bugün
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- evli kadın kaçamak yapabilir mi8
- icardi190524
- alınan en güzel iltifat9
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- bik bik'in balona binmesi26
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- bir kadının yemek ısmarlaması12
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- futbolcu ismiyle nick almak9
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- anın görüntüsü18
- kanınıza rengini verir misiniz16
- abır nerede sorunsalı8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır8
- uzağı göremeyen insan15
- türkiyede çok abartılan arabalar14
- vatandaşlık farkı alan otel10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı8
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı48
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş12
- aristoteles'in orta yolu10
entry'ler (330)
Kendisi vefat eden ancak eğitim eşitliği ve özellikle kız çocuklarının okuması yönündeki çalışmaları ölmemiş olan çağdaş yaşamı destekleyen insan.
Başımız sağ olsun.
Başımız sağ olsun.
Eğitim eşitliği ve özellikle kız çocuklarının okuması yönündeki çalışmaları ölmemiştir. Bilindiği üzere fikirler ölmez, devrolurlar.
Hepimizin başı sağ olsun.
Hepimizin başı sağ olsun.
Kişinin ölmeden önceki son arzusudur. Dolayısıyla kişinin kendi tercihine kalmıştır.
- ağladın mı sen? gözlerin kurbağa gibi olmuş.
- ....
- vah, canıııım. kıyamam. ağlama.
- ....
- dokunsam ağlayacaksın yahu.
- yok, ağlamıycam. ağlamadım da, ağlatamayacaksın da. yeter be!!!
- ....
- vah, canıııım. kıyamam. ağlama.
- ....
- dokunsam ağlayacaksın yahu.
- yok, ağlamıycam. ağlamadım da, ağlatamayacaksın da. yeter be!!!
ikisini de kurtarıp kendi boğulan halkıma selamlar.
(bkz: koyunun olmadigi yerde keciye abdurrahman celebi) derler.*
(bkz: koyunun olmadigi yerde keciye abdurrahman celebi) derler.*
anket sorusudur.
muhtemel cevaplar:
-hiç bilmiyorum
-bilmiyorum
-ne biliyor ne bilmiyorum
-biliyorum
-çok iyi biliyorum (eminim)
kısacası böyle anket sorusuna ancak böyle cevaplar olabilir.
örneğin;
dağdaki çoban desek bile emin olamayız ki ilkokul mezunu da olabilir, bursla okuma şansına kavuşmuş yatılı okuyan çocukta olabilir. ne biliyim.
cevap veriyorum: hiç bilmiyorum.
muhtemel cevaplar:
-hiç bilmiyorum
-bilmiyorum
-ne biliyor ne bilmiyorum
-biliyorum
-çok iyi biliyorum (eminim)
kısacası böyle anket sorusuna ancak böyle cevaplar olabilir.
örneğin;
dağdaki çoban desek bile emin olamayız ki ilkokul mezunu da olabilir, bursla okuma şansına kavuşmuş yatılı okuyan çocukta olabilir. ne biliyim.
cevap veriyorum: hiç bilmiyorum.
Nasıl ki firmalar reklam ve promosyona para harcarlarken bazıları bunu sosyal sorumluluk çerçevesinde yardım kurumlarını destekleyerek yapar. işte o sırada belki bir insanın karnı doyar, bir insan iyileşir, bir insan okuma şansına kavuşur.işte o zaman "Hatice"ye bakmak yerine "neticeye" bakabiliriz.
bu siyasetin yapılmış olması, davosta birinin peres'in yüzüne çıplak gerçeği söylemiş olması (hangi amaçla olursa olsun, isterse danışıklı dövüş olsun) yeterlidir.
Davos zirvesinde savaş suçları işleyen bir ülkeye bu kadar müsamahakar davranılması ve tabiri caizse torpil geçilmesi batı tabiriyle son derece insanlık dışıdır:)
insan olan anlar.*
bu siyasetin yapılmış olması, davosta birinin peres'in yüzüne çıplak gerçeği söylemiş olması (hangi amaçla olursa olsun, isterse danışıklı dövüş olsun) yeterlidir.
Davos zirvesinde savaş suçları işleyen bir ülkeye bu kadar müsamahakar davranılması ve tabiri caizse torpil geçilmesi batı tabiriyle son derece insanlık dışıdır:)
insan olan anlar.*
bu üçgen olur, dörtgen olur, farketmez.
