bugün

entry'ler (209)

muzo

sinirlendiğinde dinleyicisine "seni lokomotif seni!" ve benzeri tuhaf hitaplarla çemkirdiğini hatırladığım çocukluğum, ergenliğim ve gençliğim. yemekteyiz programına katılacak olmasına ise hala inanamıyorum. anladığım kadarıyla yeni radyosunun* organizasyonu bu durum. yıllar oldu sesini işitmeyeli, muzo için oturur onu da izleriz.

edit: fox'un daveti ile katılıyormuş, bilgilendirme için iskandinav'a teşekkürler. kendisi başvurdu haberi de ziyadesiyle tuhaf gelmişti zaten.

sözlük yazarlarının itirafları

az evvel michelangelo, bernini ve nicesi arasında boğulmuş deli divane çalışırken bir anda "heeeey görl, yaşamayı seviyorum!" diye bağırdım; akabinde odamın kapısından kafayı uzatıp kimse duymuş mu kontrol ettim. sınav dönemi çok tatlı bi insan oluyorum.

uzun mesafe ilişkisi yaşamak

yürümez diyenlere can yücel' den geliyor:

"en uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan."

düdüt: gerçi burda "uzun mesafe" denilmiş, uzak denmemiş. maraton koşusu gibi bi şeyse o konuda bilgim yok.

gecenin şarkısı

dünyanın en uzun gecesi, bu şarkının dinlendiği gece. ona göre yani, çok dikkat.

http://www.dailymotion.co...-vural-uzun-geceler_music

sevgiliye neden ben demek

insan olan beni sever mi ya, şu tipime bi bak allasen 'i daha havalı söyleme biçimi. gözleri kısıp uzaklara bakarak söylenirse sinematografik bir hava bile yakalamak mümkün.

regl döneminde inatla neyin var diyen erkek

adetimdir her ay kanarım cevabını illa duymak isteyen erkektir.

ben öyle bir diyoloğa şahit oldum ki; tüm kadınlar toplanıp karar alsa, regl olmaktan vazgeçse hak veririm yeminle.

-karnım ağrıyo off...
+ossur geçer

bu hikayede kızcağız üzerime varma, açıkça söyleyemiyorum; anla işte regl oldum be adam demek istiyor. sevgilisi de "kendimi bildim bileli öküzüm bebeğim" diyor.

sözlük yazarlarının itirafları

her sene düzenli olarak cüzdanımı kaybediyorum, eksiksiz geri dönüyor. para yok diye içinde heralde... yazık gariban kimlik filan uğraşmasın istiyolar sanırım. neyse bu sene de kaybettim tabii. sokakta düşürmüşüm gece. sabahın erken saatlerinde alakasız bi arkadaşım bulmuş, saçmalığa bak. koskoca şehirde yolda yürürken bi bakıyo cüzdan, açıyo içinde benim kimlik.

neyse aradı bi heyecan bi şaşkınlık sesinde, cüzdanını kaybettin mi diye sordu. "bilmiyorum, olabilir" dedim. o kadar alışkınım yani mevzuya. "yolda buldum" dedi, şok içinde anlattı filan. sonra klasikleşen soru-cevap kısmına geçtik: okul kimliğim içinde mi? -evet, kredi kartı? -evet, para? -yok.. tamam dedim benim cüzdan, gelir alırım bugün.

işte ben de bu mucizevi olaya dayanarak hayvan gibi şanslı bir insan olduğuma karar verdim. hayatımda ilk defa piyango bileti aldım. hem de iki tane. çıktı tabi, çıkmaz olur mu? olur. çıkmadı sözlük, bi pıt bile çıkmadı.

türklere özgü davranışlar

hediyeyi açmadan önce paketi tangur tungur sallamak, mıncıklamak; içinde ne olduğunu tahmin etmek.

(şıngır şıngır şangırt)
-fincan takımı ?
+ hıı..
- kız bu kırılmış

gerçi bu davranış türklere özgü müdür insana mı tam kestiremedim şimdi. hiç maraayah ya da maykıl isminde birine hediye vermediğim için orası biraz muallak.

bi de babamla şöyle diyologlar geliştirdik senelerce:

-babacım doğum günün kutlu olsun.
(baba mıncıklar, sallar, tüm ciddiyetiyle bi inceleme yapar, bulana kadar açmaz.)

+bildim bildim, kravat
-valla bravo nasıl bildin

************

1 sene sonra..

