beşinci nesil abi yazar.. * *
Vaktiyle çok sevilendir ama artık öyle yabancıyız ki muhtemelen hiç okumayacağı bir yere neden yazdığımı dahi bilmeden yazıyorum belki yazdığım o bile değil de sözlüktür sahiden...

Bize dair, konuşmalarımıza dair unuttuğun nice şeyden biridir bu da sen söylemiştin de ben söylememiştim nickimi zaten aynı kişiler miyiz ki sen 11 yıl önce yazmışsın en son ben 5 yıl önce kimseye tam olarak anlatamadığım hatta belki sana bile inandıramadığım gözlerinin derinlerinde gördüğüm o vurdumduymazlığın ardında gizli seven sevilmeyi isteyen adam varmış gerçekten dedirtiyor bir zamanlar yazdıkların.

Saçma sapan ortamlarda saçma sapan tanıştık biz seninle ve ayrılığımız da bir o kadar saçma ben istedim ki her hafta sonu zil zurna sarhoş olacak kadar içtiğin, yüzüne gülüp arkandan söven, sevgilinin yanında sana senin yanında sevgiline yavşayabilen basitlikte leş ortamlardan kaçalım ordan geriye bir bizi alıp uzaklaşalım ama sen orda kalmayı seçtin ben seni Mis sokakta bıraktım.

Seni sevmek kendimi sevmemeye çıkıyordu artık ve karakterim bunu kaldıramıyordu ve kendime doğumgünüm için söz verdim artık yetinmeyecektim, sabretmeyecektim ilk kez istedim bu isteyip de benimle gelmediğin için gitmediğimden vizyonda izlemeyi kaçırdığım filmler gibi bir istek değildi ya da bir kez olsun beraber gitmediğimiz yerlerin uktesi gibi değil doğumgünümü sevgilimle geçirmek istedim doğduğum günü gerçekten kutlasın istedim üstelik o rezil ortamın yalancı arkadaşlıklarına bile açıktı kapım yeter ki önemsediğini, özendiğini bilseydim "elalem ne der" kafası mı sevgimin büyüklüğünün şımarıklığı mı bilmem arkamdan söyledin de önemsediğini yüzüme söyleyemedin. Eğer o gün hiçbir şey demeden gelsen tüm hırçınlıklarıma rağmen sarılsan bana, çıkarmazdım yangınları.

Ki zaten yakabildiğim tek şey kalbim oldu aşık olduğum adamı terkettim ben hala şaşarım bazen aşkı özledikçe ama bir yandan da aferin derim kendime saygıma...

istedim ki kop onlardan gör çirkinlikleri, yalanları, kızsınlar sana kız bana ama sonra gerçek sevgiye dön seni çok seven seni sevginin gerçekliğine çekmeye çalışan aslında oralarda o saçma insanlarla olmadığında evde pijamalarla film izlediğimizde sakin, mutlu olan kadına karanlığımı da orada bırakalım birlikte aydınlık olalım...

Oysa sen oradasın oraya aitsin o karanlığa gel geç ilişkilere öyle geçici biri yanındayken anladım yerini...

Bunların hiçbir önemi yok şimdi; sevgi tek başına yetmiyormuş, sevgi iyileştirmiyormuş, sevgi güven vermiyormuş demek ama neyse ki biliyorum benim sevgim iyileştiremediyse seni sen hep orada o karanlık yalanda kalacaksın aslında bir yanım ister iyileşmeni ben yapayım inadı değil ego değil ki zaten iyileşsen sevgiyle beni affetmeyi de hatta belki arkadaş olmayı da bilirdin ve aydınlık kazanırdı.

Bazı insanlar sabote eder kendini sen de onlardan birisin belki de, daha önce seni çok seven kadına yaptıkların bana yaptıklarından fenaydı malum demek sevgide değil korkuda var olmayı seçiyorsun ve sanıyorum şanslarını yitirdin.

Bilmeni isterim ki o karanlık o insanlara ceza vermeye çalışan insanların çirkinliklerini yüzlerine haykıran, iğrenç bile olsa arkadaşlıkların arasına giren, sevgisinde inatlaşan kişi ben değildim o kişiyi senin yaptıkların ve yapmadıkların, o karanlık ortam yarattı anlıyorum ve affediyorum o kadını bir gün senin de anlamanı dilerim benim kendime merhamet ettiğim gibi kendine ve kalbine iyi davranmanı dilerim.

O yeşil erikleri getirmeni beklemeliydim belki, başında istemeyi bilmeliydim yetinmemeyi ve orada tanışmış olsak dahi orada kalmayı tercih etmemeyi başında seçmeliydim ve dans ederek başlayan ilişkimizde artık dans etmez olduğumuzda gitmeyi bilmeliydim önemi yok artık...

Zaten şarkımızdan da belliymiş olacaklar, zamandan, mekandan, geçmişimizden hepsinden bir aşk hikayesi oldurmayı hem de bir başıma ancak o kadar yapabilmişim hoşçakal efsanem sadece benim için efsaneydin yalandı ben uydurmuştum...

Is that lost on you?
Let’s raise a glass Or two
To all the things I’ve lost on you