Nasıl ki firmalar reklam ve promosyona para harcarlarken bazıları bunu sosyal sorumluluk çerçevesinde yardım kurumlarını destekleyerek yapar. işte o sırada belki bir insanın karnı doyar, bir insan iyileşir, bir insan okuma şansına kavuşur.işte o zaman "Hatice"ye bakmak yerine "neticeye" bakabiliriz.
bu siyasetin yapılmış olması, davosta birinin peres'in yüzüne çıplak gerçeği söylemiş olması (hangi amaçla olursa olsun, isterse danışıklı dövüş olsun) yeterlidir. insan olan anlar.*
Nasıl ki firmalar reklam ve promosyona para harcarlarken bazıları bunu sosyal sorumluluk çerçevesinde yardım kurumlarını destekleyerek yapar. işte o sırada belki bir insanın karnı doyar, bir insan iyileşir, bir insan okuma şansına kavuşur.işte o zaman "Hatice"ye bakmak yerine "neticeye" bakabiliriz.
bu siyasetin yapılmış olması, davosta birinin peres'in yüzüne çıplak gerçeği söylemiş olması (hangi amaçla olursa olsun, isterse danışıklı dövüş olsun) yeterlidir. insan olan anlar.*
ben olsam terk etmezdim.*
peres'in, yalanlarla ayrılmaz bir bütün olması sonucunda "yalancının mumu yatsıya kadar yanar" atasözünün değişmesine sebep olması.
dünyayı parmak uçlarıyla gören adam.
GAZZE SÖYLÜYOR
istersen kaç uzaklara kancık,
onca çocuğun eli yakanda senin artık
bir gözleri kaldı masum bakan,
boyalı ayakkabılarınla basma toprağıma lan!
sustukça sıra sana gelecek bilesin,
yeterince ıslandı bu toprak sel aldı
kanla karışık yağmur bastırdı can aldı,
durdukça hiçbir şey değişmez bilesin
sustukça sıra sana da gelir bilesin
kanla karışık yağmurlarla üstümüze özgürlük yağıyor gökyüzünden
ölmeyi öğrendim ben daha yürümeyi öğrenmeden
mermiler düşerken biri var uzakta tetiği çeken,
katil doğmuş, baba mesleği
istersen donat ordunu kancık,
onca yetimin ahı peşinde senin artık
insanmış, haklarıymış, yalan dolan,
boyalı ayakkabılarına basma toprağıma lan!
sustukça sıra sana gelecek bilesin,
günü gelir unutulur,
ne basra kalır ne beyrut
ama tarih hatırlayacak,
kim masum, kim puşt
durdukça hiçbir şey değişmez bilesin,
sustukça sıra sana da gelir bilesin
kanla karışık yağmurlarla üstümüze özgürlük yağıyor gökyüzünden
ölmeyi öğrendim ben daha yürümeyi öğrenmeden
mermiler düşerken biri var uzakta tetiği çeken
katil doğmuş, baba mesleği
istersen kaç uzaklara kancık,
onca çocuğun eli yakanda senin artık
bir gözleri kaldı masum bakan,
boyalı ayakkabılarınla basma toprağıma lan!
sustukça sıra sana gelecek bilesin,
yeterince ıslandı bu toprak sel aldı
kanla karışık yağmur bastırdı can aldı,
durdukça hiçbir şey değişmez bilesin
sustukça sıra sana da gelir bilesin
kanla karışık yağmurlarla üstümüze özgürlük yağıyor gökyüzünden
ölmeyi öğrendim ben daha yürümeyi öğrenmeden
mermiler düşerken biri var uzakta tetiği çeken,
katil doğmuş, baba mesleği
istersen donat ordunu kancık,
onca yetimin ahı peşinde senin artık
insanmış, haklarıymış, yalan dolan,
boyalı ayakkabılarına basma toprağıma lan!
sustukça sıra sana gelecek bilesin,
günü gelir unutulur,
ne basra kalır ne beyrut
ama tarih hatırlayacak,
kim masum, kim puşt
durdukça hiçbir şey değişmez bilesin,
sustukça sıra sana da gelir bilesin
kanla karışık yağmurlarla üstümüze özgürlük yağıyor gökyüzünden
ölmeyi öğrendim ben daha yürümeyi öğrenmeden
mermiler düşerken biri var uzakta tetiği çeken
katil doğmuş, baba mesleği
insanları din,dil ve ırk diye ayırıyım derken insanlık krizini göremeyen at gözlüklü yazarın açtığı başlıktır.
