bugün

entry'ler (311)

pilal

Vaktiyle çok sevilendir ama artık öyle yabancıyız ki muhtemelen hiç okumayacağı bir yere neden yazdığımı dahi bilmeden yazıyorum belki yazdığım o bile değil de sözlüktür sahiden...

Bize dair, konuşmalarımıza dair unuttuğun nice şeyden biridir bu da sen söylemiştin de ben söylememiştim nickimi zaten aynı kişiler miyiz ki sen 11 yıl önce yazmışsın en son ben 5 yıl önce kimseye tam olarak anlatamadığım hatta belki sana bile inandıramadığım gözlerinin derinlerinde gördüğüm o vurdumduymazlığın ardında gizli seven sevilmeyi isteyen adam varmış gerçekten dedirtiyor bir zamanlar yazdıkların.

Saçma sapan ortamlarda saçma sapan tanıştık biz seninle ve ayrılığımız da bir o kadar saçma ben istedim ki her hafta sonu zil zurna sarhoş olacak kadar içtiğin, yüzüne gülüp arkandan söven, sevgilinin yanında sana senin yanında sevgiline yavşayabilen basitlikte leş ortamlardan kaçalım ordan geriye bir bizi alıp uzaklaşalım ama sen orda kalmayı seçtin ben seni Mis sokakta bıraktım.

Seni sevmek kendimi sevmemeye çıkıyordu artık ve karakterim bunu kaldıramıyordu ve kendime doğumgünüm için söz verdim artık yetinmeyecektim, sabretmeyecektim ilk kez istedim bu isteyip de benimle gelmediğin için gitmediğimden vizyonda izlemeyi kaçırdığım filmler gibi bir istek değildi ya da bir kez olsun beraber gitmediğimiz yerlerin uktesi gibi değil doğumgünümü sevgilimle geçirmek istedim doğduğum günü gerçekten kutlasın istedim üstelik o rezil ortamın yalancı arkadaşlıklarına bile açıktı kapım yeter ki önemsediğini, özendiğini bilseydim "elalem ne der" kafası mı sevgimin büyüklüğünün şımarıklığı mı bilmem arkamdan söyledin de önemsediğini yüzüme söyleyemedin. Eğer o gün hiçbir şey demeden gelsen tüm hırçınlıklarıma rağmen sarılsan bana, çıkarmazdım yangınları.

Ki zaten yakabildiğim tek şey kalbim oldu aşık olduğum adamı terkettim ben hala şaşarım bazen aşkı özledikçe ama bir yandan da aferin derim kendime saygıma...

istedim ki kop onlardan gör çirkinlikleri, yalanları, kızsınlar sana kız bana ama sonra gerçek sevgiye dön seni çok seven seni sevginin gerçekliğine çekmeye çalışan aslında oralarda o saçma insanlarla olmadığında evde pijamalarla film izlediğimizde sakin, mutlu olan kadına karanlığımı da orada bırakalım birlikte aydınlık olalım...

Oysa sen oradasın oraya aitsin o karanlığa gel geç ilişkilere öyle geçici biri yanındayken anladım yerini...

Bunların hiçbir önemi yok şimdi; sevgi tek başına yetmiyormuş, sevgi iyileştirmiyormuş, sevgi güven vermiyormuş demek ama neyse ki biliyorum benim sevgim iyileştiremediyse seni sen hep orada o karanlık yalanda kalacaksın aslında bir yanım ister iyileşmeni ben yapayım inadı değil ego değil ki zaten iyileşsen sevgiyle beni affetmeyi de hatta belki arkadaş olmayı da bilirdin ve aydınlık kazanırdı.

Bazı insanlar sabote eder kendini sen de onlardan birisin belki de, daha önce seni çok seven kadına yaptıkların bana yaptıklarından fenaydı malum demek sevgide değil korkuda var olmayı seçiyorsun ve sanıyorum şanslarını yitirdin.

Bilmeni isterim ki o karanlık o insanlara ceza vermeye çalışan insanların çirkinliklerini yüzlerine haykıran, iğrenç bile olsa arkadaşlıkların arasına giren, sevgisinde inatlaşan kişi ben değildim o kişiyi senin yaptıkların ve yapmadıkların, o karanlık ortam yarattı anlıyorum ve affediyorum o kadını bir gün senin de anlamanı dilerim benim kendime merhamet ettiğim gibi kendine ve kalbine iyi davranmanı dilerim.

O yeşil erikleri getirmeni beklemeliydim belki, başında istemeyi bilmeliydim yetinmemeyi ve orada tanışmış olsak dahi orada kalmayı tercih etmemeyi başında seçmeliydim ve dans ederek başlayan ilişkimizde artık dans etmez olduğumuzda gitmeyi bilmeliydim önemi yok artık...

Zaten şarkımızdan da belliymiş olacaklar, zamandan, mekandan, geçmişimizden hepsinden bir aşk hikayesi oldurmayı hem de bir başıma ancak o kadar yapabilmişim hoşçakal efsanem sadece benim için efsaneydin yalandı ben uydurmuştum...

