " doğrudur. off the record bir konuşmaydı ancak yayınlanmış. ben söylediklerimin arkasındayım. " diyebilmektir.

diyemiyorsan bamyadan farkın kalmaz.

çok sevdiğim ve taktir ettiğim bir insandı ancak şu konuşmalardan ve arkasında duramamasından dolayı tüm değerini yitirmiştir.

mehmet görmez

Yazıklar olsun ! Devlet görevlisi sıfatıyla, dini de alet ederek bölünmeye bu kadar destek çıkılamaz. Devletin dili TÜRKÇEdir.

andımız

Andimiz kaldırıldı çünkü ;

Türküm (Türk diye bir ırk yok)
Dogruyum (ooo paralelci)
Caliskanim (torpil var sorun yok)
Ilkem;
Kucuklerimi korumak (tecavuzden bir şey olmaz)
Büyüklerimi saymaktir (Reza bizim de abimiz)
Yurdumu (sarayimi), milletimi (anasını da alıp gitseler keske) özümden çok sevmektir.
Ülküm (aha mhp li)
Yükselmek (avmlere kaçak kat yapariz)
ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk (ahanda siyasi söylem )
Açtığı yolda (sanki duble yol yaptı)
Gosterdigin hedefe (white sea yi kastediyor)
durmadan yuruyecegime (Marmaray yaptık ya)
ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun ( bol bol şehit var )
Ne mutlu Türküm diyene (ahanda bölücü soylem)

konyalılara karşı antipati beslenmesi

Ağırlıklı olarak mutaassıp ve milliyetçi bir şehir olmakla beraber, bir çok riyakarı da bünyesinde barındırmasındandır.
Özünde, hakiki yerlisi olanlar, çok cana yakın, misafir perver ve hoş muhabbettir. zaten konya şivesi artık belli bir yere sahiptir.

Ancak kampüsün ilk kurulduğu zamanlardan itibaren üniversite öğrencisinin kültürlerini bozacağını düşünmesi sebebiyle(haklı veya haksız oldukları tartışılır) öğrencilere yapılanlar, 80 darbesinin gerekçelerinden sayılan olaylı miting, sabah allah, kitap diyenlerin akşam karı kız peşinde koşması gibi sebeplerle pek sevilmezler.

tabi bu olaya neresinden baktığınızla da alakalı. ankara pavyonlarına taş çıkarak pavyonları da vardır, içinde evliya olmadan vakit namazı kılınmadığı rivayet edilen kapu camisi de. her genelleme yanlış olduğu gibi, bu da yanlıştır.

Aslen bir konyalı olarak, ben de bahsi geçen konyalıları sevmem. Ancak bunun şehirle bir alakası yok. O kafa yapısındaki kim varsa, yozgatlı da olsa, izmirli de olsa sevmem.

bürokrasi

Malesef olması gerekendir. Ülkemizde hatta dünyada sistem tamamen bürokrasiye dayalıdır ve olmadığı zaman kaos oluşur.

en yalın şekliyle örneklendirecek olursak; teftiş geçirecek bir kurum ve/veya kişi teftiş için gerekli gerekli, gereksiz bir çok evrak hazırlar. bu evrakların çoğu matbudur ve hiç bir işe yaramaz ama teftiş esnasında bunlar istenir.

teftiş geçirecek kurum ve/veya kişi eğer yolun başındaysa, korkuyla, o işleri yapar ve evraklarını hazırlar. Yıllar geçtikçe aslında kimsenin işe bakmadığını, sadece evraklara bakıp geçtiğini anlar ve işi yapmadan sadece evrakları hazırlamaya başlar.

işte sistemin amacı da bu. Eğer bu sistem olmasa kimse o işleri yapmayacak. Sistem en azından yolun başındaki kurum ve/veya kişinin işleri yapmasını sağlıyor. Devamında yapmayacağını da zaten biliyor.

