entry'ler (167)

bir silgi bir kalem

egitim sistemimizdeki carpikliklari, okullari, okul ihtiyaclarini, her kesimden ogrenciyi birinci elden izleme firsati yasayan ogretmenlerden sadece biriyim. hicbir sey mikro ogretimdeki gibi yapmacik ve siradan degil. egitimde firsat esitliginin utopya oldugu bir ulkede en azindan bazi ihtiyac sahibi okullari bagiscilarla bulusturan bir site var.

a4 kagittan, flute; projeksiyondan futbol topuna; silgiden kaleme kadar her turlu ihtiyaci karsilamaya hazir bagiscilari olan bir site bu. ayrica yapilan yardimlarin nereye gittiklerini gormek de mumkun. site:

http://www.birsilgibirkalem.org

http://www.facebook.com/birsilgibirkalem

--- birsilgibirkalem nedir? ---

http://galeri.uludagsozluk.com/r/508006/

proje dahilinde oluşturulan web sitesinde, okullar yetkili olarak belirledikleri öğretmenler aracılığı ile okulu hem görsel hem de yazılı olarak tanıtan okul profilleri üzerinden yılın herhangi bir zamanında ayni bağış ihtiyaçlarını bağışçılara duyurabilmektedir. aynı platform üzerinden, ihtiyaç sahibi okullara ve öğrencilere yardım etmek isteyen bağışçı kişiler ve kurumlar, türkiye’nin dört bir yanındaki okulların ihtiyaçlarını gözlemlemekte ve karşılamak istedikleri bağış taleplerini seçmektedir.
proje kapsamında, bağışçıların okullar ile buluşturulmasının yanında, bağış sürecinin taraflar için sorunsuz ve sağlıklı tamamlanması için ürünün tedariki, lojistik destek, bağış sürecinin takip edilmesi, bağış sonrası geribildirimleri ve sosyal medyada paylaşım gibi konularda bağışçılar ve okullara destek olunmaktadır. proje, okullar ve bağışçılar arasında yalnızca bir köprü oluşturmayı amaçlamaktadır ve proje kapsamında herhangi bir nakdi veya ayni bağış proje ekibi tarafından toplanmamaktadır.
bir silgi bir kalem projesi, milli eğitim bakanlığı ile işbirliği içinde gerçekleştirilmektedir.

--- birsilgibirkalem nedir?---

siteyi daha onceden bilenler de olacaktir, ilk defa duyanlarda.
siteyi inceleyebilir, yapilan ve yapilacak olan yardimlara goz atabilir daha sonra yorumlarinizi paylasabilirsiniz. butcenizce bir yardim da cok iyi olabilir.
sizden ricam bu sosyal sorumluluk projesi icin sosyal medyada bir farkindalik uyandirma. facebook, twitter, sozlukler (eksi, itu, ulu, inci) ya da akliniza ne geliyorsa o platformda duyurmaniz.

esiniz dostunuz (eger ogretmenseniz tum branstaki ogretmenlerle) yani tum cevrenizle bu projeyi paylasmaniz.
paylasim ne kadar olursa o kadar bagiscimiz olur. ve ne kadar bagis olursa o kadar ogrencinin ihtiyaci giderilmis olur.

cocuklarimizin isinmak icin okula tezek tasimasina, cantalari olmadigi icin cop poseti kullanmasina* gerek kalmaz. daha guzel bir imkanla yuzleri guler.

ben klavyem el verdigince bu kadar yazabildim, bu kadar bahsedebildim. yardimlariniz icin simdiden tesekkurler.

bir silgi bir kalem

hayata gecirilmis en guzel projelerden bir tanesi. benim de soyle bir istegim var:

http://www.birsilgibirkalem.org/istekler/detay/2998

aciklamada da goreceginiz gibi goreve yeni baslamis bilisim teknolojileri ogretmeniyim. ikili ogretim olan batman'in merkez köy okulunda gorev yapiyorum. bilisim teknolojileri ve yazilim dersi zorunlugu oldugundan bu sene goreve baslama sansi bulabildim.
ilk olarak size okul ve ogrenci profili hakkinda bilgi vereyim. okul basta da belirttigim gibi koyu kaldirmayacak sekilde kalabalik ek bina ve ogretmen acigi var. bu yuzden siniflarimiz 48 ile 65 kisi arasinda degisiyor. hatta o kadar cok ogrenci var ki kutuphaneden, bt sinifina * hatta ogretmen odasina kadar tum odalar kaldirilarak sinif yapilmak zorunda kalinmis.
5. ve 6. siniflara zorunlu olan dersimi bu yuzden islemek hic kolay olmuyor. zira cocuklarin bilgisayar hakkinda hicbir bilgisi yok. 8. sinif ogrencilerinden bilgisayari ilk defa gorenler cok fazla. bir zamanlar omer dincer herkes bilgisayar biliyor ne gerek var ki demisti. keske bati sehirlerinden biraz uzaklasabilseymis. neyse.
derslerimi kendi laptopimla islemeye calisiyorum ama takdir edersiniz ki 50 60 kisilk siniflar da bu da mumkun degil. o yuzden bir projeksiyon cihazina ihtiyacimiz var. elinizden geldigince gonlunuzden koptugunuzca yardimlara acigiz.