Is that lost on you?
Let’s raise a glass Or two
To all the things I’ve lost on you

türk telekom

çalışanı değilseniz mutlu olmalısınız daha da bişey demiyorum çok dertliyim sözlük konuşturma beni!

butik açmak

Öncelikle instagramda deneyerek bu işe atılmak daha sağlıklı olabilir, gerçi instagramda çok fazla rekabet mevcut ama en azından piyasayı ve en önemlisi garip tekstil toptancıları ile kaprisli müşterilere sabrınızı anlarsınız. *

george orwell yaşasa erdoğan ı ayakta alkışlardı

Doğru söylemdir şöyle ki evet alkışlardı yüzüne tükürmeden az önce alkışlardı 'Ben 1984 gibi bir şaheseri yazarken bu denli başarılı bir faşist bu kadar ilginç bir distopya hayal edememiştim' derdi...

my friend

Güzel klibiyle daha bir kıymetlenen Groove Armada şarkısı. Eylülün son günlerini yaşadığımız zamanlarda lanet ettiğiniz bir ofise tıkılmış çalışırken sizi gülümseten şarkıdır tavsiye edilir arkadaşlarınızı aramadan önce ofisin bunalımından sonra ısrarla dinleyiniz...

çay

sevilmemesi mümkün olmayan içecektir şöyle ki 'çayı sevmem' diyen arkadaşlarım üzerinde yaptığım deneylerde doğru demlenmiş iyi çayın bardaklarca içildiğine şahit olmuşluğum vardır. karadeniz'in 1.kalite çokca süzgeçten geçirilmiş çayı porselen demliğe konulur -çelik veya cam değil en doğrusu porselen demliktir- önce soğuk suyla çay hafif yıkanıp süzülür ki tozu gitsin sonra kısık ateşde altındaki suyun iyice kaynaması beklenir yavaş yavaş tek noktadan değil döndürerek kaynayan su demliğe dökülür sonra çaydanlığa yine soğuk su eklenir - tabii çayı ilk yıkadığınız su bile çeşme suyu olmamalı kaynak suyu kaliteli su olmalı- ve yine kısık ateşde 15 dk. kadar çay iyice çekip çiğ kokusu geçene rengini alana kadar demlenmeli bardağın 3te 1i oranı iyidir dem için ama kişinin koyu ya da açık içmesine göre zevkine göre dem konularak sunulmalı, ince ağızlı cam bardak çay keyfinizi arttıracaktır. bunun yanısıra işlem görmemiş sadece kurutulmuş çay yapraklarını demleyerek yeşil çay yapabilirsiniz yeşil çayı uzaklarda aramaya gerek yok karadeniz çayı fabrikaya gidip işlem görmedikce bildiğiniz yeşil çay zaten... çayların içine mandalina, portakal kabukları atıp tatlandırabilirsiniz biri değilse öteki ama mutlaka ağzınıza layık bir çay vardır önyargılı olmadan bunu böyle biliniz, misal sahilde güneşin altında bol buzlu şeftali aromalı soğuk çay keyfini de mi istemezsiniz vardır azizim vardır ben vasiyetine 'mezarıma çay dökün' yazdıracak kadar çay sevdiğimden değil sadece hem bildiğimden diyorum -karadenizde çay kırmışlığım vardır evet toplamak değil çay kırmak denir oralarda genelde narin ellerim su topladı kabardı ama karadeniz inadıyla bitirdim pes etmedim binbir emekle elde edilen çay için saygı ve sevgi rica ediyorum poşetlerde içilenler çay değil gerçek çay paketlenirken artan tozudur pisliğidir onlara çay demeyiniz içmeyiniz içirmeyiniz demlik temizlemeyeceğim diye çöp içenlerden olmayınız gerçek çay keyfi demlik temizlemeye değer-

yeniden aşık olmak

kimse yazmamış (bkz: aşk yeniden)iyi yakışır bu eyleme müzik olarak, ama sobalı evde çocukluğunu geçirmiş olanlar beni iyi anlar hani o sobaya annen dokunma der sen bi kez yanarsın sonra sobanın dibine kadar sokulsan parmakların yaklaşsa bile dokunmazsın ya e çocuk aklı bile yetiyor şimdi büyüdün artık korkuların, hayalkırıklıkların, endişelerin, önyargıların, acıların büyüdü nasıl yapabileceksin o var ya olsa olsa aşk'ımsı bişey olur o ilk izi kalan yara gibi yanamazsın, ya da belki manyaktır yüreğin yandıkca büyüyordur e o zaman ne duruyorsun be at kendini ateşe...

ben bu yazıyı sana yazdım

annemin eve geç kaldığım zamanlarda telefondaki kızgın tonuyla söylüyorum hayalinde o sesi yakala öyle oku lütfen 'nerdeysen orda kal şu saatden sonra gelme'

uzatan imama söylenebilecek alternatif cümleler

'hocam duaya geçebilir miyiz lütfen' lütfen kullanıp kullanmamak ve ses tonu hocanın konuşmasına bağlı olarak değişebilir gönül ister ki koskoca hoca olmuş adam konuştuğunu bilsin kendisine karşı söylenecek söz bırakmasın ama cuma hutbelerinde rte öven imamların olduğu bir ülkede yaşadığımız için ve insanların evlat acılarında bile empati kuramayanların sıfatı önemsiz kaldığı için benim başıma gelse * acıyla canımı toprağa verirken böyle bir şeyle karşılaşsam ne derdim diye düşünmemek elde değildir.