Gazze daha yürümeyi öğrenmeden ölmeyi öğrenen bebeklerin şehri.
Gazze yaralı insanların ve onlara bakan doktorların içinde bulunduğu ambulansların israil uçakları tarafından sinek gibi avlandığı söylenen yer.
Gazze fosfor bombaları atıldığı iddia edilen, ciddi yanıklarla bunu ispat eden sivil Filistinlilerin hayatta kalmaya çalıştığı yer.
Gazze, sığınan onca kadın ve çocuğun yanında içinde teröristlerin saklandığı iddia edilerek okulların, camilerin, hastanelerin bombalandığı yer.
Gazze Avrupada yaşanan soykırım, ekonomik çıkarlar, elbette Amerikanın pozisyonu, Arapların siyasal çekişmeleri yüzünden israilin pençesinde can çekişen bir kurban.
Gazze artık hiçbir yerin güvenli olmadığı şehir.
Gazze korku, mahrumiyet, güvensizlik, suçluluk (bu her zaman çocuklarını koruyamama ya da en azından rahatlarını sağlayamama hissine eşlik eder) duygularının şehri.
Gazze israil askerlerinin bölgenin kalabalık mahallelerine girdiği, binlerce kişinin pijamaları ile evlerini terk etmeye çalıştığı ve gazetecileri ve ambulansları durdurup, kendilerini güvenli bir yere götürmesini istedikleri kent.
Gazze ölü sayısının her geçen gün arttığı yer.
Gazze bombardımanda alt yapısını kaybeden, lağımın sokaklara aktığı, elektrik ve suyun kesildiği, salgın hastalığın kol gezdiği şehir.
Gazze 18. saldırı gününde ölü sayısının 900ü aştığı ve bunların yaklaşık 400ünün kadın ve çocuk olduğu şehir.
Gazze ölen çocuklarla birlikte insanlığında öldüğü, insanlık krizinin yaşandığı yer.
Gazze içinde intikam, nefret, ayrımcılık barındıranların boyalı ayakkabılarıyla bastığı toprak parçası.
Gazze zengin doğalgaz rezervinin bulunduğu söylenen bölgedeki şehir.
Gazze birbirine denk olmayan adaletsiz bir savaşın hüküm sürdüğü şehir.
Gazze yaralı insanların ve onlara bakan doktorların içinde bulunduğu ambulansların israil uçakları tarafından sinek gibi avlandığı söylenen yer.
Gazze fosfor bombaları atıldığı iddia edilen, ciddi yanıklarla bunu ispat eden sivil Filistinlilerin hayatta kalmaya çalıştığı yer.
Gazze, sığınan onca kadın ve çocuğun yanında içinde teröristlerin saklandığı iddia edilerek okulların, camilerin, hastanelerin bombalandığı yer.
Gazze Avrupada yaşanan soykırım, ekonomik çıkarlar, elbette Amerikanın pozisyonu, Arapların siyasal çekişmeleri yüzünden israilin pençesinde can çekişen bir kurban.
Gazze artık hiçbir yerin güvenli olmadığı şehir.
Gazze korku, mahrumiyet, güvensizlik, suçluluk (bu her zaman çocuklarını koruyamama ya da en azından rahatlarını sağlayamama hissine eşlik eder) duygularının şehri.
Gazze israil askerlerinin bölgenin kalabalık mahallelerine girdiği, binlerce kişinin pijamaları ile evlerini terk etmeye çalıştığı ve gazetecileri ve ambulansları durdurup, kendilerini güvenli bir yere götürmesini istedikleri kent.
Gazze ölü sayısının her geçen gün arttığı yer.
Gazze bombardımanda alt yapısını kaybeden, lağımın sokaklara aktığı, elektrik ve suyun kesildiği, salgın hastalığın kol gezdiği şehir.
Gazze 18. saldırı gününde ölü sayısının 900ü aştığı ve bunların yaklaşık 400ünün kadın ve çocuk olduğu şehir.
Gazze ölen çocuklarla birlikte insanlığında öldüğü, insanlık krizinin yaşandığı yer.
