bugün

entry'ler (241)

selahaddin eyyubi

Ortadoğu'ya gökten düşen haçlıların islam Dünyası'na yaşattığı zulmü bitirmek için birlik olması gerektiğini bundan 900 yıl önce kavramış güzel insandır. Milliyetçiliğinin baş harfinin bile telaffuz edilmediği bir devirde islam için yaşamış bir sultanın etnik kimliğini bugün sorgulamak ise hastalıklı bir yaklaşımdır. Hele de bugün vücuda gelse Türk, Kürt , Arap, Fars demeden topumuzun suratına ifrazatı yapıştıracağı gibi bir gerçek ortadayken...
(Bkz:Saladin)
Batılılar kendi tarihlerinde Hıttin Muharebesi ve Kudüs'ü fethetmesi sebebiyle Saladin'i Haçlı Seferleri'nin onurlu yiğit düşmanı profiline oturtmuşlardır.Çünkü koskoca Papalık onca seferden sonra şapa oturup Kudüs'ten sonra birbiri ardına düşen kalelerden sonra Ortadoğu'dan defedilmelerindeki devasa başarısızlığı bir anlamda düşmanı yücelterek hafifletebilirdi. Ne var ki batının bu yaklaşımı ne Selahaddin'in şanını gölgeler ne de Haçlıların başarısızlığını örtebilir.Selahaddin döneminin diğer islami liderlerine göre daha teşkilatçı, islam coğrafyasını organize bir şekilde hedefe yönlendirerek seneler sonra ancak Kudüs'ün fethinden sonra tebessüm etmiş şarkın büyük sultanlarındandır.
Başlığın altını 900 yıl önce Tikrit'te doğmuş birinin anası babası şudur geyiğiyle doldurmaktan ziyade düşünceye odaklanmak gereklidir.Selahaddin olmak hangi anadan babadan doğmuş olmak değil, bu coğrafyanın yüzlerce yıllık birliğini sükût içerisinde devam ettirmek, dün Haçlı bugün emperyalizme karşı bir olmak demektir.Bir olmayıp alet olursan da ortada bir tane haçlı askeri yokken ve sen hangimizn dedesi Selahaddin diye bakarken Mescid-i Aksa ya silahların altında girmeye de, Bağdat''ın bombalanmasına da, Şam'ın yanmasına da razısındır azizim.

erkek yazarlara altın değerinde ki tavsiyeler

Sükût efendim.

kül tablasını düşürmek

Boktanlık hissiyatı açısından cigarayı ters yakmakla kapışır.

incir reçeli

izlenmesi üzerinden zaman geçtikten sonra aklımda bıraktığı tek iz, barda zum olmuş bir kızı eve götürüp yatağa atmamam gerektiğini öğreten film.bu izlenim iki nedenden ötürü oluşabilir;birincisi benim öküz erkeklerden olmam (terminolojilerinde bahsederken bayanlar böyle bir türden sıklıkla bahsederler) ikincisi ise film bir hiv pozitif hastasının yaşadıklarından ziyade film endüstrimizin en iyi ( ve yalnızca) çekebildiği tür olan dramatik aşk hikayesine yoğunlaşmış olması...
bir de eklemeden geçemeyeceğim husus...yirmi farklı sitedeki profilinin sevdiği filmler bölümüne incir reçelini yazan bayan arkadaşlar, lütfen ilk gece bari sevişmesinler.yazıyorsunuz madem, prensip edinin.üzüntüyle müşahede etmekteyim.

güney kore

Taksicilerinin yüzde doksanının ingilizce bilmediği , yabancılarla temas etmekten,konuşmaktan çekinen insanların yaşadığı ulke.Taksim kadar olmasa da gayet geniş ,alkolün bidonla içildiği mekanlarla dolu kozmopolit buluşma yerlerini bile villa tarzında iki katlı; tek polis arabası devriyede diğer arabası karakol önünde on tane polisle asayişi sağlayabiliyorlar.Nasıl olay çıkmıyor anlayamıyorum ya, Seul'de hiç yoksa 200-300 türk var.