burası muhafazakar ülkedir adam olun

cümleyi sarfedenlerin muhafazakar değil yobaz olması olasılğı oldukça yüksektir. burası muhafazakarlıkla yobazlığın karıştırıldığı ülkedir ve akılsızların 'baş' olduğu adaletin 'hiç' olduğu bir ülkedir akılsızların aklına uymak olmaz ancak dikkatli olmak gerekir hatta bunca çirkinliğin hüküm sürdüğü topraklarda paranoyak olmak dahi gerekir malumunuz küçücük çocukların bile bedenine, hayatına saldırıldığı bir ülkedir bu söz öbeğinin çokca sarfedildiği yer...

breaking bad

bitmesin diye 5.sezonu süründürüyorum izleyemiyorum, izlemeye kıyamadığımdır... tanım istiyorsanız özetle bir karakter dönüşümünün harika canlandırıldığı efsanevi bir dizidir mr. white dönüşümü ders olarak konservatuarda okutulmalıdır, gus fring karakteri ise başka bir efsanedir obama olsam benim hayatımı bu adam oynasın derdim tabii allah korusun niye olayım lafın gelişi yani...

edit: saçma sapan bir mesaj gelmiş cevabımdır: spoiler önemli değil oyunculuk okumuş biri olarak sonunu bilsem dahi izlerim kaldı ki dizinin sonunun nasıl biteceğinin gayet farkındayım hayatı boyunca film festivallerinin müdavimi olan biri olarak çoğu repliği bile tahmin edebiliyorum, ben dizide oyunculuğu keyifle izliyorum ayrıca iyi kurgulanmış bir film, kitap, dizi sonu bilinse dahi zaman ayırmayı hak eder tabii bu görüşde olabilmek belli bir birikimi gerektiriyor!

birilerinin anlayacağı dilden edit: türk dizisi mi bu kahramanımız o kadar boka batacak kanserli adam o kadar kimyasalla uğraşacak katil olacak sevdiklerini kaybedecek ama yaşamaya devam edecek yazık ya bazı insanların sığ hayatları bir spoiler kadar! ayrıca koca sözlükte kendisi kadar kötü niyetli kimse yokmuş demek hiç kimse mesaj kutuma gelip mesaj atmamıştı bir tek kendisi atmıştı kesin 6.his filminin sonunu söyleyip mutlu olan biridir kendisi! hiçbir yerde okumadım duymadım ama zaten biliyordum sonunu dahi olduğumdan değil sığ olmadığımdan tahminim gibi çıktı ancak dediğim gibi biliyor olsam bile zevkle izlerdim.

uyandıktan sonra düşünülen şeyler

geri yatıp uyumak.

muammer güler in boynu

olmayandır, boş kümedir, yoktur aslında.

uludağ sözlük

umduğumla bulduğum farklı olan sözlük, ne sözlükler gezdim gördüm bu da değilmiş anladım.
bundan sonra ederi kadardır...

vajinal akıntı

vajinası olmayanların vajinası olanlardan daha çok ilgilendiği akıntıdır, başlıktır

sence ben güzel miyim diye soran kiz

sormasın kezban derler mazallah...
formatı sikeyim afedersin herkes saçmalasın tanım yaptıkca formata uysun öyle mi bi siktirin gidin ya ahanda yazıyorum mesaj yerine ulaşsın -ya da tın- sonra zaten silerim bu saçmalıklara verdiğim gereksiz tepkileri.

kezban

bu kız türk erkeğine ne yaptıysa artık eski sevgiliyi bile sollamıştır çok pis kuyruk acısı bırakmıştır, bir hazımsızlık ki geçmek bilmiyor azizim kezban fantezilerini durduramıyoruz bu gariplerin yazık...

italyan gençliğinin kezbanları iplememesi

italyan erkeklerini tanımayan zavallı saçmalaması... italyan erkekleri kezban vs. ayırmaz onlar için aslolan flört etmek, sevişmek, eğlenmekdir dünyada gördüğüm sayılı çirkin hatunlardan biri her yaz italyaya gidiyor ona bile 'sizin gibi güzel bir kadın yalnız uyumamalı' diyorlarmış bunu anlatırkenki yüz halini de unutamayacağım...
ha kaldıki rus, moldovyalı vs. ırkdan fahişelere aşık olup para yediren boynuz yiyen kıro türk erkeği kezban dedikleri kızlara bile kurban olsunlar...

benimle evlenir misin e alternatif cevaplar

seni seninle evlenip bu sevgiyi bok etmeyecek kadar çok seviyorum.

yalnızlığı tek cümleyle açıklamak

mümkündür.

ölümden sonraki tek hakiki gerçektir ki onunla ilişkin komplekslerin, egon, diğer ilişkilerin vb. önemli konularda ipucudur sana, korkma ondan!