Gazze içinde intikam, nefret, ayrımcılık barındıranların boyalı ayakkabılarıyla bastığı toprak parçası.
Gazze zengin doğalgaz rezervinin bulunduğu söylenen bölgedeki şehir.
Gazze birbirine denk olmayan adaletsiz bir savaşın hüküm sürdüğü şehir.
"izlandalı kızlar"
"somalili kızlar"
"mersinli kızlar"
ve tabiki son olarakta "uludag sozlugun genc ve guzel bayanlari" gibi başlıklara alternatif başlıktır. bu meministliğe son vermek için yapılan feminist bir harekettir.
"somalili kızlar"
"mersinli kızlar"
ve tabiki son olarakta "uludag sozlugun genc ve guzel bayanlari" gibi başlıklara alternatif başlıktır. bu meministliğe son vermek için yapılan feminist bir harekettir.
bir filmde izlemiştim.sigara satıcılarını savunan lobici bir adamı sigara karşıtları kaçırmış ve her yerine nikotin bandı yapıştırmışlardı. Adam komalık olmuştu. uyandığında doktor ona:
sigara içiyor olmanız hayatınızı kurtardı. eğer içmeyen biri olsaydınız şu an ya felçtiniz ya da ölmüştünüz dedi.
ayrıca henüz ispatlanmamakla birlikte ilk içinize çektiğinizde uyarıcı etkisi olduğu ve zihnin çalışmasını desteklediği ve bu yollada anlık dahi haline geldiğiniz yazıyordu bir yerlerde. bu durumda yararlı olması durumudur.ayrıca sigara molalarında insanlar bir araya gelir, sohbet eder ve sosyalleşme sağlanır.
bunların dışında ise zararı yararından hayli çoktur.
sigara içiyor olmanız hayatınızı kurtardı. eğer içmeyen biri olsaydınız şu an ya felçtiniz ya da ölmüştünüz dedi.
ayrıca henüz ispatlanmamakla birlikte ilk içinize çektiğinizde uyarıcı etkisi olduğu ve zihnin çalışmasını desteklediği ve bu yollada anlık dahi haline geldiğiniz yazıyordu bir yerlerde. bu durumda yararlı olması durumudur.ayrıca sigara molalarında insanlar bir araya gelir, sohbet eder ve sosyalleşme sağlanır.
bunların dışında ise zararı yararından hayli çoktur.
BiZE ÖYKÜ
Kız yalnız başına dolaşıyordu her zamanki gibi. Sokaklar ısısızdı ama yalnız kalmak güzeldi. Morali bozuktu kızın, üzgündü, hayatın getirdiği yorgunluk ve yaşadıklarının yükü vardı omuzlarında. Bir vitrindeki güzel elbise çarptı güzel kızın gözüne. O kadar güzeldi ki. Hep ne istediğini bilirdi kız. Bu elbiseyi beğenmişti. içeriye girdiğinde satıcı karşıladı güzel kızı. Tüm güler yüzü ve içtenliğiyle gülümsedi kıza. Kız da daha önce hiç gülümsememiş gibi gülümsedi ona. Kız elbiseyi çok beğendiğini söyledi satıcıya, belki belli etmemeliydi bu kadar beğendiğini ve mutlu olduğunu. Satıcı anladı hemen durumu ve fırsattan istifade:
Denemek ister misiniz?, Lütfen şöyle buyurun; dedi.
Kız gülümsedi ve inandı satıcıya.Tüm samimiyetiyle inandı.
Kıyafeti giymişti artık. Geri dönüşü yoktu.
Satıcı:
Mükemmel uydu üzerinize, dedi.
Çok yakıştı, çok güzelsiniz; dedi.
Bu kıyafeti mutlaka almalısınız
Halbuki kıyafet 3 beden büyüktü kıza. Kolları sarkıyordu, beli boldu ve uzun gelmişti küçük kıza. Ama kız satıcının gözündeki ışığa aldanmıştı bir kere. Gözü hiçbir şey görmüyordu. Baktı aynaya. Varsın olsun dedi. Satıcı güzel demişti, beğenmişti. Önemli olan buydu sanki sadece.