-babacım doğum günün kutlu olsun.
(baba incelemesini yapar, bu kez daha hızlı yapıştırır cevabı)

+kravat?
-hııı

************

4 sene sonra...

-babacım doğum günün kutlu olsun.
+kra..
-hee kravat heee

adama da boyuna kravat almışım, niye öyle yapmışım.

11 yaşındayken alınan mail adresleri

she-zofren@hotmail.com

allah benim belamı versin.

yabancı filmlerde türkiye geçince heyecanlanmak

umut sarıkaya' nın karikatürüne de konu olmuş gururlanmış türk'ün kaçınılmaz refleksi.

görsel

anneyle girilen yaran diyaloglar

+ aman diyim, içkinin yanında bi de sigara yakasın gelir. sakın başlama. denedin mi hiç? bi halta benzemiyo. bak özenme, özenmiyosun di mi? *
- özenmiyorum, içiyorum anne.
+ heheh. tabi tabii

iz bırakan kitap cümleleri

"Hiçbir zaman vazgeçme, Catherine. içinde öyle çok şeye sahipsin ki, hepsinden soylusu da, mutluluk duygusu taşıyorsun. Yalnızca bir erkeğin yaşamını bekleme. Onca kadın bunun için yanılıyor. Sen yaşamı bizzat kendinde ara."

Albert Camus / Mutlu Ölüm

yapılmış en aptalca dalgınlık

üstümü aramadan önce ne yapmam gerektiğini göstermek için kollarını iki yana açan okulun güvenlik görevlisine bi an ne yapacağımı bilemeyip sarıldım.

kolları öyle açınca sarılcaz sandım. yediğim halta uyanınca "bi gün de sarılalım eheh" diye işi geyiğe vurup kaçıyodum ki birinin adımı seslendiğini duydum. baktım az samimi, hatta hiç samimi arkadaş. üzerine üzerine yürüdüm boğalar gibi, duramadım ona da sarıldım. yetinmedim "nerelerdesin sen yeaaa" diyerek omzuna pıt pıt vurdum.

sarıla sarıla kantine ulaşmışım.

sözlük yazarlarının itirafları

"kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor" cümlesi geceleri okunduğunda yalnızlık bildiriyor.

dtcf

pek acayip bir o kadar güzel ama işte ambalajı şık, hediyesi tırt fakülte. ayrıca gözlemlerime dayanarak şunu şöyleyebilirim ki dekanlıktan karar çıksa mesela artık sınav yok diye, öğrenciler tarafından yasaklı sınavlar organize edilir inan olsun. öyle değişik.

genel sağlık sigortası

öğrenci değilseniz veya öğrenci olduğunuzu belgelemezseniz hanenize çatır çatır borç ekleyen uygulama.

en çok özlenen diziler

(bkz: çemberimde gül oya)

http://www.youtube.com/watch?v=iKWNXrJCcto
http://www.youtube.com/wa...mp;NR=1&v=rKFAmB828Ys

sözlük yazarlarından aforizmalar

yalan söylediğinizde muhatabınız inanmış tepkiler veriyorsa bu durumun nedeni belki de hayatı boyunca "sen mi osurdun" cümlesini hiç kuramamış birine denk gelmenizdir. hani yüzüne vurmayım hesabı. ondan buna güvenip her fırsatta yalana başvurmayınız.

afili anlatım isteyenler için de ayrıca aktarıyorum:

herkesin an itibariyle hiç yalan söylemeyeceği bir kişisi olsa, derinine sakladığı ve hiç kirletmeyeceği tek kişisi...

hadi saatlerimizi ayarlayalım.

son

karakterler arasındaki bağlantıları dokuzuncu bölümle netleştiren dizi.
--spoiler--
"bu selim deli mi, şizofren mi ay yoksa ömer mi?" gibi havada uçuşan soru işaretlerine halil'in "hatırlıyo musun aynalarla konuşurdu, kardeşiyle ömerle. tanımasan deli zannedersin." repliği cevap olmuştur. yalnız onu da nasıl alakasız yerde söyledi öyle, diycem diycem unutuyorum ey seyirciler der gibi. "olay yok, heycan yapmayın, gizem vermiştik geri aldık" diye de alt yazı geçti bi de tam o ara.
--spoiler--

bırakmıyorum seni son, seyretmeye devam... çok hoşsun.

annelerin evlatlar üzerindeki manalı bakışları

(bkz: anne niçin baktın bana öyle kılavuzu)

http://www.youtube.com/watch?v=AHZjnR1nuLQ