bugün

entry'ler (485)

12 eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu

yıl 2010. 2010 Türkiye anayasa değişikliği için yapılacak referandum halka "askeri darbe anlayışının yok olacağı" şeklinde tanıtılmıştı, seçim tarhinin 12 eylülde seçilmesi de geçmişteki darbeye göndermeydi ama bu sadece yeni anayasanın parlatılıp öne çıkartılmak istenen kısmıydı.
geri planda kalan kritik nokta şunlardı: Aym (anayasa mahkemesi) ve hsyk'da (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) yapılacak değişiklikler. geçmiş anayasada aym ve hsyk atamalarında recep tayyip erdoğan'ın atayabildiği sayı yeterli çoğunluğa ulaşması mümkün değildi, bu yeni anayasada ise aym ve hsyk üye sayıları artıyor ve atamaların çoğu da erdoğan'ın iradesinde olan yerler yapılıyordu, bu şekilde aym ve hsk kontrolü büyük ölçüde tayyip - fetö ikilisine geçmişti.

zamanında akp'nin fetö ile beraber varını yoğunu ortaya koyarak evet çıkarttı bu referandumdan. Tayyip'in zafer konuşması okyanus ötesine göndermeler ve teşekkürlerle yapılmıştı.

bu anayasadan sonra ne olmuştu ?

* Anayasa Mahkemesi kontrolü ve çoğunluğu feto-akp ikilisine geçmişti.
* Hakimler ve savcılar yüksek kurulu kontrolü ve çoğunluğu feto-akp ikilisine geçmişti.
* askeriyeye birçok fetöcü girmişti akp ve feto ikilisi sayesinde.

yargının tayyip'in ve fetullah gülen'in eline geçişini izledik. her yeri fetöcülerin dolmasını sağlayan oylamalardan biri olmuştu. çok geçmeden, 6 yıl sonra da yeni bir darbe vuku buldu: 15 temmuz. "darbe anlayışını yok edeceğini" belirten referandum yeni bir darbeye zemin hazırlamıştı.

şimdi de cumhurbaşkanlığı anayasa değişikliği tartışılıyor. dedikleriyle yaptıkları ters orantılı olan parti şimdi bu yeni sistemi nasıl pazarlayacak bakalım ? "özgürlük" veya "demokrasi" uygun sanırım.

başkanlık sistemi

90'lı yıllarda "demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” ve “Demokrasi amaç değil araçtır” diyen Recep Tayyip Erdoğan'ın son demokratik durağı başkanlık referandumu ile belirlenecek sistem. yine aynı kişi "21. yüzyıldaki islam medeniyet yükselişine katkıda bulunmayanlar zillet (Hor görülme, aşağılanma) içerisinde kalmaya mahkum olacaklarıdır" da demiştir. bilinçli olarak cahil bırakılmış toplum ve propaganda aracına dönmüş medya ile zaten demokrasi uygulanmıyordu; fakat yine de demokrasi kalıntıları vardı ülkede. Bu referandumdan evet çıkarsa erdoğan'ın artık demokrasi aracına ihtiyacı da kalmayacak, iyice içini boşlattığı o araçtan bütünüyle inecektir.

http://www.youtube.com/watch?v=qY52kEMQyBA

fazıl say

"kesinlikle ülkedeki en iyi piyanist" gibi ağır toplara girmeyin gençler. bu işin idil biret'i var, hüseyin sermet'i var, gülsin onay'ı var,Mehmet Kerim Okanşar'ı var, Pekinel Kardeşler'i var; var da var. bildiğim en iyi piyanist deyip kenara çekilin yeterli.

evrime inanan mal

bu kişi aynı zamanda şöyle de bir maldır:

(bkz: dünyanın yuvarlak olduğuna inanan mal)
(bkz: yerçekimine inanan mal)
(bkz: hücrelerden oluştuğuna inanan mal)
(bkz: dünyanın güneş etrafında döndüğünü sanan mal)
(bkz: dev kertenkelelere inanan mal)
(bkz: suyun kaldırma kuvvetine inanan mal)
(bkz: uçakların allah sayesinde uçtuğunu anlayamayan mal)
(bkz: dünyanın 4 6 milyar yıldır olduğunu sanan mal)

hakkaten nasıl bir mallıktır bu yahu. böyle olsaydınız akıllı olurdunuz:

(bkz: ayın ikiye yarıldığına inanan zeki)
(bkz: 500 milyar galaksinin insan için yaratıldığına inanan zeki)
(bkz: cinlere inanan zeki)
(bkz: cariyeliğin olması gerektiğine inanan zeki)
(bkz: erkeğin kadından üstün olduğuna inanan zeki)
(bkz: allahın şeytanla tartışıp atarlanmasına inan zeki)
(bkz: inek kesip tanrıya adamanın sevap olmasına inan zeki)
(bkz: allahın yolladığı tüm dinlerin bozulduğuna inanan zeki)
(bkz: 6 yaşındaki kızların 40 yaşındaki erkeklere helal olduğunu kabul eden zeki)
(bkz: allahın penisi kusurlu yollayıp düzeltilmesine gerektiğine inan zeki)

la la land

masalsı, eğlenceli, romantik, müzikal bir film olmuş. geçmişe göndermeler, tahmin edilebilinir yerler, klişe gelebilecek şeyler, teknik olarak hatalar bulmak mümkün; fakat bazı olayları veya kişileri kendiniz ile özdeşleştirebilirseniz etkileyici omayı da başarır. müzikleri ve özellikle caz göndermeleri derin olmasa da güzeldi.