Yani bürokrasiyi bitirmek istiyorsak, toplumun ahlak seviyesini yükseltmeliyiz. kurum ve/veya kişiler zorunluluk hissetmeden fayda esasına göre işlerini yapmaya başladığı an bürokrasiye ya da denetleyici bir kuruma gerek kalmaz.
Ancak hala sistemin açıklarını kollayıp, nereden ne kurtarabiliriz diye düşündüğümüz için bürokrasi malesef ama malesef gereklidir.

imamyar hasanov

kemençeyi ve aynı zamanda dinletenleri ağlatır.
yalnız youtube'da fazla eseri bulunmadığı için malesef fazla dinleyemiyoruz kendisini. lachin'le ay aşığında'yı dönüp dönüp dinlemek de yetiyor gerçi...

adana

bu şehir hakkında daha önce girdiğim bir entry yüzünden linçe uğramıştım seneler evvel. *
geçenlerde tekrar yolum düştü. başka bir şehre giderken, adana üzerinden, otoyoldan geçeceğiz mecbur. beşiktaş maçının başlama saatlerine yakın adana civarında olunca, girelim bir yerde maçı izleyip, oradan devam ederiz dedik.

rastgele bir mahalle kahvesine girip, maçı izledik. Hiç bir şehirde duyamayacağım tepkileri burada duydum ancak en orjinali, ceza sahası içerisinde gol pozisyonunda gomez'e ; " sık, sık lan, sııık" diye bağırılmasıydı. artık silahla nasıl hemhal oldularsa, şut çekmek yerine sıkmak tabirini kullanıyor abiler.

şark hizmeti

Eğer doğduğunuz yerde çalışan(kamu/özel fark etmez) biriyseniz, sizi potansiyel eş adayı yapacaktır.

Özellikle öğretmen arkadaşlarımız kpss denilen illetle uğraştıktan sonra başarabilirlerse atanıyorlar. doğu görevi zorunluğu olduğu ve orada bulunan okulların puanı düşük olduğu için, genellikle yeni mezun arkadaşlar bu hizmeti tamamlayacakları okulları seçiyorlar.

yani; daha bir kaç ay önce "starbucks'tan kahve içmeden güne başlayamıyorum" diyenleri, kış geldiğinde sular donduğu veya ulaşımın geçici olarak kapatıldığı için içecek suya mecbur etmek demek. swarmda mayorlükleri bulunan arkadaşın, telefon her yerde çekmediği için, ailesiyle bile iletişimini her an sağlayamaması demek. "piyano benim için yaşam tarzı" diyen müzik öğretmenlerinin, matematikçi atamadıkları için matematik dersine girmeleri demek.
ve daha niceleri...

işin sosyolojik ve siyasi taraflarına hiç girmeyeceğim. ancak hal böyle olunca, şark hizmetindeki arkadaşlar düşünmeye başlıyorlar.
"lan burada 5 sene (yerine göre 3 ila 7 sene arasında) geçmez. Kurtulmak lazım."
işte tam da bu anda devreye eş durumufikri giriyor. evlendiğiniz kişiyle aynı yerde görev yapma hakkını sağlıyor yasalar size.

hemen rehber, facebook ve bilimum sosyal ağlar gözden geçiriliyor. kimler vardı üniden kalma. kim nerede acaba diye... Oradan da pek bir şey çıkmazsa, lise yıllarına kadar gidiliyor. eski sevgililer zaten ilk aranacaklar listesinde...

aynı anda birden çok kişiyle bağlantı kurulur, hemen alttan alta evlilik konuları açılır, aralarından eleme yapılarak son adaya kanca takılır ve evlenmeye ikna edilir. Eğer bu süreç hızlı işlediyse, sırf tayin isteyebilmek için resmi nikah önceden kıyılır, düğün yaza veya uygun bir tarihe bırakılır.

demem o ki; eğer memurlardan oluşan bir arkadaş çevreniz varsa, ve kendi memleketinizde çalışıyorsanız, eskilerden birinden "naber, nasılsın ? görüşmeyeli uzun zaman oldu. Fotoğrafını gördüm çok değişmişsin" gibi bir mesaj almanız an meselesi.

Sakın kendinizi nimet sanıp, kıçınız kalmasın ! Siz sadece tayin istemek için bir araçsınız.

money as debt

"para varsa, borç var. borç varsa, para var" minvalinden paranın kaynağını, Kısmi rezerv sistemini anlatan güzel bir çalışma.
sadece iktisatçıların değil, her vatandaşın izlemesi ve öğrenmesi gereken bilgilerle dolu.

efkara geldim

Böyle şarkı sözü olmaz, olmamalı !