game of thrones

Entrikanın üst safhada olduğu son derece başarılı HBO yapımı.Sean Bean'in kesinlikle olağanüstü performans gösterdiğini düşünüyorum.Üst üste yedi bölümü izledikten sonra sonraki bölümleri beklemek biraz yorucu olabiliyor.Senaryosu izleyiciyi bağlayıcı özellikte olduğu için diziyi iki üç sezon yayınlandıktan sonra duysaydım şeklinde bir 'keşkem' oldu.Çünkü son derece kaliteli bir yapım.
Bölümleri izlerken ara verdiğimde Muhteşem Yüzyıl'ın yeni bölüm reklamına denk geldim.Game of thrones'un senaryosu, müzikleri, jeneriği, oyuncuların kalitesi, kıyafetler,adamların ata biniş tarzından tutun da atların üzengilerine kadar düşünüp bir kıyas yaptım.Elbette birçok şey bütçeyle alakalı ancak bunların dışında kalan birçok konuyu adamlar çoktan aşmış,tarihi film ya da dizi değil fantastik kurguları devasa bütçelerle projelendirmeye başlamışlar.Özetle
Game of Thrones gibi bir yapımdan sonra Muhteşem Yüzyıl'ı tv de gördüğümde katlanabileceğimi sanmıyorum.

seul

Yabancıları kesinlikle soğuk karşılayan insan yapısı, gökdelenleri, ekonomik altyapısını çoktan oturtmuş bir kent izlenimi veren şehir, Güney Kore'nin başkenti.Yaz mevsiminde de şehir soğuk yapısını korumaya devam eder, onlarca vagonluk metroda yanındakiyle konuşan insan sayısı yirmiyi geçmez.600 küsur durağı olan metrolarıyla bizim köstebek hızıyla kazmaya devam ettiğimiz Ankara ve istanbul metrolarımızın yaklaşık 25 30 katı bir uzunluğa sahipler.Teknoloji açısından karşılaştırmıyorum bile...Sokaklarda Kia,Hyundai,Daewoo ve Samsung marka otomobillerin haricinde çok ender marka görebilirsiniz.Bu da Korelilerin ulusal otomotiv sanayilerini özel yasalarla koruduklarının ve yabancı marka otomobil kullanmanın çok yüksek meblağlarla vergilendirildiğinin bir kanıtı.Zaten yabancı bir firmanın showroom unu gelip Seul de açamıyorsunuz, yurtdışına gidip ordan alıp gelmeniz gerekli istediğiniz arabayı.
Seul'de taksiciler ingilizce bilmezler, anlaşabilmek için ya gideceğiniz yerin Korece ismini çok iyi telaffuz etmelisiniz (çünkü Seul Station tarzında bir adresi anlatamadım, Soul station tarzında bişey okuyorlar anlamadı herif)
ya da free interpreter hizmetini kullanarak ( telefonla ingilizce bilen bir koreli kadına aktarılıyorsunuz , o da korece takiciye anlatıyor derdinizi falan filan )
Son olarak yemekler...Domuz eti yemeden dönebilen varsa helal olsun derim...Ben bir müddet dayanmaya çalıştım sonra koyverdim.Yerel yemeklerin hepsine önyargıyla yaklaşmamak gerek diye düşünüyorum, mutfakları biraz tatlı ağırlıklı evet, ama kesinlikle bizden daha iyi besleniyorlar.Bu da neden ortalama yaşam sürelerinin bizden on yıla yakın bir süre ileride olduğunun sebeplerinden biri olsa gerek...
Son olarak, Kore ve Seul gezilip görülmesi gereken yerlerden biri, bir daha gider miyim? Kesinlikle hayır...
(başlık Seul idi ancak ben gezi yazısı tarzında bir şey yazdım.Farkındayım.Okuyan olurda vazgeçer belki gitmekten umuduyla )

mutabık

Havacılık literatüründe özellikle telsiz konuşmalarında 'evet' ya da 'hemfikiriz' yerine söylenen kalıp söz.

ac milan

werder bremen e elenmesi türkiye'deki sevenlerini de üzmüş bulunan italyan futbol klubü.

atlas

(bkz: atlas vazgeçti)
(bkz: atlas shrugged)
(bkz: ayn rand)

niccolo machiavelli

'prens' kitabında batının devlet geleneğini,yönetim ilkelerini ortaya koymuş tarihsel şahsiyettir.özetle halkı müreffeh kılmak,devleti sorunsuz yönetmek için başvurulacak her yol mübahtır der.
batının şüphe götürmez soykırımcı geleneğinin ardında bir nebze de bu adamın fikirleri vardır kanımca.bu sebeple de kutadgu bilig'de görünen hoşgörü ve insanı temel alan doğrucu ve insancıl hava prens eserinde hiçbir zaman bulunamaz.