madem bu kadar dusunuyorsun ogrencilerini de sen niye 850 tl verip almiyosun derseniz her sinifa karartma perdesi ve projeksiyon perdesi ben almayi planliyorum. merkezde bulunan bir abi de perdeleri aldigi fiyattan verip kesim dikim isciligini de almicak.

ozetle bu yardim gerceklesirse 12 ortaokul sinifi yaklasik 700 ogrenci bilisim derslerinde, 14 ilkokul sinifi yaklasik 800 ogrenci diger derslerde bu yardimdan faydalanmis olacak. ayrica bu yaziyi paylasarak da yardimci olabilirsiniz.
simdiden tesekkurler.

ege üniversitesi

öğrencileri mezuniyet gecelerinde de geziyi unutmamış:

https://twitter.com/Ftwda/status/345464679503646720

halk tv

halk tv suan yayinladigi penguen belgeseli ile asrin ayarini vermekte:
https://twitter.com/Ftwda/status/342782464994979841

altay

stadina sahip cikan:

https://twitter.com/Ftwda/status/208869877795131392

radical noise

geri dönmüştür:

https://twitter.com/#!/Ft...status/200274776386838529

büyük altay

buyuklugu sadece spordaki basarilarindan oturu degildir. trt'nin hazirladigi video icin bkz: http://www.youtube.com/watch?v=3ONirsCBr68

altay

98 yillik cinarin trt 3'te yayinlanan kisa hikayesi icin bkz: http://www.youtube.com/watch?v=3ONirsCBr68

altay

gun itibariyle 98. yasindaki efsane.

germania

fiyat/performansa bakarsak türkiye'de satılan en iyi bira.

http://twitpic.com/7vful2

yiğit özgür

http://twitpic.com/6zdxbj

balıkesir üniversitesi

ilk olarak bu üniversitenin daha iyi yerlere geleceğinin sananlara bir çift sözüm olacak.

(bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler)

yeni rektörü mahir alkan sayesinde gittikce cemaatleşen üniversite.

metal dinliyor olmakla övünmek

(bkz: ozzy osbourne)

uludağ sözlük öykü festivali

calisma masamdaki kagitlari yirtarken sanki hayatimi da yirtiyormusum gibi hissettim. ama kimsenin beni baskasinin yaptigi hatalar yuzunden yirtmasina asla izin vermezdim... kagitlari masamin altindaki kucuk cope attim.

basimi kaldirdigimda odamin ne kadar bogucu oldugunu dusundum. sanirim masam sandalyem ve gramofonumun haricinde kalan her seyi odamdan atmak icin yardima ihtiyacim olabilirdi. keske o zaman da boyle dusunebilseydim zira elektrikli testere ile parcaladigim mobilyalarim elimi zedelemisti. aci cekerek gittigim hastanenin acilinde ilgin bir sekilde sira numarasi almistim ve beklemekteydim ki benden bir kac sira once oldugunu elindeki fisten anladigim otuzlu yaslarda bir abla "ocakta yemeğim var" diyen teyzeler hakkinda ne dusunuyorsun dedi uzgun bir sesle. o an bunu birine anlatmak icin artik zamaninin geldigini dusundum ve basladim anlatmaya:

her sey mualla teyze ile basladi aslinda...

wireless baglantisinin sifresini degistiren komsum busra hanima sinirlenmistim. lakin busra hanimi hicbir sekilde tanimiyordum. adinini da modeminin ayarlarina girince ogrendim. hicbir tusunu eksik etmeyerek girdigim sekiz tane sifiri olan sifresini degistirmisti. halbuki ben onun sifresini tamamen tesaduf eseri bulmustum. torrente yuklendigim icin kendisine hak vermiyor da degilim ama sinirim gecmemisti. televizyonu actigimda tek ceken kanalin fox oldugunu fark etmem uzun surmedi ve mutsuzluguma mutsuzluk katmisti. daha kotu bir sey olcagini dusunemiyordum ki "su gibi" bir programla tanisincaya kadar. ah tanju bey evlen artik!..

her sey bu kadar kotu giderken birden kapi caldi. o zamanlar asure gunu yahut haftasiymis. bilemiyorum ne oldugu. lakin koca bir tabak asureyi almamak buyuk ayipti. tabii ki kendime. zira asure en sevdigim tatlidir. artik her sey iyi gitmeye baslamisti. ve bunun nedeni asureyi getiren mualla teyze idi...

saatler gunleri, gunler aylari, aylar mevsimleri sonra hepsi yillari kovalarken mualle teyze ile iliskimiz bir anne ogul sicakligiyla devam ediyordu. birlikte su gibi izliyor, onun ordugu kazagin irmikleri sayiyor ve ikinci ogretim oldugum icin kahvaltilari ogle vaktinde birlikte yapiyorduk...