Temelli mi geldim dünyaya ?
nerden düştüm bu sevdaya ?
başımı koydu bin belaya.
efkara geldim, ben böyle bir yar sevdim.

akıbetim korkar halimden,
buyruk bekler sahibinden.
gayri kovuldum cennetinden.
efkara geldim, ben böyle bir yar sevdim.

emekli maaşı

bazı ahrazlara dert olan maaştır.

önce emekli maaşını kimler alır onu bi anlatalım. belli gün prim yatırmış kişiler, yaş haddine de ulaştıklarında emekli olamaya hak kazanırlar. yaş ve gün kriteri dönem dönem değişiyor.

bu arkadaşlar ahraz olduğu için anlatıyorum bunu. yani bu adamlar zamanında it gibi çalıştı. hem de yıllarca. ve primini yatırdı bu süre zarfında. onun için bu maaşı almaya hak kazandı.

ayrıca asgari ücret 1000,54 tl dir.
ayrıca günlük çalışma dilimi 8 saattir. fazlası, ek mesaiye girer ki bu da ücrete tabiidir.

daha alnının teriyle 3 kuruş kazanmamış, baba parası yiyen ahrazlar, emekçinin kıt kanaat geçinmeye çalıştığı paraya laf etmesin.

edit: bazı ahrazlar entry silmiş ve/veya silinmiş.

age of empires 2 kürt pack

köylüler birden ortadan kaybolabiliyor. dağa çıkıyorlar herhalde.
popülasyon limiti yok ve50 food yerine 5 food 'la yapabiliyorsunuz köylüleri.
Bu patch'in eksisi, denizli harita yok.

türkiye basketbol ligi

ismi spor toto basketbol ligi

takımlar ;

akın çorap yeşilgiresun belediyesi
anadolu efes
banvit
beşiktaş sompo japan
darüşşafaka doğuş
demir inşaat büyükçekmece
fenerbahçe
galatasaray odebank
istanbul bbsk
muratbey uşak
pınar karşıyaka
royal halı gaziantep
rönesans ted ankara kolejliler
torku konyaspor
trabzonspor medicalpark
türk telekom

Fenerbahçe ve istanbul bbsk haricinde isminde sponsor olmayan takım yok. fener de kaç yıldır ülker ile işbirliğindeydi. ligin kendi ismi bile sponsorlu.

sponsorlarla bu iş yürümez. bir yere kadar gider sadece. niye sporcu yetiştiremiyoruz sorusunun cevabı da budur.

big brother türkiye

işin sosyolojik boyutu, alt metinde topluma ne mesaj verileceği, format falan kimsenin umrunda olmaz.

Prime kuşağının bakacağı tek şey; kim kimi düdüklüyor olacak.
Bir tane örnek çift olur. Bunlar program boyunca ayrılmaz. Hatta sonrasında da bir müddet devam eder, magazin sayfalarını süsler.

Başka bir çift daha olur. Bunlar kavga falan eder. içerde gruplaşma olur.öyle olunca sözde oylamalara yansır bunlar.

Bir tane aile hayatı sıkıntılı, çok zorluklar çekmiş birisi olur. Bu da Acıtasyonla bir yere kadar prim yapar.

Bunlar ziyade olmazsa olmaz karakter kesinlikle marjinal olandır. Sivri çıkışlar yapıp, sıradışı tavırlarla dikkat çeker.

Yani bu konsept denilen şey, aslında kendi içinde denklemleri olan bir şey.
izleyenler de kendilerince tartışıp, vakit öldürüyorlar.

sadece bana mı oluyor hissi

tuvaletten çıktıktan sonra elleri yıkarken gelen su içme hissi.

Evdeyken neyse de lüks restoranta falan gittiğiniz de hoş olmuyor.

ahsen tv

genel de izlerim bunların sokak röportajlarını. Baya da eğlenirim hatta ama bu sefer ki bir başka.
eleman ya trollemiş ki eğer öyle ise harika iş çıkarmış. Ya da ağır mal. öyle ise bile eğlenceli olmuş.

https://www.youtube.com/watch?v=KnLhgzUxK7w

kötü kedi şerafettin

https://www.youtube.com/watch?v=yhzzEKJOThc

hadi diyelim yeni nesil bilmez kendisini. hiç okumamıştır, adını bir yerlerden duymuştur sadece. Ancak sırf şu kadro seslendirmesini yaptığı için bile izlenilir.