b 17 flying fortress

stratejik bombardıman anlayışının ilk araçlarından olan uçaktır.tüm savaş boyunca almanya ve japonya'da onbinlerce sivilin canını almış, onlarca şehri dümdüz etmiş ve yüzbinleri evsiz bırakmış olmasına rağmen, amerikan malı uçağı sanki bir haltmış gibi öve öve bitiremeyiz.yok on tane makineli tüfeği varmış,alman uçakları yaklaşamazmış...
uçağın torunu sayılan şimdiki B-52,B-2 ve B küsur uçaklar hala Irak'ta ,Afganistan'da bilmem nerelerde masum insanların canını alırken ,uçağın teknik özellikleri de zaten biz züğürt kesimin ağzını yorar ancak.

21 şubat 2008 kuzey ırak a kara harekatı

karda kıyamette başlayan operasyondur...mayına basıp geri dönücez ve tüm dünyaya ciddi bir mesaj verdiğimizi zannedeceğiz.
iflas etmiş bir dış politikanın dış dünyaya vereceği gözdağı en fazla bu kadar olsa gerek.

tortured soul asylum

ismi bile tırsmak için yeterli cradle şarkısı...

yeni f16 uçaklarına amerikan yazılım yüklenmesi

milyarlarca dolarlık havacılık projeleri ve uçakları kendi yazılımlarıyla uçurmak isteyen devletler...
f-16 uçakları lockheed firması ve amerikan havacılık endüstrisinin en fazla sayıda ürettiği muharebe uçağı..
hava kuvvetlerinin bu uçaklara ihtiyacı var ,yıllardır kaza kırımına uğrayarak düşen savaş uçaklarını,hava kuvvetlerinin muharip filolarındaki savaş uçağı sayısını azımsanmayacak ölçüde azalttı.bu eksiklerin tamamlanması gerek.
bu koşullarda f-16 larınıza milli yazılım yükleyip uçurcaz derseniz kongre'den lockheed firmasının bu satışını onaylamasını beklemek gülünçtür.
birkaç yıl sonra,hava kuvvetleri envanterine f-35 tipi yeni uçaklar girmeye başlayacak.
görünürde müşterek bir proje gibi gözükse de amerikalılar projeye ait kritik bilgilerin tamamına yakınını projeye dahil olan ülkelerle paylaşmıyorlar.ingilizlerle bile...
proje geliştirmesi için amerikan ordusunun ayırdığı ödenek 20 milyar dolara yaklaşıyor.bir uçağın maliyetinin 110 milyon dolar gibi bir rakama ulaşabileceği söyleniyor.amerikan hava kuvvetlerinin şimdiden ısmarladığı 1250 gibi uçuk bir sayı ile projenin amerikan bütçesine yükü 150 milyar dolar gibi bir rakama yaklaşıyor.
konuyla ne ilgisi var?
uçakların thk'ne katılacağı yıl olarak 2015 telaffuz ediliyor.söyleyeceğim şu..yarın birgün bu uçaklara da milli yazılım takalım derseniz inanın adama gülerler...bütün bir amerikan silah lobisi ve türk havacılığındaki amerikan tekeli göz ardı edilse bile ne yazık ki türkiye'de bu amerikan uçaklarını almıyorum diyebilecek bir güç mevcut değil,yakın zamanda olmayacak da..bu yüzden amerikan uçaklarına milli yazılım takıp yüzlerce milyar dolarlık emeğin üzerine konma ulusal ülkümüz,galiba daha uzun bir süre hayal olarak kalmaya devam edecek.
keşke yiyebilsek,ama yedirmezler.

facebook ile yonja arasindaki farklar

(bkz: bir bok rengi olarak lacivert)

bir hatuna dört erkeğin düştüğü bölümler

(bkz: sistem mühendisliği)
(bkz: bir hatuna elli erkeğin düştüğü bölümler)

bu kar tutmaz

hayat tecrübesinin yurdum insanına verdiği en nadide niteliklerden fahri meteroloji memurluğunun ifadesi olan cümle.küresel ısınmayla yurtta azalan yağışlar galiba zamanla haklı çıkaracak bizleri..

mukavemet

final haftası kafada saç bırakmayan mühendislik dersidir.döktüğünüz saçların karşılığını alamamışsınızdır netekim...
(bkz: bütünlemenin ayak sesleri)

kızın otobusteki erkeklere vermesi

kızın otobüste yavşayan abazan gençlere ayar vermesi şeklinde de yorumlanabilecek hadisedir.
(bkz: fantazi içeren başlıklar)