recep tayyip erdoğan

falsetto vokalede Barry Gibb, freddie mercury, Philip Bailey ve brian wilson gibi üstadların yeni rakibi olmuştur:
http://video.uludagsozluk.com/v/stayin-alive-113442/

on parmağında on marifet valla, allah herkese böyle diktatör nasip etsin. heil (pardon helal) erdoğan !

en çok satan gazete

(bkz: yomiuri simbun) *

pink floyd u bilmeyen üniversite genci

toplasan anca beş tane pink floyd şarkısı bilip "pink floyd süper grup yaa" diye gezen ve dinlemeyenlere bir şeyler geveleyen tiplerden çok daha samimi ve gözümde iyi olan gençtir. ha, ben 13 yaşında da pink floyd'u biliyordum ve dinliyordum gayet, başım göğe mi erdi ? hayır. alt tarafı bir rock band. king crimson, yes gibi gruplardan iyi müzik yaptığını da söyleyemeyiz, iyi yapsa da bir şey değişmezdi, bilmezsen genel kültürsüz de olmazsın. bir insanı müzik zevkinden dolayı aşağılamak ne büyük bir gaflettir ? belki klasik müzik, belki caz dinliyordur. pop veya rap de dinleyebilir, ne fark eder bilmezse ? kendini başka alanlarda da geliştirmiş olabilir, herkes müzik üzerine yoğunlaşmaz.

iyi yapan gençtir, belki çok daha kaliteli isimler dinliyordur.

hayyam rubaisi okunurken ağlamak

Mizahi sayilabilcek elestirel rubailerine aglanabilinir, gulmekten.
15-16 yasindayken basima gelmistir bu. Art arda okuyunca gozumden yas gelmisti az da olsa, guzel mizahi vardir sonucta.

graceland

çok başarılı paul simon solo albümü. paul simon gittiği afrika gezisinden sonra bu albümü yapmasından dolayı albümde hafifçe afrika müziği de yansımıştır. çok güzel albümdür, tüm şarkılar neşelidir. listelerde de çok başarılı olmuştur.

1 - the boy in the bubble
2 - graceland
3 - i know what i know
4 - gumboots
5 - diamonds on the soles of her shoes
6 - you can call me al
7 - under african skies
8 - homeless
9 - crazy love vol ii
10 - that was your mother
11 - all around the world

you can call me al

paul simon'un Graceland albümünde bulunan, eğlenceli ve neşeli parçalarından biridir. paul simon'un biraz tarzına aykırı olarak sanki seksenler popunu anımsatır biraz ayrıca az da bulunsa albümün genelindeki afrika esintisi bu şarkıda çok az bulunda da çok hoş durmuştur. bas gitarı ayrı güzeldir.

the left banke

60'larda müzik yapmış, güzel mi güzel gruptur. barok müziğinin etkisi görülür müziğinde. fazla bilinmez, unutulmuştur ama çok güzel şarkıları vardır. orkestrasyon ve harpsikord da kullanılır müziğinde. kısa süreli yaşayıp, ölen gruplardandır...

Pretty Ballerina en popüler parçasıdır. diğer parçaları da çok güzeldir.
http://www.youtube.com/watch?v=uyIZtrvzGEM
http://www.youtube.com/watch?v=7ag4EV9iyS0
http://www.youtube.com/watch?v=6uqBTzfcIk4

catch the rainbow

tam bir klasik olmus rainbow baladi.
orjinal hali de cok guzeldir ama konserlerde bu bes dakikalik sarki olur 18 dakika. blackmore gitari konusturur tum sarki boyunca. giriste dogaclamalar ve barok bir seyler tingirtadir. vokal aralarinda da surekli dokturur. ama is ortada biter. ortada oyle bir solo atar ki diyecek bir sey birakmaz insanda. sonda attigi soloya da deginmiyorum. konserlerde atilmis efsane gitar sololarin en iyisidir kesinlikle.

http://www.youtube.com/watch?v=H4Egmwz-Mnw

pyotr ilyich tchaikovsky

Rus olsa da, eserlerinde rus muzigini fazla yansitmaz. O donemdeki hemen hemen tum rus bestecileri caykovski'yi rus bestecisi gibi gormemis, avrupai bir besteci kabul etmistir. Bu yuzdendir ki rus bes lerinde yer almaz caykovski.

Ayrica Adi baleyle ozlesmesi kendisine yapilmis buyuk bir haksizliktir. Baleci diye elestirmekse buyuk onyargi.

Kendisinin yazdigi ilk piyano koncertosu -abartmiyorum- dunya uzerindeki en populer piyano koncertosudur. Keman koncertosuysa keman edebiyatinin en onemli ve populer uc keman koncertosundan biridir. Bayada zordur. ikinci ve bitiremedigi ucuncu piyano koncertolariysa, piyano eserleri arasinda onemlidir ve de son derece guzeldirler.