her seyin hep boyle gidecegini sandim, aldandim...

mualla teyzenin davranislari degismis. artik kahvaltilari pek seyrek eder olmus, sislerini benden kacirir olmustu. ikimizde olan bitenlerin farkindaydik ama ikimizde bu konu hakkinda konusmak istemedik...

yeni bir gune uyanmis biraz kahvaltilik almis ve mualla teyze ile aramizdaki buzlari eritmeye kararliydim. zile bastim. ve bu sefer kahvalti sirasinin bende oldugunu soyleyip guldum. kucuk bir tebessum etti ve gelecegini soyledi...

eve zamaninda gelmisti. kahvaltimizi yapmis son caylarimiz icmek icin koltuklara gectik. cayimizi yudumluyorudk ki mualla teyze:

"ocakta yemegim var" dedi.

mualla teyze hicbir zaman besten once aksam yemegini hazirlamazdi... durumdan iskillendim. dairemden ciktiktan sonra evine gitmeyecegine emindim cunku cantasinda yeni dantel orneklerini gormustum... oyle de oldu zaten. evimden ciktiktan sonra bir ust katimdaki daireye gittigini ayak seyelerinden anladim. kapi araklik kalmisti. girmemek de tereddut etsem de dayanamadim girdim bir de ne goreyim...

bir kosede yeni ornekler bir kosede patates salatasi, kisir, caylar, kekler, kurabiyeler... ve mualla teyzenin disinda iki genc hatun. mualla teyze mahcuptu lakin ben de onu takip ettigim icin mahcuptum. bu sefer ilk adimi o atti ve tanitti. merve ve busra... busra mi?! aylarca internetleri somurdugum insanlarla artik karsi karsiyadim. nutkum tutuldu. bir bardak su rica edip bir sure sohbet ettikten sonra evime dondum.

mualla teyzenin yaptigi bu olayi internetlerini somurdugumu bildigi halde beni busra hanim ve merve hanima ispiyonlarmadigi icin dokuz kusurlu hareketten saymadim. bu olay sonunda olagan komsu iliskisine donduk. tabii bunda televizyonumun bozulmasinin payi da buyuk oldu.

ve onu pek bir sevdigimi lakin asure yaparken icine tarcin koymazsa daha cok sevebilecegimi soyleyip konusmami bitirirken acilde sira numaramin gectigi anlamam uzun surmedi.

az once bunlari anlattigim abla ise sunlari soyledi: nurgul abla, yapmaz canim, 4. kat, yeni tasinanlar! ve aglayarak hastaneden disari cikti. bense yeni sira numarasi aldim.

iz bırakan kitap cümleleri

kitap olmasa da o zamanın koşullarıyla çıkarttığı dergide arthur cravan cümleleri karalamıştır:
ve kalbim, tutkusundan taş devri çıplaklığını yaşıyor. ehlileşmek istemiyorum. çünkü aralıksız heyecanlıyım.
dünyanın bütün lokomotifleri aynı anda düdük çalsalar, çaresizliğimi dile getirmezler. ben, belki de hiçbir şey olamamışların kralıyım. çünkü herhangi bir şeyin kralı olduğumdan adım gibi eminim.
ben ki biri keman çalsa yaşama hırsıyla dolar taşarım; kendimi zevkten öldürebilirim; bütün kadınlar için aşktan ölebilirim; bütün şehirler için gözyaşı dökerim. buradayım, çünkü hayat için bir çözüm yolu yok.

iz bırakan kitap cümleleri

''dünya bir tezgahtır. tezgahın hangi tarafında hayat olduğuysa ancak ölünce anlaşılır.''

hakan günday - malafa

iz bırakan kitap cümleleri

"hayat, cinsel ilişkiyle bulaşan ölümcül bir hastalıktır."

hakan günday - zargana

iz bırakan kitap cümleleri

"sonunda tanrı sıkıntıdan patlamıştır. buna da big bang denir."

hakan günday - azil

iz bırakan kitap cümleleri

"topraktan nefret ediyorum.
attığım her adımda bugüne kadar içine gömülmüş ve karışmış milyarlarca yaratığı düşünüyorum. ölümün üstünde yürümeyi sevmiyorum. ve dünya aklıma sadece bunu getiriyor, içine gömdüğü milyarlarca ölüyle. birinin burnu, diğerinin ayakları. bunların üzerine basarak gidiyor milyarlarca insan işine, okuluna. hepimizin bastığı yerde bir ceset var. hepimizin altında bir ölü var. insanlık gömdüğü yakınlarının üzerinde yürüyor. insanlık ölümün üstünde duruyor. koşuyor, spor yapıyor..."

hakan günday - kinyas ve kayra

iz bırakan kitap cümleleri

"deniz bir tek kum taneciğini yutmayagörsün, bütün bir avrupa küçülür. kuşkusuz farkına bile varmayız. belki yalnızca bir kum taneciğidir yok olan ama o anda koca kıta ufalır."

paulo coelho - kazanan yalnızdır