Peki; dedi kız gülümseyerek,
Alıyorum; dedi. Kaç para diye sordu satıcıya:
Satıcı böyle güzel bir elbisenin bedeli elbette paha biçilemez. Biraz pahalı ama bedelini ödeyebilmeniz için size yardımcı olacağım. Bedelini mümkün olduğunca düşüreceğim dedi. Hem sonra ne zaman sıkıntı duysanız bana gelebilirsiniz, dedi. Kız inandı satıcıya, cebindeki son sevgi kırıntılarını uzattı satıcıya. halbuki o elbise o kadar pahalı değildi. Ve sonrası da satıcının söylediği gibi olmadı.
Kıza güldü çevresindekiler ve arkadaş gibi görünenler. Yakışmamıştı kıza bu elbise. Herkes söylüyordu. ima ediyorlardı. Çıkar onu diyorlardı ama kız büyük bir inatla süreklilikle ve sadakatle giymeye devam ediyordu. Gerçek arkadaşları üzülüyorlardı. Endişeleniyorlardı onun için. Kız umursamıyordu ama sonunda aklına o iyi kalpli satıcı geldi:
Bana sorun yaşarsan gelebilirsin; demişti, dedi kendi kendine.
Soluğu satıcının yanında aldı. Satıcı gülümseyerek karşıladı kızı. Kız düşündü:
Ne güzel gözleri var, ne güzel kalbi vardı;
Kızla saatlerce konuştu satıcı ve kızı ikna etti.
Yıkayınca çeker; dedi kıza. Hem senin daha boyun uzayacak; dedi.
Kız inanmıştı. Aptal mıydı? Elbette aptal değildi. Büyülenmişti. Bu satıcının büyüsüydü. Her keresinde tatlı diliyle kandırmayı başarıyordu kızı.
Aradan zaman geçiyor. Kız gittikçe mutsuz oluyordu. Çünkü geri kalan zamanda satıcının yanında değildi. Çevresiyle beraberdi. Çalıştığı ortam zehir gibiydi. insanlar onu eziyorlardı. Üstüne basıp geçiyorlardı. Satıcının söylediği hiçbir söz ve vaat gerçek olmuyordu.
Dayanamadı ve yine gitti satıcıya:
Yardım isteyen gözlerle baktı. Tekrar anlattı durumunu. Bu sefer satıcı eski gülümseyen satıcı değildi. Kıza döndü ve:
Size söyledim dedi.Sorununuzu anlatın yardımcı olayım.
Kız anlamıştı artık;Hiçbir sorunum yok, yardımcı olamazsınız konuşarak; dedi. Ve bir daha satıcıyla asla konuşmadı.
Kız yalnız başına dolaşıyordu her zamanki gibi. Sokaklar ısısızdı ama yalnız kalmak güzeldi. Morali bozuktu kızın, üzgündü, hayatın getirdiği yorgunluk ve yaşadıklarının yükü vardı omuzlarında. Bir vitrindeki güzel elbise çarptı güzel kızın gözüne. O kadar güzeldi ki. Hep ne istediğini bilirdi kız. Bu elbiseyi beğenmişti. içeriye girdiğinde satıcı karşıladı güzel kızı. Tüm güler yüzü ve içtenliğiyle gülümsedi kıza. Kız da daha önce hiç gülümsememiş gibi gülümsedi ona. Kız elbiseyi çok beğendiğini söyledi satıcıya, belki belli etmemeliydi bu kadar beğendiğini ve mutlu olduğunu. Satıcı anladı hemen durumu ve fırsattan istifade:
Denemek ister misiniz?, Lütfen şöyle buyurun; dedi.
Kız gülümsedi ve inandı satıcıya.Tüm samimiyetiyle inandı.
Kıyafeti giymişti artık. Geri dönüşü yoktu.
Satıcı:
Mükemmel uydu üzerinize, dedi.
Çok yakıştı, çok güzelsiniz; dedi.
Bu kıyafeti mutlaka almalısınız
Halbuki kıyafet 3 beden büyüktü kıza. Kolları sarkıyordu, beli boldu ve uzun gelmişti küçük kıza. Ama kız satıcının gözündeki ışığa aldanmıştı bir kere. Gözü hiçbir şey görmüyordu. Baktı aynaya. Varsın olsun dedi. Satıcı güzel demişti, beğenmişti. Önemli olan buydu sanki sadece.