Senfonileriyse senfoni edebiyatinin demir leblebileridir. Ozellikle 6. Senfonisi yani patetik senfonisi sanat tarihinin en huzunlu ve depresif eserlerindendir. Orta donem romantik muziginin en buyuk senfonisidir de. Muzikteki devrim yaratan senfonilerden biridir.
5. Ve 4. Senfonileri de oldukca onemlidir ve sIk sIk calinirlar. 4 egelenceli yapisiyla 5 se coskusu ve degisik huzunuyle dikkat ceker. Senfoni denildiginde anilan senfonilerdendir bunlar.
Ayrica pek bilinmeyen manfred senfonisi vardir; cok guzeldir. Onu atlamayalim.

Orkestra icin yaptigi kucuk senfonileri de cok unludur. 1802 uverturu, slav marsi ve de genclik eseri "romeo ve juliet" cok dikkat cekici ve populer eserlerdir. Filmlerde de duyulurlar surekli.

Operalari da oldukca populer ve kalitelidir. Surekli oynarlar kac yildir.
Kucuk sarkilarida guzeldir.

Kucuk sonatlari da baya onemlidir. Ornegin bir dergi icin yazdigi, her birine ay ismi verdigi, "mevsimler" isimli 12 adet piyano sonatlari cok guzelir. Romanzeleri, noctrunleri de diger onemli kucuk parcalaridir.

Seranatlari baya calinir ornegin. Yanilmiyorsam 4. Serenadi baya bi populerdir.

Bu sekilde daha sayamayacigim onlarca cok guzel ve populer beste yapmis caykovski ye "baleci" demek, hatta bu yuzden elestirmek ona buyuk bir haksizliktir.
Evet, baleleri guzel ve oldukca populerdir. Kugu golu, findikkiran, cicek valsi, uyuyan güzel, vs. Ozellikle. Ama bu sekilde anmamak gerek kendisini. Buyuk bestecilerdendir.

roundabout

Muthis bas riflerine sahip, baya bir eglenceli yes sarkisi.

lizard

King crimson'un en uzun sarkisi. 24 dakika kadar surer. 1970 yilinda bestelenmistir.
Sahsi fikrime gore en kaliteli king crimson bestesi olmasinin yani sira rock tarihinin de en kaliteli bestelerindendir. uzunlugu ve sarknin icinde birbirinden farkli cok tarza sahip olmasi nedeniyle kavramasi baslangicta biraz zordur. Dinledikce sevilen sarkilardandir bu yuzden.

Sarki ortacag muzigini andiran vokallerle baslar fakat sonra isler karisip harika caz orkestrasyonuna kadar gelisir. Bazi yerlerdeki Bateride bolero ritmi de dikkat ceker. Form olarak bakildiginda cok basarilidir.

Sozleri Savasta yaralanmis bir prensi anlatir.

Prog rock tarihinde bir echoes'ten ya da lady fantasy'den asagi kalir yani olmasa da onlar kadar deger gormez. Hakettigi degeri gorememistir bir nevi. Ozel bir sarkidir bu yuzden.

hüseyin nihal atsız

irkci olduguu icin onyargiyla yaklasiliyor kac senedir. ama cok cok guzel siirler yazmistir. yazdigi bazi siirlerin altinda baska bir sairin imzasi olsaydı suan o siirler inanilmaz populer olup herkes paylasirdi. ama iyi ki oyle olmamis. bilen biliyor, seviyor. geriye giden mektup gibi, agit gibi kac siir var turk edebiyatında ?

ludwig van beethoven

Missa Solemnis'in taslaklarının bulunduğu not defterinde daha önce bilinmeyen bir bestesi bulunan besteci. Pange Lingua isimli bir ilahinin melodisi üzerine yapılmış iki dakikalık dini esermiş. ilginçtir ki beethoven'ın ilahi besteleri parmakla sayılacak kadar azdır, bu nedenle bu şekildeki bir eserinin bulunması önemlidir.

rubber soul

tüm şarkıların çok çok güzel olduğu the beatles albümü. sgt pepper s lonely hearts club band ya da Abbey Road kadar "birinci" görülmez genelde ama beatles için her şeyin başlangıcı bu albüm olmuştur. deneysellik vardır ama göze sokulmaz burada. tam konsept olmasa da bir konseptin olduğu fark edilir.

ayrıca sıcacık ve mutlu bir albümdür de.

alfred de vigny

şiirleri oldukça karamsardır. şiirlerinde nihilizm in ve felsefenin de etkisi görülür. La Mort du loup en iyi şiirlerinden.

bazı güzel vecizeleri:

"Hiçbir insan rastlamadım ki, onda öğrenilecek bir şey bulunmasın."
"insanları aşağı görmeye hakkı olan tek bir insan yoktur."
"Fakire yardım eden, Tanrıya borç vermiş gibidir."
"Bütün suçlar ve kötülükler acizlikten doğar, onun için hepsi ancak merhamete layıktır."