Peki; dedi kız gülümseyerek,
Alıyorum; dedi. Kaç para diye sordu satıcıya:
Satıcı böyle güzel bir elbisenin bedeli elbette paha biçilemez. Biraz pahalı ama bedelini ödeyebilmeniz için size yardımcı olacağım. Bedelini mümkün olduğunca düşüreceğim dedi. Hem sonra ne zaman sıkıntı duysanız bana gelebilirsiniz, dedi. Kız inandı satıcıya, cebindeki son sevgi kırıntılarını uzattı satıcıya. halbuki o elbise o kadar pahalı değildi. Ve sonrası da satıcının söylediği gibi olmadı.
Kıza güldü çevresindekiler ve arkadaş gibi görünenler. Yakışmamıştı kıza bu elbise. Herkes söylüyordu. ima ediyorlardı. Çıkar onu diyorlardı ama kız büyük bir inatla süreklilikle ve sadakatle giymeye devam ediyordu. Gerçek arkadaşları üzülüyorlardı. Endişeleniyorlardı onun için. Kız umursamıyordu ama sonunda aklına o iyi kalpli satıcı geldi:
Bana sorun yaşarsan gelebilirsin; demişti, dedi kendi kendine.
Soluğu satıcının yanında aldı. Satıcı gülümseyerek karşıladı kızı. Kız düşündü:
Ne güzel gözleri var, ne güzel kalbi vardı;
Kızla saatlerce konuştu satıcı ve kızı ikna etti.
Yıkayınca çeker; dedi kıza. Hem senin daha boyun uzayacak; dedi.
Kız inanmıştı. Aptal mıydı? Elbette aptal değildi. Büyülenmişti. Bu satıcının büyüsüydü. Her keresinde tatlı diliyle kandırmayı başarıyordu kızı.
Aradan zaman geçiyor. Kız gittikçe mutsuz oluyordu. Çünkü geri kalan zamanda satıcının yanında değildi. Çevresiyle beraberdi. Çalıştığı ortam zehir gibiydi. insanlar onu eziyorlardı. Üstüne basıp geçiyorlardı. Satıcının söylediği hiçbir söz ve vaat gerçek olmuyordu.
Dayanamadı ve yine gitti satıcıya:
Yardım isteyen gözlerle baktı. Tekrar anlattı durumunu. Bu sefer satıcı eski gülümseyen satıcı değildi. Kıza döndü ve:
Size söyledim dedi.Sorununuzu anlatın yardımcı olayım.
Kız anlamıştı artık;Hiçbir sorunum yok, yardımcı olamazsınız konuşarak; dedi. Ve bir daha satıcıyla asla konuşmadı.
cümleden cennete girmeden önce türban takmak gerektiği sonucu çıkıyor. kısacası ölülerimizi baş örtüsüyle gömelim gibi bir sonuçta olabilir. kısacası cümlede düşüklük ve anlamsızlık var.
Kimin zavallı olduğuna ise sadece Allah karar verir. Herkes doğru ya da yanlış bir şekilde inanır. cezası varsa bunun hesabını yine Allah verir.diğer tarafa gidenler olmadığı için bunlar bu dünyadaki boş konuşmalardır. kişi önce kendini kurtarmalıdır ki etrafına yaşantısıyla örnek olabilsindir ki o zaman bile kimseyi küçük görmeye hakkı yoktur. malum mütevazilik ve bilgiyle olgunlaştıkça başak gibi boynunun bükülmesi de gerekir.bunlar insan olarak sınırlı bilgi, akıl ve algılamaya güvenerek kolay kolay ahkam kesilerek diğerlerini eleştiremeyeceğimiz kadar hassas konulardır.
Kimin zavallı olduğuna ise sadece Allah karar verir. Herkes doğru ya da yanlış bir şekilde inanır. cezası varsa bunun hesabını yine Allah verir.diğer tarafa gidenler olmadığı için bunlar bu dünyadaki boş konuşmalardır. kişi önce kendini kurtarmalıdır ki etrafına yaşantısıyla örnek olabilsindir ki o zaman bile kimseyi küçük görmeye hakkı yoktur. malum mütevazilik ve bilgiyle olgunlaştıkça başak gibi boynunun bükülmesi de gerekir.bunlar insan olarak sınırlı bilgi, akıl ve algılamaya güvenerek kolay kolay ahkam kesilerek diğerlerini eleştiremeyeceğimiz kadar hassas konulardır.